Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/356 E. 2022/968 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/356 Esas
KARAR NO : 2022/968

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 03/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 15/09/2014 tarihli dava dilekçesinde; davacının, 16/05/2014 tarihinde KKTC merkezli … Ltd. ile yaptığı satım akdi uyarınca 3 adet tıbbi cihaz seti ithal ettiğini, gönderilen malların satıcı tarafından İzmir’ de teslim edilmek üzere …… gönderildiğini, ithal edilen malzemenin 20/05/2014 tarihinde davalı şirket tarafından İzmir’ e sevk edilmek üzere Ercan Havalimanı’ nda ……. nolu …… ile rezervasyon yapılarak gönderici … Ltd. firmasından teslim alındığını, kolilerin İzmir’ de davacı şirket tarafından teslim alınmak üzere ………. sefer sayılı kargo uçağı ile İstanbul üzerinden İzmir’ e gönderileceğinin davalı şirket tarafından belirtildiğini, 3 adet koliden 1 tanesinin İzmir’ e ulaşmadığını, 2 adet kolinin ihtirazı kayıt ile davalıdan teslim alındığını, kayıp olan 3. kolinin halen teslim edilmediğini, konşimento belgesi ekinde bulunan ticari faturalarda belirtildiği üzere kayıp kolide bulunan cihaz setinin değerinin 212.000,00-USD olduğunu, kargonun akibetinin defalarca sorulmasına rağmen her hangi bir gelişmenin olmadığını, bunun üzerine kargo ile ilgili öncelikle Bornova 2. Noterliği’ nin 27/06/2014 tarih ……….. yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnamenin 30/06/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnameye her hangi bir cevap verilmediğini, daha sonra Bornova 2. Noterliği’ nin 07/08/20214 tarih ……… yevmiye nolu 2. ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnamenin 19/08/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnameye cevap verilmediğini ancak 14/08/2014 tarihinde davalı şirketin İzmir ofisinden …’ nın kargonun bulunamadığını mail yolu ile beyan ettiğini, KKTC’ nin hava yolu ile taşımacılığına ilişkin sözleşmelere taraf olmadığını, bu sebeple uyuşmazlığın Türk Hukuku’ na göre çözümlenmesinin gerektiğini, taşıyıcının taşıdığı malı hasarsız teslim etmesi gerektiğini, 2920 Sayılı Türk Sivil Havacılık Yasası gereğince malın eksik teslim edilmesinin ziyaa uğradığı anlamına geleceğini, davalının yükümlülüklerini ihmal etmesi sebebiyle 212.000,00-USD değerindeki kolinin taşıma sırasında kayıp olmasından dolayı sorumlu olduğunu, davalının taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olduğu hükümlerden yararlanamayacağını, taşıyıcının 3. koliyi neden teslim etmediğini açıklayamadığını, davalı taşıyıcının sorumluluğunun ağırlaştırılmış özen borcuna dayalı bir sorumluluk olduğunu, davalının üzerine düşen özeni göstermediği ve basiretli bir tacir gibi davranmadığını, değerini bildiği kargoyu kayıp etmesi nedeni ile sivil havacılık yasası gereğince sınırsız sorumlu olduğunu belirtmiş ,212.000,00-USD tazminatın 20/05/2012 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesinde ; dava konusu olaya 1999 tarihli Montreal Konvensiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, ihtilaf konusu taşımanın 20/05/2014 tarihinde Ercan’ dan İstanbul’ a yapılmış uluslar arası bir taşıma niteliğinde olduğunu, dava konusu olaya 28/05/1999 tarihli ve Türkiye açısından 26/03/2011 tarihinde yürürlüğe giren ” Havayolu İle Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme ” hükümlerinin uygulanması gerektiğini, sözleşmenin 22/3 maddesi gereğince davalının sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davacının sınırlı sorumluluk limitleri içinde kalmak kaydıyla ancak ispat ettiği ölçüdeki gerçek zararını talep edebileceğini, davacının TTK hükümlerine dayanarak taşıma ücreti talep etmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın ancak karar tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini, geriye dönük ödeme tarihinden faiz talep edemeyeceğini belirtmiş , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın kısmen kabulüne dair Mahkememizce verilen ilk karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı ‘ nın ……… Esas , ……. Karar sayılı ilamıyla ” Dava, hava yolu kargo taşıma sözleşmesine istinaden taşınan kolinin kaybı nedeniyle taşıyıcıdan tazminat istemine ilişkindir.
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 106. maddesinde “Havayolu ile yurt içinde yapılacak taşımalarda; bu Kanunda hüküm bulunmadıkça, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların hükümleri ve bu anlaşmalarda da hüküm bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiş; aynı Kanunun 124. maddesinde ise “Taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılması, 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova’da imzalanan ve Uluslararası Hava Taşımaları’na İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkındaki Sözleşme ve bu sözleşmeyi değiştiren Türkiye’nin katıldığı sözleşme ve protokollerin hükümlerine göre tayin olunur.” hükmü düzenlenmiştir. Bu suretle yurt içi hava yolu taşıması olduğu kabul edilen dava konusu uyuşmazlıkta belirtilen yasal düzenlemelere istinaden Varşova Konvansiyonu ve onu tadil eden ülkemizin kabul ettiği düzenlemelere yapılan atıf sebebiyle bu uluslararası sözleşme hükümleri uygulanacaktır. 2920 sayılı Kanunun atıf yaptığı Varşova Konvansiyonu ve 4 no’lu Montreal Protokolü uyarınca yük taşımasında taşıyıcının sorumluluğu sınırlıdır. Taşıyıcının sınırlı sorumlu olduğu halin istisnası ise Konvansiyonun 22/2-a maddesindeki hallerin bulunması durumudur. Konvansiyonun 22/2-a maddesine göre “Kayıtlı bagaj ve yük taşımasında, paket taşıyıcıya verilirken, gönderici, varış yerinde teslim anındaki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunmadıkça ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödemedikçe, taşıyıcının sorumluluğu kilogram başına iki yüz elli frankla sınırlandırılmıştır. Özel bildirimde bulunulması halinde, taşıyıcı bildirilen meblağın göndericinin varış yerinde teslim anındaki gerçek menfaatinden büyük olduğunu ispat etmedikçe, bildirimi yapılan meblağa kadar ödeme yapmakla sorumludur.”
Davalı vekilince dava konusu taşımaya ilişkin airwaybillde gümrük için değer beyanına ilişkin “….” hanesinde NVC – “…” yani “hiçbir gümrük değeri bildirilmemiştir,” taşıma değer beyanına ilişkin “….” hanesinde de …. “No Value Declared” yani “hiç bir değer beyan edilmemiştir” kayıtlarının yer aldığının, bu durumda taşımaya ilişkin herhangi bir değer bildiriminde bulunulmadığının anlaşıldığı ileri sürülmüş olup, bu husus ekli hava senedinden anlaşılamamaktadır. Bu suretle, dava konusu taşımaya ilişkin hava senedinin asıl veya bildirilen şerh kısımlarının bulunduğu okunaklı suretinin ibrazı sağlanarak hava senedinde taşımaya ilişkin bir değer bildiriminde bulunulup bulunulmadığı tespit edilmeli, ek ücret alınıp alınmadığı araştırılarak Konvansiyonun 22/2-a maddesinde yer alan taşıyıcının sınırlı sorumluluğunu kaldıran bir halin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. O halde, açıklanan araştırma ve inceleme yapılmadan mahkemece hava senedinin ekinde fatura bulunmasının özel değer bildiriminin olduğunu gösterdiği sonucuna varılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 2920 sayılı Kanunun 121. ve aynı kanunun taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasına ilişkin 123. maddede yer alan hükümlere atıfla davalı tarafın 2920 sayılı Yasa’nın 123. madde kapsamında sorumluluktan kurtulacak delil ileri sürmediği gerekçesiyle taşıyıcının kaybolan kolinin faturada belirtilen değerinin tamamından davalının sorumlu tutulması yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; dava dilekçesiyle, 212.000,00 USD tazminatın 20/05/2012 tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan faizi ile birlikte tahsili istendiği halde mahkemece 212.000,00 USD’nin 29/08/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş olup 3095 sayılı Kanunun yabancı para borcunda faizi düzenleyen 4/a maddesi gereğince sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankaları’nın o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu suretle, yabancı para alacağına 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken hükmedilen alacak miktarına avans faizi uygulanması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. ” gerekçesiyle bozularak gelmiş usul ve yasaya uygun bulunan ilk bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
İlk bozma ilamı öncesinde taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun dava konusu edilen taşımanın niteliği taşımaya uygulanması gereken yasal hükümler talep edilebilecek tazminat miktarı ve faizin başlangıç tarihi hususunda olduğu tespit edilmiş tarafların sulh durumu mevcut olmadığından tahkikata geçilmiştir.Dosyaya davacı tarafça taşıma senet örneği ibraz edilmiş, taşınan malzemenin tıbbi malzeme olduğu, 16/05/2014 tarihli faturanın 3 adet üzerinden düzenlendiği ve toplam tutarının 636.000,00 USD olduğu belirlenmiştir.
İlk bozma ilamı öncesinde dosyaya ibraz edilen Bornova 2.Noterliğine ait 27/06/2014 tarihli ………yevmiye nolu ihtarnamesi ile teslim edilmeyen bir kolinin tebliğden itibaren 3 gün içinde teslim edilmesi, aksi halde cihazın ithali için ödenen 212.000,00 USD nin 20/05/2012 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte ödenmesinin talep edildiği, bundan sonra davacı tarafça aynı noterliğe ait 08/07/2014 tarihli 18359 yevmiye nolu ihtarname ile 212.000 USD nin 10 gün içinde ödenmesinin talep edildiği ve söz konusu ihtarnamenin 18/08/2014 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği belirlenmiştir.
İlk bozma ilamı öncesinde Mahkememizce taşıma konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmış bilirkişi İsmail Kuzgil dosyaya verdiği raporunda ; tarafların beyanlarında atıfta bulunduğu Montreal Sözleşmesinin ülkemiz tarafından 28/05/1999 da imzalandığını ve sözleşmenin 53. Maddesi 6 nolu paragrafına göre sözleşmenin yürürlüğe giriş tarihinin 04/11/2003 olduğunu, 14 Nisan 2009 tarihli 27200 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 5866 sayılı Havayolu ile Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunmasına Dair Kanun ile ülkemizin 28/05/1999 da imzaladığı Montreal sözleşmesinin iç hukukta onaylanma sürecinin sözleşmenin 57. Maddesi kapsamında ileri sürülen çekince beyanı ile başladığını, süre sonunda 26/03/2011 tarihi itibariyle Montreal Sözleşmesinin ülkemizde de yürürlüğe girdiğini ve sözleşmenin uygulama kapsamının belirtildiği 1.madde hükmüne göre taraflar arasında taşıma sözleşmesi olması, hava aracının kalkış ve varış yerlerinin iki ayrı devlet ülke olması, kalkış ve varış yerlerinin sözleşmeye taraf bir devletin ülkesinde bulunmasına rağmen, sözleşmeye taraf olsun olmasın başka bir devletin topraklarında duraklama yapılması hallerinden, hava yolu ile emtia taşıma sözleşmesinin mutlaka var olması kaydıyla söz konusu şartların birlikte olması halinde uygulanacağını, Ercan Hava Limanından İstanbul üzerinden İzmir’e hava aracı ile ücret karşılığı taşımanın söz konusu olduğunu ancak Ercan hava limanının bulunduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dış ilişkiler bağlamında 28/05/1999 tarihli Montreal Sözleşmesinin tarafı olmadığı ve Birleşmiş Milletler kararı ile Türkiye dışındaki devletler tarafından tanınmamış olması sonucunda davaya konu K.K.T.C. Ercan hava limanı çıkışlı, İstanbul üzerinden İzmir’e varışlı havayolu taşıma işinde uluslararası nitelik gerçekleşmediğini, bu durumda 5718 sayılı Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun uyarınca 2920 sayılı Türk Havacılık Kanunu hükümleri dikkate alınarak tazminat miktarının belirlendiğini, havayolu taşıma senedi ve üzerindeki … başlıklı etiket içeriğine göre Ercan Havalimanında 3 koli olan emtianın İstanbul’dan İzmir’e nakledilirken 2 koliye düştüğü, Ercan Havalimanında 3 kolinin davalı taşıyana teslim edilip varma yeri İzmir Adnan Menderes Havalimanında emtianın 2 koli olarak davacıya teslim edildiği, davalı taşıyanın teslim edemediği emtianın bedeline yönelik bir itirazınında görülmediğini, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunun 121.maddesi 1.fıkrası hükmüne göre taşıyanın taşıma sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kusur sorumluluğu olduğunu ve taşıyan lehine sınırlı sorumluluk getirildiğini, 123.madde hükmünde taşıyıcının kendisinin ve adamlarının zararı önlemek için gerekli bütün tedbirleri aldıklarını veya bu tedbirleri alma olanağı bulunmadığını ıspatlarlarsa sorumlu olmayacağının gösterildiğini, davalının kendisini sorumluluktan kurtaracak gereklerini yerine getirmediğini, davacıya teslim edilmeyen bir koli tıbbi malzemenin değerinin teslim edilen 2 kolinin değeri ile birlikte …….. nolu ……….Havayolu taşıma senedi ekindeki ithalat faturasında belirtildiğini, davalı taşıyanın başlangıçta havayolu taşıma senedi düzenlenirken bahse konu ithalat faturasının içeriğine karşı bir ihtirazı kayıt beyanında bulunmadığını kendisine teslim edilmesi gerekirken teslim edilmeyen tıbbi malzemenin bedeli olan 212.000,00 Amerikan dolarının davacının davalıdan talep edebileceğini bildirmiştir.
Yargıtay ilk bozma ilamı doğrultusunda dava konusu taşımaya ilişkin hava senedinin asıl veya bildirilen şerh kısımlarının bulunduğu okunaklı suretinin ibrazı için taraf vekillerine 07/11/2019 tarihli celsede 2 haftalık süre verilmiş, söz konusu belge fotokopisi sunularak dosya içerisine alınmıştır.
Yargıtay ilk bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor istenilmiş , alınan 30/06/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; kendisine teslim edilmesi gerekirken teslim edilmeyen tıbbi malzemenin bedeli olan 212.000,00 Amerikan Dolarını davacının davalıdan talep edebileceği kanaatine ulaşıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Yargıtay ilk bozma ilamı doğrultusunda hukuki tavsif ve değerlendirme Mahkememize ait olmak üzere ve alternatif olarak sınırlı sorumluluk esasına göre talep edilebilecek tazminat miktarı konusunda bilirkişiden yeniden ek rapor istenilmiş, alınan 24/11/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; birinci alternatif olarak Konvansiyonda sözü edilen 250 Frank’ın 29/08/2014 itibariyle Türk Lirası cinsinden karşılığının 1.319,95 TL, kayıp paket ağırlığı olan 25 kg yönünden zarar miktarının 32.998,75 TL olduğu, ikinci alternatif olarak ülkemiz tarafından da uygun bulunan 1999 Montreal Sözleşmesinin 22. Maddesinin 3. Fıkrasında getirilen taşıyıcının kargonun tahrip olması, kaybolması yada kargoya hasar gelmesi halinde her kg için sorumluluğunun 17 özel çekme hakkı ile sınırlandırılması prensibi gereğince davaya konu emtianın kaybolduğunun kesinleştiği tarih olarak kabul edilen 29/08/2014 tarihindeki kur değerlerine göre 1 SDR ‘nin 3,2799 TL olduğu, bu değeri kayıp emtianın ağırlığı olan 25 kg ve 17 sabit sayısı ile birlikte çarpıldığında davalının sınırlı sorumluluk tutabileceği miktarın 1.393,95 TL olarak bulunabileceği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Davanın kısmen kabulüne dair Mahkememizce verilen ikinci karar Yargıtay11. Hukuk Dairesi Başkanlığı ‘ nın ………. Esas , ……..Karar sayılı ilamıyla ; davacı vekili, davacının, 16.05.2014 tarihinde KKTC merkezli … Ltd. ile yaptığı satım akdi uyarınca 3 adet tıbbi cihaz seti ithal ettiğini, gönderilen malların satıcı tarafından İzmir’de teslim edilmek üzere CIF gönderildiği, malzemenin 20.05.2014 tarihinde davalı şirket tarafından İzmir’e sevk edilmek üzere Ercan Havalimanı’nda teslim alındığını, 3 adet koliden 1 tanesinin İzmir’e ulaşmadığını, 2 adet kolinin ihtirazı kayıt ile davalıdan teslim alındığını, kayıp olan 3. kolinin halen teslim edilmediğini, konşimento belgesi ekinde bulunan ticari faturalarda belirtildiği üzere kayıp kolide bulunan cihaz setinin değerinin 212.000. USD olduğunu, gönderilen ihtarnamelere cevap verilmediğini, ancak 14.08.2014 tarihinde davalı şirketin İzmir ofisi yetkilisinin kargonun bulunamadığını mail yolu ile bildirdiğini, KKTC’nin hava yolu taşımacılığına ilişkin sözleşmelere taraf olmadığını, bu sebeple uyuşmazlığın Türk Hukuku’na göre çözümlenmesi gerektiğini, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Yasası gereğince malın eksik teslim edilmesinin ziyaa uğradığı anlamına geleceğini, davalı taşıyıcının sorumluluğunun ağırlaştırılmış özen borcuna dayalı bir sorumluluk olduğunu, davalının üzerine düşen özeni göstermediği ve basiretli bir tacir gibi davranmadığını, değerini bildiği kargoyu kayıp etmesi nedeni ile Sivil Havacılık Yasası gereğince sınırsız sorumlu olduğunu ileri sürerek, 212.000.- USD tazminatın 20.05.2012 tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ihtilaf konusu taşımanın uluslararası bir taşıma niteliğinde olduğundan dava konusu olaya 28.05.1999 tarihli ve Türkiye açısından 26.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren “Havayolu İle Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme (Montreal Konvensiyonu)” hükümlerinin uygulanacağını, sözleşmenin 22/3 maddesi gereğince davalının sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davacının sınırlı sorumluluk limitleri içinde kalmak kaydıyla ancak ispat ettiği ölçüdeki gerçek zararını talep edebileceğini, ancak karar tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taşımanın uluslararası nitelikte olmadığı, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, anılan Kanunun 126. maddesi hükmü göz önüne alındığında davalı tarafın kendisine 3 koli halinde teslim edilen malzemenin 1 kolisini teslim edemediği, kolinin davacı tarafa teslim edilmemesinin en iyi ihtimalle davalı taşıyıcının veya adamlarının ihmali sonucunda meydana geldiği ve davalının sınırsız sorumluluğunun söz konusu olduğu, her ne kadar dava konusu taşımaya ilişkin airwaybillde gümrük için değer beyanına ilişkin “Dedared Valua for Custom” hanesinde NVC – “No Customs Value” yani “hiçbir gümrük değeri bildirilmemiştir,” taşıma değer beyanına ilişkin “Declared Value for Carriage” hanesinde de NVD “No Value Declared” yani “hiç bir değer beyan edilmemiştir” kayıtları doğrultusunda taşınan malzeme için değer belirtilmemiş ise de, davacı tarafça K.K.T.C.’den ithal edilen 3 ünite tıbbi cihazın toplam bedelinin 636.000.- USD ve taşınan her bir kolinin faturada belirtilen bedelinin 212.000.- USD olduğu, davalı tarafça 2920 sayılı Yasa’nın 123. maddesi kapsamında sorumluluktan kurtulacak delil ileri sürülmediği, 121. madde kapsamında teslim edilmeyen dava konusu bir adet koli bedeli olan 212.000.- USD’den sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 212.000.- USD’nin 29.08.2014 tarihinden itibaren işletilecek 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, faizin başlangıç tarihi ile ilgili fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hava yolu kargo taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanamayacağı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Dairemizin 09.02.2017 tarih ve 2016/1241 Esas- 2017/711 Karar sayılı ilamında davalı vekilinin, dava konusu taşımaya ilişkin airwaybillde “hiçbir gümrük değeri bildirilmemiştir,” ve “hiç bir değer beyan edilmemiştir” kayıtlarının yer aldığını, bu durumda davacının herhangi bir değer bildiriminde bulunamadığının ileri sürdüğü, ancak bu hususun ekli hava senedinden anlaşılamadığı, bu suretle, dava konusu taşımaya ilişkin hava senedinin asıl veya bildirilen şerh kısımlarının bulunduğu okunaklı suretinin ibrazı sağlanarak hava senedinde taşımaya ilişkin bir değer bildiriminde bulunulup bulunulmadığının tespit edilmesi, ek ücret alınıp alınmadığının araştırılarak Konvansiyonun 22/2-a maddesinde yer alan taşıyıcının sınırlı sorumluluğunu kaldıran bir halin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği, buna rağmen açıklanan araştırma ve inceleme yapılmadan mahkemece hava senedinin ekinde fatura bulunmasının özel değer bildirimini gösterdiği sonucuna varılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur. Dairemizin bozma ilamına uyan mahkemece bu kez, kararının delillerin değerlendirilmesi bölümünde “davalı tarafın kendisine 3 koli halinde teslim edilen malzemenin 1 kolisini teslim edemediği, kolinin davacı tarafa teslim edilmemesinin en iyi ihtimalle davalı taşıyıcının veya adamlarının ihmali sonucunda meydana geldiği” kabul edilerek davalının sınırsız sorumluluğunun söz konusu olduğu sonucuna varılmıştır. Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve mahkemenin “kolinin davacı tarafa teslim edilmemesinin en iyi ihtimalle davalı taşıyıcının veya adamlarının ihmali sonucunda meydana geldiği” yönündeki gerekçesinin davacı tarafından temyiz edilmemesi, taşınan emtia için değer belirtilmediğinin mahkemenin kabulünde olması hususları gözetildiğinde dosya kapsamına göre davalının eylemlerinin pervasızca hareket ve ağır ihmal olarak kabulüne imkan bulunmadığından davalının sınırlı sorumluluktan yararlanması gerektiği gözetilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir ” gerekçesiyle bozularak gelmiş , dosya yeniden esasa kaydedilmiştir
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda ; davacı tarafça Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ercan Havalimanından İstanbul bağlantılı İzmir ‘ e taşınmak üzere 3 koli halinde davalı tarafa teslim edilen malzemenin 2 koli halinde teslim edildiğinden bahisle teslim edilmeyen koli bedelinin tahsiline yönelik olarak davalı hakkında Mahkememize dava açıldığı , davanın, hava yolu kargo taşıma sözleşmesine istinaden taşınan kolinin kaybı nedeniyle taşıyıcıdan tazminat istemine ilişkin olduğu ,taşıma işinin Ercan Havalimanı ile İstanbul bağlantılı İzmir arasında olması , Ercan Havalimanının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunması ve K.K.T.C.nin 28/05/1999 tarihli Montreal Sözleşmesine taraf olmaması nazara alındığında uluslararası nitelikte olmadığı, bu durumda 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 106. maddesinde “Havayolu ile yurt içinde yapılacak taşımalarda; bu Kanunda hüküm bulunmadıkça, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların hükümleri ve bu anlaşmalarda da hüküm bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verildiği aynı Kanunun 124. maddesinde ise “Taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılması, 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova’da imzalanan ve Uluslararası Hava Taşımaları’na İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkındaki Sözleşme ve bu sözleşmeyi değiştiren Türkiye’nin katıldığı sözleşme ve protokollerin hükümlerine göre tayin olunur.” hükmünün düzenlendiği, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 126. Maddesinde de ” Zararın, taşıyıcının veya adamlarının zarar vermek kastı ile veya zararın doğması ihtimali olduğunu bilerek dikkatsizce yaptıkları bir hareket veya ihmal sonucunda meydana geldiği ispat edildiği takdirde; bu Kanunda öngörülen sorumluluk sınırları uygulanmaz. Ancak, taşıyıcının işçileri veya temsilcileri gibi yardımcı kişilerinin meydana getirdiği sınırsız sorumluluk talebine mevzu olan zarar hakkında Borçlar Kanununun 55 inci madde hükümleri saklıdır.” düzenlemesinin bulunduğu , söz konusu madde hükmü göz önüne alındığında davalı tarafın kendisine 3 koli halinde teslim edilen malzemenin 1 kolisini teslim edemediği , kolinin davacı tarafa teslim edilmemesinin en iyi ihtimalle davalı taşıyıcının veya adamlarının ihmali sonucunda meydana geldiği ve davalının sınırsız sorumluluğunun söz konusu olduğu , her ne kadar dava konusu taşımaya ilişkin airwaybillde gümrük için değer beyanına ilişkin “Dedared Valua for Custom” hanesinde NVC – “……..” yani “hiçbir gümrük değeri bildirilmemiştir,” taşıma değer beyanına ilişkin “……….” hanesinde de NVD “………” yani “hiç bir değer beyan edilmemiştir” kayıtları doğrultusunda taşınan malzeme için değer belirtilmemiş ise de ; davacı tarafça K.K.T.C.den ithal edilen 16/05/2014 tarihli ……… nolu faturada belirtilen 3 ünite tıbbi cihazın toplam bedelinin 636.000,00 USD ve taşınan her bir kolinin faturada belirtilen bedelinin 212.000,00 USD olduğu, davalı tarafça 2920 sayılı yasanın 123.madde kapsamında sorumluluktan kurtulacak delil ileri sürülmediği ve 121.madde kapsamında teslim edilmeyen dava konusu bir adet koli bedeli olan 212.000,00 USD den sorumlu olduğu, davacı tarafça gönderilen ilk ihtarnameden sonra davalıya gönderilen Bornova 2. Noterliğinin 07/08/2014 tarihli 18359 yevmiye nolu ihtarnamesi ile koli bedelinin ödenmesi için 10 günlük süre verildiği , söz konusu ihtarnamenin 18/08/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 29/08/2014 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü ve davacı tarafça söz konusu tarihten itibaren yabancı para alacağına 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesinin talep edilebileceği ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’ nın mahkemece, uyulan bozma ilamı ve mahkemenin “kolinin davacı tarafa teslim edilmemesinin en iyi ihtimalle davalı taşıyıcının veya adamlarının ihmali sonucunda meydana geldiği” yönündeki gerekçesinin davacı tarafından temyiz edilmemesi, taşınan emtia için değer belirtilmediğinin mahkemenin kabulünde olması hususları gözetildiğinde dosya kapsamına göre davalının eylemlerinin pervasızca hareket ve ağır ihmal olarak kabulüne imkan bulunmadığından davalının sınırlı sorumluluktan yararlanması gerektiği gözetilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini belirten bozma ilamına karşı ısrar kararı verilmesinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın …….. Esas, …….. Karar sayılı bozma ilamına karşı Mahkememizin önceki kararında ısrar edilmesine,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 212.000,00-USD’ nin 29/08/2014 tarihinden itibaren işletilecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Faizin başlangıç tarihi ile ilgili fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 31.997,36-TL harç peşin alınan 7.999,35-TL ve Mahkememizce çıkartılan 17/12/2015 tarihli Harç Tahsil Müzekkeresi ile tamamlandığından harç konusunda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 68.578,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 18 davetiye bedeli 163,50 TL , bilirkişi inceleme ücreti 750,00 TL olmak üzere toplam 913,50 TL yargılama giderinin red ve kabule göre 64,00 TL lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,kalan bölümünün davacı üzerinde bırakılmasına ,
Davacı tarafça yatırılan 2.283,14-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar Davacı vekili Av. ……, davalı vekilleri Av …… ile Av. ……..’in yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.
03/11/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza