Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/25 E. 2022/312 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/973
KARAR NO : 2022/311

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/12/2021
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; … ait olan … Bulvarı No:… …/İZMİR adresinde bulunan … isimli sosyal tesisin işletme hakkı 19.03.2015 tarihli 5 yıl süreli ve 19.03.2020 tarihli ve yine 5 yıl süreli protokollerle davacı sigortalı müvekkiline devredildiği, müvekkilinin işletme hakkını üstlendiği bu tesis ekte sunulan 31.12.2019 başlangıç tarihli, bir yıl süreli Yangın Sınai İşletme Poliçesi ile davalı şirket tarafından sigortalandığı, … adlı işletmede 29.09.2020 tarihinde bir yangın meydana geldiği, İtfaiye Dairesi tarafından yangın raporu düzenlendiği, yangının davalı sigorta şirketine ihbar edildiği, hasar dosyası açıldığı, davalı şirket tarafından 11.03.2021 tarihinde müvekkiline 651.858,78 TL tutarında ödemeyi altı ayrı EFT işlemi ile gerçekleştirdiği, bu ödemenin 301.809,00 TL’sinin yangında zayi olan ve hasarlanan ancak iş bu davanın konusu olmayan ticari emtia ve demirbaşlar ile ilgili olarak yapıldığı, ancak müvekkili şirketin eksik ödemelerle ilgili itirazları davalı şirket tarafından dikkate alınmadığından bahisle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin 29.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; Öncelikle davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiği, iş bu dava öncesinde davacı tarafça müvekkili şirkete başvuru yapıldığı, müvekkili şirket tarafından davacı tarafa ödeme yapıldığı, bu kapsamda müvekkili şirket nezdinde doğan tüm sorumluluğun yerine getirildiği, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe ile sınırlı olduğu, bu kapsamda müvekkilinin nezdinde tanzim edilen poliçede bina hasarlarına ilişkin herhangi bir teminat verilmediğinden bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın; davalı sigorta şirketi tarafından poliçe teminatı kapsamında karşılanmadığı iddia olunan hasar bedeline ilişkin tazminatın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesine eklenen 5/A maddesiyle “Bu kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
6325 Sayılı kanuna eklenen 18/A- maddesiyle ise “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmişse arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceğinin ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereğini yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkartılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. ” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen bu yasal düzenlemeler kapsamında TTK’ya eklenen 5/A maddesi gereğince 01/01/2019 tarihinden itibaren ticari dava niteliğindeki konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Mahkemece dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde ise 6100 Sayılı HMK’nın 115/2. maddesi gereğince ise dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
Mahkememizce yazılan müzekkere üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından dosyamıza gönderilen 28.01.2022 tarihli cevabi yazının incelenmesinden davacı tarafça Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan 25.03.2021 tarihli ve ….E…. sayılı başvuru sonucunda görevlendirilen hakem heyeti tarafından verilen 24.10.2021 tarih, K-…/… sayılı karar ile yargılamaya son verilmesine, uyuşmazlık konusunun çözümü için başvuran tarafından yetkili ve görevli mahkemeye başvurmakta muhtariyetine, yargılama giderinin davayı görecek mahkemece nazara alınmasına şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu somut uyuşmazlıkta her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu ihtilafın da davalı sigorta şirketi tarafından poliçe teminatı kapsamında karşılanmadığı iddia olunan hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, bu kapsamda davanın TTK’da düzenlenen sigorta mevzuatından kaynaklanmış olması nedeniyle mutlak ticari dava niteliğinde bulunduğu, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edildiği, iş bu davanın ise zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan açılmış olduğunun dosya kapsamı belgeler ile davacı vekilinin 31.03.2022 tarihli duruşmadaki beyanından anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verme gereği doğmuştur.
Her ne kadar davacı vekili tarafından 31.03.2022 tarihli duruşmada Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuru üzerine uyuşmazlık hakem heyeti tarafından verilen karar dikkate alınarak arabuluculuğa başvurulmadan iş bu davanın açılmış olduğu belirtilmiş ise de, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun dava şartı olarak arabuluculuk konusu düzenleyen 18/A maddesinin 18.fıkrasında “Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hallerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz.” şeklinde hüküm bulunmakta ise de, iş bu hüküm gereğince ancak tahkime başvurmanın zorunlu olduğu veya taraflar arasında tahkim sözleşmesinin bulunduğu hallerde dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı, oysaki davacı tarafça davadan önce Sigorta Hakemine başvurulduğu, ancak Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvurunun Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 18.fıkrasında belirtilen zorunlu hallerden olmadığı, ihtiyari nitelikte bir başvuru olduğu düşünüldüğünden davacı vekilinin dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadan dava açılabileceği yönündeki bu beyanı yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
6102 Sayılı TTK’nın 5/A-1 maddesi ve 6325 Sayılı Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesi gereğince Arabuluculuğa başvurulmaksızın işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta yatırılan 1.082,85-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.002,15 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)