Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/962 E. 2022/503 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/962
KARAR NO : 2022/503

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 08/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacağının sağlanması amacıyla 1.309,80 TL alacağın tahsili için İzmir 7.İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu hakkında icra takibi başlatıldığı, borçlu borca itiraz etmişse de takipten sonra asıl borç miktarını ödediği, takipten sonra yapılan ödemenin öncelikli olarak alacağın ferilerinden düşülmesi gerektiği, buna göre davalının bakiye 1.187,64 TL borcu olduğu, davalı borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğu, zira takip dayanağı faturaya konu malların borçlu davalı tarafından satın alındığı, davalının fatura bedeli olan 1.309,00 TL’yi takipten sonra müvekkili alacaklıya ödeyerek borcunu kabul ettiği, davalı borçlunun işbu dosyaya da haksız ve kötü niyetli itirazının iptali gerektiği, bu nedenle davalı borçlunun itirazının iptaline ve takibin devamına, icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı cevap dilekçesinde özetle;davacı alacaklı tarafından temizlik malzemesi ve dezenfektan alışverişi yaptığı, Eskişehir’de bulunan davacı şirket pazarlama elemanının bu malzemeleri sattığı, … isimli düğün salonunu işlettiği, pandemi döneminde genelge ile 2020 Eylül -2021 Mayıs ayları arasında işyerinin kapalı olduğu, faturaya konu borcu ödediği, davacıya herhangi bir borcunun olmadığı, davacı tarafın iddia ettiği gibi kötü niyetli olarak borca itiraz etmediği, borcunu ödedikten sonra takip yapıldığından haberdar olduğu, borcunu ödediği için itirazda bulunduğu, borcunu ödediğine …’ın şahit olduğu, haksız takibin iptalini talep ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 01/02/2022 tarihli yazısı,
-İzmir 7 İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı icra dosyası,
– Eskişehir vergi dairesinin 12/01/2022 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’un 08/04/2022 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı alacağına istinaden İzmir 7. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında 1.309,80 TL asıl alacak ve 195,07 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.504,87 TL alacak üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 21/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 26/01/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davalı borçlunun takip sonrası kısmi ödeme yaptığı, yaptığı ödemenin öncelikle takip ferilerinden mahsubu gerektiği, buna göre takibe yapılan itirazın haksız olduğu ve takibin yapılan kısmi ödemeye rağmen devam etmesi gerektiği gerekçesiyle davalının itirazının iptalini talep ettiği, davalının ise satım ilişkisini kabul ettiği, takip ve dava yönünden cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu, Eskişehir icra ve mahkemelerinin yetkili olduğu, davacıya borcunu ödediği, davacıya borçlu olmadığını savunduğu, taraflar arasında satım sözleşmesi bulunduğu ve davalı tarafından bir kısım ödeme yapıldığı ihtilafsız olup, uyuşmazlığın yapılan ödemenin borcu sona erdirip erdirmediği, takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan araştırmada davalının geliri itibariyle tacir sayılan kimselerden olduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafından iş bu davada 27/01/2022 tarihli cevap dilekçesi ile icra dairesi ve mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de; icra dairesine sunulan 26/01/2021 tarihli borca itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulmadığı, bu nedenle icra dairesinin yetkisinin kesinleştiği, mahkememizin yetkisine yönelik itiraz bakımından ise, davalının taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini kabul ettiği, 2004 sayılı İİK’nun 50, 6098 sayılı TBK’nun 89 ve 6100 sayılı HMK’nun 10. Maddeleri uyarınca para borcu yönünden ifa yerinin davacının yerleşim yeri olduğu, davacı şirketin merkezinin İzmir ili Bornova ilçesinde yer aldığı, söz konusu yerin mahkememiz yargı çevresi içerisinde olduğu, mahkememizin dava konusu uyuşmazlık bakımından yetkili olduğu, davalının yetki itirazının açıklanan nedenlerle yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından yapılan incelemede, davacının 08/01/2021 tarihinde İzmir 7. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında 1.309,80 TL asıl alacak ve 195,07 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.504,87 TL alacak üzerinden davalı aleyhinde icra takibi başlattığı, davalının 26/01/2021 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, davalının icra takip tarihinden ve itirazından sonra 09/02/2021 tarihinde davacı şirket hesabına 1.309,00 TL ödeme yaptığı, takip tarihinden sonra yapılan bu ödemenin öncelikle takip ferilerinden mahsubu gerektiği, yapılan hesaplamada davacının ödeme tarihi itibariyle bakiye 856,57 TL asıl alacağı bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlıkta satım sözleşmesine konu malın teslim edildiği davalının kabulünde olmakla birlikte davalı tarafından söz konusu malın bedelinin ödendiği ve borçlu olmadığının savunulduğu, her ne kadar davalı tarafından takibe itiraz edilmiş ise de davalının takip tarihinden sonra takibe konu fatura bedeli tutarında davacıya ödeme yaparak borcu kabul ettiği, bu halde 6098 sayılı TBK’nun 100.maddesi uyarınca davalının yapmış olduğu bu ödemelerin öncelikle takip ferilerinden mahsubu gerektiği, mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre davacının dava tarihi itibariyle davalıdan bakiye alacağı bulunduğu ve iş bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğu, bu nedenle davalının takibe konu asıl alacak yönünden itirazının haksız olduğu, takip öncesi işlemiş faiz yönünden ise 6098 sayılı TBK’nun 117.maddesi uyarınca borçlunun alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceği, ayrıca borcun ifa edileceği günün taraflarca birlikte belirlenmesi veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri tarafından usulüne uygun bildirimde bulunması suretiyle belirlenen günün geçmesi ile temerrüdün gerçekleşeceği, somut uyuşmazlıkta davacının davalıyı temerrüde düşüren bir bildirimi olmadığı gibi faturada yer alan ödeme kaydının taraflarca birlikte kararlaştırıldığı veya sözleşmeden kaynaklanan bir hakka dayanarak davacı tarafından belirlendiğinin davacı tarafından ortaya konulamadığı, bu nedenle davalının takip ile temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği, davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı,yine davacı tarafından takipte %36 temerrüt faizi talep edilmiş ise de, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği, aksinin kararlaştırılmamış olması ve tarafların sıfatına göre davacının hüküm altına alınan asıl alacak yönünden takip sonrası için azami avans faizi talep edebileceği, davalı tarafından takip sonrası yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce infaz aşamasında nazar alınması gerektiği, uyuşmazlığın niteliği ile davalının savunmasının kapsamına göre başka araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, dosya kapsamı itibariyle davacının davasını asıl alacak yönünden ispat ettiği, davalının takibe itirazının asıl alacak yönünden yerinde olmadığı ve haksız olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 1.309,80 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA,
2- Davalı tarafından 09/02/2021 tarihinde yapılan 1.309,00 TL’lik ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında nazara ALINMASINA
3-1.309,80 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 261,96 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gerekli 89,47 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 30,17 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 138,20 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 756,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca dava değeri üzerinden belirlenen 1.187,64 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 341 vd. Maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/06/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA