Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/730 E. 2022/814 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/730 Esas
KARAR NO : 2022/814

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2021
KARAR TARİHİ : 12/10/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı ………İhracat A.Ş. ile davalı … arasındaki ticari ilişki sebebiyle cari hesaptan kaynaklanan 32.605,32-TL alacak dolayısıyla davalı aleyhine İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçluya 7 örnek ödeme emri gönderilmesinin ardından davalı tarafından yasal süre içerisinde 14.10.2020 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiğini, icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini belirterek davalının takibe itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;takip ve davanın yetkisiz icra müdürlüğü ve yetkisiz mahkemede açıldığını, HMK gereği davalının adresi olan Van icra müdürlükleri ile Van mahkemeleri yetkili olduğundan öncelikle yetkisizlik kararı vermesi gerektiğini, davacı şirket ile müvekkil arasında daha önce ticari ilişki olduğunu ancak bu ilişkiye istinaden davacı şirkete tüm ödemelerin yapıldığını, bu ilişkiden kaynaklı davacı tarafın herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava ticari satımdan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası sureti,
-Van Ticaret ve Sanayi Odasının 26/11/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Van Vergi Dairesinin 02/11/2021 ve 23/12/2021 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Vergi Dairesinin 20/12/2021ve 23/12/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişi …’nin 04/05/2022 tarihli kök raporu ile 23/08/2022 tarihli ek
raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satımdan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 08/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 14/10/2020 tarihinde yasal süresi içerisinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davacının ticari ilişki kapsamında davalıdan cari hesap alacağının bulunduğu, takibe yapılan itirazın haksız olduğu, icra dairesine yapılan yetki itirazının usule uygun olmadığını iddia ettiği, davalının ise alacağın zamanaşımına uğradığı, icra müdürlüğü ile mahkemenin yetkili olmadığı, Van icra müdürlüğü ve mahkemelerin yetkili olduğu, davacıya tüm ödemenin yapıldığı, borçlu olmadığını savunduğu, taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ihtilafsız olup, icra müdürlüğü ile mahkememizin yetkili olup olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu ve takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan araştırmada Van Ticaret Sicil Odasının 26/10/2021 ve Van Vergi Dairesinin 02/11/2021 tarihli cevabı yazılarına göre davalının gerçek kişi olarak ticaret siciline kayıtlı olduğu, bilanço usulüne göre defter tuttuğu, tacir sayılan kimselerden olduğu, bu nedenle her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de davalının icra dosyasına sunmuş olduğu borca itiraz dilekçesinde yetkili icra müdürlüğünü belirtmeksizin yetki itirazında bulunduğu, itirazın bu haliyle usulüne uygun olmadığı, cevap dilekçesinde her ne kadar Van icra müdürlüklerinin yetkili olduğu gerekçesi ile yeniden yetki itirazı bildirilmiş ise de borca itiraz dilekçesinde yetkili icra müdürlüğünün belirtilmemesi nedeniyle icra müdürlüğünün yetkisinin kesinleştiği, yine davalı tarafından cevap dilekçesinde mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de davalının cevap dilekçesinde taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini kabul ettiği, mahkememizce yapılan defter incelemesi ile de sözleşme ilişkisinin saptandığı, bu haliyle 6098 sayılı TBK’nun 89 ve 6100 sayılı HMK’nun 10. Maddesi uyarınca mahkememizin yetkili olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, ilişki var ise bu ilişkinin ticari defterlere ne şekilde yansıdığı hususunda taraf defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesine karar verildiği, öncelikle davalının defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verildiği, bu kapsamda davalı vekiline dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak 2017-2018-2019-2020 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, buna ilişkin meşruhatlı davetiyenin davalı vekiline 05/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen kesin süre içerisinde ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı ve bulunduğu yeri bildirmediği, sonrasında mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verildiği, davacının kendisine verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve kayıtların bulunduğu yeri bildirdiği, mahkememizce bu mahalde inceleme yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 04/05/2022 tarihli kök raporunda, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin 2017 yılı öncesinde başladığı, 2018 yılı Nisan ayına kadar devam ettiği, davacının cari hesap kayıtlarına göre davalıdan 32.605,32 TL alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, mahkememizce takibin 2020 yılına ait olduğu ve kök raporda 2018 yılı itibariyle belirlenen alacağın 2019-2020 yıllarına devredip devretmediği hususunda herhangi bir açıklama yer almadığı gözetilerek dosyanın kök rapor hazırlayan bilirkişiye yeniden tevdi edildiği, bilirkişiden bu yönde inceleme yapılmasının istenildiği, bilirkişinin 23/08/2022 tarihli ek raporunda davacı defterlerinde tespit edilen 32.605,32 TL alacağın 2019-2020 yıllarına aynı şekilde devredildiği, takip tarihine kadar bu alacağa ilişkin davalı tarafından yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığı, davacının söz konusu miktarda davalıdan alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği ve buna ilişkin defter kayıtlarının rapora eklendiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 222.maddesine göre ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamasının şart olduğu, ayrıca bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerin sahibi veya halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunların aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerler ile ispatlanmamış olması gerektiği, diğer tarafın anılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtları birbirini doğrulamayan ticari defter ve kayıtların sahibi aleyhine delil olacağı, somut uyuşmazlıkta davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının defterlerine göre takip ve davaya konu asıl alacak tutarı olan 32.605,32 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu, davalının ise usulüne uygun ihtarata rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı ve bulunduğu yeri bildirmediği, bu halde 6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesi uyarınca usulüne uygun yapılan ihtarata rağmen defter ve kayıtlarını sunmayan davalının takip ve davaya dayanak cari hesap içeriğine konu mal veya hizmetin kendisine teslim edilmediğini veya mal veya hizmet bedelinin ödendiğini ispat etmesi gerektiği, davalının bu yönde herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, bu halde davacının iddiasını ve taraflar arasındaki temel ilişki ile dava konusu alacağının varlığını ispat ettiğinin kabulü gerektiği, davalı tarafından cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunulmuş ise de taraflar arasındaki takibe konu alacağın ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığı, sözleşmeden kaynaklanan alacaklarda zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, takip ve dava tarihi itibariyle söz konusu alacağın zamanaşımına uğramadığı, davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan avans faizi talep edebileceği, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen DEVAMINA,
2- 32.605,32TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 6.521,06 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 2.227,26 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 393,79 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.833,49 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 393,79 TL peşin harç, 750,00 TL bilirkişi ücreti ve 147,40 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.350,49 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkraları uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
8-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2022

Katip …
E İMZA

Hakim …
E İMZA