Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/564 E. 2022/330 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/564
KARAR NO : 2022/330

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2021
KARAR TARİHİ : 08/04/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … plakalı aracın kusurunun bulunmadığı 08/05/2021 tarihinde meydana gelen kazada, (park halindeki) aracının davalıya sigortalı … plakalı araç tarafından çarpılması sonucu maddi hasara uğradığı, kusurlu sürücünün. ekte yer alan tutanak ile kusurunu kabul ettiğini, kusur konusunda anlaşmazlık bulunmayan dosyada, davalı Sigorta şirketince … plakalı aracın … … trafik poliçesinden … … nolu hasar dosyası açıldığ nı, davalının gönderdiği sigorta eksperinin 16.028.20 TL yedek parça tatarma 7.059.37 TL iskonto yaparak. işçilik 1.600,00 TL ile toplamda kdv dahil 12.471.22 TL tespit hasar tespiti yaptığını, yedek parçaları ori inal olarak tedarik edilmediğini, (eş değer ve) çıkma parça kullanıldığını, aracın … Otomotivde olduğunu, onarıldığımı, iskontonun kabul edildiği yönünde bir beyan ve mzalarının olmadığını, kaldi ki sigorta servis ile anlaşsa bile mağdur olan müvekkilini bağlamadığını, müvekkilinir bunun üzerine adli İisteye kayıtlı b lirkişiden uzman görüşü aldığını, bu rapora göre hasar tutarının kdv dahil 20.801,28 TL hesaplandığını, hiznet işin 462,73 TL fatura bedeli ödendiğini, bu raporda 16.028,20 TL yedek parça 1.600.00 TL işçilik ve kdv dahil 20.861,28 TL onarım bedeli tespit edildiğini, iki ayrı raporda farklılık çıktığını, uyuşmazlık olduğun 4, davalının 07.06.2021 tarihinde 12.471.22 TL ödeme yaptığını, gerçek zararın Ve farkın 8.330.,06 TL olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10 TL üzerinden dava açıldığını, kaza sonrası eksik ödenen değer kaybı içinde Yargıtay ve BAM kararlarına göre hesaplanması gerektiğini, ekteki uzman görüşüne göre değer kaybının 48.000 TL olduğunu, davalının değer kaybı için 4.982,58 TL ödeme yaptığını, belirterek yukarıda arz olunduğu gibi ve diğer sebeplerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalma kavdıyla müvekkili araçta oluşan hasar bedelinin Yargıtay kararlarına göre iskontosuz gerçek zarar üzerinden hesaplanarak şimdilik 10 TL’nin 29.05.2021 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, değer kaybi farkının da yine Yargıtay kararlarına göre gerçek Zzarar üzerinden hesaplanarak şimdilik 10 TL’nin 29.05.2021 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hukuki yarar yoluğu nedeniy!le davanırı reddi gerektiğini, davacının değer kaybına ilişkin zararı 26.07.2021 tarihinde 4.982,58 TL olarak. ödendiğinden ve karşılandığından davanın reddi gerektiğini, kaza tarihi dikkate alınarak değer kaybının genel şartlara göre yapılması gerektiğini, Anayasa Mahkemesi iptal kararının 09.10.2020 tarihinde yürürlüğe girdiğini, önceye etki edemeyecejğini, değer kaybının yeni genel şartlara göre hesabı gerektiğini, aracın önceki hasarlı parçalarının tespiti gerektiğini, başvurana 07.06.2021 tarihinde 12471,22 TL hasar ödemesi yapıldığını, zararının karşılandığını, davacının hasar tespit, miktarlarına katılmanın mümkün olmadığını, eşdeğer parça üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, KDV den sorumlu tutulamayacaklarını, uzman bilirkişi raporu alınması gerektiğini, ekspertiz ücreti talebini kabul etmediklerini, faize ilişkin talepleri kabul ermediklerini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri uyarınca motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi zararın (bakiye hasar bedeli ve değer kaybı) karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Poliçeler, Hasar dosyası,
-İzmir İl Emniyet Müdürlüğünün 26/08/2021 tarihli yazısı,
-Sigorta bilgi ve gözetim merkezinin 26/08/2020 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’in 10/01/2022 tarihli raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Aracın onarıldıktan sonra mübadele (rayiç) değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerekir. Çünkü tamamen onarılmış olsa bile bu araba tahribatın izlerini taşımaktadır. Onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür ve bu da cari değerinden kaybettirmektedir.
Öncelikle, değer azalması veya değer kaybının belirlenmesinde dikkate alınması gereken ölçütler her olayın somut özelliğine göre değişebilecek ise de aracın markası, özellikleri ve model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı, aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği (orijinal olup olmadığı) hususları değer kaybında gözönüne alınmalıdır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kökleşmiş ilke ve uygulamalarına göre trafik kazalarına dayalı araç değer kaybı tazminatı, hasarlı aracın, hasara uğramadan önceki ikinci el piyasa değeri ile hasarlı haldeki ikinci el piyasa değerinin saptanması ve karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Aradaki fark meydana gelen değer kaybıdır. Ancak aracın tamiri ekonomik değilse yani araç pert total ise değer kaybı talep edilemez(Bu yöndeki kararlar için bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2017 tarih ve 2015/6486 Esas, 2017/12264 Karar; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11/10/2018 tarih ve 2015/16180 Esas, 2018/8981 Karar sayılı ilamları.).
6100 Sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesi ve rapor alınması gerekir.
Kaza sonucu hasara uğrayan aracın değer kaybı ile hasarının ne kadar sürede tamir edileceği, bu süre içinde ikame araç kiralama bedelinin (yakıt v.s gibi zorunlu giderlerin mahsubundan sonra) tespitinin konusunda uzman bilirkişi tarafından belirlenmesi gerekir(Bu yöndeki kararlar için bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/11175 Esas, 2016/1082 Karar sayılı İlamı ve benzer kararları).
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
6100 Sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesi ve rapor alınması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; 08/05/2021 tarihinde … plakalı araç ile … plakalı araçların çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, kolluk tarafından trafik kazasına ilişkin olarak maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlendiği, davacının işbu dava ile … plakalı araca ilişkin olarak bakiye hasar bedeli ve değer kaybı talebinde bulunduğu ve zararın … plakalı aracın zmss sigortacısı olan davalıdan tazminini istediği, mahkememizce otomotiv bilirkişisinden alınan kusur ve hesap raporuna göre davalı sigorta sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğu, davacı sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacıya ait aracın sağ ön çamurlar ve sağ ön tampondan hasar aldığı, meydana gelen hasar ile kazanın uyumlu olduğu, davacı tarafından dava öncesi yapılan ekspertiz ile davalı sigorta tarafından yapılan ekspertizde değişecek parçalar ve parça bedelleri ile işçilik kalem ve bedellerinin aynı olduğu, ancak davalı sigorta tarafından alınan ekspertiz raporunda %38-45 arasında değişen oranlarda iskonto uygulandığı, davaya konu kaza nedeniyle hasar onarım bedelinin işçilik ve kdv dahil olmak üzere iskontosuz 20.801,28 TL olduğu, davalı sigorta tarafından dava öncesinde davacıya 12.471,22 TL hasar nedeniyle ödeme yapıldığı, davacı tarafından talep edilebilecek bakiye hasar bedelinin 8.330,06 TL olduğu, yine yapılan araştırmalara göre dava konusu aracın kaza öncesi hasarsız emsalinin serbest piyasa rayicinin 275.000,00 TL olduğu, kaza sonrası onarılmış haldeki serbest piyasa fiyatının ise 265.000,00 TL olduğu, davalı sigorta tarafından dava öncesinde değer kaybına ilişkin olarak davacıya 4.982,58 TL ödeme yapıldığı, buna göre davacının bakiye 5.017,42 TL değer kaybı talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, her ne kadar davalı sigorta tarafından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamının geçmişe etkili olmadığı savunulmuş ve hasar bedeli ile değer kaybı hesabına ilişkin hesaplamanın genel şartlara göre yapılması istenilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, bu nedenle davacının genel hükümlere göre uğradığı gerçek zararı talep edebileceği, davalı sigorta sürücüsünün nizami şekilde park halinde bulunan davacı aracına geri geri gitmek suretiyle çarptığı, bu halde davalı sigorta sürücüsünün asli kusurlu, davacı sürücünün ise meydana gelen kazada alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığından kusursuz olduğunun kabulü gerektiği, somut uyuşmazlıkta davacının aracının hasarlandığı ve hasar alan parçaların niteliğine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayıp uyuşmazlığın davalı sigortanın yedek parçaya ilişkin iskonto uygulayıp uygulamayacağı ve buna göre gerçek zararın belirlenmesi hususlarında olduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre gerçek zararın ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle sağlanacağı, orijinal parçalara göre hasar bedelinin belirlenmesi gerektiği, onarım bedeli araç rayicinin %50’sini aşmadığı müddetçe aracın tamirinin ekonomik olduğu ve ayrıca bu zararın giderilmesi halinde zarar görenin hasar bedelini kdv’si ile birlikte ödemek zorunda olduğu, bu nedenle davacının hasar bedelini serbest piyasa rayiçleri üzerinden orijinal yedek parça, işçilik bedeli ve kdv toplamı ile birlikte iskontosuz talep edilebileceği, davalı sigorta tarafından davacıya hasara ilişkin olarak dava öncesinde 12.471,22 TL ödeme yapıldığına göre davacının bilirkişi tarafından belirlenen 20.801,28 TL den bakiye 8.330,06 TL’yi talep edebileceği, ayrıca davacıya ait aracın marka, modeli, geçmiş hasar kayıtları, kullanılmış düzeyi ile meydana gelen hasarın niteliğine ve serbest piyasa rayiçlerine göre aracın kaza öncesi hali ile kaza sonrasındaki onarılmış hali arasında 10.000,00 TL fark bulunduğuna ilişkin bilirkişi görüşünün somut olayda hakkaniyete uygun olduğu, buna göre davalı sigorta tarafından dava öncesinde davacıya 4.982,58 TL ödeme yapıldığına göre davacının bilirkişi tarafından belirlenen 10.00,00 TL değer kaybından bakiye 5.017,42 TL’yi talep edebileceği, … plakalı aracın 13/04/2021-13/04/2022 tarihleri arasında ve kaza tarihi itibariyle zmss sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri kapsamında davacının bakiye hasar bedeli ve bakiye değer kaybı zararından sorumlu olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği, davacı vekilinin dava değerini 29/01/2022 tarihinde değer artırım dilekçesi ile arttırdığı, davacının davalı sigortaya 08/07/2021 tarihinde başvuruda bulunduğu, davalı sigortanın KTK’nun 97 ve 99.maddeleri uyarınca 8 iş günlük yasal sürenin sonu olan 28/07/2021 tarihinde temerrüde düştüğü, dava konusu aracın niteliğine ve davacının sıfatına göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun davalı sigorta tarafından yapılan ekspertiz, davacı tarafından sunulan ekspertiz raporu, kaza ve hasara ilişkin fotoğraf ve kayıtlar ile diğer dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile 8.330,06 TL bakiye hasar bedeli ve 5.017,42 TL bakiye değer kaybı olmak üzere toplam 13.347,48 TL’nin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı tarafından dava öncesinde yapılan ekspertize ilişkin giderler 6100 sayılı HMK’nun 323. maddesi kapsamında iş bu dosyada yargılama giderleri ile birlikte değerlendirilmiş ve hüküm altına alınmıştır.
Davacı vekili davacının zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde kendisini vekille temsil ettirdiğini bu nedenle arabuluculuk aşaması için vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiş ise de, 20/11/2021 tarihinden itibaren yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 16. Maddesi ile 29/05/1957 tarihli 1957/4-6 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının birlikte değerlendirilmesi zorunludur. Hüküm tarihinde yürürlükte olan 2022 yılı AAÜT 16. Maddesinde; “…(1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 9.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.350,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir….” düzenlemesi mevcuttur.
Maddenin başlığı Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret olup, madde de bu faaliyetler sırasında Avukat ile temsil edilme sebebiyle hak kazanılan Avukatlık ücretine ilişkindir. Arabuluculuk sürecinde Avukat ile temsil halinde hüküm tarihine göre 1.350,00 TL ücrete hak kazanıldığı açıktır. Dolayısıyla Avukat ile temsil olunan taraf için bu borç doğmuştur ve yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu bir yargılama gideridir. Ancak maddenin (ç) bendinde; “…aynı vekille dava yoluna gidilmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu tarifeye göre belirlenir…” hükmü nazara alındığında aynı vekille dava açılıp, temsil edilme halinde eldeki davada olduğu gibi davacı taraf lehine hükmolunan vekalet ücreti içerisinde bu miktarında olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde yargılama gideri olarak kabul edilen Avukatlık ücreti (ç) bendi göz ardı edilerek 5.100,00+1.350,00= 6.450,00 TL olacaktır. Halbuki (ç) bendi uyarınca mahsup yapılması zorunlu olduğundan davacı için 5.100,00-1.350,00= 3.750,00 TL tarifeye göre dava sırasında temsil, +1.350,00 TL’de arabuluculuk sürecinde aynı vekil ile temsil edildiğinden hak kazanılan yargılama gideri olan avukatlık ücreti 5.100,00 TL’dir. Mahkememizce davacı yararına dava ve duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücreti hüküm altına alınmış olmakla ayrıca arabuluculuk aşaması için 1.350,00 TL vekalet ücreti takdirine gerek olmadığından davacı vekilinin arabuluculuk aşamasına ilişkin olarak vekalet ücreti talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Benzer yöndeki karar için bkz.İstanbul BAM 30 H.D’nin 2020/2455 esas, 2021/958 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, 13.347,48 TL’nin 28/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 911,75 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 227,60 TL ıslah harcı toplamı olan 286,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 624,85 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 227,60TL ıslah harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 462,73 TL ekspertiz ücreti, 59,10 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.368,03 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacının arabuluculuk aşaması için vekalet ücreti talebinin REDDİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11 ve 20. Hukuk Daireleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.08/04/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA