Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/254 E. 2023/254 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/254 Esas
KARAR NO : 2023/254

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/05/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’ın 07.06.2011 tarihinden itibaren 3 yıl süre ile geçerli olacak şekilde dava dışı … Elektrik Malzemeleri Tic.ve San. A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı, davalı … Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, … Yönetim Kurulu üyesi olacağının kararlaştırıldığını, davacı ve diğer davalılar, … Elektrik Malzemeleri Tic. San. A.Ş’ de ki hisselerini 08.08.2014 tarihinde diğer davalı …’a devrettiklerini, bu hususun Ticaret Sicil gazetesinde de tescil edildiğini, şirketin tek yetkilisinin … olduğunu, dava dışı İzmir Vergi Başkanlığı …’nün … vergi numaralı mükellefi Emkol Elektrik Malzemeleri Tic.San.A.Ş’nin 2014/3,4,5,6,7,8 vergilendirme dönemleri gelir stopaj vergisi, 2014/4,5,6,8 vergilendirme dönemleri katma değer vergisi, 2014/3,4,5,6,7,8 ve 2014/4-6,7-9 vergilendirme dönemleri damga vergisi borçlarının tahsili amacıyla davalı …. Elektrik Malzemeleri Tic. San. A.Ş’ye ödeme emri gönderdiğini, dava dışı İzmir Vergi Başkanlığı …nün, davalı şirketten amme alacağını tahsil edememesi nedeniyle şirketin malvarlığının araştırıldığını, araştırma kapsamında davalı şirketin borcu ödeyebilecek malvarlığının olmadığının tespit edildiğini, bunun üzerine dava dışı İzmir Vergi Başkanlığı … tarafından davacı adına … Elektrik Malzemeleri Tic. San. A.Ş’nin kanuni temsilcisi sıfatıyla 23.08.2018 tarih ve … dosya takip numaralı ödeme emri gönderildiğini, davacının ödeme emrinin düzenlediği 23.08.2018 tarihinde davalı … Elektrik Malzemeleri Tic. San. A.Ş’nin herhangi bir şekilde temsilcisi olmadığını, buna rağmen davacının banka hesaplarına davalı şirketin borcundan dolayı haciz şerhi işlendiğini, şirketin tüm vergi borcu olan 55.777,20 TL’nin davacıdan tahsil edildiğini, tüzel kişi mükelleflerin kamu alacaklarından kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden, kanuni temsilcilerinin sorumlu tutulduğunu, Anonim şirketler ve kooperatiflerde kanuni temsilcilerin yönetim kurulu başkan ve üyeleri olduğunu, kanuni temsilcilerin, sadece ortak oldukları veya görevde bulundukları dönemde tahakkuk eden kamu alacaklarından sorumlu olacakları, diğer bir deyişle limited ve kolektif şirketlerde ortaklıktan, anonim şirketlerde ve kooperatiflerde ise yöneticilikten usulünce ayrıldıkları tarihten sonraki kamu alacağından sorumlu olmayacaklarını, dolayısıyla davacının temsilci sıfatıyla ödediği vergi borcu için asıl mükellefe rücu etme hakkı bulunduğunu, … Elektrik Malzemeleri Tic. San.A.Ş’den rucüen tahsili talebi ile İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, takibin kesinleşmesine müteakiben haciz işlemlerine geçildiğini, borçlu şirketin hacze kabil malı olmadığını, üzerine kayıtlı … marka … model araçta başta amme alacakları olmak üzere 33 tane haciz ve yakalama şerhi olduğunun tespit edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 37.184,80 TL’nin davalıların hisseleri oranında ödeme gününden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı …’a dava dilekçesi tebliğ edildiği, davalının davaya cevap vermediği ve duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
Davalı …’a dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiği, davalının davaya cevap vermediği, davalı vekilinin duruşmalardaki beyanında davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
DAVA:
Dava, anonim şirket ortak ve temsilcisi olan davacıdan tahsil edilen kamu alacağının anonim şirketin diğer ortak ve yetkilileri olan davalılardan sorumlulukları oranında rücuen tahsili isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 29/04/2022, 03/01/2023 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası,
-Davacı tarafından sunulan ödeme dekontu,
-Ege Vergi Dairesinin 08/06/2021, 22/10/2021, 17/10/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişi …’ nun 12/01/2023 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tüzel kişi mükelleflerin kamu alacaklarından kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden, kanuni temsilcileri sorumlu tutulmuştur. Ancak vergi borcunun temsilciden istenebilmesi için öncelikle temsil edilen tüzel kişiden talep edilmesi ve bu tüzel kişinin ödeme kabiliyetinin olmadığını gösteren “aciz vesikasının” düzenlenmiş olması gereklidir (6183 SK. m.75). Kanuni temsilcilerin kim olduğu konusu ise tüzel kişinin türüne göre değişmektedir. Anonim şirketler ve kooperatiflerde kanuni temsilciler yönetim kurulu başkan ve üyeleri iken limited şirketlerde şirketin müdürü, kolektif şirketlerde ise ortakların her birisidir.
Limited şirketlerde kanuni temsilciler şirket müdürleri ise de getirilen bir düzenleme ile kanuni temsilciye ilaveten ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur. Buna göre limited şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen kamu alacakları ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebilecektir. (6183 SK. m.35).
Anonim şirketlerde ise böyle bir özel düzenleme yapılmadığından, şirketten tahsil edilemeyen kamu borçlarından, TTK.’nın 317. maddesi uyarınca şirketin yönetim kurulu üyelerinin tamamı, kanuni temsilci sıfatıyla ve müteselsilen sorumludur. Ancak TTK’nın 319. maddesine göre ana sözleşmeye hüküm konularak şirketin kanuni temsil yetkisi, yönetim kurulu üyelerinden birine veya birkaçına verilip, diğer yönetim kurulu üyeleri sorumluluktan kurtulabilmektedir. Böyle bir durumda kamu alacaklarından da sadece anılan yönetim kurulu üyeleri, kanuni temsilci sıfatıyla müteselsilen sorumlu tutulacaklardır. Yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların ise kamu alacaklarından dolayı sorumlulukları bulunmamaktadır.
Tüm bu hallerde temsilcilerin, sadece ortak oldukları veya görevde bulundukları dönemde tahakkuk eden kamu alacaklarından sorumlu olacakları, diğer bir deyişle limited ve kolektif şirketlerde ortaklıktan, anonim şirketlerde ve kooperatiflerde ise yöneticilikten usulünce ayrıldıkları tarihten sonraki kamu alacağından sorumlu olmayacakları tabiidir.
Temsilcinin bu şekilde ödediği vergi için asıl mükellefe rücu etme hakkı bulunmaktadır (213 sayılı VUK. M.10). Dolayısıyla yukarıda belirtilen tüzel kişi temsilcileri, ödedikleri kamu alacağının “tamamını” öncelikle asıl mükelleften rücuen talep edebilirler.
Bu aşamada kanuni temsilcilerin ödedikleri kamu alacağını, asıl mükellef olan temsil edilenden değil de diğer sorumlulardan talep etmelerinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise rücu oranının ne olacağı konusu incelenmelidir. Kanuni temsilcilerin asıl mükellef dışındaki diğer sorumlulardan talepte bulunabilmesi için öncelikle bu kamu alacağının asıl yükümlüden tahsilinin mümkün olmaması gereklidir. Zira asıl yükümlüsünden tahsili mümkün olduğu halde bu alacağı kamu idaresine ödeyen kanuni temsilcilerin, asıl yükümlü dışındaki diğer sorumlulardan rücuen talepte bulunmaları mümkün değildir. Ödenen kamu alacağının asıl yükümlüden tahsil imkanı bulunmadığı anlaşıldıktan sonra, diğer yükümlülerden rücu oranının ne olacağı konusunda ise bir ayrıma gidilmelidir. Buna göre limited ve kolektif şirketlerde temsilcilerin kamu alacaklarından sorumluluğu ortaklık sıfatına bağlı olduğundan, bu kişilerden ancak ortaklık payları oranında rücuen talepte bulunulabileceği kabul edilmelidir. Diğer bir deyişle limited ve kolektif şirketlerde kamu alacağından her ortak kendi payı oranında sorumlu olup bu payı haricindeki ödediği kısım için diğer ortaklara rücu edebilir. Anonim şirketlerde ve kooperatiflerde ise yöneticilerin kamu alacağından müteselsilen sorumluluğunun sadece ilgili kamu idaresine karşı olacağı açıktır. Buna karşılık kamu alacağını ödeyen bir yönetici, diğer yöneticilere, anasözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa ancak mütesaviyen rücu edebilecektir. Diğer bir deyişle aksi kararlaştırılmamışsa iç ilişkide anılan temsilciler birbirlerine karşı kamu alacaklarından dolayı eşit oranda sorumludur.
Uyuşmazlığın çözümü için ayrıca “takas” ve “mahsup” kavramları konusunda açıklama yapılmasında yarar vardır. Hemen belirtmek gerekir ki; takas ve mahsup farklı iki hukukî kurumdur. Sık sık birlikte ve aynı anlamda kullanılmaları yaygın ise de bu durum sadece benzer olmalarından kaynaklanmaktadır. İki kurumu ayrı ayrı ele almak gerekir. Hukukumuzda takas, birbirine karşı bir miktar para veya aynı cins alacağa sahip kişilerden birinin karşı tarafın kabulüne ihtiyaç duymaksızın tek taraflı beyanı ile bu alacakları az olanı tutarında sona erdiren yenilik doğurucu bir hukukî işlemdir. Böylece takas ifa masraf ve külfetine katlanmadan, her iki tarafı da borcunu ifa ve alacağını tahsil etmiş durumuna getirir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 139. maddesinde takasın koşulları düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre;
“ İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.
Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir.
Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir”.
Maddeden de anlaşılacağı üzere takasın söz konusu olabilmesi için iki tarafın karşılıklı olarak birbirinden alacaklı (birbirinden borçlu olması) gerekir. Alacak ve borç karşılıklı değilse veya iki kişi arasındaki borç ilişkisinin, dışında kalan kişilerden olan alacaklar ya da borçlar takasa konu olamaz. Ayrıca takas için, yalnız borçlularda değil, borçlarda da karşılıklılık bulunmalıdır. Ancak aynı nitelikteki cins veya özdeş edimlerin takası mümkündür. Takas için aranan üçüncü koşul ise kural olarak her iki borcun muaccel (ifasının istenebilir) olması gerekir. Dördüncü koşul ise tarafların alacak ve borçlarının geçerli ve ifa edilebilir olması gerekmektedir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1,3. Baskı, Temmuz 2013, s. 920-925).
Taraflardan birinin alacağı muaccel olduğu hâlde, karşı tarafa olan borcu için bir vadeden yararlanıyorsa, bu alacak talep edildiğinde diğer taraf henüz muaccel olmayan kendi alacağını takas olarak ileri süremez (Uygur, s. 925).
Yenilik doğuran bir hak olan takasın, davadan önce ve dava sırasında alacak sahiplerinden her biri tarafından ileri sürüleceği gibi, bu yola gitmeksizin kişi alacaklarını ayrıca dava konusu edebilirler. Diğer bir anlatımla takas talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak da ileri sürülmesi olanaklıdır. İlke olarak, takas def’i de diğer def’iler gibi süresinde verilen cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir.
Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Aksi hâlde takastan kurtulmak isteyen borçlu hemen bir ihtilaf çıkartarak amacına ulaşabilir. Öte yandan ihtilaflı alacağın takas edilebilir olduğunu söylemekle de takasın ortaya konulması ile ihtilafın alacaklı lehine hâlledilmiş olduğu anlamı çıkmamalıdır. Sonuçta hâkim anlaşmazlığı çözerek sonucuna göre takas def’i talebini red veya kabul edecektir.
Mahsup ise bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı menfaatlerin ya da borçlunun katlandığı bazı külfetlerin, bu alacaktan indirilmesini ifade eder. Meselâ, bir malı sahibine iade ile yükümlü zilyedin o mal için yaptığı bazı masraflar, o maldan elde ettiği semerelerin bedeline mahsup edilir (MK. m. 907). Bunun gibi, haksız fiilden zarar gören kimsenin bu fiilden elde ettiği bir menfaat olmuşsa, böyle bir menfaat uğranılan zarara mahsup edilir. Görülüyor ki bu olaylarda karşılıklı alacaklar yoktur; sadece, alacağın net miktarını bulmak için yapılan bir hesap ameliyesi bahis konusu olmaktadır (Akman, Sermet/Burcuoğlu, Halûk/Altop, Atillâ/ Tekinay, Selâhattin Sulhi.: Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler,7. Bası, İstanbul 1993, s. 1013).
Mahsup yenilik doğuran bir hakkın kullanılması olmayıp sadece alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Burada ayrı ve müstakil iki alacak bulunmamaktadır. Mahsup savunmasını, alacak miktarının indirilmesinde yararı olan herkes ileri sürebilir ve borcu sona erdiren durum olması nedeniyle hâkim tarafından resen nazara alınır.
Sonuç itibariyle takas ve mahsup farklı kavramlardır. Takasta karşılıklı aynı cins muaccel alacak ve borç söz konusu olduğu hâlde, mahsupta karşılıklı birer alacak söz konusu değildir. Mahsup, bir alacaktan (zararlı olayın zarar görene sağladığı diğer faydalar, giderlerdeki tasarruflar gibi) bazı kalemlerin düşülmesine izin veren bir sayışma işlemidir. Mahsupta mahsup hakkına sahip olan taraf bu hakkını karşı taraf alacağını kendisinden istemedikçe ileri süremez (Uygur, s. 940)
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, dava dışı … Elektrik Malzemeleri A.Ş’nin 2011-2014 yılları arasında yönetim kurulu başkanlığı yaptığı, davalıların ise aynı dönemde yönetim kurulu üyeleri olduğu, adı geçen şirketin vergi borcu nedeniyle kanuni temsilci sıfatı ile kendisinden haciz yoluyla 55.777,20 TL tahsil edildiği, yapmış olduğu bu ödemeyi dava dışı şirketten icra yoluyla talep ettiği ancak yapılan takibin semeresiz kaldığı, dava dışı şirketin aciz halinde olduğu, davalıların kendisi ile birlikte söz konusu borçtan eşit oranda sorumlu olduğu, kendisinin ödemiş olduğu miktarın davalıların payına düşen kısmının davalılarca rücuen tahsil kapsamında ödenmesi gerektiği iddiası ile iş bu davayı ikame ettiği, davalıların davaya cevap vermediği, davacının iddialarını inkar etmiş sayıldığı, taraflar arasında davacı ve davalıların dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi olup olmadığı, dava dışı şirkettin kamu borcu olup olmadığı, bu borcun davacıdan tahsil edilip edilmediği, davacının yapmış olduğu bu ödemeyi davalılardan talep edip edemeyeceği, talep edebilecekse talep edebileceği miktar ile davalıların sorumlu olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı …’ın da dava dışı … Elektrik Malzemeleri A.Ş’nin kredi borcunu ödediği, kendisi ile davacı …’ın kredi sözleşmesinin kefili oldukları, kendisinin de bu ödeme nedeniyle davacı … dan alacaklı olduğu iddiası ile iş bu dava tarihinden sonra Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında kefalet sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak davası açtığı, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/06/2022 tarih ve … esas, … karar sayılı ilamı ile dosyanın iş bu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, mahkememizce her ne kadar Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince davalar arasında bağlantı bulunduğu gerekçesi ile birleştirme kararı verilmiş ise de mahkememizin … esas sayılı dosyasında davacının anonim şirket yönetim kurulu sorumluluğundan kaynaklı olarak davalılardan rücuen tazminat talebinde bulunduğu, birleşen davada ise birleşen dosya davacısının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi kefaleti sebebiyle rücuen tazminat isteğinde bulunduğu, her iki davanın farklı nedenlerden kaynaklandığı, tarafları aynı olsa dahi davalar arasında bağlantı bulunmadığı, asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı asıl dosyada davaya cevap vermemiş ve birleşen davada asıl dosya davacısından alacaklı olduğu iddiasında bulunmuş ve kanunen bu durum olanaklı ise de, iş bu asıl dava dosyasında takasın defi olarak yasal süresi içerisinde ileri sürülmediği, bu halde iş bu dosya davalısı birleşen dosya davacısının alacak iddiasının takas olarak değerlendirilmesinden ve borcun sona erdirmesinden bahsedilemeyeceği, her iki dosyada ayrı ayrı alacak talebi bulunduğundan davaların ayrı ayrı hükme bağlanması ve alacağın varlığının kabul edilmesi halinde bu miktarında hüküm altına alınması gerektiği, bu nedenle davalının birleşen dosyadaki alacak iddiasının iş bu dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olmadığı, ayrıca birleşen davanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle ihtisas mahkemesi olarak İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanında kaldığı, mahkememizin birleşen dava yönünden görevli olmadığı gerekçesi ile 21/09/2022 tarihli celsede iş bu dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kayıt edilmesine karar verildiği ve … esas … karar sayılı ilam ile İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesine anılan dosyanın gönderildiği anlaşılmıştır.
İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, takip alacaklısının …, takip borçlusunun … Elektrik Malzemeleri A.Ş, takip konusunun şirket adına vergi borcu olarak ödenen 55.777,20 TL’nin rücu istemi olduğu, takibin 20/12/2020 tarihinde kesinleştiği, takip kapsamında 05/01/2021 tarihinde fiili haciz işlemi yapıldığı, yapılan hacizde davalı şirketin adresinde bulunmadığı ve haczi kabil herhangi bir mal bulunmadığı, başka bir şirketin faaliyet gösterdiğinin tespit edildiği, diğer haciz işlemlerinden de olumlu sonuç alınmaması üzerine davacının istemi üzerine 07/01/2021 tarihli aciz belgesinin düzenlendiği görülmüştür.
Mahkememizce İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtlarının istenildiği, dosyaya kazandırılan kayıtlara göre 25/05/2011 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı ile davacı … ile davalılar … ve …’ın 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, aynı tarihli yönetim kurulu kararı ile de davacı …’ın yönetim kurulu başkanı, davalı …’ın yönetim kurulu başkan yardımcısı, davalı …’ın ise yönetim kurulu üyesi olarak belirlendiği, bu kararların 13/06/2011 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, 14/07/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı ile davalı …’ın 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, aynı tarihli yönetim kurulu kararı ile de adı geçenin 15/07/2014 tarihli karar ile kendisini münferiden yönetim kurulu başkanı olarak seçtiği, bu kararların da 25/07/2014 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, 08/08/2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile davacı …, davalı …, dava dışı … ve …’ın hisselerini bedelsiz olarak davalı …’a devrettikleri ve şirketin pay sahibinin bire düşmesi nedeniyle şirketin faaliyetlerine tek ortaklı anonim şirket olarak devam ettirilmesine karar verildiği, bu hususların 13/08/2014 tarihinde ticaret sicile tescil edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği bilirkişinin 12/01/2023 tarihli raporunda, davacı ve davalıların 2011 yılı Mayıs – 2014 yılı Temmuz döneminde davalı şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi oldukları, davacı … ve davalılardan …’ın 2014 yılı Temmuz ayında yönetim kurulu üyeliklerinin, 2014 yılı Ağustos ayında ortaklıklarının sona erdiği, diğer davalı …’ın ise 2014 yılı Temmuz ayından itibaren dava dışı şirketin tek kişilik yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, dava dışı … Elektrik Malzemeleri Tic. ve San. A.Ş. nin 31.08.2018 tarihinde resen vergi kaydının terkin edildiği, 06.07 2021 tarihi itibariyle gecikme zammı dahil toplam 300.129,14 TL vergi borcu bulunduğu, şirketin vergi borçlarının devam etmesi, borçların tahsili için vergi dairesince yapılan takip ve icra çalışmalarından sonuç elde edilememesi ve bu borçlarına karşılık şirket Mal varlığının yetersiz olması sebebiyle, 6183 sayılı AATUHK’ nun mükerrer 35. maddesi gereğince ortak ve kanuni temsilcilerine dönüşüm yapıldığı,… Bankasının Ege Vergi Dairesine hitaben yazdığı 24.12.2019 tarihli yazıda, …’ın hesabında bulunan 55.777,20 TL e-haciz blokeli tutarın 20.12.2019 tarihinde EFT yolu ile …nün … Bankası … Şubesi nezdindeki hesabına aktarıldığı bilgisinin verildiği ve söz konusu EFT dekontunun yazı ekinde yer aldığı, Ege Vergi Dairesinin 17/10/2022 tarihli yazısı ile … firmasının 2010 ve 2020 yılları arasında toplam 285.469,04 TL vergi borcu olduğu, şirketin borçları hakkında takip dosyaları düzenlendiği, şirkete ödeme emirleri tebliğ edildiği ve şirket hakkında haciz varakaları oluşturulduğu, 20.12.2019 tarihinde davacı tarafından yapılan ödemenin kendi sorumluluk dönemine ait olan ve şirketin 2014 dönemine ait vergi borcundan kaynaklandığının tespit edildiğinin bildirildiği, …nün 22.10.2021 tarihli yazısında, … Elektrik Malzemeleri Tic. ve San. A.Ş. den çeşitli dönemlerde toplam 66.029,72 TL tahsilat yapıldığı, tahsilatın kim tarafından yapıldığı bilgisine rastlanılmadığının bildirildiği, yazı ekinde gönderilen tahsilat dökümü, tahsilat tarihleri, vergi dönemleri, itibariyle gruplara ayrılmak suretiyle liste düzenlendiği, buna göre Tablo 1 de yer alan toplam 10.013,00 TL lik ödemenin 2003-2015 yıllarında tahsil edilen vergi borçları olduğu, iş bu dava konusuna girmediği, Tablo 2 de yer alan toplam 55.631,32 TL lik ödemenin (davacıdan tahsil edilen 55.777,20 TL lik ödemenin 55.631,32 TL lik kısmı) 2014 yılına ait vergi borcu ödemeleri olduğu, bu dönemde Mart-Ağustos dönemi KDV, DV ve G. Stopajı gibi beyannamesi aylık verilen vergi borçlarının tahsil edildiği, ayrıca 12 aylık dönemi kapsayan (aylık olarak bölünmesi mümkün olmayan) yıllık kurumlar vergisi ve 3 er aylık dönemlerde verilen 2014 Nisan-Haziran ve Temmuz-Eylül dönemi (yine aylık olarak bölünmesi mümkün olmayan) Kurumlar Geçici Vergi Beyannamelerine ilişkin tahsilat yapıldığı, 55.631,32 TL lik ödemenin davacının ve diğer iki davalının şirket ortağı olduğu döneme ait vergi borcu olduğu görüldüğü, diğer taraftan davacı … ve davalılardan …’ın 2014 yılı Temmuz ayında yönetim kurulu üyeliklerinin sona ermesi nedeniyle Tablo 2 de koyu renkle boyalı 2014 yılı Ağustos ayında davacı ve davalılardan … yönetim kurulu üyesi olmadığı sadece şirket ortağı olduğu, diğer davalı …’ın ise 2018 yılı Ağustos ayında şirket ortağı ve tek kişilik yönetim kurulu üyesi olduğu döneme ait borçlar olduğu, 2018 yılı Ağustos dönemine ilişkin davacı tarafça ödenen toplam vergi borcunun (46,05+259,60+53,94+2.262,24=) 2.621,83 TL olduğu, 55.631,32 TLlik ödemeden 2.262,24 TL düşüldüğünde davacı ve davalı … ve davalı …’ın yönetim Kurulu olduğu dönemlere ait olduğu davacı tarafça ödenen vergi borcu toplamının (55.631,32-2.262,24=) 53.009,49 TL olduğu, Tablo 3 de yer alan toplam 385,40 TL lik ödemenin 2014 yılı 9, 10 ve 11. aylarına ait vergi ödemleri olduğu bu dönemde davacının ve diğer davalı …’ın şirket ortağı veya yetkilisi olmadığı, bu dönemde dava dışı şirketin tek kişilik yönetim kurulu üyesinin davalı … olduğu, bu ödemenin 145,88 TLlik kısmının davacıdan tahsil edilen tutardan oluştuğu, davacı ve davalıların dava dışı anonim şirketi temsile yetkili oldukları döneme ait 53.009,49 TL lik ödemden eşit oranda sorumlu olunduğunun kabul edilmesi halinde her bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu olacağı tutarın (53.009,49/3=) 17.669,83 TL olacağı, kalan 2.767,71 TL lik ödemenin ise davalılardan …’ın dava dışı şirketi temsile yetkili olduğu döneme ait vergi borcu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür. Davacı ve davalıların dava dışı … Elektrik Malzemeleri A.Ş’nin 2011-2014 yılları arasında ortakları olduğu, 25/05/2011 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı ile davacı ve davalıların 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, bu kararın 13/06/2011 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, 14/07/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı ile davalı …’ın tek başına 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, bu kararın da 25/07/2014 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, 08/08/2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile davacı …, davalı …, dava dışı … ve …’ın adı geçen şirketteki hisselerini bedelsiz olarak davalı …’a devrettikleri ve şirketin pay sahibinin bire düşmesi nedeniyle şirketin faaliyetlerine tek ortaklı anonim şirket olarak devam ettirilmesine karar verildiği, bu hususların 13/08/2014 tarihinde ticaret sicile tescil edildiği, dava dışı şirketin vergi borcu nedeniyle davacıdan e haciz yoluyla 20/12/2019 tarihinde 55.777,20 TL tahsilat yapıldığı, dosyamıza kazandırılan ilgili kurum cevaplarına göre dava dışı şirketin birden fazla kez yapılandırma başvurusunda bulunduğu ancak ödeme yapmadığı bunun üzerine şirket yetkilerine karşı takibe girişildiği, şirket yetkililerin hesaplarına haciz uygulandığı, bu kapsamda davacıdan davaya konu ödemenin 2014 yılı vergi dönemine ilişkin olarak tahsil edildiği, davacının yapmış olduğu bu ödemeyi dava dışı şirketten icra yoluyla talep ettiği, İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına göre takibin semeresiz kaldığı, söz konusu alacağa ilişkin olarak aciz vesikasının düzenlendiği, bu nedenle davacının kendisi ile birlikte aynı dönemde görev yapan yönetim kurulu üyelerine karşı iş bu davayı açmasında hukuki yararı bulunduğu, husumet yönünden engel bulunmadığı, dava şartının oluştuğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre davacıdan 20.12.2019 tarihinde tahsil edilen toplam 55.777,20 TL lik tutarın, 53.009,49 TL lik kısmının davacı ve davalıların dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi ve ortağı oldukları döneme ait vergi borcundan oluştuğu,2.621,83 TL lik kısmının ise 2014 yılı Ağustos ayına ait vergi borcu ödemesi olduğu ve bu dönemde davacı ve davalılardan …’ın sadece şirket ortağı olduğu, diğer davalı …’ın ise bu dönemde şirket ortağı ve tek kişilik yönetim kurulu üyesi olduğu, 145,88 TL’lik kısmının ise 2014 yılı Eylül ve Ekim aylarına ait vergi borcu ödemesinden oluştuğu ve bu dönemde davacı ve davalılardan …’ın şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olmadıkları, diğer davalı …’ın bu dönemde şirket ortağı ve tek kişilik yönetim kurulu üyesi olduğu, davacı ve davalıların dava dışı anonim şirketi temsile yetkili oldukları döneme ait 53.009,49 TL’lik ödemede eşit oranda sorumlu olunduğunun kabul edilmesi halinde her bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu olacağı tutarın (53.009,49/3=) 17.669,83 TL olduğu, kalan 2.767,71 TL lik ödemenin ise davalılardan …’ın dava dışı şirketi temsile yetkili olduğu döneme ait vergi borcu olduğu ve sorumlu olduğu, kamu alacağının asıl yükümlüden tahsilinin mümkün olmaması nedeniyle davacının, diğer yönetici olan davalılara şirket ana sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadığından mütesaviyen yapmış olduğu ödemeyi rücu edebileceği, diğer bir deyişle iç ilişkide anılan temsilcilerin birbirlerine karşı kamu alacaklarından dolayı eşit oranda sorumlu olduğu, bu nedenle davacı tarafından yapılan ödemenin 53.009,49 TL’lik kısmından davacı ve davalıların eşit oranda sorumlu olduğu, her bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu olduğu tutarın 17.669,83 TL olduğu, davacı tarafından yapılan 2.767,71 TL lik ödemenin ise davalılardan …’ın tek başına dava dışı şirketi temsile yetkili olduğu döneme ait vergi borcu olduğu, buna göre davacının sorumluluklarını göre davalı …’dan 17.669,83 TL, diğer … dan ise 20.437,54 TL talep edebileceği, ancak davacının dava değerini 37.184,80 TL olarak gösterdiği ve talebini arttırmadığı, bu sebeple dava değerine göre davacının davalı …’dan 17.669,83 TL, diğer …’dan ise 19.514,97 TL alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, davalıların dava öncesinde temerrüde düşürülmediği, temürrüdün dava ile gerçekleştiği, davaya konu alacağın şirket ortaklığından kaynaklanması nedeniyle uygulanması gereken faizin avans faizi olduğu, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile,
-37.184,80 TL’nin 17.669,83 TL’sinin dava tarihi olan 06/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
-37.184,80 TL’nin 19.514,97 TL’sinin dava tarihi olan 06/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli 2.540,09 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 635,03 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.905,06 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 635,03 TL peşin harç, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 294,25 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 1.738,58 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.400,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2020/9726 esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2023

Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı