Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/619 E. 2022/585 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/619 Esas
KARAR NO : 2022/585

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ : 07/07/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili Mahkememize verdiği 16/09/2021 tarihli dava dilekçesinde ; … ve … ‘ in , davalı … Özel Sağlık Yatırımları San.Tic. A.Ş.nin kurucularından olup halihazırda … ‘in, %21,96, … ‘ ın ise %20,34 şirket pay sahipliği bulunduğunu , davalı şirketin sağlık sektöründe hizmet veren bir hastane olmakla; faaliyetleri bakımından gelinen noktada finansal olarak kötüye gittiği ve uzunca bir zamandır zarar etmek suretiyle kâr payı da dağıtılamadığını , davalı şirketin 17.06.2021 tarihinde yapılan 2020 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında; ilk olarak toplantı öncesinde Şirket Yönetim Kurulu Başkanı olan davacı …’ ın, Şirket Ana Sözleşmesi uyarınca Divan Başkanı olarak toplantıda görev alması gerekirken, bu görevin Şirket Ana Sözleşmesine aykırı olarak …’e verildiğini akabinde şirketi zarara uğratıcı bir takım kararlar alındığını ,bu kararlara karşı davacıların toplantı esnasında olumsuz oy kullanarak muhalif kalmalarına ve bu muhalefetlerini belirtmelerine rağmen, davacıların ilgili kararlar kapsamındaki muhalefet şerhlerinin toplantı tutanağına geçirilmediğini ,dolayısıyla genel kurul toplantısında hukuka ve ana sözleşmeye aykırı davranılarak söz konusu kararlar alındığını ve kararların ana sözleşmeye, yasaya, hukuka ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptalinin gerektiğini , 17.06.2021 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısının 1. maddesi ile alınan divan başkanlığına … ‘ in getirilmesi kararının , şirket ana sözleşmesine aykırılık teşkil ettiği gibi, dürüstlük kuralı ile de bağdaşmadığını , toplantı öncesinde Yönetim Kurulu Başkanı davacı … olduğu halde ve Divan Başkanlığı görevini; Yönetim Kurulu Başkanının veya Başkan Vekilinin yürüteceği Şirket Ana Sözleşmesinin “Genel Kurul” başlıklı 18. Maddesinin F bendinde açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, ana sözleşmeye aykırı olarak Divan Başkanlığına …’ in atandığını ,davalı şirketin 17.06.2021 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısının gündemin 6. Maddesinde “Yönetim kurulunun ibrasına geçildi. 2020 Yılında görev yapan Yönetim Kurulu üyeleri TTKnın 436. maddesi uygulanarak oy çokluğu ile ibra edilmemiştir.” şeklinde karar aldığını , davacı … ‘ ın yönetim kurulu başkanı olduğu ve söz konusu toplantıda ibra edilmeyerek yönetim kurulundan da uzaklaştırılmasının tamamen kötü niyetli olarak gerçekleştirilmiş bir eylem olup; dürüstlük kuralı ile de bağdaşmadığını zira ilgili toplantı maddesi ile yönetim kurulunun ibra edilmemesine sebebiyet vermiş veya verecek olan hiçbir somut veri veya olay bulunmadığını ,kaldı ki ilgili genel kurul toplantısının yönetim kurulunun ibra edilmemesine ilişkin kararında hiçbir geçerli gerekçe sunulmadığı gibi, aslen işlemin yönetim kurulu değişikliği yapılmak için kötü niyetli olarak gerçekleştirildiğinin de ortada olduğunu ,davalı şirketin 17.06.2021 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısının 8. maddesinde; “Yönetim kurulu üyelerinin seçimine geçildi. Yapılan görüşmelerden sonra Yönetim Kurulu asil üyeliklerine şirket hissedarları arasından …, şirket hissedarları dışından … T.C. kimlik numaralı … ve … T.C. kimlik numaralı …3 yıllığına önerildi. Yapılan oylama neticesinde …, … ve …3 yıllığına oy çokluğu ile seçilmiştir.” şeklinde şirket hissedarları dışından … ve ……..n 3 yıllığına yönetim kurulu üyeliğine getirilmesi kararı alındığını ancak söz konusu gündemin 8 nolu maddesi gereği alınan genel kurul kararının da şirket esas sözleşmesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini ,zira, şirket esas sözleşmesinin “şirketin yönetim kurulu başlıklı ilgili 10. maddesinde; yönetim kurulu üyelerinin (a) grubu hissedarlar tarafından gösterilecek adaylar arasından seçileceği, yönetim kurulu üyelerinin asgari üçte ikisinin (2/3) (a) grubu hissedardan oluşacağının kararlaştırıldığını ancak iptali talep edilen genel kurul kararı ile yönetim kuruluna atanan … ve ……… ‘ ın şirket hissedarı dahi olmadığını , davalı şirketin 17.06.2021 tarihli 2020 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 9. maddesinde; “Yönetim kurulu üyeleri ve bağımsız yönetim kurulu üyelerinin aylık huzur hakkının belirlenmesi hususuna geçildi. Yapılan görüşmelerden sonra, … ‘ya 01.07.2021den başlayarak ve görevleri sona erene kadar Yönetim Kurulu Başkanı … Aylık Net 185.000 TL İlker Kurtulduma Aylık Net 10.000 TL, ……. Aylık Net 10.000 TL Huzur Hakkı ödenmesi, oy çokluğu ile kabul edilmiştir ” şeklinde karar verildiğini , söz konusu kararın açıkça kötü niyetli olarak alındığını , dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil ettiğini , dava konusu genel kurul toplantısında ibra edilmeyerek; değiştirilmesine karar verilen 2020 yılında görev yapan yönetim kurulu başkanı …’ın huzur hakkının 75.000-TL olup, itiraza konu 17.06.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında bu hakkın fahiş bir şekilde neredeyse 2,5 kat arttırılarak 185.000-TLye çıkarılmasının hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiği gibi açıkça kötü niyetli olarak alınmış olmakla, şirketi zarara uğratıcı bir karar niteliğinde olduğunu, davalı şirketin 17.06.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınmış olan ve tutanağın (1), (2), (3), (6), (7), (8) ve (9) maddeleri ile karara bağlanan hükümlerin, toplantı tutanağında sadece oy çokluğu ile alındığının belirtilmiş olup, başkaca hiçbir detaya yer verilmediğini ,bu durumun açıkça mevzuata aykırı olmakla, toplantı karar maddelerinin karar nisabına uygun olup olmadığının anlaşılamadığını ,zira hangi pay sahibinin ne yönde oy kullandığının bilinmediğini , kararların neye göre alındığının muğlak kaldığını , 28.11.2012 Resmi Gazete Tarihli ve 28481 sayılı Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelikin “Toplantı tutanağının düzenlenmesi” başlıklı 26/2. maddesinde; “Tutanakta, Ek-4teki örnekte olduğu gibi; şirketin unvanının, toplantı tarihinin ve yerinin, şirketin toplam sermayesinin ve pay adedinin, toplantıda hazır bulunan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin sahip oldukları pay sayılarının toplamı ve grupları ile paylarının itibari değerlerinin toplamı gösterilmek suretiyle toplantı nisabı, genel kurulda sorulan soruların ve verilen cevapların, alınan her karar için kullanılmış olumlu ve olumsuz oy sayılarının, Bakanlık temsilcisi bulunmakta ise bunların ad ve soyadları ile görevlendirme yazısının tarih ve sayısının, çağrıya dayalı toplantı yapılıyorsa çağrının ne surette yapıldığının; çağrısız toplantı yapılıyorsa bu durumun belirtilmesi zorunludur.” şeklinde hüküm altına alındığını ,buna göre genel kurul toplantı tutanağında; şirketin toplam sermayesinin ve pay adedinin, toplantıda hazır bulunan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin sahip oldukları pay sayılarının toplamı ve grupları ile paylarının itibari değerlerinin toplamı gösterilmek suretiyle toplantı nisabı, genel kurulda sorulan soruların ve verilen cevapların, alınan her karar için kullanılmış olumlu ve olumsuz oy sayılarının gösterilmesinin zorunlu olduğunu, mevzuata ve iyi niyet kurallarına açıkça aykırılık teşkil eden söz konusu toplantı maddelerinin de iptaline karar verilmesi gerektiğini ,tanıkların dinlenmesi ile de açığa çıkacağı üzere ilgili yönetim kurulu toplantısındaki davacıların söz konusu maddelerle ilgili olarak tutanağa geçirilmesini talep ettikleri muhalefet şerhlerinin toplantı tutanağına geçirilmediğini ,bu durumun bile ilgililerin kötü niyetle hareket ettiklerinin göstergesi olduğunu , Olağan Genel Kurul Toplantısı gündem başlıklarına ilişkin davacıların muhalefet şerhlerinin tutanağa işlenmemiş olmasının bir diğer göstergesinin ise toplantının bakanlık temsilcisi gözetiminde gerçekleştirilmemiş olması olduğunu , bakanlık temsilcisinin gözetimi altında gerçekleşmemiş olan toplantıda davacıların iradelerinin toplantı tutanağına yansıtılmaması için uygun ortam oluşacağının açık olduğunu yine davacıların gerçek irade ve işlemlerinin toplantı tutanağına geçirilmediğinin bir diğer göstergesinin şirket ana sözleşmesine açıkça aykırı bir şekilde seçim yapılmak suretiyle toplantı başkanlığına … ‘in, divan oy toplayıcılığına ise … ‘ın seçilmesi olduğunu , toplantının yönetilmesi ve oyların toplanarak tutanak altına alınması konusunda yetkili olan bu görevlere şirket ana sözleşmesine aykırı ve usulsüz bir şekilde “seçimle” görevlendirme yapılmasının esasen davacı iradelerinin toplantı tutanağına geçirilmemesinin önceden planlanmış olduğunun en büyük göstergesi olduğunu ,davacıların gerçek iradelerinin mevcut tutanakta yer aldığı şekilde olmadığının en büyük göstergesinin ise davacıların %16,97 lik payı ile diğer bir şirket hissedarı olan … arasında imzalanan 16.10.2019 tarihli bir protokol olduğunu ,bu protokolde tarafların yönetim kurulu başkanlığına …’ın getirilmesi hususunda olumlu oy kullanılmasına dair anlaşma yaptıkları ve anlaşmanın bozulması halinde 2.000.000-TL cezai şart ödeneceğini kabul ettiklerinin görüldüğünü ,hal böyle iken, davacıların bu denli ağır cezai şart bedeli içeren bir taahhüde ilişkin muhalefet şerhi işlenmesi talebinde bulunmamalarının düşünülemeyeceğini ,davacıların büyük emek ve çabalarıyla bugünlere getirdiği şirkette varlığının sonlandırılması, şirketi iflasa sürüklemeyi amaçladığını ,bu itibarla davalı şirketin, anonim şirketin temel yapısına uymayarak sermayenin korunması ilkesini gözetmediğini , davacıların vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal ettiğini ve bunların kullanılmalarını kısıtladığını ,dava konusu Yönetim Kurulu kararlarının icrasının geri bırakılması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesinin gerekli olduğunu ,zira dava konusu Yönetim Kurulu kararlarının hâlihazırda uygulandığı ve gerek davacıların gerekse davalı … Özel Sağlık Yatırımları San. Tic. A.Ş.nin bu sebeple uğramış olduğu zararların her geçen gün arttığını, dosya içeriği delillerden ve dava konusu Genel Kurul toplantısı kararlarının alınması ve tutanağa geçirilmesi sırasında TTK ilgili maddeleri ile şirket ana sözleşmesine ve hiçbir surette hukuka ve yasaya uygun hareket edilmediğinden yaklaşık ispat koşulunun oluştuğunun kolaylıkla söylenebileceğini, tüm bu nedenlerle, dava konusu kararların hâlihazırda halen uygulandığından ve davacıların ve hatta davalı şirketin zararı her geçen gün arttığından; TTK ve HMK kapsamında icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirtmiş ,öncelikle ve ivedilikle; 07.06.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan (1), (2), (3), (6), (7), (8) ve (9). maddelerinin icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı şirketin 17.06.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan (1), (2), (3), (6), (7), (8) ve (9). maddelerinin iptaline; davalı şirketin 17.06.2021 tarihli genel kurulunun gündemin (6) maddesi ile karara bağlanan 2020 yılı yönetim kurulunun ibra edilmemesine dair kararın iptali ile yönetim kurulunun hükmen ibrasına dair karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 02/11/2021 tarihli cevap dilekçesinde; davalı şirketin %54 hissesine sahip olan …, …,……ve … tarafından şirketin finansal olarak kötüye gitmesi, uzun zamandır zarar etmesi, en önemlisi ise bağımsız denetçinin istifa ederek yerine yenisinin atanmaması, genel kurul toplantı tutanağı ile sabit olduğu üzere 2020 yılı denetim raporunun bulunmaması nedenleri ile genel kurulu çağrı prosedürü başlatıldığını, şirket ana sözleşmesinin 12. Maddesinde hesap yılının Ocak ayında başlayacağı, Aralık ayında sona ereceğinin belirtildiğini, en geç Mart ayında olağan genel kurulunun yapılması ile yükümlü olunduğunu, şirketin bu kriterlere genelde uymadığını, şirket ortaklarının genel kurul yapılmasını istememe nedeninin kasada bulunan 32.550.000,00 TL nakdin ortaklar cari hesabına dağıtılması böylece şirketin davacı … ‘dan 10.850.000,00 TL , …’den 10.850.000,00 TL alacağı bulunması olduğunu, … hesabında da 10.850.000,00 TL görünmekle beraber yapılan görüşmelerde …’un böyle bir ödeme almadığını açıkça beyan ettiğini, hatta şirkete ihtar keşide ettiğini, yönetim kurulu üyeleri … ve …’in 32.550.000,00 TL lik ödemeyi uhdelerine aldığını, … ‘in de ödemeyi kabul etmemesi halinde tüm ödemenin …’ ın uhdesinde olduğunu, 02/12/2020 tarihinde şirketin 32.550.000,00 TL si buharlaştırılırken borçların ödenmediğini, şirketin devir yapıldığı 03/06/2021 tarihli tutanakta belirtildiği üzere 72.000.000,00 TL borcu olduğunun yönetim kurulu üyesi ….. tarafından da kabul edildiğini, genel kurul ile ilgili tüm hazırlıklar ve çağrının bizzat davacı yönetim kurulu üyesi tarafından gerçekleştirildiğini, davacıların genel kurulda muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmediğini gerçeğe aykırı şekilde iddia ettiklerini, bu iddiayı ispat sorumluluğunun yargı kararı gereği bizzat davacıya ait olduğunu, ispat yükümlülüğünü kabul anlamına gelmemek üzere tanık anlatımları ile davacının gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarının ayrıca ispat edileceğini, genel kurula … adına vekaleten …, … adına vekaleten …, … adına ….’nun katıldığını, …’nın ise kendi adına asaleten katıldığını, bunun dışında kendi adına … – … adına …….. ve …n genel kurulda hazır bulunduğunu, toplantının yönetim kurulu başkanının odasında gerçekleştiğini, genel kurulun toplantı masasının başına bilgisayar kurulduğunu ve tutanak şablonu hazırlandığını ve katılanlardan kimsenin itiraz etmediğini, genel kurul toplantı nisabı sağlanması nedeniyle yönetim kurulu başkanı … tarafından açıldığını, gündem maddeleri arasında oylanmasında özel nisap aranan bir gündem maddesi olmaması nedeniyle toplananların çoğunluğu ile karar alınmasında yasaya aykırı bir durum olmadığını, açılışından itibaren tüm tutanağın divan heyeti tarafından kontrol edildiğini, davacıların hiçbir karara muhafelet şerhi koymadığını, buna rağmen tutanak kapatılırken divan başkanı …’in katibin yanına giderek tekrar ve özellikle muhalefet şerhi koymak isteyen olup olmadığını bizzat sorduğunu ve muhalefet şerhi koymak isteyen olmadığı için tutanağa durumun geçirilerek kapatıldığını, davacıların tutanakta muhalefet şerhi bulunmadığını, TTK hükümleri gereği genel kurul iptali davası açma hakları bulunmadığını, davanın esasa girmeden reddinin gerektiğini bu konudaki ispat yükünün davacı ait olduğunu, TTK’nun 359. Maddesi uyarınca pay sahibi olmayan kişilerin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi imkanı tanıdığını, bu konuda Ticaret Sicil Yönetmeliğinde düzenleme yapıldığını, yönetmeliğin 69/1-h maddesine göre tescil için Ticaret Sicil Müd’ne başvuruda bulunulurken pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyelerinin bu görevi kabul ettiklerine ilişkin yazılı beyanlarını ibraz etmelerinin görevlerine başlamaları için yeterli olduğunu, davacılardan … ‘ ın ,2019 tarihli genel kurulda pay sahibi olmayan … ve ……. ile birlikte yönetim kuruluna seçildiği ve 2 sene görev yaptıklarını, Ticaret Sicilin gerek 2019 gerek 2021 tarihli genel kurulu tasdik ederek Mersis kayıtlarını yapıp tescil ve ilan ettiğini, davacıların tescil ve ilana karşı 8 günlük süre içerisinde Ticaret Mahkemesinde dava ikame etmediklerini, şirket ana sözleşmesinin 30/07/2007 tarihinde tescil ve ilan olduğunu ilgili tarihte yönetim kurulu üyesi olabilmek için pay sahibi olmanın yasal zorunluluk iken 6102 sayılı Kanun ile bu zorunluluğun sona erdiğini, mevcut şirket yapısında tüm hissedarların A ve B grubu hisseleri bulunması nedeniyle tüm ortakların eşit hak ve yükümlülüğe sahip olduğunu, birinin diğerinden üstün yararı ve hakkı bulunmadığını, A Grubu hisse sahibi olmanın imtiyaz niteliğinde olmadığını, bu nedenle dışarından pay sahibi olmayan kişilerin yönetim kuruluna seçilmesinde engel bulunmadığını, yönetim kurulunun iki A Grubu hissedar arasından seçilmemesinin kabul anlamına gelmemek üzere genel kurulun iptali nedenini oluşturmayacağını, olsa olsa pay sahibi olmayan bir yöneticinin görevinin sonlanmasına ve yerine pay sahibi bir ortağın atanmasına neden olabileceğini , davacıların ikrarı ile sabit olduğu üzere mevcut hisse durumuna göre verdikleri red oyları ile karar alma nisabını taşımadıklarının tartışmasız olduğunu, davacıların da bu durumun bilincinde olmaları nedeniyle muhalefet şerhi koymadıklarını, davacıların mutlaka muhalefet şerhi koymasına gerekçe olarak … ile yapmış oldukları kişisel sözleşmeyi gösterdiklerini ancak bu sözleşmenin tüzel kişilik yönünden bağlayıcılık arz etmediğinin tartışmasız olduğunu, esasen bu sözleşmenin davacılar tarafından genel kurul öncesi …’un iradesini sakatlamaya çalıştıklarının kanıtı olduğunu, gerçekten de genel kurul öncesi ilgili hissedara baskı yaptıklarını, hissedarın ise şirketin kötü idaresi, 72.000.000,00 TL yi bulan bankalara ve üçüncü kişilere olan borçlar, şirketin karşılıksız çıkan çekleri en önemlisi ise denetimsiz olarak iki dönem faaliyette bulunulması durumunu ve sonuçlarını değerlendirerek aleyhe oy kullandıklarını, davacıların Bakanlık temsilcisi genel kurulda olsa idi bu usulsüzlüklerin olmayacaklarını belirttiklerini ancak genel kurulu yapılan şirket ve gündemin niteliği dikkate alındığında Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 32. Maddesi kapsamında bakanlık temsilcisinin kanunen görevlendirilemeyeceğini, bakanlık temsilcisi bulundurma zorunluluğu bulunmayan genel kurullar yönünden yönetmelik hükümlerinin davaya uygulanmasının mümkün olmadığını, toplantıda hükümet komiseri bulundurma zorunluluğu olmaması nedeniyle genel kurul tutanaklarının düzenlenmesi şeklinin yönetmeliğe tabi olduğunun dinlenilebilirliğinin bulunmadığını, davacı ortaklara 32.550.000,00 TL borç verirken ve bu alacak miktarı finansal tablolarda görünürken genel kurulun bu gelire dayalı 185.000,00 TL huzur hakkı talebinde yasal engel bulunmadığını, seçilen yeni yönetim kurulunun şirkete 12.000.000,00 TL mertebesinde nakit aktardığını, göreve geldikleri andan itibaren çalışanlara ödenmeyen maaş, çek, leasing ve kredi geri ödemelerini yaptıklarını, boğazına kadar kredi yükü altına sokulan şirketi ayağa kaldırdıklarını, aylık ücreti bir kenara bırakılması halinde şirkette kaynak aktarırken böyle bir suçlamada bulunulmasının davacının zihniyetini ortaya koyduğunu, ana sözleşmede yönetim kurulu başkanının divan başkanı olarak görev alacağı belirtilmekle birlikte divan heyetinin tek kişiden oluşmadığını, divanın iki kişiden mütevellit olup …’in kanundan kaynaklanan divan başkanı seçilme yasağının bulunmadığını, TTK gereği divan başkanı olma niteliğine haiz olan …’in divan başkanı olarak seçildiğini, yazman … ile birlikte genel kurulu iki kişinin idare ettiğini, sonuç olarak …’in divan başkanı olmasının tek başına genel kurulun iptalini gerektirecek ve /veya mutlak butlanı sağlanacak hukuki durum oluşturmayacağını, geçmiş yönetim kurulunun ibra olmaması meselesine gelindiğinde ise ticari defter, kayıtlar, SGK kayıtları, şirketin borçlandırma durumları dikkate alındığında davacı … ‘ın ibra edilmemesi kadar normal bir durumun bulunmadığını, hiçbir usulsüzlük ve borç olmasa dahi iki sene bağımsız denetçi olmadan hesaplar denetlenmeden yönetim kurulunun şirketi idare etmeye devam etmesinin ibra etmemek için haklı bir neden olduğunu, davacıların genel kurul iptal davası açma hakları bulunmadığı gibi tedbir kararı verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olacağını, şirketin hastane işletmekte olup verilecek tedbir kararının sistemi zorlaştıracağı tartışmasız olup tedbir kararı verilmesini gerektiren kati nitelikte mutlak butlan ile genel kurulun sakatlanmasına neden olacak delille desteklenmiş bir iddia bulunmadığını, bu nedenle tedbir talebinin reddinin gerektiğini belirtmiş , tedbir talebinin reddine, dava şartı yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın esasa girilmeden reddine, esasa girilmesi halinde ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dinlenen davacı tanığı İsmail Pandur ; hali hazırda davacı …’in muhasebe müdürü olarak görev yaptığını ,davalı şirketin tam kapsamlı muhasebesini 2013 -2016 arasında tuttuğunu , 2017-2018 yıllarında da dışarıdan bu konuda destek verdiğini , davalı şirketle bu konuda aramda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını ,dava konusu edilen 17/06/2021 tarihli ve 2019-2020 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısına şirket ortaklarından …’in vekili olarak katıldığını , toplantıda alınan kararların bir bölümüne … adına muhalefet ettiğini , muhalefet şerhini de bildirdiğini ancak toplantının tamamlanmasından sonra toplantı tutanağını incelediğinde muhalefetinin ve muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmediğini fark ettiğini ve bu durumu derhal divan başkanına bildirdiğini ancak buna rağmen tutanakta bu konuda herhangi bir değişiklik yapılmadığını bu hususları gösterir herhangi bir yazılı belgeyi divana sunmadığını , toplantı başlamadan önce hazirun cetvelinin katılanlara imzalatıldığını kendisinin de hazirun cetvelini imzaladığını ,genel kurul toplantısı sırasında divan başkanlığı seçimine yönelik 1 nolu maddeye, …’ın ibra edilmemesine yönelik maddeye, yeni seçilen yönetim kurulunun seçimi ile ilgili maddeye ve yönetim kurulunun ücretinin belirlenmesine yönelik maddeye, muhalefet ettiğini ve bu konularda muhalefet şerhini bildirdiğini ayrıca alınan kararların tümünün ana sözleşmeye aykırı olduğu gerekçesi ile yine muhalefet şerhini bildirdiğini beyan etmiştir.
Dinlenen davalı tanıklarından … ; dava konusu edilen toplantıda divan başkanı olarak görev yaptığını , genel kurul toplantısına davacı … ‘ ın bizzat katıldığını, davacı … ‘in toplantıya bizzat katılmadığını, vekili vasıtasıyla toplantıya katıldığını hatırladığını , davacıların toplantı esnasında hiçbir karara muhalefet etmediklerini, toplantının yarım saat 45 dk civarında sürdüğünü, davacıların toplantıda karara muhalefet edip te bunun tutanağa geçirilmediğine ilişkin iddialarının yerinde olmadığını , hatta divan başkanı olarak toplantının sonunda toplantıyı kapatırken herhangi bir muhalefet olup olmadığını tekrar sorduğunu , herhangi bir muhalefet gelmediğini ve tutanağı kapattıklarını, hazirun cetvelindeki imzaların genel kurul başlangıcında mı yoksa daha mı sonra alındığını hatırlayamadığını ancak tutanağı son kez kontrol ettiğinde imzaların tamam olduğunu , genel kurulun başlangıcından sonuna kadar aynı şahısların toplantıda mevcut olduklarını , toplantı arasında toplantıya herhangi bir katılımın olmadığını beyan etmiş ,tanık … ; dava konusu edilen genel kurul toplantısında ortak … ‘ün vekili olarak toplantıya katıldığını , toplantıda bir görevi olup olmadığını hatırlayamadığını , davacı İsmail Merih Şan ‘ ın toplantıya katıldığını, hatırladığı kadarıyla … ‘ in toplantıya katılmadığını ancak onun yerine vekilinin toplantıya katıldığını, … ‘in yerine toplantıya katılan kişinin adını hatırlamadığını , davacıların toplantıda alınan bazı kararlarda olumsuz oy kullandıklarını ancak karara muhalefet edildiğine ilişkin şerh düşülmesine ilişkin bir talepte bulunmadıklarını , hazirun cetvelinin toplantı anında hazırlandığını hatırladığını , davacıların muhalefet şerhinde bulunmak isteyip te bunun toplantı tutanağına geçirilmemesi gibi bir durum söz konusu olmadığını , toplantı başkanının başlangıçta gündeme itirazı olan olup olmadığını sorduğu gibi toplantının bitiminde de alınan kararlara herhangi bir itiraz olup olmadığını sorduğunu ancak bu soruya toplantıya katılanlar tarafından herhangi bir cevap verilmediğini , hatırladığı kadarıyla toplantı tutanağını bilgisayarda İbrahim isimli mali müşavirin tuttuğunu, söz konusu şahsın o dönemki davacıların mali müşaviri olduğunu , toplantının ne kadar sürdüğünü hatırlayamadığını beyan etmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça, davalı … Özel Sağlık Yatırımları Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin 17.06.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 1,2, 3, 6, 7, 8 ve 9. maddelerinin iptaline karar verilmesine yönelik davalı hakkında Mahkememize dava açıldığı, davalı şirketin 2020 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 17.06.2021 tarihinde yapıldığı, her iki davacının da davalı … Özel Sağlık Yatırımları Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin ortağı olduğu , davalı şirketin 17.06.2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına katıldıkları , davanın 16/09/2021 tarihinde TTK’ nın 445. Maddesinde belirlenen 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu, davacı tarafça iptali talep edilen 1, 2, 3, 6, 7, 8 ve 9. nolu kararlara karşı red oyu kullanıldığı ancak davacıların genel kurul toplantısında iptali talep edilen kararlara yönelik her hangi bir muhalefet şerhinin bulunmadığı, davacı tarafça muhalefet şerhinin bulunduğu ancak muhalefet şerhinin toplantı tutanağına geçirilmediğine yönelik iddiaların usulüne uygun deliller ile kanıtlanamadığı , genel kurulda toplantısında alınan kararların TTK 447.maddesinde düzenlenen batıl kararlardan olmadığı gibi davacı tarafça da bu hususta herhangi bir iddia ileri sürülmediği ve alınan kararların butlanının değil iptalinin talep edildiği , 6102 sayılı TTK’ nun 446/1.a maddesi uyarınca geçerli bir muhalefet şerhinin kararların iptali ile ilgili dava açabilmek için ön şart niteliğinde olduğu, muhalefet şerhi tutanağa yazılmadığından genel kurul toplantısında alınan ve iptal talebine konu kararlar yönünden iptal davası açma şartının yerine getirilmediği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Eksik kalan 21,40-TL harcın davacı tarafça tamamlanmasına,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan karar tarihinde yürülükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
Dair tebliğ tarihinden 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar Davacılar vekili Av. …..’ın yüzüne karşı davalının yokluğunda açıkça okunup anlatıldı. 07/07/2022

Başkan.
e-imza

Üye
e-imza

Üye .
e-imza

Katip .
e-imza