Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1002 E. 2023/396 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1006 Esas
KARAR NO : 2023/371
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2022
KARAR TARİHİ :17/05/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasındaki ticari iş ilişkisi çerçevesinde düzenlenen 145.062,89 TL’lik faturaya istinaden davalı tarafça toplamda 80.000,00 TL’lik bir ödeme yapıldığı ancak bakiye kalan 65.062,89 TL borcuna istinaden herhangi bir ödeme yapılmadığı, bunun üzerine davalı hakkında Urla İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak alacağın tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığı, davalının 26.11.2021 tarihinde borca itirazı üzerine icra takibinin durduğu, davalının faturadan dolayı borçlu bulunduğunu belirterek davalının takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı dava cevap vermemiş, davalı vekili duruşmalardaki beyanında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava ticari satımdan kaynaklanan bakiye faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Faturalar, Ödeme dekontları,
-Urla İcra Dairesinin … esas sayılı dosya sureti,
-Urla Vergi Dairesinin 04/01/2023 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 04/01/2023 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Esnaf ve Sanatlarlar Odasının 02/01/2023 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişi …’ın 17/03/2023 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde Urla İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ticari satımdan kaynaklanan bakiye fatura alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 19/11/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını ikame ettiği, davalı borçlunun itirazının iptalinin talep edildiği, davacının, taraflar arasında ticari satım sözleşmesi bulunduğu, davalının bu sözleşme kapsamında düzenlenen faturaya rağmen bakiye borcu ödemediği, takibe yapılan itirazın haksız olduğu ve iptali gerektiğini iddia ettiği, davalının ise davaya cevap vermediği, davacının iddialarını inkar etmiş sayıldığı, uyuşmazlığın taraflar arasında ticari satım ilişkisi olup olmadığı, takibe dayanak faturanın bu kapsamda düzenlenip düzenlenmediği, davacının faturadan kaynaklı bakiye alacağı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne olduğu ve takibe yapılan itirazın haklı olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan araştırmada davalının tacir olarak ticaret siciline kayıtlı olduğu, işletme esasına göre defter tuttuğu, esnaf kaydının bulunmadığı, davacının ise ticaret sicil kaydının bulunmadığı, bilanço usulüne göre defter tuttuğu ve esnaf kaydının bulunduğu, tacir sayılan kişilerden olduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce takip ve davaya konu faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise ne şekilde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi itibariyle söz konusu faturadan kaynaklanan bakiye alacağı olup olmadığı varsa miktarının ne olduğu hususlarının tespit edilmesi amacı ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi aracılığı ile incelenmesine karar verildiği, bu kapsamda taraflara dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, davacı vekilinin ticari defter ve kayıtları 08/03/2023 tarihli dilekçesinin ekinde mahkememize sunduğu, davalının ise kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı ve bulunduğu yeri bildirmediği, mahkememizce bu nedenle sadece davacı defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 17/03/2023 tarihli raporunda, davacının davaya konu uyuşmazlık dönemine ilişkin defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takibe dayanak 16/03/2021 tarihli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturaya ilişkin olarak 31/03/2021 tarihinde davalıdan nakden tahsilat yapıldığına ilişkin deftere kayıt düşüldüğü, hesabın kapatıldığı, 31/12/2021 tarihi itibariyle davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı, takip konusu 145.062,89 TL bedelli fatura ile 15/04/2021 tarihli takip ve dava konusu edilmeyen 161.297,15 TL bedelli faturanın davacı tarafından 02/01/2022 tarihinde tekrar kendi defterlerine sehven yapılan kapama olarak yeniden kaydedildiği, davalının söz konusu faturalar nedeniyle borçlandırıldığı, 31/12/2022 tarihinde nakden tahsilat kaydı ile cari hesabın kapatıldığı, söz konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacağının bulunmadığına dair kayıt oluşturulduğu, dava dilekçesi ekinde sunulan 02/07/2021 ve 27/08/2021 tarihli ödeme dekontlarına ilişkin ise de davacı defterlerinden herhangi bir kayda rastlanmadığı, takip dayanağı faturanın davacı tarafından BS formu ile vergi dairesine bildirildiği, ancak davalının BA ve BS formu düzenleme yükümlülüğü bulunmadığından davalının bu faturaya ilişkin herhangi bir bildiriminin bulunmadığı, davacının defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalı taraftan herhangi bir alacağı olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 222.maddesine göre ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamasının şart olduğu, ayrıca bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerin sahibi veya halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunların aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerler ile ispatlanmamış olması gerektiği, diğer tarafın anılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtları birbirini doğrulamayan ticari defter ve kayıtların sahibi aleyhine delil olacağı, somut uyuşmazlıkta davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takip dayanağı fatura davacı defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte takip tarihi itibariyle davacının söz konusu fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olmadığı, söz konusu fatura alacağının davalıdan nakden tahsil edildiğine ilişkin davacı defterlerinde 31/03/2021 tarihli kayıt bulunduğu ve takip tarihi itibariyle bu durumun devam ettiği, davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen kesin süre içerisinde defterlerini sunmamış ve davacı defterlerine göre davacı takip dayanağı faturaya konu malı davalıya teslim ettiğini 6100 sayılı HMK’nun 222.maddesi uyarınca ispat etmiş ise de davacının defterlerindeki nakden tahsil kaydının davacı aleyhinde delil olduğu, bu halde ödeme olgusuna ilişkin olarak davalıya ispat külfeti yüklenemeyeceği, davacının alacağının varlığını da ispat etmesi gerektiği, ancak davacı ticari defter ve kayıtlarında bu yönde herhangi bir alacak kaydı bulunmadığı, dava dilekçesi ekinde sunulan ödeme dekontlarının mevcut kayıt karşısında tek başına bakiye alacağın varlığını ortaya koymaya yeterli kabul edilemeyeceği, yine davacı tarafından takip tarihinden sonra söz konusu faturaya ilişkin olarak 2022 yılı defterlerinde alacak kaydı oluşturulmuş ve bu alacak kaydı 31/12/2022 tarihi itibariyle tekrar kapatılmış ise de bu kaydın itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı olması niteliği itibariyle hukuken bir değer taşımadığı, davacının davalıdan bakiye alacağının bulunduğunu ispat edemediği, iddianın ileri sürülüş biçimi ve yapılan yargılamanın kapsamına göre başkaca inceleme yapılmasına lüzum bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 823,00 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 643,10 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 10.902,90 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
6-Urla Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/26 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2023

Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı