Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/647 E. 2021/746 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/647 Esas
KARAR NO : 2021/746

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2021
KARAR TARİHİ : 24/09/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankadan 29.09.2014 tarihinde, sabit konut finansman kredisi kullandığını, İzmir İli,… ilçesi, … ada,… parsel, … Mah…. Sk.No:… …/İzmir adresinde bulunan … nolu bağımsız bölümü, 20.04.2025 tarihine kadar sürecek ödeme planı doğrultusunda 120 ay vadeli konut kredisi kullanm… Suretiyle satın aldığını, konut kredisinin kullandırılması akabinde banka tarafından 29.09.2014 tanzim tarihli, 29.09.2014 başlangıç ve 29.09.2015 bitiş tarihli dask poliçesinin diğer davalı olan … Sigorta A.Ş. … şubesi tarafından keşide edildiğini, İzmir ilinde, 30.10.2020 tarihinde meydana gelen depremde müvekkilinin taşınmazının hasar gördüğünü, depremin etkisi ile oluşan hasar neticesinde müvekkilinin taşınmazının tam olarak zayi olduğunu, ağır hasar aldığını ve akabinde iş bu hasar nedeniyle yıkıldığını, müvekkilin davalı banka ve sigorta şirketi tarafından dask ve konut poliçelerinin yenilendiğine duyduğu güven ile sigorta şirketine uğradığı zararının tazmini için başvurduğunu, davalı sigorta şirketi ve bankanın depremin meydana geldiği tarihte geçerli bir dask ve konut poliçesinin olmadığını ve ödeme yapmayacaklarını müvekkiline ilettiklerini, müvekkilinin maddi zararının tazminine yönelik sigorta şirketine ve bankaya yaptığı başvurular neticesinde tazminat ödenmesi talebi, konut poliçesi için kabul edilmiş olup, dask poliçesi için müvekkile tazminat ödemesi yapılmadığından sonuçsuz kaldığını, sözlü başvuruları sonuçsuz kalınca Karşıyaka … Noterliği’nin 29.01.2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, herhangi bir sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile davalıların kusuru ile dask poliçesinin yenilenmemesi nedeni ile oluşan maddi zararın tazmini için 5.000-TL maddi tazminatın, deprem tarihi olan 30.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkilime ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalılara tebligat yapılmamıştır.
DAVA:
Dava, davalı bankadan alınan tüketici kredisi kapsamında yaptırılan DASK sigorta poliçesinin izleyen dönemde yenilenmemesi ve bu dönem içerisinde meydana gelen deprem sonucu oluşan hasarın tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Davacı, davalı bankadan 29/09/2014 tarihinde sabit konut finansman kredisi (sabit faizli tüketici kredisi) kullandığını, davalı banka ile aralarında 120 ay vadeli kredi ilişkisi bulunduğunu, bu ilişki kapsamında diğer davalı tarafından dask poliçesinin sözleşmenin ilk yılında düzenlendiğini, 30/10/2020 tarihinde İzmir ilinde meydana gelen depremde taşınmazının zarar gördüğünü, deprem sonrasında uğradığı zararın dask poliçesi kapsamında tazmini için davalılara müracaat ettiğini, ancak dask poliçesinin 2016 yılı sonrasında yenilenmediğini öğrendiğini, konut paket sigortaları yenilendiği halde dask poliçelerinin yenilenmediğini, davalıların meydana gelen zarardan müştereken sorumlu olduklarını iş bu dava ile iddia ettiği, uyuşmazlığın davacının tarafı olduğu tüketici kredisi sözleşmesi ve dask sigorta poliçeleri kapsamında davalılarca dask poliçesinin yenilenmesinin gerekip gerekmediği, dask poliçesinin yenilenmediği dönem içerisinde meydana gelen hasardan davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davacının talep edebileceği tazminat miktarının ne olduğu hususlarında olduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1. maddesindeki tanımlara göre tüketici işleminin; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, tüketicinin ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Yasa’nın 73/1.maddesine göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca taraflar arasında tüketici işlemi niteliğinde bulunan kredi ve sigorta ilişkisi kurulmuş olup davacının tüketici, davalıların ise satıcı (hizmet sunan) olduğu, bu nedenle dava konusu uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu ve İzmir ilinde ayrı bir tüketici mahkemesi bulunduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Benzer mahiyetteki uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin kararlar için bkz. Yargıtay 17 H.D’nin 11/02/2021 tarih, 2020/2286 esas, 2021/1177 karar; 15/10/2020 tarih, 2018/4082 esas 2020/5782 karar; 11/10/2019 tarih, 2016/9220 esas, 2019/9280 karar sayılı ilamları)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILAMADI),
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluklarında dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 24/09/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA