Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/950 E. 2023/134 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/950 Esas
KARAR NO : 2023/134

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 17/12/2021
KARAR TARİHİ : 24/02/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın … tesisat numarasi ile …….Menderes İzmir adresindeki ‘… Cafe’ isimli işyerinde …Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin elektrik abonesi olduğu, bu abonelikte müvekkiline 25.10.2021 tarih ve … nolu faturanın düzenlendiği, müvekkilinin davalı şirkete bu faturadan kaynaklı borcu bulunmadığı, müvekkilinin bu elektrik aboneliğini otel olarak kullanmak üzere açtırdığı, ancak henüz otel faaliyete başlamadan davaya konu faturanın düzenlendiği, müvekkilinin henüz faaliyete geçmemiş olan otelinde 135.368,27 TL tutarında tüketimi olmayacağının açık olduğu, müvekkilinin haricen öğrendiğine göre, bu aboneliği açtırmadan önce aynı elektrik sayacı üzerinden enerji kullanan önceki aboneye de bu şekilde kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiği, müvekkilinin aboneliği açtırdığında davalı şirket personeli tarafından sayaç değişikliği yapılmadan aynı elektrik sayacının kullanıma tahsis edildiği, ayrıca davaya konu edilen faturadan önce müvekkiline daha yüksek tutarlı bir fatura düzenlendiği, müvekkilinin bu faturaya itirazı üzerine faturanın bu miktara düşürüldüğü, müvekkilince kaçak elektrik kullanılmasının söz konusu olmadığını belirterek ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile tedbiren icra takibinin durdurulmasına kararı verilmesine ve 25.10.2021 tarihli … seri nolu faturanın iptali ile müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının abonelik sözleşmesini müvekkili …Elektrik Dağıtım A.ş. İle akdettiği öne sürülmüş olsa da …Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin tüketicilerle abonelik sözleşmesi yapmaya yetkili olmadığı, abonelik sözleşmesi yapmaya yetkili şirketin … Elektrik Perakende Satış A.Ş. Olduğu, davacı tarafça her ne kadar tahakkuk ettirilen faturanın haksız olduğu öne sürülmüşse de, kaçak elektrik kullanımının tespit edilmesi üzerine söz konusu faturanın Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 44 ve 46. maddeleri gereği tahakkuk ettirildiği, davacının işyerinde kaçak olarak çekilen harici hat üzerinden elektrik tüketildiğinin tespiti üzerine gerekli ölçümlerin yapıldığını ve fotoğrafların çekildiği, kaçak elektrik kullanımının 2 adet harici kablo çekilerek sayacın devre dışı bırakılarak yapıldığı, ilgili aboneliğin daha önce … adına kayıtlı iken 05.10.2020 tarihinde … adına devredildiği, söz konusu devir işleminin herhangi bir açma-kesme işlemi olmadan perakende satış sözleşmesinin yenilenmesi suretiyle yapıldığı, davaya konu abonelikte davacının kullanımından önce 24.08.2020 tarihinde kaçak elektrik kontrolünün yapıldığı, bu kontrolde sayaca herhangi bir müdahale yada harici hat tespit edilmediği, bu nedenle söz konusu sayaca müdahale ve kaç hat işleminin bu tarihten sonra yapıldığının açık olduğunu belirterek öncelikle davanın görev yönünden aksi kanaat halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, kaçak elektrik tutanağına istinaden düzenlenen fatura nedeniyle menfi tespit isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Faturalar,
-İzmir Vergi Dairesinin 29/12/2021 ve 26/12/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Esnaf ve Sanatlarlar Odasının 04/01/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 06/01/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir 28 İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyası sureti,
-… Elektrik Dağıtım A.Ş’nin 08/02/2022 sayılı yazısı ve eki,
-… Elektrik Perakende Satış A.Ş’nin 11/03/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Menderes İlçe Emniyet Müdürlüğünün 09/05/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Menderes Belediye Başkanlığı Ruhsat ve Denetim Müdürlüğünün 09/05/2022 tarihli yazısı
-İzmir Valiliği’nin 29/06/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Mahkememizce mahallinde 27/05/2022 tarihinde yapılan keşif ve keşif mahallinde dinlenilen tanıkların beyanları,
-Menderes İlçe Jandarma Komutanlığının 01/07/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişi Mehmet Gazanfer Çankaya’nın 18/10/2022 tarihli bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. Maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Bu noktada, konuyla ilgisi bakımından “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddî hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir. Her bir vakıa bakımından lehine hak çıkarma çerçevesinde ispat yükü kuralları belirlenir. Ancak kanunda özel olarak ispat yükünün belirlendiği hallerde, genel kurala göre değil, kanunda belirtilen şekilde ispat yükü belirlenecektir. İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı halinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Karine söz konusu olduğunda, karine temeli ile karine sonucunu birbirinden ayırt etmek gerekir. Karineye dayanan taraf, sadece karine sonucunu ispat yükünden kurtulmuş olur, ancak karine temelini ispat etmek yükü altındadır. Bu durumu vurgulamak için, fıkrada açık düzenleme yapılmıştır. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Fıkrada, özellikle aksini ispat kavramına yer verilmiştir. Zira, aksini ispat ve karşı ispat farklı kavramlardır. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir (6100 sayılı HMK. 190. madde gerekçesi).
Menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, ……….Menderes İzmir adresinde … Cafe isimli işyerinin bulunduğu, ayrıca aynı işyerinin otel olarak da kullanımına başlanacağı, davalı tarafından bu işyerinde kaçak elektrik kullanıldığından bahisle 25/10/2021 tarihli 135.368,27 TL bedelli fatura düzenlendiği, ancak kaçak kullanım yapılmadığı, düzenlenen faturanın ve tahakkukun usulsüz olduğu ve davalıya borcunun bulunmadığını iddia ettiği ve iş bu dava ile menfi tespit isteğinde bulunduğu, davalının ise davacının harici hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullandığı, işyerinin niteliğine göre çalışma süresinin belirlendiği, yapılan hesaplamanın yönetmeliğe uygun olduğunu savunduğu, taraflar arasında davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı ve davacı adına yapılan tahakkukun mevzuata uygun olup olmadığı, davacının söz konusu kaçak kullanım faturası nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu değil ise borçlu olmadığı miktarın ne kadar olduğu hususlarında ihtilaf bulunduğu görülmüştür.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 06/01/2022 ile Menderes Vergi Dairesi’nin 26/12/2022 tarihli cevabi yazılarına göre davacının ticaret sicil kaydının bulunmadığı, pansiyon işletmeciliği, içecek sunumu ve kafeterya işletme faaliyeti nedeniyle vergi mükellefi olduğu, davaya konu faturanın düzenlendiği 2021 yılı itibariyle tacir sayılan kişilerden olduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan tacirler arası haksız fiilden kaynaklanan menfi tespit istemli eldeki davada mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Mahkememizce dava konusu aboneye ilişkin geçmiş fatura kayıtları, dava konusu kaçak tespitine ilişkin kayıtlar ile işyerinin konaklama ve ruhsat kayıtlarının dosyaya kazandırıldığı, mahalinde elektrik mühendisi bilirkişi refakatinde keşif yapıldığı, tanıkların dinlenildiği ve dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen 18/10/2022 tarihli raporda, keşif sırasında davaya konu adreste zemin + 3 katlı binanın bulunduğu, zemin katın cafe- restoran olarak kullanıldığı, zemin üstü 1. ve 2. katın pansiyon olarak işletildiği, 3. katın ise teras olarak yapılmış olmasına karşılık bu katta herhangi bir faaliyet olmadığı, depo olarak kullanıldığı, binanın her bir katının yaklaşık 200 m2 genişliğinde olup, 1. ve 2 katlarda 7’şer adet odanın bulunduğu, binaya ait sayacın işyerinin zemin katında olduğu, sayaç üzerindeki verilerin okunduğu, işyerinin kurulu gücünün 26.510 KW olarak tespit edildiği, taşınmazın 30.12.2020 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile davacı … tarafından kiralandığı, söz konusu taşınmazın … tesisat nolu elektrik aboneliğinin … adına iken, bu aboneliğin 05.10.2020 tarihinde davacı … tarafından devir alındığı, … İle … Elektrik Perakende Satış A.Ş. arasında ‘Ticarethane’ abone grubu üzerinden … nolu sözleşme imzalandığı, sözleşmeye göre işyerinin sözleşme gücünün 12,04 KW olduğu, sözleşmenin düzenlenmesi sırasında sayaç değişikliği yapılmadığı, önceki abone … tarafından kullanılmakta olan … Marka … seri nolu elektronik kombine sayacın aboneliğin …’a devrinden sonra da kullanılmaya devam edildiği, davalı görevlilerinin 23.06.2021 tarihinde bu abonelikte yapmış oldukları denetleme sırasında, “kullanıcının sayaç ölçü devresine müdahale ederek (sayaç üstü sigortadan kolon hattındaki sigortaya direk elektrik vererek) kaçak elektrik kullandığı” tespit edilerek … seri nolu Kaçak Elektrik Tespit Tutanağı düzenlendiği, bu tespit sırasında işyerinin elektrik şebekesinden çektiği akımın powermetre cihazı ile ölçüldüğü, R fazı üzerinden 35,07 Amper, S fazı üzerinden 24,76 Amper, T fazı üzerinden 17,23 amper akım çekildiğinin tespit edildiği ve kaçak elektrik kullanımına ilişkin fotoğraflar çekildiği, bu fotoğraflara göre sayaç üstü sigortadan çıkan R ve T fazına ait mavi kabloların sayaca girmeden yan bölmedeki sigortalara gittiği, sayaç üstü sigortadan sayaca girmesi gereken 3 fazdan ikisinin, sayaca girmeden doğrudan otele ait dağıtım sigortalarına girmesi, bu fazlar üzerinden çekilen elektrik enerjisinin kaydedilmemesine yönelik olduğundan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42.1.c maddesine göre kaçak elektrik kullanımı olduğu, davalı tarafından 42.1.b maddesine göre işlem yapıldığından (harici hat çekildiği değerlendirmesi yapıldığından) 26.12.2020 tarihi ile kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiği 21.06.2021 tarihi arasındaki 180 günlük süre kaçak elektrik kullanım süresi olarak alındığı, bu abonelikte son endeks okumasının dosyadaki kayıtlara göre 03.12.2020 tarihinde yapıldığı, kaçak tespitinin yapıldığı 21.06.2021 tarihine kadar arada sayaç okuması yapılmadığı, dolayısıyla aradaki (200 gün) süre 90 günden fazla olduğundan, kaçak elektrik kullanım süresinin 90 gün olarak alınması gerektiği, anılan yönetmeliğin 45/1.ç maddesine karşılık dosya içerisinde davacının 90 günden önce kaçak elektrik kullandığına ilişkin bir belge bulunmadığı, aksine, Menderes Kaymakamlığı İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından gönderilen 01.07.2022 tarihli yazı ekindeki liste incelendiğinde davacının işyerinde ilk konaklamanın 18.11.2021 tarihinde başladığı, davacıya içkili kafeterya işletmeciliği ruhsatının Menderes Belediyesi tarafından 01.07.2021 tarihinde verildiği, Pansiyon İşletmeciliği için ise İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının aynı belediye tarafından 09.09.2021 tarihinde düzenlendiği, davacının ruhsat ve işyeri açma belgelerinin, kaçak elektrik tutanağının düzenlendiği 21.06.2021 tarihinden sonra düzenlenmiş olmasına karşılık; 21.06.2021 tarihindeki kontrol sırasında işyerinin faal olduğu tutanak ile belirlendiğinden ve tutanak tanzimi sırasında da R fazı üzerinden 35,07 Amper, S fazı üzerinden 24,76 Amper, T fazı üzerinden 17,23 Amper akım çektiği de sabit olduğundan, davacının söz konusu ruhsat ve izinlerden önce çalışmaya başladığının anlaşıldığı, bu sebeple Yönetmeliğin 45.1.c maddesinde de belirtildiği gibi 90 günlük kaçak kullanım süresinin alınmasının uygun görüldüğü bu durumda kaçak kulanım tarihlerinin 23.03.2021-21.06.2021 arası olduğu, davalı hesabındaki gibi bu süre 180 gün olarak alındığında ise turizm sezonu olmayan ve işletmenin faaliyet göstermesinin mümkün olmadığı kış döneminin de kaçak hesabına dahil edilmiş olacağı, bu abonelikte ölçü sistemine müdahale edilerek kaçak elektrik kullanımı yapıldığından sayacın kaydettiği tüketim değerlerinin emsal olarak alınmasının mümkün olmadığı, davalı görevlilerince kaçak tespiti sırasında akım değerlerinden hareketle güç tespiti yapıldığı, ancak söz konusu güç değerlerinin anlık güç değeri olduğu, bunun azalması ve artması mümkün olduğundan bu güç değerinin alınmasının uygun olmadığı, anılan yönetmelikte de anlık ölçülen güç değerlerinden hareketle hesap yapılmasının yer almadığı, keşif sırasında işyerinde kurulu elektrikli cihazların kurulu güçlerinin toplamı; 26.51 KW olarak hesaplandığı, buna göre işyerinin bağlantı gücünün 26,51 KW x 0,60 = 15,906 KW olduğu, bu bağlantı gücünün hesaplamada esas alınmasının uygun görüldüğü, davalı tarafından davacının işyerinde üç vardiya çalışma yapıldığı kabul edilerek günlük çalışma süresinin 21 saat olarak alındığı, ancak, tespit tarihi itibariyle henüz turizm mevsiminin başlangıç döneminde olunması, pansiyon bölümünün kullanıma girmemiş olması sebebiyle günlük çalışma süresinin 14 saat olarak alınmasının daha doğru olacağı, buna göre kaçak elektrik faturasına esas tüketim miktarının 90 gün x 15,906 KW x 14 saat/gün = 20.042 kWh olduğu, davalı tarafından mükerrer kaçak kullanım olduğu gerekçesi ile kaçak elektrik faturasının EPDK tarifelerinin 2,0 katı (normal tarifenin 94100 fazlası) alınarak hesaplandığı, buna karşılık dosya içerisinde davacının daha önce kaçak elektrik kullandığına ilişkin bir belge bulunmadığı, davalı vekilinin de bu işyerinde önceki abone döneminde kaçak elektrik tespiti olmadığını davaya cevap dilekçesinde belirttiği, belirtilen nedenlerle, davaya konu kaçak elektrik kullanımının ilk kaçak elektrik kullanımı olarak değerlendirilmesi ile EPDK tarifelerinin %50 fazlası ile kaçak elektrik faturası hesaplandığı, bu durumda davacının kendisine tahakkuk ettirilen 135.368,27 TL tutarlı kaçak elektrik faturasının 31.828,51 TL’lik kısmından sorumlu olduğu, 135.368,27 – 31.828,51 =103.539,76 TL’lık kısmı nedeniyle borçlu olmadığı, davacı vekilinin müvekkilinden önceki abone hakkında da kaçak elektrik işlemi yapıldığını beyan etmesine karşılık, 24.08.2020 tarihinde davaya konu elektrik aboneliğinde yapılan kontrol sırasında herhangi bir kaçak elektrik kullanımı tespit edilmediği, buna ilişkin fotoğrafların dosya içerisindeki CD’de yer aldığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Davalı kurum tarafından davacıya ait işyerinde kaçak kullanım yapıldığı gerekçesi ile kaçak elektrik tahakkukunun yapıldığı, davacının iş bu davada kaçak elektrik kullanmadığı ve kaçak elektrik kullanmış olsa dahi yapılan tahakkukun hatalı olduğunu iddia ettiği, mahkememizce dava konusu işyerinin nitelikleri, kurulu gücü, çalışma şekli ve yapılan kaçak tespitinin doğru olup olmadığına ilişkin işyerine ve kaçak tespitine ilişkin kayıtların dosyaya kazandırıldığı, keşfin icra edildiği, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından saptandığı üzere ve davalı kurum tarafından da dosyaya sunulan belgelere göre davacının sayaç ölçü devresine müdahale ederek (sayaç üstü sigortadan kolon hattındaki sigortaya direk elektrik vererek) kaçak elektrik kullandığı, bilirkişi tarafından tespit edildiği üzere davacının söz konusu eyleminin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42/1-c maddesine uyduğu, bilirkişi tarafından dosyadaki belgeler ve keşifte yapılan tespitlere göre yapılan hesaplamanın anılan yönetmeliğin 42,44 ve 45 maddelerine uygun olduğu, mevcut verilere göre davalı tarafından yapılan eylemin nitelendirilmesi, kurulu güç değerlendirilmesi, kullanım faktörünün dikkate alınmamasına ilişkin uygulamanın yerinde olmadığı, buna göre davalının söz konusu kaçak kullanım nedeni ile davacıdan 31.828,51 TL alacaklı olduğu, bakiye 103.539,76 TL’lik kısım yönünden davacının davalıya borçlu olmadığı, davacı kaçak kullanımın kendisine ait olmadığını ve kendisinden önceki aboneye ait olduğunu ileri sürmüş ise de, söz konusu kaçağın davacının abonelik dönemi içerisinde tespit edildiği, abonelik ve sözleşmenin devri sırasında ve daha önce aynı işyerinde yapılan denetimlerde bu yönde herhangi bir tespit bulunmadığı, davacının soyut beyanlarına bu nedenle itibar edilemeyeceği, davacının kendi abonelik dönemi içerisinde gerçekleşen kaçak elektrik kullanım eyleminden sorumlu olduğunun kabulü gerektiği, davalı tarafından işyerinin 3 vardiya çalıştığı, eylemin nitelendirilmesinde hata yapıldığı gerekçesi ile bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de mahkememizce dinlenilen davacı tanıkları, dosyaya kazandırılan işyeri ruhsat ve diğer kurum kayıtları, işyerinin nitelikleri ve uyuşmazlık dönemine göre mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamı ve işyerinin niteliklerine uygun, gerekçeli, objektif ve denetime elverişli olduğu, tarafların iddia ve savunmalarını karşıladığı, iddianın ileri sürülüş biçimi ile mahkememizce yapılan incelemenin niteliğine göre başkaca araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davacının … tesisat nolu aboneliğe ilişkin 25/10/2021 tarih ve … fatura numaralı fatura nedeniyle davalıya 103.539,76 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacının … tesisat nolu aboneliğe ilişkin 25/10/2021 tarih ve … fatura numaralı fatura nedeniyle davalıya 103.539,76 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 7.072,80 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 2.311,76 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.761,04 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 2.311,76 TL peşin harç, 571,90 TL keşif harcı, 1.000,00 TL keşif araç ücreti, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 81,70 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 4.774,66 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (103.539,76/135.368,27=0,76) 3.652,01 TL’nin davalıdan tahsili davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 16.530,96 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
7-Dava konusu uyuşmazlığın dava şartı zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı anlaşılmakla, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.24/02/2023

Katip …….
(e-imzalıdır)

Hakim …..
(e-imzalıdır)