Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/967 E. 2022/1048 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/967 Esas
KARAR NO : 2022/1048

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirketin alacağından kaynaklı olarak davalı … aleyhine İzmir 1.İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, davalının tamamen haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine 22.12.2021 tarihinde itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirket ile davalı şahıs arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişkiden kaynaklı olarak da müvekkili şirketin 44.807,50 TL alacağının olduğunu belirterek davanın kabulüne, itirazın iptaline ve takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında uygun bir borç ilişkisinin varlığının söz konusu olmadığını, davacı yan ile davalı müvekkil arasında iddia edilen borcu doğuran bir alım satım, hizmet görüm ve herhangi bir surette borç doğuran ve müvekkili borçlu kılan bir ilişkinin mevcut olmadığını, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi de kurulmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir 1 İcra Dairesi’nin …/… esas sayılı dosyası,
-İzmir Vergi Dairesinin 06/01/2022 ve 28/02/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 10/01/2022 tarihli yazısı,
-İzmir Esnaf ve Sanatlar Odasının 06/01/2022 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’un 13/09/2022 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasında 44.708,50 TL asıl alacak 13.805,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 58.514,24 TL üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 21/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 22/12/2020 tarihinde yasal süresi içerisinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davacının ticari hizmet sözleşmesi kapsamında davalıdan alacağının bulunduğu ve takibe yapılan itirazın haksız olduğunu iddia ettiği, davalının ise davacı ile aralarında herhangi bir ilişki bulunmadığı, borçlu olmadığı, takipte dayanılmayan belgelerin delil olarak sunulamayacağını savunduğu, taraflar arasında icra dairesinin yetkili olup olmadığı, ticari ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının bu ilişki kapsamında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu, talep edilen faiz oranının uygun olup olmadığı ve takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı ve takipte dayanılmayan delillerin dava dosyasına delil olarak sunulup sunalamayacağı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü, İzmir Vergi Dairesi ve İzmir Esnaf ve Sanatlarlar odası cevabı yazılarına göre davalının ticaret sicil kaydının bulunmadığı, ancak bilanço esasına göre defter tuttuğu ve deri ve kürk giyim imalatı ve ticaretine ilişkin esnaf kaydı bulunduğu, tacir sayılan kimselerden olduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de davalının yetki itirazında yetkili icra müdürlüğünü göstermediği, bu nedenle usulüne uygun yapılmış bir yetki itirazı bulunmadığı, 2004 sayılı İİK’nun 50 ve 6100 sayılı HMK’nun 19.maddeleri uyarınca bu halde yetki itirazının dikkate alınmayacağı anlaşılmakla davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, ilişki var ise bu ilişkinin ticari defterlere ne şekilde yansıdığı hususunda taraf defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesine karar verildiği, bu kapsamda taraflara dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak 2016-2017-2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, taraf vekillerinde ticari defter ve kayıtların bulunduğu adresin bildirildiği, mahkememizce bu mahallerde inceleme yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 13/09/2022 tarihli raporunda, davacının davaya konu uyuşmazlık dönemine ilişkin defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan kendi defterlerine göre 44.690,00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından ticari defter ve kayıtların bulunduğu adres bildirilmiş ise de davalı ile yapılan görüşmede defter ve kayıtların ibraz edilmeyeceğinin bildirildiği bu nedenle davalı defter ve kayıtlarının incelemediği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 222.maddesine göre ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamasının şart olduğu, ayrıca bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerin sahibi veya halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunların aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerler ile ispatlanmamış olması gerektiği, diğer tarafın anılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtları birbirini doğrulamayan ticari defter ve kayıtların sahibi aleyhine delil olacağı, somut uyuşmazlıkta davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının defterlerine göre takip tarihi itibariyle 44.690,00 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu, davalının ise usulüne uygun ihtarata rağmen ticari defter ve kayıtlarını incelenmek üzere bilirkişiye sunmadığı, bu halde ispat külfetinin yer değiştirdiği, 6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesi uyarınca usulüne uygun yapılan ihtarata rağmen defter ve kayıtlarını sunmayan davalının davacının defter kayıtlarının aksini yani takip ve davaya dayanak cari hesap içeriğine konu mal veya hizmetin kendisine teslim edilmediğini veya mal veya hizmet bedelinin ödendiğini ispat etmesi gerektiği, davalının dosya kapsamı itibariyle herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, davalı tarafından cevap dilekçesinde yemin deliline dayanılmakla birlikte davalı vekilinin 23/11/2022 tarihli celsede yemin deliline başvurmayacağını beyan ettiği, bu halde davalının karşı ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacının iddiasını ve taraflar arasındaki temel ilişki ile dava konusu asıl alacağın 44.690,00 TL’lik kısmı yönünden alacağının varlığını ispat ettiğinin kabulü gerektiği, davacı tarafından takip öncesi işlemiş faiz talep edilmiş ise de davalının takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne dair davacının herhangi bir delil sunmadığı, bu halde tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan avans faizi talep edebileceği, takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davalı tarafından davacının takipte dayanmadığı belgelerin delil olarak sunulamayacağı savunulmuş ise de itirazın iptali davalarının niteliği itibariyle takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu ilkenin takip talebinde ileri sürülen alacak miktarı ile alacağın dayanağı olarak gösterilen sebeple sınırlılık olarak anlaşılması gerektiği, davacının takipteki alacak ve alacak nedeni ile sınırlı olmak kaydı ile her türlü delili yasal süresi içerisinde iş bu davada sunabileceği, bu nedenle davalının ticari defter ve kayıtların delil olarak kullanılamayacağına ilişkin savunmasının yerinde olmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 44.690,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-44.690,00 TL alacak üzerinden %20 hesaplanan 8.938,00 TL oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 3.052,77 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 706,72 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.346,05 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 706,72 TL peşin harç, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 157,20 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.923,22 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranlarına göre (44.690,00/58.514,24=0,76) 1.468,85 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkraları uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkraları uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
9-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2022

Katip …
E İMZA

Hakim …
E İMZA