Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/949 E. 2022/608 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/949
KARAR NO : 2022/608

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı … plakalı aracın zmms sigortacısı olduğu, … tarihinde sürücüsü firarı olan şahsın … plakalı araç ile… ve … plakalı araçlara çarptığı ve maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, zararın tazmini için müvekkil şirketçe… plakalı aracın maliki olan davalıya ödeme yaptığı ve sigortalıya rücuda bulunduğu, sigortalı araç sahibi ile yapılan görüşmede kaza sırasında aracının çalındığı ve aracın çalındığına ilişkin ihbarda bulunduğunun bildirildiği, işleteninin kusuru olmaksızın aracın çalınmış olması ile söz konusu kazanın meydana geldiği, bu husus bilinmeden davalıya ödeme yapıldığı, davalıya yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği, yapılan bu ödemenin iadesi gerektiği, bu nedenle davalı aleyhinde takip başlatıldığı, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı defilerinin olduğu, kazaya neden olan aracın çalınmış olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacıya sigortalı araç kaza öncesi çalınmış olsa dahi davacının taleplerinin hukuka aykırı olduğu, davacı sigorta şirketinin trafik sigorta poliçesi nedeniyle zarar gören müvekkile yaptığı ödemenin hukuka uygun olup müvekkil açısından sebepsiz zenginleşme teşkil etmediği, davacının dava dışı sigortalının aracın çalınmasında kusurlu olmadığı ve bunu önlemek için gerekli bütün dikkat ve özeni gösterdiğini ispatlaması gerektiğini, aksi halde davacı sigortanın talepte bulunamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, zmms poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunan davalıya yapılan ödemenin yersiz olduğu ve davalının sebepsiz zenginleştiği iddiası ile yapılan ödemenin iadesi amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Kaza ve hasar fotoğrafları, kaza tutanağı,
– İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma sayılı dosyası,
-Davacı sigorta tarafından sunulan poliçe ve hasar dosyası,
-İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosya sureti,
-Türkiye Noterler Birliğinin 08/02/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişi … ve …’in 04/04/2022 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
İii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Aracın makul tamir süresi ile aynı vasıftaki aracın kiralanması için gerekli olan bedel ve davacının aracını kullanamadığı döneme ilişkin olarak bakım giderleri, amortisman vs. gibi tasarruf ettiği miktarlar da düşülmek suretiyle araç mahrumiyet bedeli bedeli belirlenir. Ancak aracın tamiri ekonomik değilse yani araç pert total ise zarara uğrayan araçla aynı vasıfta ikame aracın satın alınması için geçecek makul süre üzerinden araç mahrumiyet bedelinin belirlenmesi gerekir. (Bu yöndeki kararlar için bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/7867 Esas, 2017/1668 Karar sayılı ilamı ve benzer kararları).
6100 Sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesi ve rapor alınması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacının, davalı aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 30/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 04/10/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davacının …, … ve … plakalı araçların … tarihinde kazaya karıştığı, … plakalı aracın kurumları nezdinde zmms sigortalı olduğu, bu kazada zarara uğrayan… plakalı aracın maliki olarak davalıya 31/01/2018 tarihinde 6.725,81 TL ödeme yapıldığı, sigortalı araç sürücüsünün kaza sonrası firar etmesi nedeniyle sigortalı işletene karşı rücu işlemlerinin başlatıldığı, bu sırada kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza sırasında çalınmış olduğunun sigortalı tarafından bildirildiği, bunun üzerine davalıya yapılan ödemenin davalıdan iadesinin istenildiği, davalının ödeme yapmaması üzerine davalı aleyhinde takibe girişildiği, kaza sırasında araç çalınmış olduğundan davalının söz konusu zararının zmms poliçesi kapsamında olmadığı, davalının sebepsiz zenginleştiği, takibe yaptığı itirazın haksız olduğunu iddia ettiği ve iş bu dava ile itirazın iptali isteminde bulunduğu, davalının ise zamanaşımı definde bulunduğu, sebepsiz zenginleşme bulunmadığı, zararın zmms teminat limiti kapsamında olduğunu savunduğu, taraflar arasında takip ve davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, söz konusu hasarın zmms poliçesi kapsamında olup olmadığı, davacının davalıya yapmış olduğu ödemenin iadesini isteyip isteyemeyeceği, davalının takibe itirazında haklı olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 82.maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkının, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlayarak 2 yıl ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesi ile zamanaşımına uğradığı, dava konusu uyuşmazlıkta davacı sigorta şirketinin davalıya ödeme yaptıktan sonra dava dışı sigortalısına araç sürücüsünün kaza mahalinden firar etmiş olması sebebiyle rücu işlemleri başlattığı, 02/02/2018 tarihli ödeme ihtarında bulunduğu, davacının dava dışı sigortalısı aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında söz konusu rücu alacağına ilişkin takip başlattığı, takibin dava dışı sigortalının itirazı üzerine durduğu, davacı tarafından dava şartı kapsamında dava dışı sigortalısı aleyhinde arabuluculuk başvurusu yapıldığı, bu kapsamda 29/04/2021 tarihinde arabuluculuk görüşmeleri sırasında çalınma olgusundan haberdar olduğunu bildirdiği, davacı tarafından sunulan İstanbul Arabuluculuk Bürosunun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında davacı sigorta ile dava dışı sigortalısı arasında arabuluculuk sürecinin 29/04/2021 tarihinde başladığı ve sürecin 04/06/2021 tarihinde sona erdiği, dava dışı sigortalının İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasına yapmış olduğu 10/08/2020 tarihli borca itirazında aracın çalındığından bahsetmediği dikkate alındığında davacı sigortanın arabuluculuk görüşmelerinin başladığı 29/04/2021 tarihinde çalınma olgusundan haberdar olduğuna ilişkin beyanına itibar edilmesi gerektiği, 2 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin bu tarih olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tarih esas alındığında takip ve dava tarihi ile davalıya yapılan ödeme tarihleri itibariyle dava konusu alacağın 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine uğramadığı, davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Davacı nezdinde 21/11/2017-21/11/2018 tarihleri arasında zmms sigortalı olan … plakalı aracın poliçe dönemi içerisinde … tarihinde park halinde bulunan davalının maliki olduğu… ve dava dışı … plakalı araçlara çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiği, … plakalı araç maliki olan davalıya davacı sigorta tarafından 31/01/2018 tarihinde 6.725,81 TL ödeme yapıldığı, davacı sigorta tarafından kaza sırasında sigortalı aracın çalındığı ve bu durumda sorumluluklarının bulunmadığı, hasarın poliçe teminatı dışında olduğu, davalıya yapılan ödemenin yersiz olduğu ve iadesi gerektiği iddia edilmiş ve bu iddiaya ilişkin olarak dava dışı sigortalının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma dosyası dayanak olarak gösterilmiş ise de davaya konu kazanın … tarihi saat …’de meydana geldiği, davacı sigortalısı sürücüsünün kaza mahallinden firar ettiği, bu durumun kolluk tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağı ile sabit olduğu, dava dışı sigortalı … Mobilya Ltd Şti yetkilisi …’un bu tarihten 1 gün sonra 25/12/2017 tarihinde saat 15:27’de kolluğa oto hırsızlığı gerekçesi ile müracaat ettiği, müracaatında “…… günü aracımı park ettikten sonra ikametime gittim. … günü işyerimde çalışan … beni saat 03.00 civarında aramış ancak telefonum sessizde olduğundan sabah saat 08:30’daki çağrıyı görerek açtığımda … plakalı aracımın çalındığını ve daha sonra kaza yaptığını öğrendim. Daha sonra aracımın trafik polisleri tarafından yediemin deposuna çekildiğini öğrendim. Bu olaydan benim maddi zararım tahmini 2.000-2.500 TL civarındadır. Benim aracımı çalarak kaza yapan kişi yada kişilerden bulunması halinde davacı ve şikayetçiyim…” şeklinde beyanda bulunduğu, soruşturmanın İzmir CBS’nın …/… sırasına kaydedildiği, yapılan tüm araştırmalarda görgü tanığı ile kamera kaydına rastlanmaması nedeniyle şüphelinin tespit edilemediği, bu nedenle soruşturmanın daimi aramaya alındığı, mahkememizce alınan 07/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacı sigortalısına ait … plakalı aracın motor kontrol üniteli bir araç olduğu, motorun çalıştırılması için kontak anahtarına ihtiyaç bulunduğu, aracın düz kontak yapılarak çalıştırılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle aracın kontak anahtarı ile çalıştırılarak yürütüldüğü ve bu şekilde dava konusu kazanın meydana geldiği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, KTK’nun 107 maddesine göre işletenin, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasp edilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse sorumluluktan kurtulabileceği, dava konusu sigortalı araç üzerinde kaza sonrasında herhangi bir görgü tespit tutanağı düzenlenmediği ve ayrıca parmak izi incelemesine girişilmediği, bu nedenle dava konusu aracın kaza sırasında çalınmış olduğuna ilişkin davacı sigortalısının soyut iddiası dışında herhangi bir delil bulunmadığı, ayrıca aracın çalındığı kabul edilse dahi dava dışı sigortalının aracın çalınmamasına ilişkin gerekli dikkat ve özeni gösterdiğinden bahsedilemeyeceği, bununla birlikte KTK’nun 95 ve ZMMS Genel Şartlarının B.4 maddesi uyarınca zarar görene ödemede bulunan sigortacının tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceği, ancak kendi sigorta ettirene rücu edebileceği, davacı sigortanın rücu hakkının bulunup bulunmaması ile söz konusu kazada sigortalı aracın verdiği zararın zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamı içinde olup olmadığı hususlarının birbirinden farklı olduğu, somut olayda poliçe kapsamında kalan hasar nedeniyle davalıya yapılan ödemenin yersiz olduğundan bahsedilemeyeceği, davacının dava dışı sigortalısının çalınma nedeniyle işleten sıfatının bulunmadığını/ortadan kalktığını ispatlamadığı, bu nedenle davalıdan talepte bulunamayacağı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davalı tarafından kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, davacı sigortanın davalı aleyhinde başlattığı takibin haksız ve açıkça kötüniyetli olduğunun davalı tarafından ispatlanmadığı, anlaşılmakla davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE
3-Alınması gerekli 80,70 TL peşin harcının davacı tarafından yatırılan 151,00 peşin harçtan mahsubu ile 70,30 TL harcın karar kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4 maddesine göre hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
7-İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
8-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir CBS’nin …/… soruşturma dosyası aslının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri 11. ve 20. Hukuk Daireleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA