Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/122 E. 2022/204 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/122
KARAR NO : 2022/204

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :21/02/2022
KARAR TARİHİ : 04/03/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir 21 İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında kendisine haciz ihbarnameleri gönderildiğini, söz konusu ihbarnamelerde icra borçlusunun kendisinde bulunan alacağına haciz konulduğunun bildirildiğini, kendisinin icra borçlusu şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek İzmir 21 İcra Müdürlüğünün …/… icra dosyasında takip borçlularına borçlu olmadığını talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalıya dava dilekçesi tebliğe çıkartılmamıştır.
DAVA:
Dava, İİK’nın 89/3. maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İİK’nın 89/3. maddesine göre açılan bu dava, davacı takipte haciz ihbarnamelerinin gönderildiği 3. kişinin, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğu özel bir menfi tespit davasıdır. Davanın koşulları İcra İflas Kanunu’nun 89/3. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre takip borçlusunun, alacaklı olduğu bildirilen 3. şahsa haciz ihbarnameleri gönderilip, itiraz edilmemesi üzerine 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde, 3. şahıs tarafından bu davanın açılması gerekir. Aksi takdirde, takip alacaklısı ile 3. kişi arasında bir icra takibi varmış, bu takip kesinleşmiş ve 3. kişi bu icra takibinin borçlusu olmuş gibi bir hukuki durum doğmuş olur. Başka bir anlatımla, borç 3. kişinin zimmetinde sayılır.
Gerçekten İİK’nın 89/3. maddesi gereği açılan menfi tespit davasında, genel kurallara göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1. fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
Göreve ilişkin bu genel düzenlemeler yanında bazı kanunlarda belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli bir çeşit uyuşmazlıklara bakmak üzere kurulmuş özel olarak görevli mahkemeler de belirlenmiştir. Bu anlamda uyuşmazlıkla ilgili olması bakımından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Asıl olan bir davanın genel mahkemelerde görülmesidir. Yani bir özel mahkemede bakılacağına dair özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava genel mahkemelerde görülür. Özel mahkemeler istisnai niteliktedir. Bu anlamda davanın özel mahkemenin (ticaret mahkemesi) görevine girip girmediğinin bu kanun düzenlemesine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu takip dosyasında, davalı-takip alacaklısı tarafından dava dışı takip borçlusu hakkında kambiyo senetlerine özgü takip başlatılmış, bu icra takibinde, dava dışı takip borçlusunun davacı-3. kişideki alacağını haczeden icra dairesince davacıya 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderilmiş, bu ihbarnamelerin her birini 7 gün içinde itiraz edilmemiş olması sebebiyle borcun davacı 3. kişinin zimmetinde sayıldığı kabul edilerek icra dairesince bu kez 3. haciz ihbarnamesi tebliğ edilmiş, davacı, 3. kişi tarafından İİK’nın 89/3. maddesinde öngörülen 15 günlük hak düşürücü sürede takip borçlusunun haciz ihbarnamesine konu böyle bir alacağı bulunmadığını ispatlamak, 2. haciz ihbarnamesi ile zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için eldeki özel menfi tespit davası açılmıştır. Şu halde, bu davanın tarafları, davacısı takip dosyasında haciz ihbarnamelerinin gönderildiği 3. şahıs, davalısı ise, takip alacaklısıdır. Davanın tarafları arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmadığı kuşkusuzdur. Davaya konu edilen, dava dışı takip borçlusu şirket ile davacı 3. kişi arasındaki hukuki ilişkide borçlu olunmadığının tespiti istenilen işlemdir.
İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan özel menfi tespit davalarında davacı 3. şahıs ile davalı-takip alacaklısı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığından, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğini haiz değildir. Bu durumda dava 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır.
Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.(Benzer yöndeki kararlar için bkz.Yargıtay 19. H.D’nin 12/04/2016 tarih, 2016/3568 esas, 2016/6425 karar, İzmir BAM 17. H.D’nin 02/07/2019 tarih, 2019/1417 esas, 2019/1334 karar, İzmir BAM 17. H.D’nin 30/05/2019 tarih, 2018/1465 esas, 2019/1165 karar, İstanbul BAM 44. H.D’nin 06/01/2022 tarih ve 2022/35 esas, 2022/16 karar, Ankara BAM 23 H.D’nin26/01/2022 tarih, 2018/2249 esas, 2022/90 karar, Diyarbakır BAM 6. H.D’nin 20/01/2022 tarih, 2021/971 esas, 2022/143 karar sayılı ilamları)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILAMADI),
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/03/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA