Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/235 E. 2022/511 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/235
KARAR NO : 2022/511

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2022
KARAR TARİHİ : 10/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin kimyevi gübre satışı yaptığı, davalıların murisi ile davacı şirket arasında 09/06/2009 tarihli satış sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmeye istinaden düzenlenen bonodan kaynaklı olarak davacı şirketin davalılardan alacaklı olduğu, davalılar aleyhinde yapılan takibe haksız yere itiraz edildiği, davalıların murise ait imzaya ilişkin bir inkarlarının bulunmadığı, alacağın sözleşme ve bonoya dayandığı belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, tüketici işlemi olduğunu, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, yetki itirazlarının bulunduğunu, arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, alacağın 2009 yılına ait olduğu, zamanaşımına uğradığı, imzanın davalılar murisine ait olmadığı, sözleşmeye konu malın murise teslim edilmediğini, alacağın likit olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, kendisi ile davalıların murisi arasında gübre satışına ilişkin 09/06/2009 tarihli satış sözleşmesi ve bu sözleşmeye istinaden düzenlenen 05/07/2009 vadeli bono olduğu, davalılar murisi tarafından sözleşme ve bonoya konu borcun ödenmediği, söz konusu alacağa ilişkin olarak davalılar aleyhinde yapılan ilamsız takibe davalılarca haksız olarak itiraz edildiği iddiası ile iş bu davayı ikame ettiği, davalıların ise tacir olmadıkları, tüketici oldukları, alacağın zamanaşımına uğradığı, bono altındaki imzanın murise ait olmadığı ve davacıya borçlu olmadıklarını savunduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1. maddesindeki tanımlara göre tüketici işleminin; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, tüketicinin ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Yasa’nın 73/1.maddesine göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği, mahkememizce yapılan araştırmada davalıların ticaret sicil kaydı ve esnaf kayıtların bulunmadığı, vergi kayıtlarının olmadığı, davalıların tacir olduğundan bahsedilemeyeceği, dava konusu uyuşmazlıkta davacının alacağını satış sözleşmesine ve bu sözleşme kapsamında düzenlenen zamanaşımına uğramış bonoya dayandırması, davalılarının tacir olmamasına ve söz konusu sözleşmede miktarı yazılı olmamakla birlikte satışa konu kimyevi gübrenin mesleki veya ticari maksatlarla davalılar murisince alındığına dair davacının iddiasının ve davalıların da savunmasının bulunmamasına göre mutlak ve nispi ticari davadan bahsedilemeyeceği, mahkememizin bu nedenle görevli olmadığı, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca taraflar arasında tüketici işlemi niteliğinde bulunan satış sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, davalıların tüketici, davacının ise satıcı olduğu, bu nedenle dava konusu uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu ve İzmir ilinde ayrı bir tüketici mahkemesi bulunduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararının tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILDI),
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 341 vd. Maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere tarafların yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/06/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA