Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/103 E. 2022/1158 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/103
KARAR NO : 2022/1158
DAVA : İtirazın İptali

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Spor malzemeleri İmalat ve Tic. Ltd. Şti. ile … Sports Spor Malzemeleri San.ve Tic. Ltd. Şti. arasında yürütülen ticari ilişki kapsamında taraflarca cari hesap sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşmeye istinaden … Sport aleyhine 200.000,00 TL.’lik Teminat Senedi şirket yetkilisi olarak … tarafından … lehine düzenlendiği, … Sports yetkilisi … tarafından takip konusu senedin üzerine şirket yetkilisi olarak attığı imza dışında, bir imza daha atarak yasal lehtar olan …’ye teslim ettiği, bu ticari ilişki neticesinde cari hesap sözleşmesine istinaden davalının 276.143,35 TL. tutarında borcu bulunduğu, ilgili borca istinaden Beyoğlu…. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile borcun ödenmesinin talep edildiğini, ancak bu zamana kadar herhangi bir ödemenin yapılmadığını, düzenlenen senetteki tutarın, … Sports tarafından ödenmemiş olması nedeniyle
İzmir …. İcra Müdürlüğü … esas numarası ile icra takibine başlandığı, davalı tarafından icra takibine konu olan alacağın aslına ve ferilerine itiraz edildiği, ancak 6102 sayılı TTk.md.701/3‘e göre Şirket yetkilisi olan …’in attığı diğer imzanın aval hükmünde olduğunun aşikar olduğu, zira, senetteki borçtan sorumlu olmak için keşidecinin tek imzası yeterli olup, birden fazla imza atılmasına gerek bulunmadığı, bu nedenle senede atılan diğer ikinci imzanın aval olarak değerlendirileceği, somut uyuşmazlıkta, takibe konu senetlerin çift imza ile keşide edildiği, borçlunun itiraz dilekçesinde takibe konu senetlerde borca itiraz ettiği, keşideci …’in şirketin yetkili temsilcisi olmadığı yönünde itirazda bulunmadığı, bu durumda takip borçlusu şirket adına attığı imzanın yanında ikinci imzası bulunduğundan, bu ikinci imza nedeniyle aval veren sıfatıyla da borçtan sorumlu olduğunu beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında alacağa dayanak olarak cari hesap sözleşmesi ve cari hesap sözleşmesinde de belirtilen teminat senedinin gösterildiğini, senedin teminat senedi olduğu hususunun taraflar arasında ihtilafsız olduğunu, teminat senetlerinin kambiyo senedi olmadığını, dolayısı ile kambiyo senedine ilişkin şekil şartlarına da tabi olmayıp kambiyo senedine mahsus yolla icra takibine konu edilemeyeceğini, nitekim davacının da yukarıda belirtilen icra dosyası ile 7 örnek ilamsız adi takip yaptığını, dava dilekçesi ekinde sunulan ve senette bulunan çift imzanın şirket yetkilisinin de şahsen aval verdiği yönündeki Yargıtay kararlarının olaya uygun olmadığını, dosyaya sunulan Yargıtay kararlarında belirtilen senetlerin kambiyo senetleri olduğunu, oysa ki dava konusu senedin teminat senedi olduğunu, davalı … Sport Spor Malzemeleri San.ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu nedenle cari hesap sözleşmesinde de yazılı olduğu üzere alacağın teminatı olarak davalı şirket tarafından davacıya takibe konu teminat senedinin verildiğini, teminat senedini davalı şirketin yetkilisi olan …’in imzaladığını, davalı şirket yetkilisi …’in iradesinin yukarıda da belirtildiği üzere yetkilisi olduğu şirketi temsilen davacıya ticari ilişki nedeniyle teminat senedi vermek olduğunu, şahsi bir sorumluluk altına girmek gibi bir amacı ve iradesinin olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
SMMM …’ın … Tarihli Bilirkişi Raporunda; Davacı … Spor Malzemeleri İmalat ve Ticaret Ltd.Şti.’nin davalı …, … Sport Spor Malzemeleri San.ve Tic. Ltd.Şti’nden … tarihi ibariyle cari hesaba dayalı 306.144,35 TL. alacaklı olduğu, Ancak Teminat senedine dayalı 200.000,00 TL tutarında talepte bulunduğu, Taraflar tacir olduklarından 3095/2 sayılı yasaya istinaden, davacının taleple bağlılık ilkesine göre 200.000,00 TL asıl alacağına,

… takip tarihinden itibaren başlamak üzere %16,75 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği tespit edilmiştir.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir.
İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir.
İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir.
İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz.
Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir.
İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır.
İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez.
Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür.
Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez.
İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ışığında birlikte değerlendirildiğinde,
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması
MADDE 222 – Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
Bu bağlamda davalı şirket tarafından ticari defter ve belgelerinin yukarıda anılı yasa hükümleri çerçevesinde kasten ibraz edilmediğinin kabulünün gerektiği, bundan dolayı davacı şirketin ticari defterindeki kayıtların kendisi lehine delil teşkil ettiği ve davalı şirketin davacıya borçlu bulunduğunun bilirkişi raporuyla da sabit olduğu, icra takibine konu edilen bono üzerinde davalı şirket kaşesi üzerine atılan bir imzanın bulunmadığı, imzaların kaşe dışına atıldığı, bu haliyle aval iradesinin bulunduğu, zira senette borçlu sıfatına bürünmek için tek imzanın yeterli olduğu, davalı … tarafından imzanın inkar edilmediği, bu haliyle senette borçlu sıfatını haiz olduğu, cevap dilekçesinde bononun teminat senedi olduğuna ilişkin savunma ileri sürülmüşse de bononun neyin teminatı olduğuna ilişkin açıkça cari hesap sözleşmesinde ve bono üzerinde bir beyanın olmadığı bu durumda teminat kaydının geçersiz olduğu, bu durumda ticari defter kayıtları ve bonodan dolayı her iki davalının da davacıya borçlu olduğunun tespit edildiği, herhangi bir ödeme belgesinin de sunulmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne alacak likit olduğundan bahisle icra inkar tazminatına ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)İzmir ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan İTİRAZIN 200.000,00 TL ASIL ALACAK YÖNÜNDEN İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA,
3-)Hüküm altına alınan alacak miktarı olan 200.000,00 TL ‘nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-)Alınması gerekli olan 13.662,00 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 2.408,16 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 11.253,84 TL nin davalılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-)Davacı tarafından yatırılan 2.408,16 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 1650,00 TL bilirkişi ücreti ve 293,75 TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplamda 4.423,61 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 31.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-)1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davalılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
8-)Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır