Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/700 E. 2022/528 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/700
KARAR NO : 2022/528

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı )
DAVA TARİHİ : 08/10/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı ) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.07.2021 tarihinde İzmir Gaziemir ilçesinde sürücü … sevk ve idaresindeki davalıya sigortalı … plakalı aracı ile, 06.07.2021 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı müvekkili aracına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilin maliki olduğu aracın yüksek maddi hasara uğradığını, Resmi trafik ekiplerince tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında meydana gelen kazanın oluş biçimi ifade edildiğini trafik kazası tespit tutanağından da meydana gelen kazada asli ve tam kusurlu olan … araç sürücüsü olduğunu, anılı aracın kaza tarihi itibariyle davalı tarafından “…” nolu poliçe ile ZMMS olduğunu, zararın tazmini için aşağıda ayrıntıları verilen hukuki sebeplerden KTK m.97 uyarınca davalı sigorta şirketine başvurulduğunu ve hasar dosyası açıldığını, ancak davalı sigorta şirketince müvekkil aracında oluşan hasar ve değer kaybı bedeli haksız ve gerekçesiz olarak ödenmediğini, dava öncesi yürütülen arabuluculuk sürecinden de sonuç alınamadığını, aracının onarımı boyunca aracından yararlanamadığından araç mahrumiyet zararı doğduğunu, ancak davalının teminat kapsamında araç mahrumiyet zararı olmadığından buna ilişkin kusurlu araç sürücüsü ve araç malikine karşı haklarının saklı olduğunu, davalı sigorta şirketinin hukuki sorumluluğu ve rizikonun teminat dışı kaldığını ispat yükü olduğunu, Sigorta şirketi oluşan zarar nedeniyle gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, müvekkil aracında bilirkişi incelemesine göre değer kaybı zararı olduğunun tespiti halinde davalı sigorta şirketi bundan da sorumlu tutulacağını, Kusur dağılımı yargılamayı gerektirdiği ve hasar bedeli likit alacak olarak kabul edilmediği için davanın belirsiz alacak davası olup, bilirkişi raporuyla müvekkil aracında meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybı zararının belirlenebilir hale geldiği zaman artırılmak üzere fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik taleplerinin 100 TL olduğunu belirterek, yukarıda arz ve izah olunan nedenler ve HMK m, 107 kapsamında fazlaya ilişkin müvekkil hak ve alacakları saklı kalmak şartıyla, 50,00 TL bakiye hasar bedeli ve 50,00TL değer kaybı olmak üzere 100,00TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini, hasarın tespiti maksadıyla yaptırılan ekspertiz masrafının işbu davamızda yargılama giderleri içerisine değerlendirilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın 06.01.2021 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı aracın hasara uğradığından bahisle, bakiye hasar ve değer kaybı tazminatını … plakalı aracın müvekkili şirket nezdindeki talep ettiğini, dava dilekçesi ekinde zarara ilişkin belgelerin bulunmadığını, … plakalı araçta meydana gelen hasar müvekkil şirket tarafından tazmin edildiğini ve müvekkil şirket poliçeden kaynaklanan tüm sorumluluğunu yerine getirmiş olduğundan davanın esastan reddi gerektiğini, dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde …/… sayılı ve 23.02.2021-23.02.2022 vadeli Karayolları Motorlu ZMM (Trafik) Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğu kazanın poliçe vadesi içinde meydana gelmesi şartıyla poliçe teminat miktarı ile sınırlı olduğunu, yapılan ödemelerle birlikte kaza tarihi itibariyle araç hasarına yönelik yapılan ödemelerin tenzili ile bakiye teminat limitlerinin 30.998,97-TL olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde müvekkil sigorta şirketinin dava konusu kaza ile ilgili hasar tazminat ödemesi yapmış olduğunu aldığını belirtmediğini, müvekkili şirket işbu kaza nedeniyle … nolu hasar dosyası kapsamında ekli ekspertiz raporuna göre 12.001,03 TL hasar tazminatını 17/09/2021 tarihinde …’ye ödediğini, zararın giderildiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğundan kazanın oluşumunda kusur oranlarının tespiti gerektiğini, kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü tek başına kusurlu olmadığını, hasar ve değer kaybı miktarının bilirkişi incelemesi ile tespiti gerektiğini, yokluklarında yapılan tespite ilişkin raporun kendilerini bağlamadığını, maddi hasar istemi ile talep edilen miktarın da fahiş olduğunu, davacının sebepsiz yere zenginleşmesine sebebiyet verecek nitelikte olduğunu, aracın zararı tazmin edildiğini, davacı aracında ek onarım yaptırdığına dair delil sunmadığını, davacının aracında ek onarım ihtiyacının hangi sebeplerle ortaya çıktığının tespit gerektiğini, davacı onarını yaptırdıysa kendisinden hangi parçaların kaç paraya onarıldığına dair fatura ibraz etmesi gerektiğini, davacı buna ilişkin fatura sunmadığını, anlaşmalı tamirhane iskontosunun uygulanması gerektiğini, davacının aracının 2010 model olduğundan KTK:’na göre eşdeğer parça kullanımına uygun olduğunu, ekspertiz ücreti talebinin reddi gerektiğini, tamir faturasının ibraz edilmemesi sebebi ile tespit edilecek tazminatın kdv’siz olması gerektiğini, davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybı miktarının ZMMS genel şartlara göre bilirkişi incelemesi ile tespiti gerektiğini, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediği gibi temerrüdü de söz konusu olmadığını, bu nedenle faiz taleplerinin haksız olduğunu, belirterek yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri uyarınca motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi zararın ( bakiye hasar bedeli, değer kaybı) karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Hasar fotoğrafları, kaza tutanağı,
-Türkiye Noterler Birliğinin 15/12/2021 tarihli yazısı ve eki
-Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin 21/10/2021 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’in 14/02/2022 tarihli raporu,
-… Sigorta A.Ş nin 25/10/2021 tarihli yazısı ve eki,
-… Sigorta A.Ş nin 03/01/2022 tarihli yazısı ve eki,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
6100 Sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesi ve rapor alınması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; 06/07/2021 tarihinde … ve … plakalı araçların çift taraflı, maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, kolluk tarafından trafik kazasına ilişkin olarak maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlendiği, davacının işbu dava ile … plakalı araca ilişkin olarak bakiye hasar bedeli ve değer kaybı talebinde bulunduğu ve zararın … plakalı aracın zmss sigortacısı olan davalıdan tazminini istediği, davalı sigortanın ise, davacının zararının karşılandığı, açık şekilde eksik ödeme olmadığından mahkemece yapılan ödeme gözetilerek davanın reddi gerektiği, sorumluluklarının poliçe teminat limiti ve gerçek zararla sınırlı olduğu, zmms genel şartlarına göre davacının taleplerinin hesaplanması ve bilirkişi raporu alınması, yapılacak hesaplamada iskonto yapılması gerektiğini savunduğu, taraflar arasında davacının hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin olarak zararının karşılanıp karşılanmadığı, yapılan ödemenin eksik olup olmadığı ve bakiye zararının bulunup bulunmadığı, var ise davalının sorumlu olduğu miktarın ne kadar olduğu hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında doğrudan sözleşme ilişkisi bulunmamasına ve sorumluluk sigortaları TTK’da düzenlendiğine göre mutlak ticari dava niteliğindeki somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacıya ait aracın trafik tescil kayıtları ile geçmiş hasar kayıtları ve dava konusu olaya ilişkin hasar dosyasının dosyaya kazandırıldığı ve dosyanın kusur ve hesap yönünden otomotiv bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişiden alınan 14/02/2022 tarihli raporda, davalı sigorta sürücüsünün kavşakta tedbirsiz ve dikkatsiz şekilde ve geçiş önceliğine uymaksızın kazaya sebebiyet verdiği, kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğu, davacının ise kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığı ve kusursuz olduğu, davalı sigorta tarafından atanan eksper raporunda onarım bedelinin yedek parça, işçilik ve kdv hariç iskontolu olarak 12.001,03 TL olarak belirlendiği, bu tutarda davacıya ödeme yapıldığı, söz konusu raporda iskonto uygulanmadığı ve kdv dahil edildiği takdirde ise davacının zararının 18.685,86 TL olduğu, davacı tarafından alınan özel ekspertiz raporunda ise hasar bedelinin yedek parça, işçilik ve kdv dahil 36.347,40 TL olarak hesaplandığı, söz konusu ekspertiz raporları mukayese edildiğinde, işçilik kalemlerinde, özel raporda 600,00 TL mekanik işçilik olduğu, eksper raporunda olmadığı, özel rapor boya bedelinin 750,00 TL daha fazla olduğu, kaporta işçiliğinde özel raporun 440,00 TL fazla olduğu, eksperin aracı serviste görüp incelediğine dair beyanı olduğu, aracı gördüğü, özel raporda eksperin aracı görüp görmediğine ve gördü ise hangi tarihte nerede gördüğüne dair bir beyan olmadığı, onarım gören ve boyanan kaporta kalemlerinde farklılık olmadığı, eksper raporunda tespit edilen değişecek parçaların, (dosyaya sunulu hasar resimlerine bakıldığında) hasarlı olduğu ve değişimi gerektiği, özel rapordaki parça listesine bakıldığında, diğer eksper raporundaki listeye ek olarak; sol ön çamurluk iç plakası, sol ön taker bombe koruyucusu, ön tampon sağ yuva, ön tampon sol trim, ön ızgara, ön amblem, far sağ, sol arka kapı çitası, kapı trim seti, sol arka kapı kilidi, sol arka kapı dış kulp, sol ön lastik jantı, sol amortisör, ön dengeleyici sol bağlantı biyeli, sol ön teker dönüş sensörü, sol ön transmisyon ve direksiyon sol rotil parçaları olduğu, dosyaya sunulu hasar resimlerine bakıldığında ve incelendiğinde; sol amortisör, ön dengeleyici sol bağlantı biyeli, sol ön teker dönüş sensörü, sol ön transmisyon ve direksiyon sol rotil parçalarına direk bir hasar gelmemiş olduğu, ve fotograflarda hasar görünmediği, kazanın oluş şekli, anılı parçaların konumu ve resimlerdeki duruma bakıldığında anılı parçalarda hasar oluşmadığı, aksi halde anılı parçaların hasarlı olduğu ve değiştirildiğini kanıtlayan delil (iş emri, servis raporu, fatura, vs.) sunulması gerektiği, özel eksper raporunda olan dosyaya atanmış eksper raporunda bulunmayan değişecek parçalardan; sol ön çamurluk iç plakası, sol ön taker bombe koruyucusu, ön tampon sağ yuva, ön tampon sol trim, değişim ihtimalinin çok yüksek parçalar olduğu, bu nedenle bu parçaların değişiminin uygun olacağı, ön tampon değişeceğinden ön amblem değişimi gerektiği, arka kapıda hasar cıta seviyesi ve yakınında olduğundan, sol arka kapı onarımında çıtanın sökülmesi gerektiğinden bu çıtanın değişiminin uygun olduğu, sol ön lastik jantındaki hasar ağır olduğundan değişiminin uygun olacağı, ön ızgaranın hasarsız gibi göründüğü değişimine gerek olmadığı, fotograflarda sağ farın plastic ayaklarından birinin kırık olduğunu göründüğü, araçta değişip değişmediğinin belli olmadığı, çok basit kolay ve uzcuz onarım gerektirdiğinden onarımının uygun olduğu, sol arka kapı kolu hizasında hasar olduğundan, kilit ve karşılığının bozulma ve hasarlanma olasılığının yüksek ihtimal olduğu bu nedenle değişiminin uygun olduğu, sol arka kapıdaki hasarın dış kısımda kapı kalu civarında locak olduğu, kapı kolunun (kulpunun) değişiminin uygun olduğu ancak, kapı triminin komple değişiminin uygun olmadığı, buna göre dava konusu aracın iskontosuz yedek parça, işçilik ve kdv dahil hasar onarım bedelinin 23.281,69 TL olarak belirlendiği, dava konusu aracın kaza öncesi rayiç değerinin 120.000,00 TL seviyesinde olduğundan aracın tamirinin ekonomik olduğu, dava konusu araçta serbest piyasa rayiçlerine göre meydana gelen değer kaybının 9.000,00 TL olduğu yönünde görüş kanaat bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu kazada davacı aracının ön ve sol yan kısımlarından hasarlandığı, taraflar arasında hasar alan parçaların niteliği ile davacının hasar bedeline ilişkin gerçek zararının karşılanıp karşılanmadığı ve yapılan ödemenin eksik olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre gerçek zararın ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle sağlanacağı, orijinal parçalara göre hasar bedelinin belirlenmesi gerektiği, onarım bedeli araç rayicinin % 50’sini aşmadığı müddetçe aracın tamirinin ekonomik olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmamasına göre işleten ve haksız fiil faili sürücünün sorumluluğunu üstlenen zmms sigortacısının yedek parçaya ilişkin iskonto uygulama hakkına sahip olmadığı ve ayrıca aracın onarımı yapılsın veya yapılmasın zarar görenin hasar bedelini kdv’si ile birlikte ödemek zorunda olduğu, bu nedenle davacının hasar bedelini serbest piyasa rayiçleri üzerinden orijinal yedek parça, işçilik bedeli ve kdv toplamı ile birlikte talep edilebileceği, ancak bu şekilde gerçek zararın karşılanabileceği, ayrıca davacının değer kaybına ilişkin zararının hesaplanmasında aracın marka, modeli, kullanılmış düzeyi ile meydana gelen hasarın niteliğine ve serbest piyasa rayiçlerine göre aracın kaza öncesi hali ile kaza sonrasındaki onarılmış hali arasındaki farkın esas alınması gerektiği, bu nedenle davalı sigortanın daha az hasar bedeli ve değer kaybı ödemesi gerektiği konusundaki savunmasının meydana gelen hasar, dava konusu aracın niteliği ve özellikleri itibariyle yerinde olmadığı, kavşakta geçiş önceliğine uymayan davalı sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücüsünün ise kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbirin bulunmadığı, davacının davalı sigorta sürücüsünün kusuru oranında uğradığı zararı talep edebileceği, her ne kadar davacı vekili mahkememizce alınan bilirkişi raporuna 02/03/2022 tarihli dilekçesi ile bilirkişi tarafından özel ekspertiz raporunda değiştirilmesi öngörülen parçaların bazılarının hasar bedeline ilişkin yapılan listeden çıkartıldığı, işçilik ücretlerinin eksik hesaplandığı gerekçesi ile itiraz etmiş ve itiraz dilekçesinin ekinde yeni bir takım fotoğraflar sunmuş ve buna göre ek rapor alınmasını talep etmiş ise de mahkememizce 03/12/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekiline kaza ve hasara ilişkin fotoğrafları sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde ara karar gereğinin yerine getirilmemesi halinde dosya mevcuduna göre değerlendirme yapılacağının ihtar edildiği, davacı vekilinin bu ara karara karşı 09/12/2021 tarihli dilekçesi ile kaza ve hasara ilişkin tüm fotoğrafların dava dilekçesi ekinde sunulduğu ve sunulacak başka bir bir fotoğraf bulunmadığını beyan ettiği ve mevcut verilere göre değerlendirme yapılmasını talep ettiği, basit yargılama usulüne tabi olan dava konusu uyuşmazlıkta davacı vekilinin tahkikat aşamasında yeni delil sunmasının yasal olarak olanaklı olmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun gerekçeli, objektif ve denetime elverişli olduğu, bu nedenle davacı vekilinin ek rapor alınmasına ilişkin talebinin mahkememizce reddedildiği, bilirkişi tarafından davacının hasar bedeline ilişkin zararı kdv, işçilik ve yedek parça dahil olmak üzere toplam 23.281,69 TL olarak hesaplandığı, davacının davalı sigorta sürücüsünün %100 kusuruna karşılık olarak bu zararın tamamını davalıdan talep edebileceği, davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde hasar bedeline ilişkin 12.001,03 TL ödeme yapıldığına göre davacının hasara ilişkin bakiye zararının 11.280,66 TL olduğu ve bu miktar üzerinden talepte bulunabileceği, yine davacının değer kaybına ilişkin zararının serbest piyasa rayiçlerine göre 9.000,00 TL olduğu, her ne kadar davalı sigorta tarafından davacının değer kaybına ilişkin talebinin zmms genel şartlarına göre değerlendirilmesi talep edilmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, bu nedenle davacının genel hükümlere göre değer kaybı yönünden uğradığı gerçek zararı talep edebileceği, … plakalı aracın 23/02/2021-23/02/2022 tarihleri arasında ve kaza tarihi itibariyle zmss sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri kapsamında kalan davacının bakiye hasar ve değer kaybı zararından sorumlu olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği, davacı vekilinin dava değerini 27/04/2022 tarihinde değer artırım dilekçesi ile arttırdığı, davalı sigortanın hasar bedeli yönünden eksik ödeme yaptığı 17/09/2021 tarihinde temerrüde düştüğü, değer kaybı yönünden ise davacının davalı sigortaya dava öncesinde başvurusunun bulunmadığı, mahkememizce İzmir BAM 11. H.D’nin 27/09/2021 tarih 2018/2314 esas 2021/1074 karar sayılı ilamı uyarınca hasar ve onarım yönünden davalı sigortaya bildirimde/ihbarda bulunan davacının değer kaybı yönünden ayrıca başvuru yapması dava şartı olarak gerekli görülmemiş ise de bu alacak kalemi yönünden davacının davalıyı dava öncesinde temerrüde düşürdüğünden bahsedilmeyeceği, bu nedenle bu alacak kalemi bakımından temerrüdün dava ile gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, davacının bu tarihler itibariyle faiz talep edebileceği, dava konusu aracın niteliğine, davacının sıfatına ve dava sebebine göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun, davalı sigorta tarafından yapılan ekspertiz, davacı tarafından sunulan kaza ve hasara ilişkin fotoğraf ve kayıtlar ile diğer dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla 11.280,66 TL bakiye hasar bedeli ve 9.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 20.280,66 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
6102 sayılı TTK’nın sigorta sözleşmelerine ilişkin genel hükümlerin düzenlendiği kısmında yer alan 1426/1. maddesinde “sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından, rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek zorundadır” düzenlemesi yapılmıştır. Davacı tarafından davalı sigortanın yaptırmış olduğu ekspertizin hasar ve bedel yönünden kaza ve serbest piyasa rayiçlerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından yaptırılan özel eksper incelemesi için ödenen (ve belgesi sunulu ve piyasa rayiçlerine göre makul olan) ekspertiz ücreti anılan kanun hükmü kapsamında değerlendirilmiş ve 6100 sayılı HMK’nun 323.maddesi uyarınca yargılama gideri olarak hüküm altına alınmıştır.
Davacı vekili davacının zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde kendisini vekille temsil ettirdiğini bu nedenle arabuluculuk aşaması için vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiş ise de, 20/11/2021 tarihinden itibaren yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 16. Maddesi ile 29/05/1957 tarihli 1957/4-6 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının birlikte değerlendirilmesi zorunludur. Hüküm tarihinde yürürlükte olan 2022 yılı AAÜT 16. Maddesinde; “…(1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 9.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.350,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir….” düzenlemesi mevcuttur.
Maddenin başlığı Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret olup, madde de bu faaliyetler sırasında Avukat ile temsil edilme sebebiyle hak kazanılan Avukatlık ücretine ilişkindir. Arabuluculuk sürecinde Avukat ile temsil halinde hüküm tarihine göre 1.350,00 TL ücrete hak kazanıldığı açıktır. Dolayısıyla Avukat ile temsil olunan taraf için bu borç doğmuştur ve yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu bir yargılama gideridir. Ancak maddenin (ç) bendinde; “…aynı vekille dava yoluna gidilmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu tarifeye göre belirlenir…” hükmü nazara alındığında aynı vekille dava açılıp, temsil edilme halinde eldeki davada olduğu gibi davacı taraf lehine hükmolunan vekalet ücreti içerisinde bu miktarında olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde yargılama gideri olarak kabul edilen Avukatlık ücreti (ç) bendi göz ardı edilerek 5.100,00+1.350,00= 6.450,00 TL olacaktır. Halbuki (ç) bendi uyarınca mahsup yapılması zorunlu olduğundan davacı için 5.100,00-1.350,00= 3.750,00 TL tarifeye göre dava sırasında temsil, +1.350,00 TL’de arabuluculuk sürecinde aynı vekil ile temsil edildiğinden hak kazanılan yargılama gideri olan avukatlık ücreti 5.100,00 TL’dir. Mahkememizce davacı yararına dava ve duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücreti hüküm altına alınmış olmakla ayrıca arabuluculuk aşaması için 1.350,00 TL vekalet ücreti takdirine gerek olmadığından davacı vekilinin arabuluculuk aşamasına ilişkin olarak vekalet ücreti talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Benzer yöndeki karar için bkz.İstanbul BAM 30 H.D’nin 2020/2455 esas, 2021/958 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, 20.280,66 TL’nin 11.280,66 TL’sinin 17/09/2021, bakiye 9.000,00TL’sinin ise dava tarihi olan 08/10/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile (Davalı sigorta maddi hasara ilişkin dava konusu kazada 2021 yılı zmms poliçe teminat limiti ile sınırlı sorumlu olmak kaydı ile) davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 1.385,78 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 344,64 TL ıslah harcı toplamı olan 403,94 TL harçtan mahsubu ile bakiye 981,84 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 344,64 TL ıslah harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 350,00 TL ekspertiz ücreti, 127,50 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.440,74 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Davacının arabuluculuk aşaması için vekalet ücreti talebinin REDDİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır