Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/65 E. 2022/217 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/65 Esas
KARAR NO : 2022/217

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2021
KARAR TARİHİ : 09/03/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, 29.03.2018 tarihli 104.925,60 TL bedeli fatura ile satışı yapılan DBF CARISMA WSDR 290 araç yıkama makinasının satış bedelinin 29.640,00 TL tutarındaki kısmının tahsili için İzmir…. İcra Müdürlüğü’nün …….. E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından, herhangi bir borcu olmadığından bahisle itiraz edilerek icra takibinin durdurulduğunu, davalı borçlu tarafından ileri sürülmüş tüm bu itirazların haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekklili olan şirketin ticari defter ve kayıtları uyarınca davalı borçlunun müvekkili olan şirkete borcu bulunduğu sabit olduğunu belirterek davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkili arasında 12.02.2018 tarihli 023 nolu Satış Sözleşmesi imzalanarak DBF CARISMA WSDR 290 otomatik yıkama makinesinin satın alındığını, ancak makine kullanılmaya başlandığından beri, bir türlü istenilen ölçüde kullanılamadığını, beklenen yararı sağlamadığı gibi, müvekkili olan şirketi maddi ve itibari olarak da zarara uğratığını, söz konusu makine kulanılmaya başlandıktan sonra, yıkama makinesini kullanmak isteyen müşterinin arka camını kırdığını, yine yedek lastiği aracın arkasında olan araçları, yıkama makinesinin kurutma ünitesinin görmemesi nedeniyle araca baskı yaparak kurutmadığını, minibüsleri de yıkamadığını, makinenin yatay fırçasına ait kumanda kablo kanalı müşteri aracının yan aynasına takılarak tehlike yaratığını, makinedede rayların birisinin uzun diğerinin kısa olması, rayların başlangıç ve bitiş kısmındaki fren takozlarının kaynaklandığı yerlerden çıkması gibi montaj hatalarının olduğunu, arızaların davacı şirkete bildirildiğini ancak davacı tarafından yapılan işlemlere rağmen arızanın devam etiğini, 12.04.2018 tarihinde dik fırça redüktör arızası meydana geldiğini arızanın davacıya bildirildiğini, ancak arızanın davacı tarafından giderilmemesi üzerine davacıya ihtarname gönderilerek makinadaki ayıp nedeniyle imkan var ise satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini veyahut satılanın geri alınarak paranın iadesinin talep edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir ……. İcra Müdürlüğünün ….. sayılı dosya sureti,
-Bilirkişi ……i’nin 19/10/2021 tarihli kök raporu ile 04/01/2022
tarihli ek raporu,
-Davalı tarafından sunulan servis raporları, mail yazışmaları, onarım faturaları,
-Talimat mahkemesince 16/09/2021 tarihinde gerçekleştirilen keşif, tanıklar Ali Metin
ve ……’nun beyanları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
TBK 219. maddesi uyarınca, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini veya alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur.
TBK 223/1.maddesi gereğince alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir durum görür ise bunu uygun bir süre içinde bildirmekle yükümlüdür,
TBK 227. maddesi gereğince satıcının, satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcı; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik hakları yanında genel hükümlere göre tazminat talep etme hakkı vardır. Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinden indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise, alıcı, ancak sözleşmeden dönme ve satılanın ayıpsız benzeriyle değiştirilmesini talep edebilir.
TTK 23/1-c maddesi gereğince, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
TBK 223/2.maddesi gereğince alıcı, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı bakiye alacağa istinaden davalı aleyhinde İzmir …… İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasında genel haciz yoluyla ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin davalıya 12/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 12/04/2019 tarihinde yasal süresi içerisinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, davacının yasal süresi içerisinde işbu davayı takibe konu asıl alacak üzerinden ikame ettiği ve davalının itirazının asıl alacak yönünden iptalini talep ettiği, davacının, davalı şirkete 2018 yılında araç yıkama makinesinin satıldığı, bedelinin kısmen ödendiği, bakiye kısım yönünden davalı aleyhinde takibe girişildiği, davalının takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, İzmir İcra dairelerinin yetkili olduğu ve alacağın likit olduğunu iddia ettiği, davalının ise mahkememizin yetkisine itirazda bulunduğu, makinenin ayıplı olduğu, bu durumun davacıya bildirildiği halde giderilmediği, bundan kaynaklı zararların oluştuğu, ayıp yükümlülüğünün yerine getirildiği, davacıya borçlu olmadığını savunduğu, taraflar arasında araç yıkama makinesinin satışına ilişkin sözleşme bulunduğu ihtilafsız olup satıma konu malın ayıplı olup olmadığı, ayıbın süresinde bildirilip bildirilmediği, davalının ayıptan kaynaklanan haklarını kullanıp kullanamayacağı, bakiye satım bedelinin istenip istenemeyeceği, istenebilecek ise talep edilebilecek miktarın ne kadar olduğu ile icra dairesi ile mahkememizin yetkili olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, davalı tarafından icra dairesi ile mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ve sözleşmede teslim yerinin Tarsus olarak belirlendiği savunulmuş ise de taraflar arasındaki satım sözleşmesinde ödeme şeklinin belirtildiği ancak ödeme yerinin gösterilmediği, teslim yerine ilişkin belirlemenin ise malın montaj ve teslime ilişkin olduğu, alıcı olan davalının satım bedelini ödeme borcuna ilişkin olmadığı, bu halde TBK’nun 89. Maddesinde yer alan ifa yerine ilişkin yedek hukuk kuralının devreye gireceği, 2004 sayılı İİK’nun 50, 6100 sayılı HMK’nun 10.maddelerine göre davacı satıcının yerleşim yeri olan İzmir İcra daireleri ve mahkemelerinde götürülecek borç niteliğindeki para alacağına ilişkin takip ve dava açmasında usule aykırılık bulunmadığı, davalının icra ve mahkeme yetkisine itirazının yerinde olmadığı, mahkememizce dava konusu makinenin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu hususunda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması için mahal mahkemesine talimat yazıldığı, mahal mahkemesince keşifte yapılan gözleme göre dava konusu makinenin mevcut hali ile çalışır vaziyette olduğu, ancak fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmediği, yine talimat mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporuna göre de davaya konu makinenin sadece otomobil vasfındaki araçları yıkayabildiği, kamyonet vasfındaki araçları yıkayamadığı, kendisinden beklenen araç yıkama işlemini güvenli ve gerektiği gibi yapamadığı, davalının malı kabule zorlanamayacağı, makinede tespit edilen bu arızaların kullanıcının görebileceği nitelikte olmadığından gizli ayıp olduğu, mevcut hali ile kullanılamayacağı, ayıpların giderilmesi halinde değer kaybı olmayacağı, takip tarihi itibariyle ayıbın giderilmesi için gerekli onarım bedelinin 8.300,00 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK’nun 23 ve 6098 sayılı TBK’nun 219 v.d maddesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, dava konusu makinenin davacı tarafından 12/02/2018 tarihinde satın alındığı, 04/04/2018 tarihinde montajının yapıldığı, bu tarihten itibaren davacı ile davalı arasında meydana gelen sorunlara ile servis talebi, değişim talebi ve diğer yasal hakların kullanılmasına ilişkin mail ve ihtarname şeklinde yazışmaların olduğu, bilirkişi tarafından saptandığı üzere dava konusu makinenin gizli ayıplı olduğu, tarafların tacir olması sebebiyle Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesi uyarınca satış sırasında açıkça belli olan ayıplarda iki gün içinde, muayene ile ortaya çıkan ayıplarda teslim alındıktan sonra 8 gün içinde incelenerek veya inceletilerek aynı süre içinde satıcıya bildirilmesi zorunlu olup gizli ayıp halinde ise TBK 223/2. maddesinin uygulanacağının yasa gereği olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Hukuk Dairelerinin yerleşmiş kararlarında kabul edildiği üzere ayıp ihbarının yapılmasının şekle tabi olmadığı, ayıp ihbarının her türlü delille kanıtlanabileceği, davalı tarafça arıza bildirimi ile müteaddit kez onarım talebi dosya kapsamı ile sabit olup, davacı tarafça da onarılması gerektiğinin tespit edildiği, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca arıza bildirimi ayıp ihbarı niteliğinde olduğundan somut olayda arıza bildirimi ile ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerektiği, ihbar külfetini yerine getiren davalı alıcının zamanaşımı süresi içerisinde kendine tanınan yasal hakları dava yoluyla talep edebileceği gibi zamanaşımı süresi dolsa bile kendisine karşı açılan davada ayıptan doğan defi hakkını ve seçimlik haklarını ileri sürebileceği, bu halde artık alıcının ayıpları bildiği yada bilmesi gerektiği konusunda ispat yükünün davacı satıcıya ait olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 23/1. maddesinin göndermesi ile 6098 Sayılı TBK’nın 227. maddesinde satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının sayılan seçimlik haklardan birini kullanabileceği, buna göre alıcının satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, ücretsiz onarım isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik haklarının olduğu, aynı maddenin dördüncü fıkrasında da alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde durum bunu haklı göstermiyorsa hakimin satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebileceğinin düzenlendiği, davalı tarafından sözleşmeden dönme veya malın ayıpsız misli ile değişimi seçimlik haklarının doğduğu savunulmuş ise de mahkememizce talimat yoluyla gerçekleştirilen keşifte de saptandığı üzere dava konusu makinenin kurulumunun yapıldığı 2018 yılından günümüze kadar davalı tarafından kullanılmaya devam edildiği dikkate alındığında dava konusu makinenin değişimini veya davalının sözleşmeden dönmesini gerektirir mahiyette tekrarlayan/ giderilemeyen ve makineden faydalanmayı tamamen ortadan kaldıran bir kusur/ayıp/ gizli ayıp veya üretim hatasının söz konusu olmadığı, sadece belli türdeki araçların güvenli şekilde yıkama işleminin gerçekleştirilemediği, bu halde de bu durumun davalı yönünden satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme hakkı doğurduğu, davalının gizli ayıbın giderilmesi için gerekli olan bedel tutarında satım bedelinden indirim hakkını kullanabileceği, buna göre taraflar arasında ödenmediği ihtilafsız olan bakiye satım bedeli olan 29.640,00 TL den bilirkişi tarafından saptanan 8.300,00 TL indirildikten sonra davacının 21.340,00 TL alacak talebinde bulunabileceği, taraflar arasındaki ilişkinin ticari iş mahiyetinde olduğu ve davacının uyuşmazlığın niteliğine göre avans faizi talep edebileceği, ayrıca makinenin ayıplı olup olmadığı, davalının seçimlik haklarını kullanıp kullanamayacağı hususu ihtilaflı olduğundan takibe konu alacağın likit olduğundan bahsedilemeyeceği, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmi…… İcra Müdürlüğü’nün ………… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 21.340,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Yasal koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 1.457,73 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 328,21TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.129,52 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 328,21 TL peşin harç, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 419,90 keşif harcı, 100,00 TL keşif taksi ücreti ve 233,10 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.640,51 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (21.340,00/29.640,00=0,71)1.181,12 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.2 fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
8-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun ………. sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
9-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir ……..İcra Müdürlüğü’nün ………. esas sayılı dosyanın mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri 13 ve 21. Hukuk Daireleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza