Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/147 E. 2023/580 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/147
KARAR NO : 2023/580
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının … Karşıyaka İzmir adresindeki ticarethanesi için müvekkil şirket ile davalı arasında … sözleşme hesap nolu abonelik sözleşmesinin düzenlendiğini ve davalıya bu sözleşme çerçevesinde elektrik enerjisi tedariki sağlandığını, davalı tarafça 27.03.2020, 31.07.2020 ve 31.08.2020 düzenlenme tarihli faturaların ödenmemesi üzerine faturaların tahsili amacıyla Merkezi Takip Sisteminin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takipte talep edilen miktarın asıl alacak olarak 2.958,06 TL, işlemiş faiz olarak 43,26 TL faizin KDV’si olarak 7,79 TL ile geçmiş dönem faizi ve KDV’si olmak üzere toplam 3.213,67 TL olduğunu, davalının takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalı tarafa tahakkuk ettirilen faturalar içerisinde reaktif enerji bedelinin de bulunduğunu, EPDK tarafından yayımlanan ‘Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 14. Maddesine göre reaktif enerji bedeli tahakkuk ettirildiğini, fatura bedellerinin davalı tarafça ödenmemiş olması sebebiyle anılan faturaların takibe konu edildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, davalı tarafça işyeri adresinin Karşıyaka olması sebebiyle yetki konusunda da itirazda bulunulduğunu, iş bu uyuşmazlığa konu para borcunun TBK 89. Maddesi uyarınca görülecek borç olması dikkate alındığında Merkezi Takip Sistemi üzerinden açılan takipte gösterilmiş olan İzmir İcra Dairelerinin yetkili olduğunun açık olduğunu, Merkezi Takip Sisteminin … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin İzmir İcra Dairelerinde devamında, davalının asıl alacağın 9620’sinden aşağı olmamak üzere icra İnkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hakkında yapılan MTS takibinin posta yolu ile yapıldığını, 2019 yılından bugüne … numaralı UETS abonesi olduğunu, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin takibin başlatılması usulü hakkında yönetmeliğin 8/1. Maddesi gereğince bu tebligatın UETS yolu ile yapılmasının yasal zorunluluk olduğunu, bu nedenle yapılan tebligatın usulsüz ve Yargıtay emsal kararlarına göre yok hükmünde olduğunu, abone olunan elektriğin İzmir Karşıyaka’da bulunan iş yerine bağlandığını, ilgili firmanın Karşıyaka Şube Müdürlüğü’nde tüm işlem ve sözleşmelerin yapıldığını, HMK’nun genel yetkiyi düzenlenen 6. ve 10. maddesi gereğince takibin Karşıyaka Adliyesinde başlatılması gerektiğini, MTS takibine yapılan açık yetki itirazının nedeni ile yetki konusunda karar verilmesini talep ettiği, 2012 yılından bugüne iç şubesi ile bilanço esası ile defter tutan 1. Sınıf işletme sahibi tacir olduğunu, 2021 yılı için belirlenen esnaf tacir sınıf ayrımını sınır rakamının 420.000,00 TL olduğunu, Yamanlar Vergi Dairesi belgesi ile bilanço esası ile defter tuttuğunu, bu delil ile yasal sınırı fazlası ile aştığını ve yasal olarak esnaf sayılamayacağını, EPDK’nun yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine davacının uymadığını, davacının yasal yollara başvurmadan önce güvence bedelini güncelleyerek mevcut borçlara mahsup etmediğini ve kendisinin bildirilmediğini, pandemi sebebi ile faturaların ait olduğu iş yerinin kapandığını, kapalı olan iş yerine 2072,00 TL fatura düzenlenmesi üzerine davacı firmaya yasal fatura itirazı yaptığını, yapılan itiraza bugüne kadar davacı tarafça bir cevap verilmediğini, bundan bir ay sonra yine kayda değer tüketimi olması mümkün olmayan iş yerine bu kez 576,00 fatura düzenlendiğini, 576,00 TL’lik faturanın otomatik olarak ödendiğini, diğer faturaya itirazının sonucunun beklendiğini ancak firma tarafından hiçbir yanıt verilmediğini, bu defa CİMER kanalı ile davacıya ilişkin şikayet yapıldığını ancak CİMER şikayetine de cevap verilmediğini, son olarak 2020 yılının Ekim ayında ekte sunulan mektup ile kanıtlı olduğu gibi şikayet ve itirazına yanıt verilmediği için tarafına 50,00 TL tazminat ödeneceğine dair mektup gönderildiğini, davacı … A.Ş. tarafından SMS ile elektriğin 26.06.2020 tarihinde kesildiği ve sayacın söküldüğünün bildirildiği ancak 31.07.2020 tarihinde 885,40 TL tutarlı faturanın düzenlendiğini, kesilen elektrik sonrası 2020 yılının Mart ayından itibaren kapanan iş yerinde hala nasıl tüketim faturası kesildiğinin tüketim karşılığı ve izahının olmadığını, davacı vekilince kapalı olan ve ana kompansasyon panosu şalteri kapalı olan iş yerine reaktif cezası uygulandığının itiraf edildiğini, bu konuda dahi yönetmelik hükümlerince bildirimde bulunulmadığını, trifaze elektrik kullanan ve bu amaçla çok maliyetli pano kullanan iş yerinin fiilen kapalı olduğunu, sadece güvenlik sebebi ile 12 volt enerji tüketen güvenlik kameraları ve Kale güvenlik alarm sisteminin pano dışından devrede olduğunu, bu sistemlerin tüm fazları değil sadece tek fazdan çok düşük elektrik kullandığını, burada kusur ihmal ya da arızanın olmadığını, tedarikçinin de bir zararının olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… Elektrik Perakende Satış Anonim Şirketinin … sözleşme hesap numaralı aboneliğine ait fatura ve dökümler celp edilerek incelenmiştir.
İzmir …İcra Dairesi … MTS numaralı takip dosyası celp edilerek incelenmiştir.
Elektrik Elektronik Mühendisi …’nın 29/05/2023 Tarihli Bilirkişi Raporunda; Takibe konu edilen 27.03.2020 ve 31.07.2020 düzenlenme tarihli faturalar incelendiğinde söz konusu faturaların sayacın kaydetmiş olduğu tüketim karşılığı düzenlenen faturalar olduğu, bu faturaların EPDK tarifelerine ve mevzuata uygun olarak hesaplandığı tespit edilmiştir. 31.08.2020 düzenlenme tarihli ve 159,12 TL tutarlı fatura ise tüketim karşılığı olarak değil, gecikme faizi karşılığı düzenlenen faturadır. Gecikme faizi faturaların son ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar zaten hesaplandığı için mükerrerlik olmaması açısından bu fatura dikkate alınmamıştır. Davalının sözleşmenin başlangıcında yatırmış olduğu 874,64 TL tutarlı güvence bedeli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin … Maddesine göre güncellendiğinde icra takip tarihi itibariyle tutarının 1.646,95 TL olarak hesaplandığı, takibe konu edilen faturalar için son ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar 6183. Sayılı Yasanın 51. Maddesi ile belirlenen gecikme zammı oranları ile gecikme zammı hesaplanarak toplam borç tutarından güncellenmiş güvence bedeli düşüldüğünde davalının takip tarihi itibariyle borcunun 1.571,76 TL, takibe konu edilen faturalar için son ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar ticari faiz oranları ile işlemiş ticari faiz hesaplanarak toplam borç tutarından güncellenmiş güvence bedeli düşüldüğünde davalının takip tarihi itibariyle borcunun 1.486,34 TL olduğu hesaplanmıştır.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir.
İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir.
İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir.
İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz.
Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir.
İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır.
İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez.
Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür.
Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez.
İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması
MADDE 222 – Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Davacı tarafça davalının elektrik aboneliğinden kaynaklı olarak kendisine tahakkuk ettirilen faturayı ödememesinden dolayı hakkında icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça takibe yapılan itiraz neticende icra takibinin durduğu, duran takipten dolayı davacı tarafça itirazın iptali ile icra inkar tazminatının mahkememizde talep edildiği, mahkememizce yapılan yargılamada öncelikle davacının davalının sıfatında yanılgıya düşmek suretiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığı, asliye hukuk mahkemesinde açılan davada dilekçeler aşamasında davalının davaya konu edilen borcu kabul etmediği, tarafların davaya konu edilen uyuşmazlık ile ilgili olarak sulh olmadıkları, uyuşmazlığı giderecek nitelikte herhangi bir anlaşmaya varamadıkları, ayrıca mahkememizce 31.05.2022 tarihinde icra edilen duruşmada davacı vekilinin sulh olma imkanını bulunmadığını beyanını imza ettiği, mahkememizce ilk alınan bilirkişi raporunda ve bu rapora göre alınan ek raporlarda elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliğine göre değerlendirmenin yapılmadığının görüldüğü, davalı tarafça da rapora yapılan itirazlarda borcun kabul edilmediğinin sürekli dile getirildiği, bu haliyle davanın ilk açıldığı ilk mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde arabuluculuk şartının zorunlu olmadığı, arabuluculuğun amacının zaten mahkemeye başvuru olmadığına uyuşmazlığın alternatif bir yolla çözülmesi olduğu, dosyanın mahkememize gönderildiği anda tekrardan arabuluculuk yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermenin davacıyı yeni dava açmaya zorlamak olacağı, bu durumunda usul ekonomisi ilkesi ile bağdaşmayacağı, zaten dava daha önceden başka mahkemede açılmış ve görevsizlikle mahkememize gönderilmiş, taraflarca da herhangi bir uzlaşı içinde uyuşmazlık çözümüne dair sulh olunmadığı görülmekle, tekrardan davacıya arabulucuya başvurmasının pratikte bir fayda sağlamayacağı anlaşılmakla, muhakemeye devam edilmiş, en son 29.05.2023 tarihli bilirkişi raporu ile elektrik piyasası tüketici hizmetli yönetmeliğinde uygun suretle dava konusuna dair inceleme yapılmakla her iki tarafında tacir olduğu dikkate alınarak asıl alacağa ticari faiz yürütülmesi suretiyle ve güncellenmiş güvence bedelinin mahsubu sonunda ortaya çıkan borç miktarına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Ayrıca asıl alacağı likit olduğu anlaşılmakla icra inkar tazminatınında kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1)Davanın KISMEN KABULÜNE,
2)MTS 2020/718446 Esas sayılı dosyasına yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİ İLE TAKİBİN 1.486,34 TL ÜZERİNDEN DEVAMINA,
3)Hüküm altına alınan alacak miktarı olan 1.486,34 TL ‘nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4)Alınması gerekli olan 269,85 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 210,55 TL nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5)Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 2.650,00 TL bilirkişi ücreti ve 250,00 TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplamda 3.018,60 TL yargılama giderinin kısmen kabul kısmen red oranına göre 1.388,55 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 1.486,34 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 1.727,33 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8)Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, miktar bakımından kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/07/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı