Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/970 E. 2022/494 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/970
KARAR NO : 2022/494

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I. UYUŞMAZLIK KONUSU
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının, davalının İzmir 10. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası ile takibe koyduğu, her biri 3000 TL bedelli 12 adet kambiyo senedinden dolayı borçlu olup olmadığının tespitine yönelik olarak menfi tespit istemi olduğu tespit edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK SÜRECİ
Davacı hakkında 04.03.2019 tarihinde İzmir 10. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine dayalı haciz yolu ile takipte bulunulduğu, davacının hakkındaki takibe karşı herhangi bir itiraz ve şikayet yoluna başvurmadığı, 15.02.2021 tarihinde icra dairesinde icra memuru huzurunda takibe konu borcun ödenmesi konusunda taahhüt hazırlandığı ve davanın tarafları ve icra memurunca imza edildiği, borcun ödenmemesi üzerine, taahhüdü ihlal prosedürünün devreye girdiği, 23.12.2021 tarihinde davacı tarafça mahkememizde menfi tespit istemli davanın açıldığı, 23.02.2022 tarihinde ön inceleme duruşmasının icra edildiği, ön inceleme duruşmasında 3 nolu ara karar ile davacı tarafça talep edilen ihtiyati tedbir isteminin kabul edildiği, mahkemece tüm dosya kapsamı incelendiğinde 07.06.2022 tarihli duruşma da dosyanın esası hakkında hüküm verilmiştir.
III. DAVA DİLEKÇESİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; senedin müvekkiline zorla ciro ettirildiğini, davalı tarafın müvekkilinin alkol zaafiyetinden faydalanmak suretiyle senedi ciro ettirdiğini, davalı tarafın davacı müvekkiline tacize varan baskılarda bulunduğunu, arada herhangi bir borç ilişkisinin bulunmadığını, dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğunu beyanla davalıya karşı takibe konu edilen senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitini ve davalının takibe konu edilen alacağın %20 si oranında tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
IV. DAVACI DELİLLERİ
İzmir 10. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası, İzmir 19. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası, taraflara ait fotoğraflar, whatsapp ekran görüntüleri, bilirkişi, yemin, tanık delil olarak dava dilekçesinde gösterilmiştir.
V. CEVAP DİLEKÇESİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın hata hile ikrah iddiasında bulunduklarını, ancak bu sebeplere dayanmaları için gerekli yasal sürenin geçtiğini, icra takibinin açılmasından itibaren 3 yılın geçtiğini, davacının kamu görevlisi olduğunu eğer kötü alkol kullanımı iddiaları var ise bu durumda davacının vesayet altına alınması gerektiğini, kamu görevinin dahi yürütemeyeceğini, hatta dava açamayacağını, müvekkilinin davalı tarafı birden fazla defa borç para verdiğini, kambiyo senetlerinin sebepten soyut olduğunu, taraflar arasında borç ilişkisinin mevcut olduğunu, davacının dava dışı senet keşidecisi hakkında yapılan takibi kendi avukatının usule ve yasaya uygun surette takip ettiğini, davacı tarafın davalıdan aldığı bir borca karşılık olarak noter huzurunda düzenlenme şeklinde borç senedi yaptıklarını, davacının başka takiplerden de kaçmak amacıyla kendi akrabası olan başka bir şahısla danışıklı olarak kendi emekli maaşı ve malvarlığına haciz koydurduğunu, kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi yapıldığından bahisle tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerinden bahisle davanın reddini ve %20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
VI. DAVALI DELİLLERİ
İzmir 10. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası, İzmir 19. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası, İzmir 19. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası, İzmir 16. İcra Dairesi …/… ve …/… esas sayılı dosyaları, … tarafında imzalanarak verilen belge cevap dilekçesinde delil olarak gösterilmiştir.
VII. İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı vekilince iki adet tanık isim ve adresinin ön inceleme duruşmasında verilen 1 nolu ara karardaki süresi içerisinde mahkememiz dosyasına sunulduğu, İzmir 10. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası, İzmir 19. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası, İzmir 19. İcra Dairesi …/… esas sayılı dosyası, İzmir 16. İcra Dairesi …/… ve …/… esas sayılı dosyalarının dosyamız arasına alındığı, İzmir 16. İcra Dairesi dosyalarının borçlarına ilişkin yapılan ödemelere dair Türkiye İş Bankası müzekkere cevabının dosyamız arasına alındığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça taraflar arasında düzenlenme şeklinde yapılan borç senedi delil olarak gerekli olan açıklamalar yapılmak suretiyle bildirilmiş, ancak mahkemece noterden ilgili evrak istenmeden davalı tarafça bir örneği dosyaya sunulmuştur.
6102 sayılı yasanın bonoya(emre yazılı senet) ilişkin tanımlayıcı hükümleri aşağıdaki gibidir.
MADDE 776- (1) Bono veya emre yazılı senet;
a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’ den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b)Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini,
c)Vadeyi,
d)Ödeme yerini,
e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını,
f) Düzenlenme tarihini ve yerini,
g) Düzenleyenin imzasını, içerir.
MADDE 777- (1) İkinci ilâ dördüncü fıkralarda yazılı hâller saklı kalmak üzere,776 ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.
(2) Vadesi gösterilmemiş olan bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılır.
(3) Açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.
Kanunun yukarıda yazılı hükümleri gereğince menfi tespit istemine konu edilen belgelerin 6102 sayılı yasanın 767/1 maddesinde yazılı unsurları taşıdığından bahisle 12 adet senedin de kambiyo senetlerinden bono niteliğinde oldukları tespit edilmiştir.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesi
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- (1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, menfi tespit davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Bu hüküm gereğince de menfi tespit davalarında da ispat yükünün taraf sıfatıyla bir ilgisi yoktur. Yani, ispat yükü davacıya düşebileceği gibi davalıya da düşebilir. Menfi tespit davalarında ispat yükü, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği nedenlerin niteliğine göre değişebilir. Kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç karşılaştırılmak suretiyle, ispat yükünün kimin üzerine düştüğü belirlenir. Menfi tespit davasında, davacı/borçlunun borcun hiç doğmadığını, davalı alacaklı ile arasında hiçbir hukuki ilişkinin bulunmadığını iddia ederse, bu durumda ispat yükü davalı/alacaklıya düşer. Buna karşılık, davacı/borçlunun hukuki ilişkinin varlığını kabul etmekle beraber, bunun başka bir nedenle geçersiz olduğunu ya da sona erdiğini ileri sürmesi halinde ise ispat yükü davacı/borçludadır. Çünkü doğumunu kabul ettiği hukuki ilişkinin sona erdiği, bunu iddia eden davacı/borçlu tarafından 4721 sayılı yasanın 6. maddesi gereği ispat edilmelidir. Kambiyo senedi olan bono ile borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür.(Y.11.HD. 06/02/2020.T 2018/4020;998) Bonodan dolayı borçlu olmadığını ispat yükü davacıya aittir. Davacı borçlu bulunmadığını ancak usulüne uygun yazılı delil ile ispatlayabilir.(Y.19.HD. 10/10/2017.T. 2016/19121;6766)
6100 sayılı yasanın 188. Maddesi
İkrar
MADDE 188- (1) Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez.
(2) Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez.
(3) Sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz.
Yargılama hukukunda ikrar, karşı tarafın dayandığı bir vakıanın kabulü anlamına gelir. 6100 sayılı yasamıza göre ikrar bir delil türü olarak düzenlenmiştir. Yine yukarıda ispat konusundaki açıklamalarda da geçtiği üzere, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz ve buna bağlı olarak, ikrar edilmiş vakıanın ispatına ve bunun için delil gösterilmesine gerek yoktur. Yargılama hukuku bakımından ikrar, açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun, meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayların tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunun bildirilmiş olması demektir.(HGK. 09/11/1955 T. E:4-79 K:78) İkrar, tek taraflı bir usuli işlem olarak, delil ikame faaliyetini ve ispat ihtiyacını ortadan kaldıran bir taraf beyanıdır. İkrar mahkeme içi ve mahkeme dışı olmasına, basit, vasıflı yahut bileşik olması durumlarına göre çeşitli ayırımlara tabi tutulmuştur. Mahkeme içi ikrar kesin delil niteliğinde iken, mahkeme dışı ikrar ise başka bir kesin delil türüne dönüşmedikçe takdiri delil niteliğindedir. Basit ikrar, karşı tarafın ileri sürdüğü vakıanın kabulüdür. İkrar beyanına ayrıca bir nitelik eklenmesi durumunda ise vasıflı ikrar söz konusu olur. İkrar edilen vakıa ile birlikte yeni bir vakıa gündeme gelirse burada bileşik ikrardan söz edilir.
İzmir 10. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında, 15.02.2021 tarihinde icra memuru huzurunda yapılan borç ödeme taahhüdü tutanağında, dosyamız davacısının borçlu sıfatıyla “takibe ve borca bir itirazım yoktur… borcu aynen kabul ediyorum” şeklinde beyanının alındığı ve bu beyanın tutanağa geçirildikten sonra bizzat kendisi, dosyamız davalısı ve icra memuru tarafından imzalandığı tespit edilmiştir. Davacının bu beyanıyla birlikte davalıya karşı dava konusu senetlerden dolayı aralarında bir kambiyo ilişkisine dayalı alacaklı borçlu ilişkisinin bulunduğunu ikrar ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça yapılan ikrar mahkeme huzurunda yapılmasa da ilgili evrakın resmi makamlarca hazırlanan bir tutanağa geçirtildiği anlaşılmakla kesin delil niteliğini kazandığı anlaşılmıştır. Yukarıda anılan açıklamalar ışığında, aradaki hukuki ilişkinin varlığını ikrar etmekle birlikte artık davacı ile davalı arasında bir kambiyo ilişkisinin ve bunun altında temelde bir borç ilişkisinin bulunduğu çekişmeli olmaktan çıkmıştır. Artık somut olayda borçlu olmadığının ispat yükü davacı/borçludadır. Davacının bu bağlamda, 6100 sayılı yasanın;
Senetle ispat zorunluluğu
MADDE 200- (1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.
Senede karşı tanıkla ispat yasağı
MADDE 201- (1) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.
Maddeleri gereğince borçlu olmadığını ancak yazılı delille ispat etmesi gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; davacının ikrar suretiyle, davalı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi çekişmeli olmaktan çıkardığı, ayrıca davalının sunduğu düzenlenme şeklindeki borç senedine dair noter evrakı ile takibe konu senetlerin tutarıyla aynı miktardaki bir borcun varlığına dair ispata yarar evrak sunmak suretiyle borcun varlığına dair ispat külfetini yerine getirdiği, ispat yükünün davacı tarafa geçtiği, davacının bu aşamada borçlu olmadığını ancak yazılı delil ile ispatlayabileceği davacının ödemeye dair hiçbir yazılı delil sunmadığı, kesin delil niteliğindeki ikrar ve borçlu olmadığını ispata yarar yazılı delil sunmamakla davacının davasını ispat edemediği, bu bağlamda davacının açmış olduğu menfi tespit davasının reddine, 2004 sayılı yasanın 72/4 maddesi gereğince mahkememizce verilen 23.02.2022 tarihli celsedeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davalı taraf ihtiyati tedbir ile kanunun emredici hükmü gereği zarara uğramış olduğundan bahisle davalının zararlarına karşılık 70.342,48 TL’ nin %20’ si oranındaki para olan 14.074,49 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6100 sayılı yasanın 326/1 maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
VIII. HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. 2004 sayılı yasanın 72/4 maddesi gereğince 23.02.2022 tarihinde verilen ihtiyati tedbirin KALDIRILMASINA,
3. 2004 sayılı yasanın davalı/alacaklının zararlarını düzenleyen 72/4 maddesi gereği 14.074,49 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4. Tebligat masrafı olarak kullanılan 105,25 TL yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5. Davacı tarafça yatırılan 1.201,80 TL karar ve ilam harcından 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 1.121,10 TL harcın davacıya İADESİNE,
6. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının üçüncü bölümüne göre hesaplanan 9.948,42 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7. Karar kesinleştiğinde artan gider avansının talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi gereği ilamın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde 6100 sayılı yasanın 343. Maddesi gereği mahkememize yahut bir başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır