Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/94 E. 2022/157 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/94
KARAR NO : 2022/157

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2021
KARAR TARİHİ : 23/02/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili
şirketin alacağının tahsili amacıyla İzmir 15. İcra müdürlüğü …/… E. dosyası
üzerinden davalı hakkında cari hesaptan kaynaklanan alacak sebebiyle icra takibi
başlatıldığı, davalı borçlunun takibi durdurduğunu, açıklanan nedenlerle davalının
itirazının iptaline ve takibi takip tarihi itibariyle işleyecek faiz, vekalet ücreti ve tüm
ferileri ile birlikte devamına, alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar
tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında mal temininden kaynaklanan cari hesap ilişkisi bulunduğunu,
müvekkili şirketin davacı firmaya hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkili şirket bu
zamana kadarki tüm ödemelerini eksiksiz bir şekilde yerine getirildiğini, davacı yanın
tamamen kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine bahse konu icra takibini başlattığını,
tüm bu hususların yargılama sırasında tarafların ticari defterleri üzerinde yapılacak
bilirkişi incelemesi, taraflar arasındaki cari hesap hareketleri, BA-BS beyannameleri
incelendiğinde de sabit hale geleceği beyanıyla davanın reddini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, vade farkına ilişkin faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir 15. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası
-Tarafların ticari defter ve kayıtları, Cari Hesap,
-Bilirkişi …’nun 10/02/2021 tarihli bilirkişi raporu,
-Bilirkişi …’nın 28/12/2021 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacının, davalı aleyhinde İzmir 15. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında cari hesap alacağına ilişkin takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 26/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 24/08/2020 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davalı borçlunun asıl alacak yönünden itirazının iptalinin talep edildiği, mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtların incelenmesine karar verildiği, öncelikle davalının ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, taraflar arasındaki mal alım satım ilişkisinin 2019 yılı Ağustos ayında başladığı ve aynı ayda sona erdiği, davacının davalıya 2019 yılında toplam 327.390,84 TL satış faturası düzenlediği, bu faturalar karşılığında davalının davacıya toplam 331.525,10 TL ödeme yaptığı, davalının davacıya 4.134,26 TL fazla ödeme yaptığı, 2019 yılı Eylül ayından itibaren takip tarihine kadar davacının davalıya fiyat farkı, vade farkı, pos cihazı ve iade açıklamalı faturalar düzenlediği ve bu faturaların davalı tarafından aynı şekilde iade edildiği, takip tarihi itibariyle davalı defterlerine göre davacının davalıdan 16.924,94 TL alacaklı göründüğü, bu tutarın takibe konu asıl alacak tutarından 0.9 TL eksik olduğu, söz konusu alacak tutarının mal alım bedelinden fazla ödenen 4.134,26 TL’nin mahsubu ile davacının davalıya düzenlediği 21.059,20 TL’lik vade farkı fatura bedelinin düşülmesi sonucu oluştuğu, davacı tarafından düzenlenen faturalarda “Belirtilen ödeme vadesine uyulmaması halinde aylık %2 vade farkı uygulanır, satılan mal geri alınmaz” ibaresinin bulunduğu, vade farkı faturasında hesaplama şeklini açıklayan herhangi bir bilgi bulunmadığı, yine taraflar arasında vade farkı veya fiyat farkı düzenlenmesine ilişkin yazılı bir sözleşme veya taraflarca teamül olarak kabul edilen uygulamanın bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede ise, davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2019 yılından beri devam ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 19/11/2019 tarihli 21.059,20 TL’lik vade farkı açıklamalı faturadan kaynaklandığı, vade farkı faturasının davalı tarafından kabul edilmediği, birden fazla kez taraflarca birbirlerine iade edildiği, takibe konu asıl alacağın davalı tarafından yapılan 4.134,26 TL’lik fazla ödemenin mahsubundan sonra oluştuğu, davacı defter ve kayıtlarına göre davacının takibe konu asıl alacak tutarında davalıdan alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, ticari defter ve kayıtların incelenmesine göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın 19/11/2019 tarihli 21.059,20 TL’lik vade farkı faturasından kaynaklandığı, taraflar arasında davacının vade farkı talep edip edemeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunduğu, davacı tarafından söz konusu fatura düzenlenmiş ve davalıya birçok kez gönderilmiş ise de bu faturanın davalı tarafından davacıya aynı şekilde defalarca iade edildiği, takip tarihi itibariyle bu fatura davalı ve davacı defterlerinde kayıtlı ve davacı bu faturadan kaynaklı olarak davalı tarafından daha önce yapılan 4.134,26 TL’lik fazla ödeme mahsup edildikten sonra takibe konu asıl alacak tutarında alacaklı görünmekte ise de takip tarihinden sonra söz konusu faturanın davalı tarafından tekrar davacıya iade edildiği, bu sürecin iş bu dava tarihine kadar devam ettiği, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih 2001/1 esas, 2003/1 karar sayılı kararına göre, vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme ya da teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerektiği, taraflar arasında yazılı şekilde yapılmış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalardaki bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödeneceği ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK’nun 21/2. maddesi uyarınca 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durum sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup, vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceği, somut olayda taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu sabit olmakla birlikte vade farkı istenebileceğine dair herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, ayrıca yerleşik Yargıtay uygulamasına göre teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerektiği, incelenen taraf ticari defter ve kayıtlarına göre vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında yerleşik bir teamülün de bulunmadığı, davalı tarafından davacıya vade farkı olarak yapılan herhangi bir ödemenin söz konusu olmadığı, davacının düzenlediği ve davalıya gönderdiği tüm vade ve fiyat farkına ilişkin faturaların davalı tarafından davacıya iade edildiği, davacının tek taraflı olarak düzenlemiş olduğu faturalarda “Belirtilen ödeme vadesine uyulmaması halinde aylık %2 vade farkı uygulanır, satılan mal geri alınmaz” şeklinde yapmış olduğu belirleme ve uygulamanın davalı yönünden sonuç doğurmayacağı, mahkememizce alınan bilirkişi raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davalı, davacının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek kötüniyet tazminatı talep etmiş ise de, taraflar arasında ihtilaflı olan hususun takip ve dava konusu edilmesinin kötüniyet teşkil etmediği, yasal hakkın kullanılması mahiyetinde olduğu ve ayrıca davacının kötüniyetli hareket ettiğinin ispatlanmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 289,04 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 208,34 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 2020/7230 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 15. İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasının mercisine İADESİNE, Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)