Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/376 E. 2023/486 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/376
KARAR NO : 2023/486
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu/davalı, … bankasına ait, … Şubesi çıkışlı … seri numaralı 7.650-TL bedelli çeki , Müvekkil şirkete verdiğini, İlgili çek , vadesi gelince bankaya götürülmüş olup 22.10.2018 tarihinde karşılıksız kaşesi vurulduğu, çekin karşılıksız çıkması neticesinde taraflarınca, 7 örnek şekilde İzmir … İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatılmış olup, ödeme emri 11/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 18/04/2022 tarihinde haksız ve kötü niyetli şekilde borca itiraz edilmiş olup takip durduğunu, borçlu her ne kadar borcunu Müvekkil şirkete ödediğini beyan etse de yapılan ödeme bulunmadığı, borçlu /davalı yanca itirazın ekinde sunulu belge hem fotokopidir, hemde fotokopi üzerinde bulunan şirket müdürü … isminin altındaki imza ….’a ait olmadığı, müvekkil şirket müdürü …. olup itiraz evrakının ekindeki imza …’a ait olmayıp sahte imza olduğu, şirketi temsile yetkili ….’ın imzası , İzmir … Noterliği 11/03/2016 tarihli imza sirkülerinde açık ve net görüldüğü, gerek genel hükümler , gerekse yargıtay ve içtihatın ortaya koyduğu esaslar doğrultusunda ödeme yaptığını beyan eden taraf ödediğini ispat etmekle mükellef olduğu, borçlu/ davalı ödediğine ilişkin sahte imza ihtiva eden bir evrak sunarak takibe kötü niyetli olarak itiraz etmiş ve takibi durdurduğunu beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalı …’ya usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
Davalı … dava dosyasına cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İzmir …Noterliği’nin 11.03.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı imza sirküleri celp edilerek incelenmiştir.
… bank’ın 12.06.2022 tarihli yazısı ekinde gönderilen … Turizm Gıda Ve Tarım Ürünleri İnşaat Nakliye Sanayi Ve Ticaret Limited Şirket müdürü ….’a ait (T.C.No: …) bankanızda mevcut imza örnekleri celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası celp edilerek incelenmiştir.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır. 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir. İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir. İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir. İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir. İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir. İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz. Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır. İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir. İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır. İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez. Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür. Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez.
İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması
MADDE 222 – Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Davacının davalıdan aldığı çekin karşılıksız çıkmasından dolayı yapmış olduğu icra takibine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine, mahkememizde itiraz iptaline ve icra inkar tazminatının istendiği, davalı tarafın çekin ödendiğine ilişkin fotokopi belge sunduğu, ilgili belgedeki imzanın davacı tarafça inkar edildiği, imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının iddia edildiği, bu bağlamda 6100 sayılı yasanın 211. Maddesi gereğince imza incelemesi yapılmak üzere davacı şirket yetkilisine isticvap davetiyesi çıkartıldığı, davacı şirket yetkilisine ait imza örneklerinin alındığı, ayrıca noterden ve ilgili başkaca yerlerden davacı şirket yetkilisine ait imza ve sirküler örneklerinin getirildiği, imza incelemesi yapılması için gerekli olan ve ödeme iddiasına dayanak teşkil eden davalı tarafça sunulan evrakın aslının ilk önce 1 nolu celse de gelecek celseye kadar süre verilmek suretiyle dosyaya sunulmasının istendiği, celseye kadar sunulmadığı, bunun akabinde kesin süre verilerek evrak aslının sunulmasının istendiği, kesin süre içerisinde de sunulmadığı, bundan dolayı 6100 sayılı yasanın 211/1-a maddesi gereğince dosya içerisinde bulunana davacıya ait imzalar ile davalı tarafından sunulan ödeme iddiasına dayanak belge altındaki imzanın karşılaştırıldığı, sahteliğe dair bilirkişi incelemesine gerek olmadığı zira davalı tarafça ödeme iddiasına dayanak olarak sunulan belgede yer alan ve davacı şirket yetkilisine ait olduğu iddia edilen imzanın açık bir şekilde davacı şirket yetkilisince huzurda atılan imzalar ile dosya içerisinde davacı şirket yetkilisine ait olarak toplanan imzalardan farklı olduğu, basit bir göz muayenesi ile bu farkın anlaşılabildiği, bu haliyle davalı tarafça ödeme iddiasına dayanak sunulan belgedeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği, davalı tarafça sunulan evrakın ödeme dair davalı iddiasını ispata elverişli olmadığı, davalı tarafça başkaca ödeme olgusunun ispat eder bir delil sunulmadığı anlaşılmakla, 6100 sayılı yasanın 211.maddesine göre yapılan inceleme neticesinde davanın kabulüne alacak likit olduğundan bahisle icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1)Davanın KABULÜNE,
2)İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA,
3)Hüküm altına alınan alacak miktarı olan 9.742,16 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4)Alınması gerekli olan 665,48 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 117,67 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 547,71 TL nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5)Davacı tarafından yatırılan 117,67 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı ve 137,25 TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplamda 335,62 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 9.742,16 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7)1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8)Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, miktar bakımından kesin olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı