Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/828 E. 2022/631 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/828
KARAR NO : 2022/631

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2021
KARAR TARİHİ : 19/07/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde müvekkile ait … plaka sayılı araç ile … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkil yana ait … plaka sayılı araçta27.585.64-TL (KDV dahil) hasar meydana geldiğini, müvekkile ait … plakalı araç iş bu kaza nedeniyle hasara uğramış olup kusurlu aracın zmms (trafik) poliçesi tanzim eden davalı … Sigorta A.Ş’ne ihbarda bulunulduğunu, hasar dosyası açıldığını, davalı ile aracın onarım bedeli konusunda anlaşamayan müvekkilinin Sigorta Eksperi … atandığını uzman görüşü hasar raporu oluşturulduğunu, ispat yükünün sigortaya ait olduğunu, sigorta şirketinin kısmi ödeme yapmasının, hasar bedelinin bu olduğunu ispatlamadığını, gerçek zararın iskontosuz olarak ödenmesi gerektiğini, aracın değer kaybına uğradığını, … plaka sayılı araç sürücüsünün kazada asli kusurlu olduğunu, kdv’den davalının sorumlu olduğunu, eksper raporu için 413,00 TL ödendiğini, belirterek şimdilik 500 TL hasar bedeli ile 50,00 TL değer kaybı bedelinin temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetki itirazları olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacının hasar ve değer kaybı bedelinin sigortalı aracın kusuru oranında ödendiğini, başka alacak kalmadığını, kusur tespiti yapılması gerektiğini, gerçek zararın zmms genel şartlarına göre belirlenmesi gerektiğini, aracın geçmişinde kazaya karışıp karışmadığının araştırılması gerektiğini, aynı bölgelerde hasar varsa değer kaybı oluşmayacağını, kasko sigortacısından sorulmasını, temerrütün Yargıtay kararlarına göre belirlenmesi gerektiğini, ekspertiz ücreti yönünden sorumluluklarının olmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri uyarınca motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi zararın (bakiye hasar bedeli, değer kaybı) karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Hasar fotoğrafları, kaza tutanağı,
-Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin 26/11/2021 ve 17/01/2022 tarihli yazısı,
-Türkiye Noterler Birliğinin 10/01/2022 ve 10/02/2022 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’in 24/05/2022 tarihli raporu,
-… Sigorta A.Ş nin 20/12/2021 tarihli yazısı ve eki.
-… Sigorta A.Ş nin 23/02/2022 tarihli yazısı ve eki,
-… Sigorta A.Ş nin 24/03/2022 ve 30/03/2022 tarihli yazısı ve eki.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
… tarihinde …, … ve … plakalı araçların çok taraflı, maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, taraflarca trafik kazasına ilişkin olarak maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlendiği, davacının işbu dava ile … plakalı araca ilişkin olarak bakiye hasar bedeli ve değer kaybı talebinde bulunduğu ve zararın … plakalı aracın zmss sigortacısı olan davalıdan tazminini istediği, davalı sigortanın ise, mahkememizin yetkisine itirazda bulunduğu, davacının zararının karşılandığı, açık şekilde eksik ödeme olmadığından mahkemece yapılan ödeme gözetilerek davanın reddi gerektiği, sorumluluklarının poliçe teminat limiti ve gerçek zararla sınırlı olduğu, zmms genel şartlarına göre davacının taleplerinin hesaplanması gerektiğini savunduğu, taraflar arasında mahkememizin yetkili olup olmadığı, davacının zararının karşılanıp karşılanmadığı, yapılan ödemenin eksik olup olmadığı ve bakiye zararının bulunup bulunmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında doğrudan sözleşme ilişkisi bulunmamasına ve sorumluluk sigortaları TTK’da düzenlendiğine göre mutlak ticari dava niteliğindeki somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, davalı sigorta tarafından yetki itirazında bulunulmuş ise de, davaya konu kazanın İzmir ili Gaziemir ilçesinde meydana geldiği, ayrıca davacının İzmir ili Buca ilçesinde ikamet ettiği, 6100 sayılı HMK’nun 16. maddesi uyarınca mahkememizin dava konusu uyuşmazlıkta yetkili olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce davacıya ait aracın trafik tescil kayıtları ile geçmiş hasar kayıtları ve dava konusu olaya ilişkin hasar dosyasının dosyaya kazandırıldığı ve dosyanın kusur ve hesap yönünden bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişiden alınan 24/05/2022 tarihli rapora göre, davalı sigorta sürücüsünün güvenli ve yeterli takip mesafesine uymadığı, meydana gelen kazada kusurlu olduğu, davacı sürüsünün kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığı, kusursuz olduğu, davalı sigorta tarafından yapılan ekspertizde onarım bedelinin yedek parça, işçilik, kdv dahil iskontolu olarak 17.703,92 TL olarak hesaplandığı, davacıya kdv’siz olarak 15.003,32 TL ödeme yapıldığı, davacıya ait aracın arka kısımlarından hasar aldığı, kaza, hasar ve tutanağın uyumlu olduğu, davacı tarafından alınan uzman görüş raporunda işçilik bedeli belirlenmiş ise de işçilik ayrıntısının yer almadığı, davalı sigorta tarafından yapılan ekspertizde ise işçilik ayrıntısı ve bedelinin ayrı ayrı yer aldığı, davalı sigorta tarafından alınan ekspertiz raporunda belirlenen işçilik bedelinin meydana gelen kaza ve serbest piyasa rayiçleri ile uyumlu olduğu, davacı tarafından alınan uzman görüş raporunda yedek parçaya ilişkin olarak teyp, sağ bagaj alt ve üst menteşe ve plaka sol lambası yönünden davalı sigorta tarafından alınan ekspertiz raporu ile farklılık bulunduğu, davacının almış olduğu uzman görüş raporunda davacı aracının teyp kısmının hasarlı olduğu tespit edilmiş ve bu hasar yedek parça hesaplamasında dikkate alınmış ise de bu hasarın dava konusu kazadan kaynaklanmadığı, davacı aracının sağ bağaj alt ve üst menteşesi ile plaka sol lambasına ilişkin hasarların ise davaya konu kaza nedeniyle hasarlanmış olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, davacı tarafından alınan uzman görüşü ile davalı sigorta ekspertiz raporu arasındaki farklılıklardan birinin de yedek parçaya uygulanan iskontoya ilişkin olduğu, orijinal parça bedellerinin iskontosuz olarak her iki raporda aynı olduğu, dava konusu aracın hasar bedelinin yedek parça, işçilik, kdv dahil iskontosuz olarak 26.157,95 TL olarak belirlendiği, davacı aracının davaya konu kaza öncesinde 7 farklı tarihte kaza kaydının bulunduğu, serbest piyasa rayiçlerine göre aracın piyasa değerinin kaza öncesinde 52.500,00 TL olduğu, davacı aracının kaza sonrası onarılmış haldeki rayicinin ise 47.500,00 TL olduğu, meydana gelen kaza nedeniyle araçtaki değer kaybının 5.000,00 TL olduğu, buna göre davacının davalı sigorta sürücüsünün %100 kusuruna karşılık davalı sigorta tarafından dava öncesinde yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra 11.154,63 TL hasar bedeli ve 4.230,93 TL değer kaybı talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu kazada davacı aracının arka kısımlarının hasarlandığı, uyuşmazlığın davacının gerçek zararının karşılanıp karşılanmadığı ve yapılan ödemenin eksik olup olmadığı hususlarında olduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre gerçek zararın ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle sağlanacağı, orijinal parçalara göre hasar bedelinin belirlenmesi gerektiği, onarım bedeli araç rayicinin % 50’sini aşmadığı müddetçe aracın tamirinin ekonomik olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmamasına göre işleten ve haksız fiil faili sürücünün sorumluluğunu üstlenen zmms sigortacısının yedek parçaya ilişkin iskonto uygulama hakkına sahip olmadığı ve ayrıca aracın onarımı yapılsın veya yapılmasın zarar görenin hasar bedelini kdv’si ile birlikte ödemek zorunda olduğu, bu nedenle davacının hasar bedelini serbest piyasa rayiçleri üzerinden orijinal yedek parça, işçilik bedeli ve kdv toplamı ile birlikte talep edilebileceği, ancak bu şekilde gerçek zararın karşılanabileceği, ayrıca davacının değer kaybına ilişkin zararının hesaplanmasında aracın marka, modeli, kullanılmış düzeyi ile meydana gelen hasarın niteliğine ve serbest piyasa rayiçlerine göre aracın kaza öncesi hali ile kaza sonrasındaki onarılmış hali arasındaki farkın esas alınması gerektiği, bu nedenle davalı sigortanın daha az hasar bedeli ve değer kaybı ödemesi gerektiği konusundaki savunmasının meydana gelen hasar, dava konusu aracın niteliği ve özellikleri itibariyle yerinde olmadığı, hızını yol ve hava durumuna göre ayarlamayan ve takip mesafesini korumayan ve davacıya ait araca arkadan çarpan davalı sigorta sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücüsünün ise kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbirin bulunmadığı, davacının davalı sigorta sürücüsünün kusuru oranında uğradığı zararı talep edebileceği, bilirkişi tarafından davacının hasar bedeline ilişkin zararı kdv, işçilik ve yedek parça dahil olmak üzere iskontosuz olarak toplam 26.157,95 TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde hasar bedeline ilişkin 15.003,32 TL ödeme yapıldığına göre davacının hasara ilişkin bakiye zararının 11.154,63 TL olduğu ve bu miktar üzerinden talepte bulunabileceği, yine davacının değer kaybına ilişkin zararının bilirkişi tarafından serbest piyasa rayiçlerine göre 5.000,00 TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde değer kaybına ilişkin 769,07 TL ödeme yapıldığına göre davacının değer kaybına ilişkin bakiye zararının 4.230,93 TL olduğu, böylece davacının karşılanmayan bakiye zararının toplam 15.385,56 TL olduğu, her ne kadar davalı sigorta tarafından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamının geçmişe etkili olmadığı savunulmuş ve hasar bedeli ile değer kaybı hesabına ilişkin hesaplamanın zmms genel şartlarına göre yapılması istenilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, bu nedenle davacının genel hükümlere göre uğradığı gerçek zararı talep edebileceği, … plakalı aracın 03/01/2021-03/01/2022 tarihleri arasında ve kaza tarihi itibariyle zmss sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri kapsamında kalan davacının bakiye hasar ve değer kaybı zararından sorumlu olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği, davacı vekilinin dava değerini 26/05/2022 tarihinde değer artırım dilekçesi ile arttırdığı, davacının 28/09/2021 tarihinde davalı sigortaya müracaat ettiği, davalı sigortanın yasal ödeme süresi olan 8 iş gününün sonunda 09/10/2021 tarihinde temerrüde düştüğü, davacının bu tarih itibariyle faiz talep edebileceği, dava konusu aracın niteliğine ve davacının sıfatına göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun, davalı sigorta tarafından yapılan ekspertiz, davacı tarafından sunulan kaza ve hasara ilişkin fotoğraf ve kayıtlar ile diğer dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
6102 sayılı TTK’nın sigorta sözleşmelerine ilişkin genel hükümlerin düzenlendiği kısmında yer alan 1426/1. maddesinde “sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından, rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek zorundadır” düzenlemesi yapılmıştır. Davacı tarafından davalı sigortanın yaptırmış olduğu ekspertizin hasar ve bedel yönünden kaza ve serbest piyasa rayiçlerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından yaptırılan özel eksper incelemesi için ödenen (ve belgesi sunulu ve piyasa rayiçlerine göre makul olan) ekspertiz ücreti anılan kanun hükmü kapsamında değerlendirilmiş ve 6100 sayılı HMK’nun 323.maddesi uyarınca yargılama gideri olarak hüküm altına alınmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, 15.385,56 TL’nin 09/10/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 1.050,98 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 253,36 TL ıslah harcı toplamı olan 312,66 TL harçtan mahsubu ile bakiye 738,32 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 253,36 TL ıslah harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 413,00 TL ekspertiz ücreti, 100,40 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.635,36 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/07/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır