Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/879 E. 2021/1072 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/202 Esas
KARAR NO : 2021/1029

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/02/2018
KARAR TARİHİ : 18/11/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesiyle; Davacı asilin, 31/10/2008 tarihinde … Sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kusuru ile sebebiyet verdiği kaza neticesi ağır yaralandığını, … plakalı aracın kaza anında davalı sigortaya ZMS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu kaza anında geçerli kişi başı ölüm/sakatlık poliçe limitinin 125.000 TL olduğunu, her ne kadar davanın … Sigortaya yöneltilmiş ise de yargılama anında kusur durumunun değişmesi halinde dahi KTK 99/2 uygulanarak tam kusura göre hasar bedelinin davalıdan tahsili gerektiğini, dava açılmadan KTK 97 madde hükmü gereği davalı tarafa başvuruda bulunulduğunu ödemede bulunulmadığından bu davanın açıldığını, HMK 107 madde gereği kısmi açılan dava değerini bilirkişi hesabına göre artırma haklarını saklı tutarak şimdilik 15.000 TL maluliyetten doğan davanın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA DEĞERİNİN ARTTIRILMASI: Davacı vekili sunmuş olduğu 06.09.2021 tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde 15.000 TL olarak talep edilmiş olan tazminat tutarını 50.405,69 TL daha arttırarak toplamda 65.405,69 TL’nin davalıdan işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle ; motorlu araç kazalarından doğan tazminat taleplerine ilişkin olarak zaman aşımı konusunun 2918 sayılı KTK 109 maddede düzenlendiğini davanın zaman aşımı süreleri geçtikten sonra açıldığından zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın reddi gerektiğini, Yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan doğrudan dava açma hakkı KTK 97 madde ile ortadan kalktığını dava öncesinde sigorta kuruluşuna başvuru zorunluğunun doğduğunu, kazanın 31/10/2008 tarihinde meydana geldiğini, davanın 06/02/2018 tarihinde ceza zamanaşımı süresi dahi dolduktan sonra açıldığını, bu nedenle zamanaşımı nedeni ile reddi gerekirken müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin KTK 91 maddesi ve ZMMS uyarınca sigortalısının kusuru ile 3 şahıslara verdiği zararın poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle yükümlü olduğunu, kusur oranlarının tespiti için uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, maluliyet oranının ATK … ihtisas kurulu marifeti ile tespit ettirilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin faiz sorumluğunun sınırlı olduğunu ve ticari faize hükmedilemeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF BOZMA İLAMINDAN ÖNCEKİ HÜKMÜN GEREKÇESİ : “Davaya konu trafik kazasına ilişkin Eskişehir Çocuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonunda mahkemece … karar sayılı 23/06/2011 tarihli karar ile suça sürüklenen çocuk … hakkında TCK 89/1,89/2-b ,31/3,62/1,50/1-f maddesi gereğince yaptırım kararı verildiği Yargıtay … Ceza Dairesinin … esas, … sayılı 19/09/2013 tarihli kararı ile düzeltilerek onandığı belirlenmiştir.
Dava 31/10/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı …’in yaralandığından dolayı cismanı hasar bedeline ilişkin olarak kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibari ile trafik sigorta poliçesini düzenleyen davalı … aleyhine açılmıştır. Davalı taraf cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Davacı taraf beyanlarında olay tarihinden itibaren 10 yıllık sürenin dolmadığı ceza zaman aşımı süresinin TCK 66. Madde gereği 15 yıl olduğunu bildirmiş ise de, somut olayda TCK 89 . Madde kapsamında TCK 66. Maddesi uyarınca uygulanacak zaman aşımı süresinin 8 yıl olduğu, davacı tarafın kaza tarihi itibari zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği ve bu nedenle KTK 109. Maddenin uygulanamayacağı davaya konu trafik kazasının 31/10/2008 tarihinde meydana geldiği mahkemeizdeki davanın 8 yıllık zaman aşımı dolduktan sonra 06/02/2018 tarihinde açıldığı, belirlenerek davalı tarafın zaman aşımı itirazının kabulü ile, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine ilişkin” olarak mahkemece yapılan yargılama neticesinde … Esas, … Karar ve 06.02.2018 tarihli karar ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF BOZMA İLAMI : İzmir BAM … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararı ile ” Dava, TBK’nın 54/3. maddesi uyarınca davalı nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan aracın yaya olarak bulunan davacı küçüğe çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasından doğan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle zamanaşımına uğrayan davanın reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı tarafa dava dilekçesi cevap süresi içinde usulüne uygun olarak davanın açıldığı tarih itibarıyla KTK’nın 119. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
KTK’nın 109/1. maddesine göre trafik kazalarından doğan cismani zarar sebebiyle maddi tazminat davalarında zamanaşımı süresi zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta ise, kaza 31.10.2008 tarihinde meydana gelmiş, davacı …’a, davalı şirkete sigortalı aracın çarpması sebebiyle dosyaya sunulan devlet hastanesi raporlarından ve olayla ilgili Eskişehir CBS tarafından başlatılan hazırlık soruşturmasında alınan adli tıp kurumu raporuna göre davacı …’da kaza nedeniyle (4) ağır derecede kırık oluşturacak şekilde yaralanmanın meydana geldiği belirlenmiş ise de zararın niteliği tam olarak tespit edilmiş değildir. Zira, zararın boyutu, ağırlığı iş bu davada ATK’dan alınacak maluliyet raporu ile tespit edilecektir. Kaldı ki iş bu davanın açıldığı 06.02.2018 tarihi itibarıyla, kazanın meydana geldiği 31.10.2008 tarihinden itibaren KTK’nın 109/1. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanşaşımı süresi de dolmamıştır. Mahkemece yapılacak iş tüm tedavi evrakları ile birlikte dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek yaralanan kişinin önceden verilmiş raporları, tedavi evrakları incelenmek suretiyle kaza tarihi olan 31.10.2008’den sonra hangi tedavileri gördüğü, tedavisinin sonlandırıldığı tarihin belirlenerek yaralanma ve maluliyet durumu konusunda alınacak raporda, kazadan sonra gelişen bir durum olup olmadığı, maluliyetin gelişen bir durumdan ortaya çıkıp çıkmadığı, hangi tarihte maluliyet durumunun saptanabilir olduğu, yönünde denetime elverişli rapor alınarak, cevap dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı def’inin buna göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde bu konuda araştırma yapılarak delil toplanmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığının ve kaldırılması gerektiğinin tespitinden sonra çözülmesi gereken diğer bir sorun, istinaf incelemesini yapan Dairemizce, ilk derece mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra nasıl bir karar verileceği noktasında toplanmaktadır. HMK’nın 341. vd. maddelerinde bir kanun yolu olarak düzenlenen istinafın amacı, ilk derece mahkemesince verilen kararın denetlenmesi ve kararın yerinde görülmemesi halinde yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulmasıdır. Burada, temyizden farklı olarak ilk derece mahkemesi kararı yalnızca hukuka uygunluk yönünden değil maddi yönden de denetlenmektedir. İlk derece mahkemesi kararı yerinde değilse kural olarak istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırması ve ilk derece mahkemesi yerine gerekirse yeniden yargılama da yaparak karar vermesi gerekir. Ancak, HMK’nın 353/1-a. maddesinde düzenlenen yargılamaya ilişkin bazı temel usul hatalarının bulunması halinde ise istinaf incelemesi sonunda yeniden karar verilmesi söz konusu olmayıp, kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. O halde açıklanan bu gerekçe ile davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulüne, kaldırma sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, dosyanın HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre yeniden esası hakkında bir karar verilmek üzere mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” şeklindeki gerekçeyle mahkememizin önceki hükmünün kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
DELİLLER:
1-Davalı … şirketlerinden dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak hasar dosyalarının birer sureti getirtilerek dosyamız arasına eklenmiştir.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacının maluliyet oranının tespiti açısından İstanbul ATK … İhtisas Dairesi’nden maluliyet raporu alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen 01.11.2019 tarihli raporda ; dava konusu trafik kazası nedeniyle davacının, Meslekte Kazanma Gücü Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %3,3 oranında malul kaldığı, tıbbi iyileşme süresinin ise 9 ay olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
3-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında dosyaya sunulan ve İstanbul ATK … İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda davalı tarafın zamanaşımı def’inin değerlendirilebilmesi açısından İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararında belirtilen hususlarla ilgili herhangi bir tespit yapılmadığı anlaşılmakla, dosyanın yeniden İstanbul ATK … İhtisas Dairesine gönderilerek İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin dosyamızda mevcut … Esas, … Karar sayılı kararının içeriğinde belirtildiği üzere “… yaralanan kişinin önceden verilmiş raporları, tedavi evrakları incelenmek suretiyle kaza tarihi olan 31.10.2018 ‘den sonra hangi tedavileri gördüğü, tedavisinin sonlandırıldığı tarihinin belirlenerek yaralanma ve maluliyet durumu konusunda alınacak raporda kazadan sonra gelişen bir durum olup olmadığı, maluliyetin gelişen bir durumdan ortaya çıkıp çıkmadığı, hangi tarihte maluliyet durumunun saptanabilir olduğu …” hususuna ilişkin de inceleme ve değerlendirme yapılmasına karar verilmiş olup, İstanbul ATK … İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 03.09.2020 tarihli raporda ; dava konusu trafik kazası nedeniyle davacının, Meslekte Kazanma Gücü Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %3,3 oranında malul kaldığı, tıbbi iyileşme süresinin ise 9 ay olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında aynı yönde yeniden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen 10.03.2021 tarihli ek raporda; dava konusu kaza tarihi olan 31.10.2008 tarihinde sol tibia proksimal metafiz nondeplase ve tibia cisim minimal deplase kırığı nedeniyle opere edildiği, TEN yapıldığı, 25.05.2009 tarihinde kaynama olması üzerine implant çıkarma operasyonu yapıldığı, tedavisinin bu tarihte tamamlandığı ancak sonrasında aralıklı kontrollerinin yapıldığı, sol bacakta kırığa bağlı kısalık tespit edildiği, kişide kazaya bağlı gelişen sol tibia proksimal metafiz nondeplase ve tibia cisim minimal deplase kırığı nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre Meslek Grup No: 1, A Cetveli XII. Liste, Arıza Sıra No: 32-Tibia, fibulanın veya krurisin iyileşmiş, komplikasyonsuz kırıkları, a-Tek taraflı, Arıza Ağırlık Ölüsü: 1, D Cetveline göre; 5, E Cetveline göre; 3,3 (üçvirgülüç) olarak maluliyetinin hesaplandığı, kişinin maluliyetinin kazaya bağlı gelişen bir durum olduğu, kişide kaza tarihinde oluşan sol tibia kırığı iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, maluliyetinin iyileşme süresi tamamlandıktan yani kazadan en az 9 (dokuz) ay sonra belirlenebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
4-Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacının tazminat isteminin yerinde olup olmadığının tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, aktüer bilirkişi … ve makina mühendisi bilirkişi … tarafından düzenlenen 12.08.2021 tarihli raporda ; Dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı dava dışı malik … olan … plakalı aracın dava dışı sürücüsünün birinci derecede hatalı ve kurallara aykırı davrandığı, davacı mağdur yaya …’in ise kazada hatalı bir davranışının bulunmadığı, sürücü belgesi bulunmayan küçük yaştaki oğluna otomobil kullandırması sebebiyle …’ ye izafe edilen tam kusur dışında, babası …’ ye ayrıca kusur izafe edilip edilemeyeceği hususunun hukuki bir konu olduğu ve Yüksek Mahkemenin takdirinde bulunduğu, davacının %3,3 maluliyet oranı dikkate alındığında 65.405,69 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, hesaplanan zararın davalı tarafından düzenlenen ZMMS limiti içerisinde kaldığı, sigortalı aracın hususi otomobil vasfında olduğu, sigortacıya dava açılmadan önce yapılan başvuruya 8 iş günü ilavesi ile 12.01.2018 tarihine ulaşıldığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLER- DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL:
Dava; trafik kazası nedeniyle cismani zarardan kaynaklı daimi iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Her ne kadar iş bu dava dava tarihi itibariyle 06.02.2018 tarihinde davacı küçüğe velayeten anne ve babası olan … ve … tarafından açılmış ise de, davacı küçüğün 27.05.2001 doğumlu olduğu ve dava devam ederken 18 yaşını doldurmuş olması nedeniyle davacı adına 07.09.2021 tarihli vekaletname dosyaya sunulmuş olup, taraf teşkili bu şekilde sağlanmıştır.
Dava konusu olay tarihinde dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya konumunda bulunan davacı …’e çarpması neticesinde 31.10.2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda davacı küçüğün yaralandığı, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … tarafından kaza tarihini de kapsar şekilde 30.06.2008-30.06.2009 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalanmış olduğu dosya kapsamı belgelerden anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf davaya konu trafik kazası nedeniyle davacıda daimi maluliyet oluşup oluşmadığı, bu kapsamda davacı tarafça talep edilen tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı ve davalının sigorta poliçesi kapsamında kendisinden talep edilen tazminattan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2918 Sayılı Yasa’nın 109/1.maddesine göre motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza tarihinden başlayarak 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” yine aynı maddenin 2.fıkrasında ise “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Dava konusu olayda bir kişinin yaralanmış olması nedeniyle T.C.K 89 ve 66.maddeleri gereğince uygulanacak ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davaya konu kaza 31.10.2008 tarihinde gerçekleşmiş olup, iş bu dava ise 06.02.2018 tarihinde açılmıştır.
Davalı vekili dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde 2918 Sayılı Yasa’nın 109/1.maddesi gereğince iş bu davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi talep etmiştir. İzmir BAM … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, mahkememizce yapılan yargılama sırasında dava konusu trafik kazası nedeniyle iş bu kazaya bağlı davacıda maluliyetin oluşup oluşmadığı, bir maluliyet durumu meydana gelmiş ise dava konusu trafik kazasından sonra maluliyeti ile ilgili olarak gelişen bir durumun söz konusu olup olmadığı ve maluliyetin tam olarak hangi tarihte saptanabilir olduğu hususunda rapor düzenlenmesi açısından İstanbul ATK … İhtisas Dairesi’nden rapor alınmıştır. İstanbul ATK … İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporlarda, dava konusu trafik kazası nedeniyle davacının %3,3 oranında daimi maluliyetinin bulunduğu ve iyileşme süresininde olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Yine İstanbul ATK … İhtisas Dairesi’nden alınan 24.02.2021 tarihli rapor içeriği incelendiğinde ; “mevcut belgelere göre kişinin dava konusu kaza tarihi olan 31.10.2008 tarihinde sol tibia proksimal metafiz nondeplase ve tibia cisim minimal deplase kırığı nedeniyle opere edildiği, TEN yapıldığı, 25.05.2009 tarihinde kaynama olması üzerine implant çıkarma operasyonu yapıldığı, tedavisinin bu tarihte tamamlandığı, ancak sonrasında aralıklı kontrollerinin yapıldığı, sol bacakta kırığa bağlı kısalık tespit edildiği, kişide kazaya bağlı gelişen sol tibia proksimal metafiz nondeplase ve tibia cisim minimal deplase kırığı nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre Meslek Grup No: 1, A Cetveli XII. Liste, Arıza Sıra No: 32-Tibia, fibulanın veya krurisin iyileşmiş, komplikasyonsuz kırıkları, a-Tek taraflı, Arıza Ağırlık Ölüsü: 1, D Cetveline göre; 5, E Cetveline göre; 3,3 olarak maluliyetinin hesaplandığı, kişinin maluliyetinin kazaya bağlı gelişen bir durum olduğu, kişide kaza tarihinde oluşan sol tibia kırığı iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği, maluliyetinin iyileşme süresi tamamlandıktan yani kazadan en az 9 ay sonra belirlenebileceği” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Bu şekilde İstanbul ATK … İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıda oluşan maluliyette kazaya bağlı gelişen bir durumun söz konusu olduğu, bu nedenle mahkememizce yapılan yargılama sırasında alınan maluliyet raporuyla davacının maluliyet durumunun saptanabilir olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olmakla 2918 Sayılı Yasa’nın 109.maddesi gereğince kaza tarihi, dava tarihi ve kazaya bağlı gelişen durumun söz konusu olması nedeniyle maluliyeti ile ilgili olarak mahkememizce alınan raporlar dikkate alındığında iş bu davanın 2918 Sayılı Yasa’nın 109.maddesi gereğince zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı sonuç ve kanaatine varılmış olmakla, davalı vekilinin zamanaşımı def’inin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/4385 Esas, 2020/824 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.)
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı tarafın tazminat isteminin yerinde olup olmadığının tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, makina mühendisi ve aktüer bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda; dava konusu trafik kazasının oluşumunda sigortalı araç olan … plakalı araç sürücüsü …’nin birinci derecede hatalı ve kurallara aykırı davranış sergilediği, davacı mağdurun ise kaza sırasında kaldırımda bulunduğundan meydana gelen olayda kazaya etken hatalı bir davranışının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiş olup, ceza dosyası içerisinde bulunan kusur oranına ilişkin raporlarla da uyumlu olduğu anlaşılan iş bu görüş mahkememizce aynen benimsenmiş olup, dava konusu trafik kazasının oluşumunda davalı sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu, davacı yayanın ise olay esnasında yaya kaldırımında bulunması nedeniyle herhangi bir kusurunun bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yine alınan bilirkişi raporunda dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan hesaplama neticesinde davacının %3,3 oranındaki Meslekte Kazanma Gücündeki Kayıp Oranı nedeniyle 65.405,69 TL sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplandığı ve hesaplanan iş bu tazminatın kaza tarihi itibariyle sigortalı araca ait ZMMS poliçesinin “sakatlanma ve ölüm halinde” 125.000 TL’lik poliçe limiti dahilinde kaldığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiş olmakla aynen benimsenip hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu gereğince davanın kabulüne, 65.405,69 TL maddi tazminatın 12.01.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verme gereği doğmuştur.
2918 Sayılı KTK’nun 99/1 maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup, bu süre içerisinde tazminatın ödenmemesi halinde sigorta şirketi yönünden temerrüt gerçekleşmektedir. Dava konusu somut olayda davacı tarafça davalı … şirketine, 02.01.2018 tarihinde müracat edilmiş olup 8 iş gününün ilavesiyle davalı … şirketinin 12.01.2018 tarihi itibari ile temerrüde düştüğü anlaşılmış olup bu nedenle davalı … açısından temerrüt tarihi olarak bu tarih kabul edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davanın KABULÜNE, 65.405,69 TL maddi tazminatın 12.01.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 4.467,86 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan 223,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.243,92 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından başlangıçta yatırılan toplam 265,04 TL harç, tebligat ve posta gideri 363,34 TL, bilirkişi ücreti 900,00 TL, ATK fatura bedeli 1.944,00 TL olmak üzere toplam 3.472,38 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.302,74 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/11/2021

Katip …

Hakim …