Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/544 E. 2021/890 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/544 Esas
KARAR NO : 2021/890

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 22/10/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasındaki ticari ilişki gereği, müvekkilinin davalı …’nin müteahhidi olduğu inşaatın yapı denetimi işini üstlendiğini, İzmir ili … ilçesi … ada … parselde kayıtlı bulunan taşınmazda yapılan inşaatın ruhsatsız olduğunun belediyece tespit edildiğini, ruhsatsız yapılan inşaatın, usulüne uygun şekilde ruhsatlandırılabilmesi için müvekkilden teknik hizmet alındığını, binada yapılan beton (karot) incelemesi vs. raporlandıktan sonra cezalı ruhsat düzenlendiğini, ruhsatın cezalı olarak verileceğini bilen müvekkil şirket yetkililerinin, davalıyı ve inşaatın imalatını üstlenen müteahhite gerekli uyarıları yaptığını, inşaatın geldiği aşama nedeniyle, bütün bedellerin ödeneceği sözünü aldıktan sonra inceleme raporlarını düzenleyip, belediyeye teslim ettiğini, taşınmazın mülkiyetinin borçlu …’ye ait olup, beton (karot) vs. denetimini müvekkilinin üstlendiğini, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. Maddesi uyarınca Belediye Encümeninin 09.06.2016 tarihli ve 1329 sayılı kararı ile müvekkile, davalı/borçlu …’nin ruhsatsız bina inşaa etmesi nedeniyle uygulama gereği müvekkili şirkete 70.366,00-TL idari para cezası kesildiğini, müvekkil şirket yetkililerinin verilen bu cezaya şirket kusurunun olmaması sebebiyle itiraz ettiklerini, yapılan bu itirazın İzmir … İdare Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile reddedildiğini, kendi kusurlarından kaynaklanmamasına rağmen belediyece yapılan icra takibi ile banka hesaplarına haciz konulmak sureti ile tahsil edildiğini, müvekkil, davalı …’nin kusuru nedeniyle kesilen cezayı ödemek zorunda kaldığını, parayı ödemek üzere çeşitli kereler verilen sözlerin vadesini beklemiş ve en nihayetinde de bu paranın tahsili için İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlattığını, davalının 10.06.2019 tarihinde yaptığı haksız itiraz neticesinde 21.09.2019 tarihinde takibin durduğunu belirterek davalı adına kayıtlı gayrımenkul ve menkullere ihtiyati tedbir konulmasına, davalının haksız ve yersiz itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının tacir olmadığı, takip dayanağının ne olduğunun takip dosyasından anlaşılamadığı, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, dava dışı kuruma yapılan idari para cezası ödemesinin hizmet sözleşmesi kapsamında hizmet alan davalıdan rücuen tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalı aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 01/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun araya hafta tatili girmesi nedeniyle yasal süresi içerisinde 10/06/2019 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu, itiraz üzerine takip alacaklısı davacı tarafından işbu davanın yasal süresinde ikame edildiği, davacının davalı ile aralarında yapı denetimine ilişkin hizmet sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme kapsamında davacı şirketin davalıya yapı denetimi hizmeti sunduğu ancak davalı tarafından ruhsat alınmaksızın inşaat yapımına başlandığı, … Belediye Başkanlığı tarafından ruhsat alınmaksızın inşaata girişildiğinden idari yaptırım uygulandığı, bu idari yaptırıma konu para cezasının davacı tarafından ilgili kuruma ödendiği, bu duruma sebebiyet veren davalının sorumlu olduğu ve rücuen tazmin etmesi gerektiğini iddia ettiği, davalının ise davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, ayrıca davacıya borçlu olmadığını savunduğu, … Belediyesi tarafından 02/06/2016 tarihinde yapılan denetimde davalıya ait taşınmazda ruhsatsız olarak 2 bodrum+zemin+3 katlı inşaatın kullanıma hazır halde tamamlandığının tespit edildiği, bu tespit üzerine … belediyesi encümeninin 09/06/2016 tarih ve 1329 sayılı kararı ile taşınmazın maliki davalı …, müteahhit … Ltd Şti, ve yapı denetim firması olan davacı … Ltd Şti hakkında ayrı ayrı 70.366,00 TL idari para cezası uygulanmasına karar verildiği, davacı yapı denetim firması tarafından söz konusu para cezasının ilgili kuruma ödendiği, uyuşmazlığın davacı tarafından ödenen bu para cezasının davalıdan rücuen talep edip edemeyeceği hususunda olduğu, davacı tarafından delil dilekçesi ekinde sunulan sözleşmeye göre davacı yapı denetim firması ile davalı arsa sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi bulunduğu, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın niteliğine göre dava mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği gibi İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü, İzmir Esnaf ve Sanatlarlar Odası ile İzmir Vergi Dairesi Müdürlüklerinin cevabi yazılarına göre davalının tacir olarak ticaret siciline kayıtlı olmadığı, gayrimenkul sermaye iradı dışında vergi mükellefiyetinin bulunmadığı, davalının tacir sayılan kimselerden olmadığı, bu sebeple davalının tacir olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafından davalıya karşı ileri sürülen talep ve talebin dayanağı olan maddi olgular bakımından her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş olması şartı gerçekleşmediğinden davanın nisbi ticari dava olarak kabulüne de olanak bulunmadığı, ayrıca somut olayda TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı, bu durumda davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Benzer yöndeki kararlar için bkz. Yargıtay 13 H.D’nin 07/12/2017 tarih 2016/13922 esas, 2017/12246 karar; Yargıtay 20 H.D’nin 01/07/2019 tarih 2019/2147 esas, 2019/4621 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILDI),
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA