Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/791 E. 2022/449 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/791
KARAR NO : 2022/449

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ : 18/05/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket aleyhine İzmir 20.İcra Müdürlüğü …/… Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu vekilinin 27.09.2021 tarihinde hukuka aykırı olarak borca ve ferilerine itiraz ettiğini, icra takibinin dayanağı olan borcun, davalı şirketin müvekkilden aldığı mal karşılığında kesilen 12 adet irsaliyeli faturadan kaynaklandığını, davalı şirketin, müvekkil şirkete 142.424,36-TL borcu bulunduğunu belirterek, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … işinin ihalesini üstlendiği, bu kapsamda davacı ile satım sözleşmesi yapıldığı, davacının sipariş edilen ürünler yerine daha ince ve daha kısa ürünleri teslim ettiği, bu durumun söz konusu ürünlerin küçük ölçekli olması sebebiyle tespit edilemediği, idarece yapılan teftişte bu durumun tespit edildiği, davacının teslim ettiği ürünlerin sipariş edilen ürünlerden ebat farklılığının olduğu, takas mahsup taleplerinin bulunduğu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Dava dilekçesi ekinde sunulan faturalar,
-Taraflara ait ticari defter ve kayıtlar,
-İzmir 20 İcra Müdürlüğünün …/… sayılı icra dosya sureti,
-Düzce Defterdarlığının 11/11/2021 tarihli yazısı,
-İzmir vergi dairesinin 15/11/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişi Hande Hamamcılar Ertunç’un 25/02/2022 tarihli raporu ile 07/04/2022
tarihli ek raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
TBK 219. maddesi uyarınca, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini veya alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur.
TBK 223/1.maddesi gereğince alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir durum görür ise bunu uygun bir süre içinde bildirmekle yükümlüdür,
TBK 227. maddesi gereğince satıcının, satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcı; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik hakları yanında genel hükümlere göre tazminat talep etme hakkı vardır. Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinden indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise, alıcı, ancak sözleşmeden dönme ve satılanın ayıpsız benzeriyle değiştirilmesini talep edebilir.
TTK 23/1-c maddesi gereğince, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
TBK 223/2.maddesi gereğince alıcı, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı alacağına istinaden İzmir 20. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında 142.424,36 TL asıl alacak, 11.933,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 154.358,10 TL alacak üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 29/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 27/09/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davalı borçlunun itirazının iptalinin talep edildiği, davacının, davalıya mal sattığı, bu mallara ilişkin fatura düzenlediği, faturadan kaynaklı alacağı bulunduğu, faturalara ve yapılan teslime davalının herhangi bir itirazının bulunmadığı, bu yönde yapılan herhangi bir bildirim olmadığı, takibe ,yapılan itirazın haksız olduğu, takip talebinde takip öncesi işlemiş faizin sehven 1.257,16 TL fazla gösterildiği, bu nedenle bu miktarın mahsup edilerek asıl alacak ve takip öncesi işlemiş faiz için toplam 153.100,94 TL üzerinden davalı borçlunun itirazının iptalinin talep ettiğini iddia ettiği, davalının ise davacının teslim ettiği ürünlerin kalınlık/incelik ve uzunluk/kısalık yönünden sipariş edilen ürünler olmadığı, yapılan teslimin sözleşmeye uygun olmadığı, bu durumun ürün sayısının fazla olması ve ölçülerin milimetrelik olarak farklılık arz etmesinden kaynaklı olarak geç tespit edildiğini, davacının satım bedeline hak kazanmadığı, davacıya bildirim yapma yükümlülüklerinin olmadığı, kendilerinin zararının bulunduğu, takas ve mahsup defilerinin olduğunu savunduğu, taraflar arasında ticari satım sözleşmesi bulunduğu ve faturaya konu malların davalıya teslim edildiği ihtilafsız olup, ihtilaf teslimin sözleşmeye uygun olup olmadığı, davalıya satılan ürünlerin ayıplı olup olmadığı, davalı tarafından ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davalının bildirim yapma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı, davacının satım bedeline hak kazanıp kazanmadığı ve takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olup olmadığı hususlarındadır.
Taraflar arasında inşaat malzemesinin satımına dair ticari ilişki bulunduğu, sözleşmeye konu malzemenin özellik arz etmemesi ve davalının siparişi üzerine üretilen özel bir ürün olmaması nedeniyle taraflar arasındaki ilişkinin ticari satım ilişkisi olduğu, bu nedenle somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki uyuşmazlığın satım sözleşmesinin hüküm ve sonuçlarına göre değerlendirilmesi gerektiği, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, mahkememizce öncelikle takibe dayanak faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, faturadan kaynaklı olarak davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu hususunda taraf defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bu kapsamda alınan 25/02/2022 tarihli rapora göre, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takibe dayanak faturaların davacının defterinde kayıtlı olduğu, taraflarca faturalardan 6 adedinin bildirim sınırının üzerinde kalması sebebiyle vergi dairesine bildirildiği, diğer 6 adedinin ise vergi dairesine bildirilmediği, takip tarihi itibariyle davacının kendi defterlerine göre davalıdan 142.424,36 TL alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davalı defterleri üzerinde yapılan incelemeye ilişkin olarak düzenlenen 07/04/2022 tarihli raporda ise, davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takibe dayanak faturaların davalının defterinde kayıtlı olduğu, takip tarihi itibariyle davalının kendi defterlerine göre davacıya 142.695,17 TL borçlu olduğu, bu farkın taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde 2021 yılı açılış bakiyesinin farklı kaydedilmesinden kaynaklandığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlıkta satım sözleşmesine konu malların teslim edildiği davalının kabulünde olmakla birlikte davalı tarafından söz konusu malların sipariş edilen ürünler olmadığı, ürünlerin ebatlarına ilişkin farklılık bulunduğu, davacıya bildirim yapılmadığı, bu durumun ürün sayısının çok olması ve milimetrelik ölçü farklılığı sebebiyle ürünlerin kullanılmasından sonra tespit edildiği savunulmuş ise de, TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince, malın ayıplı olduğunun teslim sırasında açıkça belli olması halinde alıcının iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli olmaması halinde ise alıcının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda ise TBK 223.maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı, TBK 223/2.maddesi gereğince alıcının, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde satılanı kabul etmiş sayılacağı, bu nedenle davalı savunmasına göre satıma konu malzemenin ayıplı olup olmadığının söz konusu ürünlerden numune alınmak ve gerekli ölçümler yapılmak suretiyle tespit edilmesi gibi yapılacak basit bir inceleme ile anlaşılabileceği, 8 gün içerisinde gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal eden davalının TTK’nun 23/1-c ve TBK’nun 223.maddesi uyarınca satılanı kabul etmiş sayılması gerektiği, bu nedenle davalının sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağı ve davacıya bakiye fatura bedellerini ödemesi gerektiği, uyuşmazlığın niteliği ile davalının savunmasının kapsamına göre başka araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, taraf defterlerinin takibe konu asıl alacak tutarı olan 142.424,36 TL tutarında davalının davacıya borçlu olduğu hususunda uyuştuğu, dosya kapsamı itibariyle davacının davasını asıl alacak yönünden ispat ettiği, davalının takibe itirazının asıl alacak yönünden yerinde olmadığı ve haksız olduğu, her ne kadar davacı tarafından takip öncesi işlemiş faiz talep edilmiş ve takibe dayanak faturalarda ödeme tarihine ilişkin davacının tek taraflı kaydı mevcut ise de 6098 sayılı TBK’nun 117.maddesi uyarınca borçlunun alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceği, ayrıca borcun ifa edileceği günün taraflarca birlikte belirlenmesi veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri tarafından usulüne uygun bildirimde bulunması suretiyle belirlenen günün geçmesi ile temerrüdün gerçekleşeceği, somut uyuşmazlıkta davacının davalıyı temerrüde düşüren bir bildirimi olmadığı gibi faturalarda yer alan ödeme kaydının taraflarca birlikte kararlaştırıldığı veya sözleşmeden kaynaklanan bir hakka dayanarak davacı tarafından belirlendiğinin davacı tarafından ortaya konulamadığı, bu nedenle davalının takip ile temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği, davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği ile tarafların sıfatına göre davacının hüküm altına alınan asıl alacak yönünden takip sonrası için avans faizi talep edebileceği, mahkememizce alınan bilirkişi raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 142.424,36 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-142.424,36 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 28.484,87 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 9.729,00 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 1.842,80 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 7.886,20 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.842,80 TL peşin harç, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 74,60 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 3.476,70 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (142.424,36/153.100,94=0,93) 3.234,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca 17.480,31 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.18/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır