Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/279 E. 2022/1026 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/279 Esas
KARAR NO : 2022/1026

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2022
KARAR TARİHİ : 17/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 11/04/2022 tarihli dava dilekçesinde ; davacı/alacaklı … ile davalı/borçlu … Medikal arasındaki maske satışı ile ilgili davalı şirketin Maske Uygunluk Belgelerinin sahte olması ve bu sebeple davacının uğradığı 117.036 Euro likit alacağı sebebiyle, İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası ile 7 örnek ödeme emri ile icra takibi başlatıldığını ,davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiği ve icra takibinin durduğunu ,dava şartı arabuluculuk aşamasının da anlaşmazlıkla sonuçlandığını ,İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı …/… numaralı soruşturma dosyası ile şikayetin de derdest olduğunu , davacı … ‘ nin hem Türkiye hem de Fransa vatandaşlığına sahip ,Fransa’da çeşitli iş kollarında faaliyet gösteren bir tacir olduğunu ,sahibi olduğu şirketlerden biri olan … ‘ in 7 Mart 2020 tarihinden itibaren faaliyette olup, … ‘ nin ise şirket ortağı olarak genel müdürlük görevini yürüttüğünü , medikal sektöründe de faaliyet göstermesi hasebiyle memleketi Türkiye’den maske, ameliyat önlüğü, doktor önlüğü vb. malzemeleri temin edip Fransa’daki firması aracılığıyla Avrupa’daki müşteri portföyüne satışlar yaptığını , diğer sektörlerde faaliyetlerine devam eden davacının medikal sektöründe de maske satışları yapmaya devam ederken merkezi Hollanda olan, müdürü … tarafından temsil edilen, … adlı şirketten almış olduğu maske siparişi neticesinde 20/01/2021 tarihinde satış sözleşmesi imzaladığını , sözleşmede davacının 200.000 adet FFP2 türü maske ürününü temin etmeyi, sözleşme karşı tarafı olan alıcı … adlı şirketin ise 106.000 euro ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini , davacının almış olduğu sipariş ve imzalamış olduğu sözleşme sonrasında maske temin etmek üzere davalı şirket olan … Sağlık Ürünleri Medikal Şirketi ile görüşmeler yaptığını , … Medikal yetkililerinin ihracat yapmak için tüm evraklarının eksiksiz olduğunu, ürettikleri maskenin uluslararası dolaşımında bir sorun olmadığını, sertifikalarının ve uygunluk belgelerinin bulunduğunu beyan ettiğini , bunun üzerine, tanesi 0,4 Euro olmak üzere toplam 200.000 adet FFP2 maske alımı ve 80.000 Euro bedelle karşılıklı anlaşma sağlandığını , işe başlanması adına da davalı şirkete, 25.01.2021 tarihinde 50.000 Euro ödendiğini , 09.02.2021 tarihinde davalı tarafından 80.000 Euro değerinde fatura kesildiği ve devamında mutabık kalınan ödemenin ikinci kısmı olan 30.000 Euro ‘ nun 11.02.2021 tarihinde ödendiğini ,ödeme işlemleri tamamlanıp hazır olan siparişlerden sonra 12.02.2021 tarihinde Gümrük Beyannamesi ve Dolaşım Belgesi düzenlendiğini ,düzenlenen dolaşım belgesi sonrasında 15.02.2021 tarihinde de … Dış Ticaret Nakliyet Firmasına 3.200 Euro kara taşımacılığı ücreti ödemesinin davacı tarafından yapıldığını , belirlenen ihracat rotasına göre maskelerin İzmir Limanı’nda yükleneceği sonrasında İtalya … Limanı’na varacağı ve oradan yükün indirilip tıra yüklendikten sonra karayolu ile Fransa’ya gideceği , Türkiye’den İtalya’ya gitmek üzere yüklenen malların, 20.02.2021 tarihinde ”…-….” isimli gemiden tahliye edilerek ”…” nakliye şirketine ait tıra yükleneceği , bu yükleme öncesinde maskelerin, İtalya … Gümrüğünde kontrol edilmek üzere gözetim altına alındığını , Mali Polis ve … Gümrükleri ve Tekelleri Müdürlüğünce gerçekleştirilen evrak ve fiziki kontrollerinde, maskelere eşlik eden teknik belgeler ile maskelerin ambalajları üzerinde verilen bilgiler arasında tutarsızlık olduğunun gözlemlendiğini , buradaki ilk hususun , ambalaj ile maske belgeleri arasında uyumsuzluk olmasına rağmen düzenlenen tutanakta, maskenin gereken testlerinin yapılmamış olması, geçerli bir sertifikasının olmaması , herhangi bir model içermeyen analiz raporu ve MNA veri tabanında olmayan tipte bir AB analizi hakkında belge ve bilgi olmamasıdır şeklinde ifade edildiğini , bu hususta 01.03.2021 tarihinde ”bulma ve el koyma tutanağı” düzenlendiğini ,tutanak neticesinde bir gün sonra 02.03.2021’de maskelerin ”yediemin deposunda bağlanan eşyayla ilgili teslim tutanağı” düzenlenip depoya emanet olarak teslim edildiğini , tutanak düzenlenmesinden sonra yine aynı gün 02.03.2021’de mali polis tarafından ”… Adliyesi Cumhuriyet Savcılığı’na hitaben” tespit edilen suçun ihbarı ile ilgili inceleme yapıldığını , yapılan inceleme neticesinde; BSM MASK şeklinde tanımlanan Kişisel Koruyucu Donanımın analiz edilen Kişisel Koruyucu Donanıma kesinlikle tam olarak karşılık gelmediğinin hemen altını çizmek gerekiyor: Öyle ki; EU Tip için ve kendisine ait ilgili görsellerinde, bahse konu yüz maskesi ”… Medikal Maske 1232” şeklinde tanımlanmış ve hiçbir yerde BSM MASK şeklinde tanımlanmamış olduğu tarafımızca tespit edilmiştir’ diyerek tutanak tutulduğunu, Teknik/Sertifika bakımından yapılan evrak analizi neticesinde , ihbar raporuna konu olan … alıcılı Kişisel Koruyucu Donanım maskelerinin sertifika ve belge (CE işareti taşıyıp taşımadığını kontrol etmek için) kontrollerinin yapılması amacıyla büro faaliyetlerine başladığını , 2841 onaylanmış kuruluş numaralı MNA tarafından düzenlenen ”Sertifika” üzerinde, ürünün dağıtımı için muhakkak gerekli olan bazı bilgilere ulaşıldığını , ulaşılan bilgilerin ise maskelerin ” AB TİPİ” işlevinin ne olduğunun belirtilmemiş olması, uygunluk belgesinde görünen maskeler ile limanda kontrol edilen maskeler arasında çok belirgin farkların olduğu tespit edildiğini , raporda belirtilen diğer bir hususun ise; nihai ”Tecnical Evaluation report” belgesi dikkatlice okunduğunda, aynı belgenin ikinci sayfası 9. Maddesi Decision proposal kısmında sadece bir referans bulunduğu onun da ”BSM MASK 1232” yazılı tek bir yüz maskesi içindir, bu durum ”… MEDİKAL MASKE 1232” ile tam olarak eşleşmemektedir, dendiğini , hazırlanan raporun Karar Planı bölümünde ise ; MNA Analiz Raporunun her iki sayfasında bahse konu olan M-2020-0025 şeklinde numaralandırılmış maske modeli tespit edilememekte olup herhangi bir şekilde belirtilmiş olan en küçük bir referanstan yoksundur.MNA Laboratuvarı analiz raporunun tam olarak hangi FFP2 maskeye karşılık geldiği belirsizdir. Ve suça konu teşkil edecek en önemli husus ise ”MNA türündeki AB analiz sertifika numarası, aynı Türk firmasının Sertifikasyon kuruluşunun web sitesinde bulunan ”doğrulama” veri tabanı ile karşılaştırıldığında ve sorgulama yapıldığında 21.09.2020 tarihi olsa bile sertifikanın MNA tarafından verilmediği/düzenlenmediği görülmektedir ‘ denerek karar planında yer verildiğini , raporun bu kısmından da anlaşılacağı üzere ,rapor tarihi olan 02.03.2021 tarihi itibariyle yapılan sorgulamada belge sistemde görünmeyince daha geri bir tarih olan 21.09.2020 tarihi ile bir sorgulama yapılması denendiğini , görüleceği üzere o tarihte de böyle bir belgeye rastlanılamadığını , davalı … Medikal firmasının sırf ihracat yapmak adına belgeler üzerinde oynamalar, photoshop ile eklemeler ve tarih değiştirme işlemleri yaptığının açık olduğunu , belge vermeye yetkili kuruluş olan MNA tarafından verilen her uygunluk belgesinin sistemde göründüğünü ,raporun devamında ise; AB Yönetmeliği 2016/425’in ve teknik standart UNI EN 149:2009’un yasal gerekliliklerine uyması gereken bir Kişisel Koruyucu Ekipmanın ambalajı üzerinde Tıbbi Cihazların sahip olacağı temel gerekliliklerine ait bilgiler, diğer bir ifadeyle bu testin gerekli olmadığı durumlarda, %95’e eşit veya daha büyük oranda BFE ifadesine açıkça atıfta bulunması gerekirken bunun neden doğru bir şekilde yerine getirilmediğini sormak gerekmektedir, alıcıyı/kullanıcıyı maskelerin kendilerini koruma yetenekleri konusunda yanıltabilecek yanlış bir kalite göstergesi ile karşı karşıyayız, BFE testinin Kişisel Koruyucu Ekipman sertifikasyonu için gerekli bir test olmadığının, ancak UNI EN 14683: 2019 standartının 05. Maddesinde de görülebileceği üzere cerrahi maskelerin sertifikasyonu için zorunlu testlerden biri olduğunun altını çizmek gerekmektedir, dendiğini , raporun sonuçlar bölümünde ise ; gümrük sahasında bulunan yüz maskesiyle ilgili tüm hususlar göz önünde bulundurulduğunda, ambalaj üzerinde verilen ibareler temelinde gereken testlerin yapılmamış olması, geçerli bir sertifikanın bulunmaması, herhangi bir model içermeyen bir analiz raporu olduğunu, raporun MNA veri tabanında olmayan tipte bir AB analizi hakkında belge ve bilgi olunmaması teknik temelli bir dökümantasyon için doğal olmadığını, … Medikal Maske 1232 adlı maskenin temel teknik gereksinimlerini karşılamadığı ve ceza için hiçbir şüpheye yer olmadığı ile ilgili hükmün uygulanması gerektiğine işaret ettiğini ,maskelerin uygunsuz olduğunu, belgelerinin sahte ve tarihi ile oynanmış olduğunu ve bu sebeple İtalya Polisi ve Savcılarının tutanak düzenleyip maskelere el konulduğunu öğrenen davacı … ‘ nin 15.03.2021 tarihinde Roma/İtalya da Av. …’ye süreci takip etmesi adına vekalet verdiğini , vermiş olduğu bu vekaletname neticesinde 6.200 Euro ödeme yaptığını , 19.04.2021 tarihinde Av. … ‘ nın müsadere kararının kaldırılmasına ilişkin yetkili makamlara dilekçe sunduğunu ve 23.04.2021 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı incelemesi ile bu talebin reddedildiğini , 20.02.2021 tarihinden itibaren depoda bekletilen maskeler için … firmasına lojistik hizmet bedeli ve demuraj (bekleme) ücreti olarak 1.636 Euro daha ödemek zorunda kalındığını , davalı firmanın ürettiği her maske modeli için en az 10.000 Euro ödeme yaparak alması gereken bu sertifikaların üzerindeki fotoğrafları, sertifika numara ve modellerini değiştirerek yurtiçi ve ihracat satışlarına devam ettiğini , bu hususta çokça firmanın bilinçli olarak mağduriyete uğratıldığını ,davalı şirketin MNA belgeleri üzerinde değişiklikler yaptığını, belgeyi veren kuruluş olan MNA Laboratuvarın sorgu ekranında dahi kayıtlı olmadığının açık olduğunu , belgeyi veren kuruluş olan MNA Laboratuvarları yetkililerine, elde olan belgelerin gönderilip doğruluğunun teyidi için mail gönderildiğini , MNA Labaratuvar yetkililerinin vermiş olduğu cevabın , sertifikaların kurum tarafından verilmediği görülmüştür ‘ şeklinde olduğunu , davalı şirketin aynı sertifika numarasıyla ve fakat maske resimlerini, tarihlerini, numaralarını kendi marifetleriyle değiştirerek ayrı maske modelleri ürettiğinin de gözlemlendiğini ,bu konuda sunulacak delilin … Medikal Firması’na ait olduğu görülen ve kendilerine iletilen 4 ayrı maske sertifikası olduğunu , sunulan 4 sertifikanın tamamının sahte olduğunu , sunulan belgelerin belge numarası ile kontrol edildiğinde , davaya konu …-…-…-… belge numaralı sertifika olduğunu , bu sertifikanın MNA sisteminde gözükmediği ve sahte olduğunu ,27 Nisan 2021 tarihinde davacının Türkiye’deki işlerinde yardımcı olan … ile davalı firma yetkilisi … arasında yapılan whatsapp konuşmasında, 11 Mayıs 2021 tarihli belgeyi gönderdiği , 27 Nisan ile 11 Mayıs arasında 15 gün olduğu , buradan anlaşılması gerekenin ise ,bugün yapılan konuşmada 15 gün sonrası için belge tescil edilmiş gibi bir durum ortaya çıktığı , bunun da hayatın olağan akışına aykırı olduğu , bunun imkansız olacağını düşünen davacının da ”Bu nasıl tarih oluyor’ diyerek durumun garipliğini şüpheli şirket yetkilisine ilettiğini , bunun üzerine ise ”nerden geldi bilmiyorum onu yanlış oldu” cevabını aldığını , açıklanan tüm bu hususlar neticesinde; davalının davacıyı aldatmak adına tarihi ile oynanmış uygunluk belgesiyle, basiretli bir tacir olmanın gereğine göre yapılması gerekli işleri ve yükümlülükleri yerine getirmediğini , bu itibarla davalının bu eylemi neticesinde, davacının birçok hususta kandırıldığı ve davalıların kendilerine yarar sağlamak suretiyle, davacının parasını alarak maddi zarara uğrattığını , bu sebeble davacının , müşterisine verdiği teslim tarihi ile ilgili vaatlerini yerine getiremeyecek bir duruma geldiğini , bu durumun davacının ticari itibarını, güvenirliğini zedelediğini , 117.036 Euro zarar verdiğini , kayıt dışında üretilerek bu gibi yöntemlerle ihraç edilen malların ithalatçısı olan yabancı ülkelerin yetkili makamlarının, kendi gümrük idarelerine sahte sertifika ve dolaşım belgelerinin ibraz edilmesi üzerine, Türkiye’den gelen eşyalar üzerindeki denetimleri arttırdığını , denetimlerin artması üzerine ithalatçı ülkelerin başka ülkelere yöneldiği ve dolayısıyla ihracatını bu gibi yöntemlerle arttırmaya çalışan Türk firmalarının, kendi ülkelerinin ihracatına büyük zarar verdiğini , kayıt dışılık ve sahte belgeciliğin yaygınlaşarak arttığını belirtmiş , davalı/borçlunun; haksız ve hukuka aykırı olarak İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 07/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde ; davacının, davalı hakkında İzmir 24. İcra Müdürlüğünün …/… E. sayılı dosyasında alacağının olduğundan bahisle davalı hakkında icra takibine giriştiğini ,bunun üzerine süresinde icra müdürlüğüne itiraz edildiğini ve takibin durduğunu ,davacının, davalı yandan herhangi bir hak ve alacağı olmadığını ,davacının dava dilekçesinde de belirtmiş olduğu gibi, … ve … Med. LTD. ŞTİ.nin maske siparişi hususunda sözlü anlaşma yaptıklarını , sözleşme koşulları olarak 200.000 adet maskeyi Orijinin teslim edeceği karşılığında 80.000,00-Euro alacağı ,davacı yanın edimini yerine getirmesine müteakiben, davalı yanın maskeleri hazırladığı ve anlaşmış oldukları zamanda gümrüğe teslim ettiğini , davacının dava dilekçesinde, belgelerin uyumsuzluğundan, kutunun uyumsuzluğundan bahsettiğini ancak bir işletmenin kendisinde orjinali, gerçek, kurumlar tarafından onaylı belgesinin olduğu halde sahtesini ticaretinde kullanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu , davacının dava dilekçesinde MNA veri tabanında olmayan belgenin kendilerine sunulduğundan bahisle, gerçek olmayan belgelerin kendilerine sunulduğunu bu sebeple maskelerin uyumsuz olduğundan bahsettiğini ancak ticaretin yapıldığı tarihten öncesi ve sonrası tarihlerde davalı yanın MNA tarafından verilmiş uygunluk belgesinin her zaman olduğunu ve veri tabanında böyle bir belgenin olmadığı beyanlarının heyeti yanıltma düşüncesinden başkaca bir durum olmadığını , davacının, davalı hakkında belgeler üzerinde oynadığı, belgelerin sahte olduğu ve sahte belgeler ile ticaret yaptığı beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu , davalının, davacı ile yapmış olduğu ticaret kapsamında herhangi bir hukuksuzluk, aldatma, aşırı yararlanma, hilenin söz konusu olmadığını ,farklı dönemlerde imalatı yapılan maskeler üzerinde yapılan değişiklikler kapsamında ( örneğin burun tutamacının farklı malzemeden yapılmaya başlanması halinde MNA tarafından verilen uygunluk belgesi ilgili kurum tarafından tekrardan düzenlenmektedir) CE sertifikasında MNA tarafından revizeler yapıldığını ancak davalı tarafından tüm belgelerin davacıya gönderildiği ve geçerliliğinden hiçbir şüphenin söz konusu olmadığını ,davalı firmanın markasını taklit eden sahte ürünleri yapan pek çok şahısların Türkiye’de yer almakla birlikte, davalıya ait orjinal belgelerin üzerinde oynamalar yapan ve piyasaya süren de pek çok kişi olduğunu ancak taraflar arasında gerçekleşen ticaretin tamamen orjinal bir firma ile gerçekleşmiş olup, belgelerin orjinalliğinin ilgili kurumdan celp ettirilebileceğini ,davacı ile davalının yapacakları ticaret hususunda anlaştıklarında, davacının davalı firmaya ait belgeleri istediğini , davalının akreditasyonunun yeterliliğinin kontrolü, ürünün gereklilikleri karşılayıp karşılamadığının anlaşılması amacıyla 21.01.2021 tarihinde ürün sertifikalarını eski revize belgeleri ile birlikte davacıya gönderdiğini , belgelerin alıcı tarafından onaylandıktan sonra sipariş ve ön ödeme alındığını , üretime başlandığını , Devlet Malzeme Ofisine ihracat için gerekli hibe yapılarak ihracat için gerekli izinler alındığını , üretimin tamamlandığını ve kalan ödeme yapıldıktan sonra yükleme yapıldığını , bu işleri takip etmesi için davacının … isimli şahsı görevlendirdiğini bildirdiğini , ticaretin yapıldığı tarihte, Sağlık Bakanlığı ‘ nın almış olduğu kararında “İhracı Yasak Ve Ön İzne Bağlı Ürünler” kapsamında bulunan maskeler için DMO’ya belirli miktarlarda hibe yapılması gerektiğini , ihracat yapacak firmaların DMO ile sözleşme yaparak hibe karşılığı karşılığı ihracat uygulamasının sadece belirli yeterlilikleri karşılayan firmalarla yapıldığını , yapılan hibelerden İl Sağlık Müdürlüğünce alınan rastgele numunelerin Çalışma Bakanlığı’nın ilgili müdürlüğüne gönderilerek tekrar sertifikaların akreditasyonunu ve geçerliliğinin kontrol edildiğini sonrasında Halk Sağlığı Genel Müdürlüğüne gönderildiğini , buradaki laboratuvarlarda sertifikalarda ve teknik dosyada belirtilen gereksinimleri karşılayıp karşılamadığı test edildikten sonra ihracata onay verildiğini , … ile yapılan ticaret kapsamında ihracatın yapılması aşamasında da tüm bu aşamalardan geçilip ihracat için izin alınabildiğini ,… ile yapılan ticaret de dahil olmak üzere tüm ticaretlerde, ihracatlarda bu işlemin tekrarlandığını ve belgelendiren yetkili kurumun (MNA) üst kurumu olan Çalışma Bakanlığı tarafından denetlendikten sonra ihracat izni verildiğini , tüm bu sebeple davacının davasında haksız olduğunu ,davacı tarafından yapılan iddiaya göre Çalışma Bakanlığı tarafından verilen bir sertifikanın sahtesiyle; yine Çalışma Bakanlığı’na ihracat için başvuru yapıldığı , bu sahte belgenin geçerliliğini ve ürünlerin yeterliliğini teyit edilerek denetimden geçtiği , gerekli izinleri yine aynı bakanlıktan alarak ihracatın yapıldığı yönünde olduğunu , işbu maske belgelerinin gerçeğinin olması bir yana sahtesi olduğu iddia olunan belgeler ile ilgili devlet kurumlarından izin alıp ihracat yapmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ,… tarafından görevlendirilen …’a maskelerin eski MNA belgeleri, revize edilmiş MNA belgeleri, sözleşmenin yapılmış olduğu ticaret anından geçerliliği olan ve istenilen maskeye ait MNA belgeleri uygunluk belgeleri ve sertifikaların …’a sunulduğunu ,… ‘ un, davalı firma ile yapmış olduğu görüşmesinde maskeleri gümrükten alamadıklarını belirttiğini , davalı firma yetkilisinin doğru belgeyi sunup sunmadıklarını sorduğunu , bunun üzerine revize edilmiş MNA belgesini gümrüğe sunduklarında malı alabildiklerini , malı gümrükten geç almaları veya gümrükte problem olmasının, tamamen davacı taraf ve yetkilendirmiş olduğu şahsın yanlış belge sunmasından kaynaklı olduğunu , davalı tarafça sunulmuş hiç bir belgenin sahte olmayıp tamamen yasal ve ilgili kurumlar tarafından verilmiş her zaman denetime açık, sürekli bir şekilde denetimi yapılan belgeler olduğunu , bu kapsamda whatsapp konuşmalarının dava dilekçesi ekinde olduğunu , davalı tarafından üretimi yapılan 4 tip maskenin de ” Avrupa Uygunluk Belgesine ” sahip olduğunu , sahte, oynanmış belgelerin sunulmasının hiçbir zaman söz konusu olmadığını , orijinalleri olan belgelerin sahtesinin ticarette kullanılmasının makul de olmadığını , … ile yapılan sözlü sözleşme gereği ürünlerin zamanında teslim edildiğini , kendilerine davalı tarafından sunulan revizeden önceki belgeleri gümrüğe sunduklarından malı geç teslim aldıklarını , bu durumu yine davalı yanın çözmüş olup maskelerin uygun olduğu revize edilmiş belge numarasını gümrükle paylaşmaları gerektiğini davalının bildirdiğini ve … ‘ nin malları teslim alabildiğini , davacının Covid-19 günlerinde olağan üstü mevzuat değişikliklerine ve gümrükleme prosedürlerine hakim olmaması veya hakim olmayan kişilerle çalışmış olmasından dolayı problemler yaşadığını ,MNA tarafından … Med. Ltd. Şti. ‘ye verilmiş olan sertifikalar ve ticaret tarihi olan 21.01.2021 tarihinde hangi belgenin var olduğunu , 21.01.2021 – 01.03.2021 tarihleri arasında DMO’ya … Med. Ltd. Şti. tarafından yapılan hibeler ,Çalışma Bakanlığına yapılan başvurular ve Halk Sağlık Merkezinin ihracat öncesi işbu ticaret için yapmış olduğu incelemeler denetimler raporlarının ilgili kurumlardan celbinin gerektiğini belirtmiş , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekiline davacı asilin tacir sıfatına haiz olup olmadığı konusunda beyanda bulunmak ve bu hususta gerekli belgeleri sunmak üzere 20/10/2022 tarihli celsede 2 haftalık süre verilmiş , davacı vekili Mahkememize verdiği 27/10/2022 tarihli dilekçesinde ; davacının tacir sıfatına haiz ve şirket yetkilisi olduğunu belirtir belgenin aslı ve tercümesinin sunulduğunu belirtmiş, söz konusu belgenin incelemesinde , davacı asilin … unvanlı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olduğu belirlenmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, taraflar arasında düzenlenen maske teminine yönelik sözleşmeden kaynaklanan alacağın ödenmediğinden bahisle davalı hakkında icra takibi başlatılmış ve davalının itirazı üzerine duran takibin devamına yönelik olarak davalı hakkında Mahkememize dava açılmış ise de; davanın yasal dayanaklarının 6098 sayılı TBK’ da düzenlenen satım sözleşmesi hükümleri olduğu dolayısıyla mutlak ticari davanın söz konusu olmadığı ,dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapıldığı, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerektiği, davacının dolayısı ile davanın taraflarından birinin tacir sıfatına haiz olmadığı bu hususlar göz önüne alındığında davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen nispi ticari dava niteliğinde de olmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 sayılı yasanın 2. Maddesi ile 6102 sayılı yasanın 5. Maddesinin değiştirildiği, bu değişiklik sonucu, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağının belirlendiği, davanın açıldığı tarih itibariyle davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı içerisinde kalıp, Mahkememizin görev alanı içerisinde olmadığı, görev hususunun kamu düzeni ile ilgili dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her safhasında ve resen nazara alınmasının ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Taraflardan birinin HMK’ nın 20. maddesi uyarınca iki hafta içerisinde başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin 6100 Sayılı Kanunun 331. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca, görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Taraflardan birinin 2 hafta içerisinde gönderme talebinde bulunmaması halinde Mahkememizce resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek aynı karar ile harç ve yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar Av …’in yüzüne karşı diğerlerinin yokluğunda açıkça okunup anlatıldı.17/11/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır