Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/565 E. 2022/546 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/565
KARAR NO : 2022/546

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2021
KARAR TARİHİ : 23/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkiye istinaden davalı tarafın müvekkili şirkete … teklifi gönderdiğini ve müvekkili şirket tarafından söz konusu teklifin kabul edildiğini, akabinde söz konusu ürün için müvekkili şirket tarafından 07.11.2019 tarihinde 2.400 USD ödeme yapıldığını, yine taraflar arasındaki e-postalar uyarınca davalı şirketin ürünleri teslim etme süresi 2 hafta olarak kararlaştırıldığını, ancak aradan 1.5 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, davalı tarafın söz konusu ürünleri teslim etmediği gibi müvekkil şirket tarafından yapılan ödemeyi de iade etmediğini, alacağının tahsili için müvekkili şirket tarafından İzmir … İcra Dairesi’nin …/… E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının 01.06.2021 tarihinde takibe haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek davalının icra takibine yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, icra ve inkar tazminatına hükmedilmesine ve müvekkili şirketin alacağına fiilen kavuşmasının sağlanması amacıyla öncelikle teminatsız olarak, mahkemece aksi kanaatte olması halinde ise takdir edilecek olan teminat karşılığında davalı borçlunun malvarlığı üzerine ihtiyati haciz koyulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, aralarında akdedilen bir sözleşme bulunmadığını, bahsi geçen teklif formunda müvekkiline ait herhangi bir kaşe-imza yer almadığını, ödeme dekontunun borç ödeme anlamına geldiğini, karşı yana verilen herhangi bir fatura mevcut olmadığını, anılan sebepler ile davanın reddini savunmuştur.
DAVA:
Dava ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı icra dosyası sureti,
-Boğaziçi Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarihli yazısı,
-Karşıyaka Vergi Dairesinin … tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’nın14/03/2022 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satımdan kaynaklanan avans ödemesinin iadesi istemi ile İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 26/05/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 30/05/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davacının davalıdan alınan teklif üzerine ticari satıma ilişkin olarak 07/11/2019 tarihinde davalıya 2.400 USD avans ödemesi yapıldığı, taraflar arasındaki yazışmalarda satıma konu malın teslim süresinin 2 hafta olarak kararlaştırıldığı, aradan 1,5 yıl geçtiği halde davalının satıma konu malı teslim etmediği gibi almış olduğu avans ödemesini de iade etmediği, davalıya gönderilen ihtarnamelerin sonuçsuz kaldığı, sözleşmenin ifasının yararsız olduğundan sözleşmeden dönme hakkını kullandığı ve davalının almış olduğu avans ödemesini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iade etmesi gerektiğini iddia ettiği, davalının ise taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı, dava dilekçesi ekinde davacı tarafından sunulan teklif formunda şirketlerine ait herhangi bir imza ve kaşenin olmadığı, dava dilekçesi ekinde sunulan dekontta herhangi bir açıklama bulunmadığı, bu halde bu ödemenin borç ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiği, davacıya borçlarının bulunmadığını ve zamanaşımı defilerinin bulunduğunu savunduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmadığı, davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin avans ödemesi olup olmadığı, ödemenin iadesinin istenip istenemeyeceği ve takip ve davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, ilişki var ise bu ilişkinin ticari defterlere ne şekilde yansıdığı hususunda taraf defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesine karar verildiği, öncelikle davacının defter ve kayıtlarının incelendiği, mahkememizce alınan 14/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacının 2019-2020-2021 yıllarına ait defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının takip ve davaya konu 2.400 USD alacağının verilen sipariş avansları olarak defterlerinde muhasebeleştirdiği, davacının defterlerine göre takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 2.400 USD alacaklı olduğu, bu ödeme dışında taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, mahkememizce davalıya ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere 08/04/2022 tarihli celse ara kararı doğrultusunda defter davetiyesi çıkartıldığı, davalı vekilinin kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen ara karar gereğini yerine getirmediği ve davalı defter ve kayıtlarının incelenemediği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan teklif formu ile ödemeye ilişkin dekontun ve sözleşme ilişkisinin davalı tarafından inkar edildiği, her ne kadar davalı teklif formunda imza ve kaşenin bulunmadığını savunmuş ise de teklif formunda davalı şirket ünvan, antet ve hesap bilgilerinin bulunduğu, bu sebeple teklif formunun yazılı delil başlangıcı olarak kabulü gerektiği, yine davacı tarafından davalıya 07/11/2019 tarihinde gönderilen 2400 USD’ye ilişkin havale dekontunda işlem açıklaması bulunmuyor ise de dekonttaki havale tutarı ile teklif formundaki satış bedelinin uyumlu olduğu, ayrıca davacının usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarına göre davacının bu ödemeyi davalıya avans olarak yaptığı ve takip ve dava tarihi itibariyle aynı tutarda davalıdan alacaklı olduğu, davalının usulüne uygun ihtarata rağmen defter ve kayıtlarını sunmadığı, 6100 sayılı HMK’nun 222.maddesine göre ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamasının şart olduğu, ayrıca bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerin sahibi veya halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunların aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerler ile ispatlanmamış olması gerektiği, diğer tarafın anılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtları birbirini doğrulamayan ticari defter ve kayıtların sahibi aleyhine delil olacağı, 6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesi uyarınca usulüne uygun yapılan ihtarata rağmen defter ve kayıtlarını sunmayan davalının takip ve davaya dayanak ödemeye konu mal veya hizmetin davacıya teslim edildiğini veya mal veya hizmet bedelinin iade edildiğini ispat etmesi gerektiği, davalının bu yönde herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, bu halde davacı tarafından sözleşme ilişkisinin ispat edildiğinin davalıya yapılan ödemenin avans ödemesi olduğunun ve karşılığında mal tesliminin yapılmadığının kabulü gerektiği, buna göre taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğuna göre ödemenin yapıldığı 07/11/2019 tarihi ile takip tarihi olan 01/03/2021 ve dava tarihi olan 25/08/2021 tarihleri arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmediğinden davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, her ne kadar taraflarca malın teslimine ilişkin bir süre kararlaştırılmamış ise de davacının takip ve dava öncesinde Beyoğlu …Noterliğinin 04/11/2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıya ya malın teslimi ya da bedelinin iadesi yönünde ihtarda bulunduğu, bu ihtarın davalıya 06/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ihtara rağmen malı teslim etmeyen davalının temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği, bu halde davacının karşılıklı iki tarafa borç yükleyen sözleşmede sözleşmeden dönme hakkını kullanabileceği ve yapmış olduğu avans ödemesinin iadesini talep edebileceği, davacının iddiasını ve dava konusu asıl alacağının varlığını ispat ettiğinin kabulü gerektiği, davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinden 22/06/2022 tarihli dilekçesi ile feragat ettiği, tarafların sıfatına, uyuşmazlığın niteliğine ve takip konusu paranın cinsine göre davacının takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca faiz talep edebileceği, iddianın ileri sürülüş biçimi, savunmanın kapsamı ve mahkememizce yürütülen yargılamanın niteliğine göre başkaca araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, mahkememizce alınan 14/03/2022 tarihli bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 2.400 USD asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre işleyecek faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-2.400 USD alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 480,00 USD icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 1.383,68 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 212,79 TL peşin harç ve 41,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 253,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.129,89 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 212,79 TL peşin harç, 41,00 TL tamamlama harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti ve 142,80 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.205,89 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (20.256,00/20.468,26=0,98) 1.193,38 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7 ve 13/1-4. fıkrası uyarınca 212,26 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır