Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/547 E. 2021/1009 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/547 Esas
KARAR NO : 2021/1009 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/08/2021
KARAR TARİHİ : 17/11/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü asli ve tam kusurlu olduğu, …’a ait …’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı araç 27.10.2019 tarihinde 12.30 sularında seyir halinde iken, sürücü …’ün sevk ve idaresindeki müvekkil şirkete kasko sigortalı … plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, sigortalısına ödeme yapan davacı şirketin kanuni halef sıfatıyla davalılara rücu hakkı bulunmadığı, … plakalı araçta meydana gelen hasarı tespit etmek amacıyla eksper raporu alınmıştır. Alınan rapor ve yapılan servis giderleri ile poliçe koşulları kapsamında dava dışı sigortalı …’e 08.01.2020 tarihinde 14.768,00-TL hasar tazminatı ödendiği, Yapılan bu ödeme kapsamında müvekkil sigorta şirketi TTK m.1472 ve TBK m.183 gereği temlik alan sıfatı ile sigortalısına kanuni halef olduğu, davacı şirketin ödemiş olduğu 14.768,00-TL’yi davalıdan rücuen tazmin etmeye hak kazanıldığı ancak müvekkil şirketçe haklı olarak yapılan ödemenin rücuen tazmini için davalı tarafa başvurmasına karşın müvekkil şirkete hiçbir ödeme yapılmadığı, bu sebeple davalı tarafa karşı İzmir … icra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatılmış olup davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İzmir … icra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı … şirketinin dava dışı kasko sigortalısının aracına davalıların maliki ve sürücüsü olduğu araç ile çarpmaları sonucunda dava dışı kendi sigortalısına yaptığı ödeme sonucunda 6102 sayılı yasanın halefiyet kuralı gereğince halef olduğu, bu haliyle taraflar arasında haksız fiilden kaynaklı tazminat istemine dair uyuşmazlık bulunduğu, aksi kanunlarda belirtilmediği sürece malvarlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, uyuşmazlığın 6102 sayılı yasanın mutlak ticari dava olarak nitelendirdiği bir uyuşmazlık konusunda olmadığı, ayrıca tarafların ticari işletmelerinden kaynaklı bir uyuşmazlığın olmadığı, bu bağlamda uyuşmazlığın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesinin de mümkün olmadığı, 6102 sayılı yasanın göreve ilişkin sınırı çizerken ticari iş kavramından hareket etmediği, ticari işletme kavramından hareket edildiği, haksız fiil sonrası kazanç kaybı olsa ve bu kayıp ticari dahi olsa tarafların ticare işletmelerinden kaynaklı bir uyuşmazlık olmadığından görevli mahkemenin somut olayda İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olması sebebi ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
-Görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına,(ihtarat yapıldı.)
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde istinaf yargı yolu açık olmak üzere tarafların yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2021

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır