Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/650 Esas
KARAR NO : 2021/775
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2014
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı bankanın … şubesi ile dava dışı asıl borçlu … arasında 08/11/2010 tarihli 20.000,00 TL bedelli tüketici kredisi sözleşmesi imzalandığını, asıl borçlunun vefat ettiğini, borçlunun mirasçılarının davalılar olduğunu, kredi hesabının kat edildiğini, mirasçı sıfatı ile davalılara ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen davalılarca ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalılar aleyhinde ilamsız takip başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali davasının sehven süresinde açılmadığını, davalıların kredi borcundan sorumlu olduğunu belirterek tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 31.701,14 TL alacağın işlemiş faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olduğunu, bankanın söz konusu alacağa ilişkin icra takibi yaptığını, kredi ilişkisinde davacı bankaca yapılan hayat sigortası kapsamında kredi bakiye alacağının karşılanması gerektiğini, kendilerinin bu nedenle takibe itiraz ettiğini, ayrıca ilgili sigorta şirketi aleyhinde tazminat davası açtıklarını, bu davanın beklemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, tüketici kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı bankanın davalılar murisi ile arasında 08/11/2010 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi bulunduğu, kredi ilişkisi devam ederken davalılar murisinin vefat ettiği, kredi borcunun ödenmediği, davalıların mirasçı sıfatı ile söz konusu borçtan sorumlu olduğu iddiası ile işbu alacak davasını ikame ettiği, davalılarca da kredi ilişkisi kabul edilmekle birlikte kredi bakiye borcunun hayat sigortası kapsamında tazmin edilmesi gerektiğinin savunulduğu, davacı banka ile davalılar murisi arasında tüketici kredisi sözleşmesi bulunduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı, ihtilafın kredi borcundan davalıların mirasçı sıfatıyla sorumlu olup olmadığı, sorumlu iseler sorumlu oldukları miktarın ne kadar olduğu hususlarında olduğu, her ne kadar Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından … esasına kayıt edilen iş bu dava açıldığı tarihten itibaren Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla incelenmiş ve 07/09/2021 tarih … esas, … karar sayılı ilam ile HSK Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 numaralı kararı doğrultusunda İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin İzmir ili mülki idare sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç) olarak belirlendiği gerekçesiyle mahkemelerinin görevsiz hale geldiğinden bahisle mahkememize gönderilmiş ise de, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1. maddesindeki tanımlara göre tüketici işleminin; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, tüketicinin ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Yasa’nın 73/1.maddesine göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca taraflar arasında tüketici işlemi niteliğinde bulunan tüketici kredi ilişkisi kurulmuş olup, davacı banka ticari amaçla hizmet sunan tüzel kişi olup bu hukuki işlem içerisinde davalıların ise muris eşi ve babası tarafından kullanılan tüketici kredisi kapsamında tüketici konumunda olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerektiği, dava konusu uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu ve Dikili Asliye Hukuk mahkemesinin söz konusu somut uyuşmazlığa Tüketici Mahkemesi sıfatı ile bakması gerektiği halde görev hususunda yanılgıya düşülerek Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla yargılamanın yürütülmüş olmasının ve dosyanın mahkememize gönderilmiş olmasının yerinde olmadığı değerlendirilmekle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Benzer yöndeki karar için bkz. Yargıtay 19. H.D’nin 29/04/2019 tarih ve 2018/1695 Esas, 2019/2776, Yargıtay 13 H.D’nin 26/03/2019 tarih ve 2016/27833 esas 2019/4003 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin Dikili Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli Dikili Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-Mahkememiz ile Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan, taraflarca kanun yoluna başvurulmaması ve mahkememizin görevsizlik kararının kesinleşmesi halinde merci tayini için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluklarında dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.30/09/2021
Katip …
E-İMZA
Hakim …
E-İMZA