Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/584 E. 2021/712 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/584
KARAR NO : 2021/712

DAVA : Tazminat (Vedia Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2021
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Vedia Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının evinden başka bir eve taşınma kararı aldığını, bu süreçte ev eşyalarını davalı … …. Ltd. Şti’ye ait depoya ücret karşılığında yerleştirdiğini, 28/01/2021 tarihinde komşu işyeri olan diğer davalı … … Ltd. Şti ait bacadan sıçrayan kıvılcımlarla davalı … … Ltd. Şti’ye ait depolarda yangın çıktığı, yangın neticesinde davacıya ait eşyaların kullanılamaz derecede zarar gördüğü, davalı sigorta tarafından deponun sigortalandığı, davalı … …’un ise davalı sigorta dışındaki işyerlerinin maliki olduğunu, davacının çok yüksek miktarda maddi ve manevi zarara uğradığını, sigorta tarafından kısmi ödeme yapılmış ise de yapılan ödemenin gerçek zararı karşılamadığını, davalıların meydana gelen zarardan müştereken sorumlu olduğunu belirterek zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Dava dilekçesi davalılara tebliğe çıkartılmamıştır.
DAVA:
Dava, saklama (vedia) sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1-c maddesinde “TBK’nın saklama (vedia) sözleşmesini düzenleyen 561 ila 580. maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları” mutlak ticari dava olarak kabul edilmiş olup aynı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca ticari davalarda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. Ancak, TTK’nın 4/1. maddesinin son paragrafında bu kuralın istisnaları sayılmış olup “herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen vedia (saklama) sözleşmeleri” de istisnalar arasında gösterilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Davacı, kendisine ait ev eşyalarını davalı … … Ltd Şti’nin işlettiği depoya bıraktığını ve burada çıkan yangın sonucu zarar gördüğünü belirttiğine göre dava, taraflar arasında TBK’nın 579. maddesinde düzenlenen saklama (vedia) sözleşmesine ilişkindir.
Somut olayda, davacı tacir olmayıp ihtilaf, ticari işletme ile ilgili değildir. O halde uyuşmazlık, istisna kapsamında olup asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğundan söz edilemez.
Diğer taraftan, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(l) maddesinde “tüketici işlemi” sayılan işlemlerin kapsamı genişletilmiş, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem”, tüketici işlemi olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin (k) bendi ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici olarak kabul edilmiştir. Aynı Yasa’nın 73/1.maddesine göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Buna göre görev konusunun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca taraflar arasında tüketici işlemi niteliğinde bulunan vedia(saklama) ilişkisi kurulmuş olup davacının tüketici, davalının ise satıcı (hizmet sunan-saklayan) olduğu, davalıların sorumluluğunun aynı maddi olaydan kaynaklanması ve zararın tek olması nedeniyle davanın birlikte görülmesinin zorunlu olduğu, uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu ve İzmir ilinde ayrı bir tüketici mahkemesi bulunduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Benzer yöndeki karar için bkz. Yargıtay 20. H.D’nin 03/11/2015 tarih ve 2015/9683 Esas, 2015/10364 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILAMADI),
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluklarında dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 16/09/2021

Katip…
E-İMZA

Hakim…
E-İMZA