Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/558 E. 2022/451 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/558
KARAR NO : 2022/451

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/08/2021
KARAR TARİHİ : 18/05/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı … plakalı aracın, konak ilçesinde davacının sürücüsü olduğu aracına 14.07.2019 tarihinde arkadan çarptığı, daha önceden kazaya karışan araçlar da yolcu konumunda olup inen yaya … çarpmadan kaynaklı savrulup çarparak yaraladığı, kaza tespit tutanağında davacıya çarpan … plakalı araç sürücüsü asli kusurlu diğer araç sürücülerine tali kusur yayaya asli kusur izafe ettikleri, davacı aracına çarpan … plakalı araç kaza tarihi itibari ile davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçeli aracı olduğu, sigorta şirketinin gerçek zarardan sorumlu olduğu, K.T.K m.97 uyarınca davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olup hasar dosyası açıldığı, bir miktar ödeme yapılmış olup ödeme gerçek zararı karşılamadığı, yapılan tamirat trtamerde gözükmesi nedeni ile değer kaybı yaşanacağı, aracın onarım süresince araç mahrumiyet zararı doğduğunu belirterek HMK m.107 kapsamında fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 50,00 TL bakiye hasar bedeli ve 50,00 TL değer kaybı olmak üzere 100,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi tahsili, yargılama gider ve vekalet ücretini davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
davalı şirketin kazaya karışan aracın 36.000TL limitle ZMMS sigortalısı olduğunu, kusur incelemesi yapılması gerektiğini, davacı taraftan tazminat yükümlüsünü öğrendikleri tarih 14.07.2019 olup 2 yıllık zaman aşımı süresi 14.07.2021 de dolduğu, davanın miktarı bilinmesi veya tespit edilmesi halinde belirsiz alacak davası açması mümkün olmadığı, kısmı dava açması mümkün iken belirsiz alacak davası açması hata olduğu, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, davacıya kazadan kaynaklı 715.00 TL değer kaybı ve 6.375.00 TL hasar tazminatı ödendiğini, ödemenin tenzili gerektiğini, davalı şirketin sorumluluğu kalmadığı, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu anlaşılması için bilirkişi incelemesi yapılması, değer kaybına yönelik şartlar uygulanması gerektiği, kaza Anayasa Mahkemesi taleplerinden önce olduğunu, genel şartlara göre değer kaybı hesabı gerektiğini, davalı şirketin sorumluluğu kaza nedeni ile araçta oluşan doğrudan zararları kapsadığını, yansıma ve dolaylı zararlardan sorumluluğu bulunmadığı, sigortalı araç hususi kullanımı olup ticari olmadığı, faiz yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri uyarınca motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi zararın (bakiye hasar bedeli, değer kaybı) karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Hasar fotoğrafları, kaza tutanağı,
-İzmir İl Emniyet Müdürlüğünün 24/08/2021 tarihli yazısı,
-…in 25/08/2021 tarihli yazısı,
-Hasar dosyası, poliçe,
-Bilirkişi …. ve …’in 30/03/2022 tarihli raporu,
-… Sigorta A.Ş nin 17/01/2022 tarihli yazısı ve eki,
-… A.Ş nin 31/08/2021 tarihli yazısı ve eki,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
6100 Sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesi ve rapor alınması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; 14/07/2019 tarihinde …, …, … ve … plakalı araçların çok taraflı, maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, kolluk tarafından trafik kazasına ilişkin olarak maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlendiği, davacının işbu dava ile … plakalı araca ilişkin olarak bakiye hasar bedeli ve değer kaybı talebinde bulunduğu ve zararın … plakalı aracın zmss sigortacısı olan davalıdan tazminini istediği, davalı sigortanın ise, zamanaşımı defi ile yetki itirazında bulunduğu, davacının zararının karşılandığı, açık şekilde eksik ödeme olmadığından mahkemece yapılan ödeme gözetilerek davanın reddi gerektiği, sorumluluklarının poliçe teminat limiti ve gerçek zararla sınırlı olduğu, zmms genel şartlarına göre davacının taleplerinin hesaplanması gerektiğini savunduğu, taraflar arasında davacının zararının karşılanıp karşılanmadığı, yapılan ödemenin eksik olup olmadığı ve bakiye zararının bulunup bulunmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında doğrudan sözleşme ilişkisi bulunmamasına ve sorumluluk sigortaları TTK’da düzenlendiğine göre mutlak ticari dava niteliğindeki somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, davalı sigorta tarafından yetki itirazında bulunulmuş ise de, davaya konu kazanın İzmir ili …. ilçesinde meydana geldiği, ayrıca davacının bu ilçede ikamet ettiği, 6100 sayılı HMK’nun 16. maddesi uyarınca mahkememizin dava konusu uyuşmazlıkta yetkili olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, yine davaya konu trafik kazasının 14/07/2019 tarihinde meydana geldiği, 6098 sayılı TBK nun 72 ve 2918 sayılı KTK’nun 109 maddeleri uyarınca davaya konu talebin 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, davacının 06/04/2021 tarihinde dava şartı zorunlu arabuluculuğa başvurduğu, arabuluculuk görüşmelerinin 25/05/2021 tarihinde anlaşmazlık ile neticelendiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A-15 maddesi uyarınca arabuluculuk görüşme başvuru tarihinden son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımının duracağı, bu nedenle 20/08/2021 dava tarihi itibariyle davaya konu alacağın zamanaşımına uğramadığı, davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce davacıya ait aracın trafik tescil kayıtları ile geçmiş hasar kayıtları ve dava konusu olaya ilişkin hasar dosyasının dosyaya kazandırıldığı ve dosyanın kusur ve hesap yönünden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetinden alınan 30/03/2022 tarihli rapora göre, davaya konu kazanın köprülü kavşak çıkışında meydana geldiği, davaya konu kaza meydana gelmeden evvel yol üzerinde maddi hasarlı başka bir kazanın meydana geldiği, ilk kazanın taraflarının hiçbir tedbir almaksızın araçlarını yolda bıraktıkları ve tutanak tanzim ettikleri esnada davaya konu kazanın meydana geldiği, davacı aracının ikinci kazada davalı sigorta sürücüsünün arkadan çarpmasına maruz kaldığı, bu çarpmanın etkisi ile ilk kazaya karışan …. plakalı araca sol arka köşe kısmından çarptığı, davacı sürücüsünün kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığı, davalı … plakalı araç sürücüsünün yolda gereken dikkat ve özeni göstermediği, aracının hızını yolun şartlarına göre uyarlamadığı, güvenli takip mesafesine uymadığı, kazanın meydana gelmesinde %75 asli kusurlu olduğu, ilk kazaya karışan …. ve …. plakalı araç sürücülerinin ise gerekli incelemeleri yaptıktan sonra araçlarını güvenli alana çekmeleri gerektiği, gerekli önlemleri almadan tutanak tanzim ettikleri, trafik güvenliğini tehlikeye düşürdükleri ve meydana gelen kazada ayrı ayrı %12,5 alt düzeyde tali kusurlu oldukları, davalı sigorta tarafından yapılan ekspertizde onarım bedelinin yedek parça, işçilik, kdv dahil 20.060,00 TL olarak belirlendiği, davacıya ait aracın arka ve ön kısımlarından hasar aldığı, davalı sigorta ekspertiz raporunun kaza tutanağı ve hasarla uyumlu olduğu, tespit edilen yedek parça ve işçilik bedellerinin piyasa rayiçlerine göre makul ve rayiç değerde olduğu, hasar bedeli yönünden davalı sigortanın yaptırdığı ekspertizdeki yedek parça, işçilik ve kdv’ ye ilişkin hesaplamaya iştirak edildiği, yine davacıya ait aracın motor kaputu, ön panel değişimi, sağ ön çamurluk, sol ön çamurluk, bagaj kapağı, arka panel ve havuz saç onarım işlemlerinin yapıldığı, davaya konu kaza öncesinde davacı aracının 4 farklı tarihte kaza kaydının bulunduğu, davalı sigorta tarafından değer kaybı yönünden ekspertizde değer kaybının 1.906,93 TL olarak belirlendiği, kaza tarihi itibariyle yapılan piyasa araştırmasına göre dava konusu aracın kaza öncesi emsalinin 53.000,00 TL olduğu, dava konusu kaza öncesinde onarım gören parçaların değer kaybına ilişkin hesaplamada dikkate alınmadığı, davacı aracının kaza sonrası onarılmış haldeki rayicinin ise 50.750,00 TL olduğu, meydana gelen kaza nedeniyle araçtaki değer kaybının 2.250,00 TL olduğu, buna göre davacının davalı sigorta sürücüsünün %75 kusuruna karşılık davalı sigorta tarafından dava öncesinde yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra 8.670,00 TL(20.060,00 TL X %75-6.375,00 TL) bakiye hasar bedeli ile 971,60 TL(2.250,00X % 75-715,09 TL) değer kaybı olmak üzere toplam 9.641,60 TL talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu kazada davacı aracının ön ve arka kısımlarının hasarlandığı, hasar alan parçaların niteliğine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayıp uyuşmazlığın davacının gerçek zararının karşılanıp karşılanmadığı ve yapılan ödemenin eksik olup olmadığı hususlarında olduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre gerçek zararın ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle sağlanacağı, orijinal parçalara göre hasar bedelinin belirlenmesi gerektiği, onarım bedeli araç rayicinin % 50’sini aşmadığı müddetçe aracın tamirinin ekonomik olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmamasına göre işleten ve haksız fiil faili sürücünün sorumluluğunu üstlenen zmms sigortacısının yedek parçaya ilişkin iskonto uygulama hakkına sahip olmadığı ve ayrıca aracın onarımı yapılsın veya yapılmasın zarar görenin hasar bedelini kdv’si ile birlikte ödemek zorunda olduğu, bu nedenle davacının hasar bedelini serbest piyasa rayiçleri üzerinden orijinal yedek parça, işçilik bedeli ve kdv toplamı ile birlikte talep edilebileceği, ancak bu şekilde gerçek zararın karşılanabileceği, ayrıca davacının değer kaybına ilişkin zararının hesaplanmasında aracın marka, modeli, kullanılmış düzeyi ile meydana gelen hasarın niteliğine ve serbest piyasa rayiçlerine göre aracın kaza öncesi hali ile kaza sonrasındaki onarılmış hali arasındaki farkın esas alınması gerektiği, bu nedenle davalı sigortanın daha az hasar bedeli ve değer kaybı ödemesi gerektiği konusundaki savunmasının meydana gelen hasar, dava konusu aracın niteliği ve özellikleri itibariyle yerinde olmadığı, hızını yol ve hava durumuna göre ayarlamayan ve takip mesafesini korumayan ve davacıya ait araca arkadan çarpan davalı sigorta sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli %75 oranında kusurlu olduğu, ilk kazaya karışan … ve … plakalı araç sürücülerinin ise gerekli incelemeleri yaptıktan sonra araçlarını güvenli alana çekmeleri gerektiği, gerekli önlemleri almadan tutanak tanzim ettikleri, trafik güvenliğini tehlikeye düşürdükleri ve davacının aracının hasarlanmasına sebebiyet veren ikinci kazada ayrı ayrı %12,5 alt düzeyde tali kusurlu oldukları, davacı sürücüsünün ise kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbirin bulunmadığı, davacının davalı sigorta sürücüsünün kusuru oranında uğradığı zararı talep edebileceği, bilirkişi tarafından davacının hasar bedeline ilişkin zararı kdv, işçilik ve yedek parça dahil olmak üzere toplam 20.060,00 TL olarak hesaplandığına göre davacının % 75 kusura karşılık olarak davalıdan talep edebileceği miktarın 15.045,00 TL olduğu, davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde hasar bedeline ilişkin 6.375,00 TL ödeme yapıldığına göre davacının hasara ilişkin bakiye zararının 8.670,00 TL olduğu ve bu miktar üzerinden talepte bulunabileceği, yine davacının değer kaybına ilişkin zararının serbest piyasa rayiçlerine göre 2.250,00 TL olarak hesaplandığına göre davacının % 75 kusura karşılık olarak davalıdan talep edebileceği miktarın 1.687,50 TL olduğu, davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde değer kaybına ilişkin 715,09 TL ödeme yapıldığına göre davacının değer kaybına ilişkin bakiye zararının 971,60 TL olduğu, böylece davacının karşılanmayan bakiye zararının 9.641,60 TL olduğu, her ne kadar davalı sigorta tarafından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamının geçmişe etkili olmadığı savunulmuş ve hasar bedeli ile değer kaybı hesabına ilişkin hesaplamanın zmms genel şartlarına göre yapılması istenilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, bu nedenle davacının genel hükümlere göre uğradığı gerçek zararı talep edebileceği, … plakalı aracın 22/01/2019-22/01/2020 tarihleri arasında ve kaza tarihi itibariyle zmss sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri kapsamında kalan davacının hasar ve değer kaybı zararından sorumlu olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği, davacı vekilinin dava değerini 07/04/2022 tarihinde değer artırım dilekçesi ile arttırdığı, davalı sigortanın hasar bedeli yönünden eksik ödeme yaptığı 11/09/2019, değer kaybı yönünden yine eksik ödeme yaptığı 20/09/2019 tarihinde temerrüde düştüğü, davacının bu tarih itibariyle faiz talep edebileceği, dava konusu aracın niteliğine ve davacının sıfatına göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporunun, davalı sigorta tarafından yapılan ekspertiz, davacı tarafından sunulan kaza ve hasara ilişkin fotoğraf ve kayıtlar ile diğer dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı vekili davacının zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde kendisini vekille temsil ettirdiğini bu nedenle arabuluculuk aşaması için vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiş ise de, 20/11/2021 tarihinden itibaren yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 16. Maddesi ile 29/05/1957 tarihli 1957/4-6 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının birlikte değerlendirilmesi zorunludur. Hüküm tarihinde yürürlükte olan 2022 yılı AAÜT 16. Maddesinde; “…(1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 9.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.350,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir….” düzenlemesi mevcuttur.
Maddenin başlığı Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret olup, madde de bu faaliyetler sırasında Avukat ile temsil edilme sebebiyle hak kazanılan Avukatlık ücretine ilişkindir. Arabuluculuk sürecinde Avukat ile temsil halinde hüküm tarihine göre 1.350,00 TL ücrete hak kazanıldığı açıktır. Dolayısıyla Avukat ile temsil olunan taraf için bu borç doğmuştur ve yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu bir yargılama gideridir. Ancak maddenin (ç) bendinde; “…aynı vekille dava yoluna gidilmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu tarifeye göre belirlenir…” hükmü nazara alındığında aynı vekille dava açılıp, temsil edilme halinde eldeki davada olduğu gibi davacı taraf lehine hükmolunan vekalet ücreti içerisinde bu miktarında olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde yargılama gideri olarak kabul edilen Avukatlık ücreti (ç) bendi göz ardı edilerek 5.100,00+1.350,00= 6.450,00 TL olacaktır. Halbuki (ç) bendi uyarınca mahsup yapılması zorunlu olduğundan davacı için 5.100,00-1.350,00= 3.750,00 TL tarifeye göre dava sırasında temsil, +1.350,00 TL’de arabuluculuk sürecinde aynı vekil ile temsil edildiğinden hak kazanılan yargılama gideri olan avukatlık ücreti 5.100,00 TL’dir. Mahkememizce davacı yararına dava ve duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücreti hüküm altına alınmış olmakla ayrıca arabuluculuk aşaması için 1.350,00 TL vekalet ücreti takdirine gerek olmadığından davacı vekilinin arabuluculuk aşamasına ilişkin olarak vekalet ücreti talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Benzer yöndeki karar için bkz.İstanbul BAM 30 H.D’nin 2020/2455 esas, 2021/958 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, 9.641,60 TL’nin 8.670,00 TL’lik kısmının 11/09/2019, bakiye 971,60 TL’sinin ise 20/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 658,61 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 162,95 TL ıslah harcı toplamı olan 222,25 TL harçtan mahsubu ile bakiye 436,36 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 162,95 TL ıslah harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 125,40 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.406,95 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/2254 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Davacı vekilinin arabuluculuk vekalet ücreti talebinin REDDİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.18/05/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA