Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/887 E. 2022/1050 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/887 Esas
KARAR NO : 2022/1050

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca davalı sigorta nezdinde zmms sigortalı olan … plakalı aracın çarptığı, bu çarpma neticesinde müvekkilinin aracının dava dışı … plakalı araca çarparak durabildiği, müvekkilinin aracında ciddi ve yüksek miktarda maddi hasar meydana geldiği, davalı sigorta sürücüsünün kusurlu olduğunu belirterek meydana gelen zarar nedeniyle 50,00 TL hasar bedeli ve 50,00 TL değer kaybının davalı sigorta tarafından tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tarihi itibariyle poliçe teminat limitinin 43.000,00 TL olduğu, davacıya dava öncesinde 20.000,00 TL hasar bedeli, 5.216,00 TL değer kaybı ödemesi yapıldığı, sorumluluklarının poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğu, davacının tüm zararının karşılandığı, bakiye zararının bulunmadığı, zarara ilişkin hesaplamaların genel şartlara yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri uyarınca motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi zararın (bakiye hasar bedeli, değer kaybı) karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Hasar fotoğrafları, kaza tutanağı,
-Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin 22/12/2021 tarihli yazısı,
-Türkiye Noterler Birliğinin 25/01/2022 tarihli yazısı,
– Davalı sigorta tarafından sunulan poliçe ve hasar dosyası
-Bilirkişi … ve …’in 28/07/2022 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
28/05/2021 tarihinde …, … ve … plakalı araçların çok taraflı, maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, taraflarca trafik kazasına ilişkin olarak maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlendiği, davacının işbu dava ile … plakalı araca ilişkin olarak bakiye hasar bedeli ve değer kaybı talebinde bulunduğu ve zararın … plakalı aracın zmss sigortacısı olan davalıdan tazminini istediği, davalı sigortanın ise, davacının zararının karşılandığı, açık şekilde eksik ödeme olmadığından mahkemece yapılan ödeme gözetilerek davanın reddi gerektiği, sorumluluklarının poliçe teminat limiti ve gerçek zararla sınırlı olduğu, zmms genel şartlarına göre davacının taleplerinin hesaplanması gerektiğini savunduğu, taraflar arasında davacının zararının karşılanıp karşılanmadığı, yapılan ödemenin eksik olup olmadığı ve bakiye zararının bulunup bulunmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında doğrudan sözleşme ilişkisi bulunmamasına ve sorumluluk sigortaları TTK’da düzenlendiğine göre mutlak ticari dava niteliğindeki somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Mahkememizce davacıya ait aracın trafik tescil kayıtları ile geçmiş hasar kayıtları ve dava konusu olaya ilişkin hasar dosyasının dosyaya kazandırıldığı ve dosyanın kusur ve hesap yönünden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetinden alınan 28/07/2022 tarihli rapora göre, kazanın kontrolsüz kavşakta meydana geldiği, davalı sigorta sürücüsünün kontrolsüz kavşağa geldiğinde sağında gelmekte olan davacı aracına geçiş önceliği tanıması gerektiği, bu kurala riayet etmediği, mevcut süratiyle kavşağa giriş yaptığı, kazanın meydana gelmesinde etken olduğu, davacı sürücüsünün ise kontrolsüz kavşağa yaklaşırken hızını yavaşlatması, tedbirli davranması gerekirken bu kurala uymadığı, kazanın meydana gelmesinde etken olduğu, park halinde bulunan dava dışı … plakalı araç sürücüsünün ise kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığı, kusursuz olduğu, davacı aracının ön kısım, sol yan kısım ve sağ yan kısımlarından hasar gördüğü, davalı sigorta tarafından yapılan ekspertizde onarım bedelinin yedek parça, işçilik, kdv dahil iskontolu olarak 23.600,00 TL, iskontosuz ise 32.840,67 TL olarak hesaplandığı, ancak davacıya eksper raporu doğrultusunda anahtar teslim onarım bedeli olarak 20.000,00 TL ödeme yapıldığı ve hasar dosyasının kapatıldığı, kaza ile hasarın uyumlu olduğu, dava konusu aracın onarımının ekonomik olduğu, kusur değerlendirilmesi yapılmaksızın ve davacıya dava öncesinde yapılan ödeme gözetilerek iskontolu onarım bedeline göre davacının bakiye hasar alacağının 3.600,00 TL, iskontosuz ise 12.840,67 TL olduğu, serbest piyasa rayiçlerine göre aracın piyasa değerinin kaza öncesinde 125.000,00 TL olduğu, davacı aracının kaza sonrası onarılmış haldeki rayicinin ise 108.500,00 TL olduğu, meydana gelen kaza nedeniyle araçtaki değer kaybının 16.500,00 TL olduğu, buna göre davacının kusur değerlendirilmesi yapılmaksızın davalı sigorta tarafından dava öncesinde yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra bakiye 11.374,00 TL değer kaybı talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu kazada davacı aracının ön kısım, sol ve sağ yan kısımlarından hasarlandığı, uyuşmazlığın davacının gerçek zararının karşılanıp karşılanmadığı ve yapılan ödemenin eksik olup olmadığı hususlarında olduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre gerçek zararın ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle sağlanacağı, orijinal parçalara göre hasar bedelinin belirlenmesi gerektiği, onarım bedeli araç rayicinin % 50’sini aşmadığı müddetçe aracın tamirinin ekonomik olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmamasına göre işleten ve haksız fiil faili sürücünün sorumluluğunu üstlenen zmms sigortacısının yedek parçaya ilişkin iskonto uygulama hakkına sahip olmadığı ve ayrıca aracın onarımı yapılsın veya yapılmasın zarar görenin hasar bedelini kdv’si ile birlikte ödemek zorunda olduğu, bu nedenle davacının hasar bedelini serbest piyasa rayiçleri üzerinden orijinal yedek parça, işçilik bedeli ve kdv toplamı ile birlikte talep edilebileceği, ancak bu şekilde gerçek zararın karşılanabileceği, ayrıca davacının değer kaybına ilişkin zararının hesaplanmasında aracın marka, modeli, kullanılmış düzeyi ile meydana gelen hasarın niteliğine ve serbest piyasa rayiçlerine göre aracın kaza öncesi hali ile kaza sonrasındaki onarılmış hali arasındaki farkın esas alınması gerektiği, bu nedenle davalı sigortanın daha az hasar bedeli ve değer kaybı ödemesi gerektiği konusundaki savunmasının meydana gelen hasar, dava konusu aracın niteliği ve özellikleri itibariyle yerinde olmadığı, dava konusu kazanın kontrolsüz kavşakta meydana geldiği, davalı sigorta sürücüsünün sağında gelmekte olan davacı aracının sol arka yan kısımlarından çarpması sonucunda davacı aracının savrularak dava dışı … plakalı araca çarptığı böylece davacı aracının ön kısım ve sağ ve sol yan kısımlarından hasar gördüğü, mahkememizce alınan kusur bilirkişi raporunda her ne kadar davacı sürücüsünün kontrolsüz kavşağa yaklaşırken hızını yavaşlatmadığı gerekçesi ile müşterek kusur atfedilmiş ise de davalı sigorta sürücüsüne ait aracın davacı aracına çarpma bölgesi dikkate alındığında, davacı aracının davalı aracından önce kavşağa giriş yaptığı ve kavşak içerisinde iken davalının çarpmasına maruz kaldığı, bu halde davacı sürücüsünün kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığı, kazanın münhasıran davalı sigorta sürücüsünün kontrolsüz kavşakta geçiş önceliğine uymaması ve kavşağa yaklaşırken mevcut hızını sürdürmesinden kaynaklandığı, bu sebeple davalı sigorta sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu kabulünün dosya kapsamı ve kazanın meydana geliş şekline göre hakkaniyete daha uygun olduğu, davacının davalı sigorta sürücüsünün kusuru oranında uğradığı zararı talep edebileceği, bilirkişi tarafından davacının hasar bedeline ilişkin zararının kdv, işçilik ve yedek parça dahil olmak üzere iskontosuz olarak toplam 32.840,67 TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde hasar bedeline ilişkin 20.000,00 TL ödeme yapıldığına göre davacının hasara ilişkin bakiye zararının 12.840,67 TL olduğu ve bu miktar üzerinden talepte bulunabileceği, yine davacının değer kaybına ilişkin zararının bilirkişi tarafından serbest piyasa rayiçlerine göre 16.500,00 TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde değer kaybına ilişkin 5.126,00 TL ödeme yapıldığına göre davacının değer kaybına ilişkin bakiye zararının 11.374,00 TL olduğu, böylece davacının karşılanmayan bakiye zararının toplam 24.214,67 TL olduğu, ancak kaza tarihi itibari ile davalı sigortanın poliçe teminat limitinin 43.000,00 TL olduğu, davacıya dava öncesinde davalı sigorta tarafından toplam 25.216,00 TL ödeme yapılmakla davalı sigortanın sorumluğunun bakiye poliçe teminat limiti olan 17.784,00 TL ile sınırlı olduğu, her ne kadar davalı sigorta tarafından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamının geçmişe etkili olmadığı savunulmuş ve hasar bedeli ile değer kaybı hesabına ilişkin hesaplamanın zmms genel şartlarına göre yapılması istenilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, bu nedenle davacının genel hükümlere göre uğradığı gerçek zararı talep edebileceği, … plakalı aracın 06/04/2021-06/04/2022 tarihleri arasında ve kaza tarihi itibariyle zmss sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri kapsamında kalan davacının bakiye hasar ve değer kaybı zararından sorumlu olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği, davacı vekilinin dava değerini 23/09/2022 tarihinde değer artırım dilekçesi ile arttırdığı, davacı her ne kadar değer arttırım dilekçesinde davalıdan toplam 17.874,00 TL talep etmiş ise de davalının bakiye poliçe teminat limitinin 17.784,00 TL olduğu, davalının bu tutarla sınırlı şekilde sorumluluğu olduğu, davalı sigortanın bakiye hasar bedeli yönünden kısmi ödeme yaptığı 26/07/2021, bakiye değer kaybı yönünden ise yine aynı şekilde kısmi ödeme yaptığı 06/12/2021 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, davacının bu tarih itibariyle faiz talep edebileceği, dava konusu aracın niteliğine ve davacının sıfatına göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, mahkememizce alınan hesap bilirkişi raporunun yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, davalı sigorta tarafından yapılan ekspertiz, davacı tarafından sunulan kaza ve hasara ilişkin fotoğraf ve kayıtlar ile diğer dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı vekili davacının zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde kendisini vekille temsil ettirdiğini bu nedenle arabuluculuk aşaması için vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiş ise de, 03/09/2022 tarihinden itibaren yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 16. Maddesi ile 29/05/1957 tarihli 1957/4-6 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının birlikte değerlendirilmesi zorunludur. Hüküm tarihinde yürürlükte olan 2022 yılı AAÜT 16. Maddesinde; “…- (1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşmasağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacakavukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarıncahesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerinioluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerdeaşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para iledeğerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculukanlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına görehesaplanan ücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir. Şu kadar kimiktarı 15.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlıkücreti, bu maddenin (c) bendinde yer alan maktu ücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para iledeğerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucundaarabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikincikısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktuücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ilesonuçlanması halinde, avukat, 2.400,00 TL maktu ücrete hak kazanır. Ancak,bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ilesonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilinavukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeyegöre belirlenir…” düzenlemesi mevcuttur.
Maddenin başlığı Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret olup, madde de bu faaliyetler sırasında Avukat ile temsil edilme sebebiyle hak kazanılan Avukatlık ücretine ilişkindir. Arabuluculuk sürecinde Avukat ile temsil halinde hüküm tarihine göre 2.400,00 TL ücrete hak kazanıldığı açıktır. Dolayısıyla Avukat ile temsil olunan taraf için bu borç doğmuştur ve yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu bir yargılama gideridir. Ancak maddenin (ç) bendinde; “…aynı vekille dava yoluna gidilmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu tarifeye göre belirlenir…” hükmü nazara alındığında aynı vekille dava açılıp, temsil edilme halinde eldeki davada olduğu gibi davacı taraf lehine hükmolunan vekalet ücreti içerisinde bu miktarında olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde yargılama gideri olarak kabul edilen Avukatlık ücreti (ç) bendi göz ardı edilerek 9.200,00+2.400,00= 11.600,00 TL olacaktır. Halbuki (ç) bendi uyarınca mahsup yapılması zorunlu olduğundan davacı için 9.200,00-2.400,00=6.800,00 TL tarifeye göre dava sırasında temsil, +2.400,00 TL’de arabuluculuk sürecinde aynı vekil ile temsil edildiğinden hak kazanılan yargılama gideri olan avukatlık ücreti 9.200,00 TL’dir. Mahkememizce davacı yararına dava ve duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden vekalet ücreti hüküm altına alınmış olmakla ayrıca arabuluculuk aşaması için 2.400,00 TL vekalet ücreti takdirine gerek olmadığından davacı vekilinin arabuluculuk aşamasına ilişkin olarak vekalet ücreti talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Benzer yöndeki karar için bkz.İstanbul BAM 30 H.D’nin 2020/2455 esas, 2021/958 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 17.784,00 TL’nin 9.630,00 TL’sinin 26/07/2021, bakiye 8.154,00 TL’sinin ise 06/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile (Davalı … Sigorta A.Ş 2021 yılı itibariyle zmms poliçe teminat limiti ile sınırlı sorumlu olmak kaydı ile) davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 1.214,82 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 305,00 TL ıslah harcı toplamı olan 364,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 850,52 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 305,00 TL ıslah harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 117,50 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 2.041,10 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi nedeniyle tarafların haklılık oranına göre (17.784,00/17.874,00=0.99) 2.030,82 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkrası uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkrası uyarınca 90,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2022

Katip …
E İMZA

Hakim …
E-İMZA