Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/164 E. 2022/875 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/164
KARAR NO : 2022/875

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 04/03/2022
KARAR TARİHİ : 25/10/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı icra dosyası ile … Özel Sağlık Yatırımları Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’ni borçlu göstererek ilamsız takip başlatıldığı, Söz konusu takip sebebiyle, 3. kişilerde ki mal veya alacakları bildirmek amaçlı gönderilen 3. haciz ihbarnamesinin davacı …’a aynı konutta yakınına verilmek suretiyle 17/02/2022 tarihinde elden tebliğ edildiği, 3. Haciz ihbarnamesi 48.976,77-TL tutarında borç miktarı için gönderildiği, davacının ilk iki haciz ihbarnamesinden haberdar olamadığı için 3. Haciz ihbarnamesine karşı iş bu menfi tespit davasını açtığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Özel Sağlık Yatırımları Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’nden ……nolu cari ekstreden kaynaklanan 37.881,62 TL değerindeki alacağının tahsili amacıyla İzmir 27. İcra Müdürlüğü nezdinde …… E. sayılı takip açtığını, takip kesinleştikten sonra şirket yetkililerine dava dışı şirkete karşı bir hak ya da borcun mevcut olup olmadığının tespiti amacıyla birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderildiğini, Davacı … kendisine usulüne uygun şekilde gönderilen haciz ihbarnamelerine yasal süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmamakla tarafının dava dışı şirkete borcu olduğunu kabul ettiğini, unun sonucunda icra takibine borçlu olarak eklenip hakkındaki takip kesinleştiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında icra takibine konu alacaktan borçlu olunmadığından bahisle açılan menfi tespit istemine ilişkin uyuşmazlık bulunduğu, aksi kanunlarda belirtilmediği sürece malvarlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, uyuşmazlığın 6102 sayılı yasanın mutlak ticari dava olarak nitelendirdiği bir uyuşmazlık konusunda olmadığı, ayrıca tarafların ticari işletmelerinden kaynaklı bir uyuşmazlığın olmadığı, bu bağlamda uyuşmazlığın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesinin de mümkün olmadığı, 6102 sayılı yasanın göreve ilişkin sınırı çizerken ticari iş kavramından hareket etmediği, ticari işletme kavramından hareket edildiği, yapılan araştırma neticesinde davacının tacir olmadığı bundan dolayı görevli mahkemenin somut olayda İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olması sebebi ile görevsizlik kararı verilerek davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli mahkemenin İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ OLDUĞUNA,
4-6100 sayılı yasanın 20. Maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra iki haftalık kesin süre içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, iki haftalık kesin süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde aynı kararda yargılama giderlerinin gösterilmesine,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır