Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1062 E. 2023/455 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1062
KARAR NO : 2023/455
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/12/2022
KARAR TARİHİ : 13/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında … numaralı, 08.02.2022 tarihli İhale Sözleşmesinin akdedildiğini, müvekkil şirketin, davalı- borçluya 2.500 çift kışlık iş emniyet ayakkabısı temin ve teslim edeceğini, karşılığında davalı- borçlu tarafından KDV hariç 608.000,00 TL ödeme yapılacağını, Müvekkil şirket tarafından sözleşmeye uygun olarak malın teslimi gerçekleştirildiğini, buna istinaden de davalı- borçlu tarafından Muayene ve Kesin Kabul Tutanağı düzenlendiğini, müvekkil şirketin, sözleşmede kararlaştırıldığı üzere 22.03.2022 tarihinde … numara ve 656.640,00 TL bedelli faturayı düzenlediğini, Davalı- borçlunun 18.08.2022 tarihinde 183.496,00 TL ve 19.09.2022 tarihinde 174.628,80 TL kısmi ödeme yaptığını, 22.08.2022 tarihli yazısı ile de maliyet artışları nedeniyle nakit sıkıntısı yaşandığını, en kısa zamanda ödeme yapılacağını bildirdiğini, müvekkil şirketin her geçen gün zararının artması ve 13.10.2022 tarihinde hala bakiye borcun ödenmemiş olması nedeniyle, borcun tahsili amacıyla, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 298.515,20 TL asıl alacak ve 11.077,78 TL işlemiş faiz üzerinden (ihtarnamenin tebliğ tarihinin esas alındığını) 7 örnek ilamsız icra takibi başlatıldığını, Davalı-borçlu tarafından, söz konusu icra takibinden sonra, ödeme emrinin tebliğinden önce 20.10.2022 tarihinde, 169.480,00 TL kısmi ödemede bulunulmuş ise de dosya borcunun tamamı ödenmediğini, 26.10.2022 tarihinde takibe, borcun tamamına, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyan ederek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talebinin haksız olduğu, davacının düzenlemiş olduğu, 22.03.2022 düzenlenme tarihli … no.lu faturanın 12.04.2022 tarihinde muhasebeleştirilerek ödeme listesine alındığını, son ödeme tarihinin 11.06.2022 olduğunu, 6183 sayılı Kanun gereği ödeme aşamasında davacı firmanın SGK ve vergi borcunun sorgulandığını, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 34. Maddesi uyarınca nakit yetersizliği durumunda mevzuata uygun olarak muhasebe kayıtlarına alınma sırasına göre ödeme yapıldığını, davacı firmanın sırasını beklemeden ve bu davayı açarak bir anlamda mevzuata aykırı hareket ettiğini, Davacı firmanın 298.515,20 TL. üzerinden icra takibi açmışsa da 175.771,92 TL. dava esas değeri üzerinden itirazın iptali davası açtığını, kabul anlamına gelmemek üzere, 20.10.2022 tarihinde icra takibine konu fatura için davacı firmaya ödenen 169.480,00 TL.’lık ödemenin tamamının dava açılırken icra takip borcundan mahsup edilmediğini, mahsup edilmiş ise ne kadarının mahsup edildiği hususunun bilirkişilerce araştırılması ve dosya hesabının çıkartılmasının gerektiğini, davacının belirsiz alacak davası şeklinde dava açmasının hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
SMMM … 17/04/2023 Tarihli Bilirkişi Kök Raporunda; Davacı ve İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nce 21.03.2022 tarihinde imza altına alınan muayene ve kesin kabul tutanağı sonucunda davacının iş ayakkabısına ait 22.03.2022 tarih, … no.lu ve KDV dahil 656.640,00 TL bedelli faturası düzenleyerek ticari defterlerine kaydedildiği, İZSU tarafından KDV dahil 183.496,00 TL.’lık ödemenin 18.08.2022 tarihinde, ikinci olarak yapılan 174.628,80 TL.’lık ödemenin de 19.09.2022 tarihinde yapıldığı ticari defterlere kaydedildiği, davalı tarafından da ödendiğinin kabul edildiği 169.480,00 TL.’lık ödemenin 20.10.2022 tarihinde yapıldığı, 10,11 ve 12. aylardaki işlemler için henüz defter beyanı verilmediği için resmi defterler resmi olarak oluşmadığından bu ödemenin yevmiye maddesi numarasının henüz oluşmadığı, davacının alacağının 175.771,92 TL. olduğunun belirtilmesine rağmen davacı defterlerinde dosyadaki faiz ve masraflara ait tutarlar kayıtlarda gösterilmediğinden söz konusu tutarın tespit edilemediği, davacı alacağının 175.771,92 TL. değil 129.035,20 TL. olduğu belirtilmiştir.
SMMM … 17/04/2023 Tarihli Bilirkişi Ek Raporunda; Kök raporunun sonuç bölümünde davacı alacağı ile ilgili olarak, davanın itirazın iptali ve davanın da henüz sonuçlanmamış olması nedenleriyle davacının ticari defterleri esas alınmış ve “Davacının alacağının 175.771,92 TL. olduğunun belirtilmesine rağmen davacı defterlerinde dosyadaki faiz ve masraflara ait tutarlar kayıtlarda gösterilmediğinden söz konusu tutarın tespit edilemediği, davacı alacağının 175.771,92 TL değil 129.035,20 TL olduğu, Davacı firmanın İdare adına düzenlemiş olduğu 22.03.2022 düzenleme tarihli, … nolu fatura 12.04.2022 tarihinde muhasebeleşerek ödeme listesine alınmış olup son ödeme tarihi 11.06.2022 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereği ödeme aşamasında davacı firmanın SGK ve Vergi borcu sorgulandığı, icra takibine konu fatura için davacı firmaya ödenen 169.480,00 TL’lik ödemenin dava açılırken icra takip borcundan mahsup edilmesi gerektiğinin bilirkişi raporunda da netliğe kavuştuğu, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas no.lu dosyasının kapak hesabının dikkate alınarak, davacının 175.771,92 TL. alacaklı olacağı tespit edilmiştir.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir.
İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir.
İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir.
İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz.
Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir.
İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır.
İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez.
Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür.
Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez.
İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması
MADDE 222 – Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Davacı tarafça davalı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi ile arasında bulunan sözleşmeye uygun olarak mal tesliminden kaynaklı davalının sözleşme konusu bedel ödeme edimini ifa etmediğinden bahisle hakkında yapılan takibe davalı tarafça itiraz edildiği, itirazın iptalinin mahkememizde talep edildiği, yapılan defter incelemesi ve dosya içerisinde bulunan evraklar üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının teslim ettiği, iş ayakkabılarına dair malların muayene ve kesin kabul tutanağı doğrultusunda tesliminin gerçekleştiği, muayene ve kesin kabul tutanağı düzenlenmesinden sonra 60 gün içerisinde bedelin ödeneceğinin sözleşmede yer aldığı ancak bu bedelin ödenmediği, alınan bilirkişi raporunda ilk başta faiz ve masraflara dair tutarın gösterilmediğinin tespit edildiği, ancak alınan ek rapor sonunda dosya kapak hesabı da dikkate alınarak ayrıca 5018 sayılı kanun ve 6183 sayılı kanuna göre davalı idarenin ödeme yapma sorumluluğuna ilişkin yapılan değerlendirmede, davalının bakiye borç miktarı olan bedelin icra harç masrafları da dikkate alınmak suretiyle tespitinin yapıldığı anlaşılmakla, davacı tarafa idarenin ödediği 169.480,00 TL nin de mahsubu ile bakiye borç miktarının 182.147,6 TL olduğu anlaşılmakla, ayrıca davalı idarenin başkaca ödeme belgesi sunmadığı da gözetilmekle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1)Davanın KABULÜNE,
2)İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN 175.171,92 TL üzerinden DEVAMINA,
3)Hüküm altına alınan alacak miktarı olan 175.171,92 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMSİNE,
4)Alınması gerekli olan 11.965,99 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 1.453,79 TL peşin harç mahsubu ile kalan 10.512,20 TL nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5)Davacı tarafından yatırılan 1.453,79 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 194,00 TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplamda 3.228,49 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 27.275,79 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7)1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8)Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı-davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı