Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/496 E. 2022/1072 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/496
KARAR NO : 2022/1072
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/07/2021
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/11/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket, … nolu elektrik tesisatı kapsamında Müvekkili şirketten indirimli elektrik temin etmek üzere, ekte sunulan 04.08.2020 tarihli ikili anlaşma imzaladığı, Müvekkil şirket sözleşmeye uygun olarak elektrik tedarik etmiş olmasına rağmen, davalı taraf ekte iletilen borç listesinde belirtilen elektrik tüketim faturalarını ödemediği, Davalı tarafın borçlarını ödememesi üzerine, alacaklarımızın tahsilinin sağlamak amacıyla, 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ve ikincil mevzuatı hükümlerine uygun olarak 29.04.2021 tarihinde davalı hakkında Merkezi Takip Sistemi (MTS) … nolu dosyası ile icra takibi başlatıldığı, İcra dosyasından da görülebileceği üzere, 116.175,89 TL Asıl Alacak, 10.665,15TL Takip Öncesi İşlemiş Faiz ve KDV’si olmak üzere toplam 126.841,04 TL üzerinden takip başlatıldığı, Davalı 17.05.2021 tarihli dilekçesi borca ve ferilerine itirazda bulunduğunu beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ne MTS takibinde ne de dava dilekçesinin tebliği ile faturalar dahil olmak üzere davacının dayandığı hiçbir delil tarafımıza tebliğ edilmediği, takipten önce işlemiş olan faiz hükümsüz ve yasaya aykırı olduğu, Davacı vekil tarafından mahkemeden davalı müvekkil şirket aleyhine ihtiyati tedbir kararının verilmesi istendiği, bu talebin hatalı olduğu, karşı tarafın sunmuş olduğu fatura ve sair belgelerin gerçeği yansıtmadığını, işletilmiş ve işletilecek olan faizin yasaya aykırı olduğunu, alacağın likit olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mali Müşavir … ve Elektrik Mühendisi …’in 21/07/2022 Tarihli Bilirkişi Heyet Raporunda; davalının Cari Hesap Özetleri davacı açısından incelendiğinde, davacının cari hesap bakiyesinin 31/12/2021 Kapanış ve 01/01/2022 tarihli Açılış fişinde 131.175,89 TL olarak gözüktüğü, davacının alacaklı olduğu, davalının davacıya ait olan son cari hesap bakiyesi tutarı olan 131.175,89 TL’den, 2 adet faturada bulunan güvence bedelleri toplamı olan 15.000,00 TL düşüldükten sonra (131.175,89-15.000,00=116.175,89) davalının davacıya olan cari hesap borcunun 116.175,89 TL olarak hesaplandığı, dava dosyasındaki İcra Takip dosyası incelendiğinde, davacının takip konusu ettiği 5 fatura karşılığı ana para tutarının toplam 116.175,89 TL olduğu tespit edilmiştir.
Mali Müşavir …’ın 11/11/2022 Tarihli Bilirkişi Ek Raporunda;
30.12.2019 tarih ve 30994 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1947 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararında 6183 Sayılı A.A.T.U.H.K’nun 51. Maddesine göre belirlenen aylık gecikme faizi oranı %1,6 olarak belirlendiği, una göre taraflar arasında imzalanan 04.08.2020 tarihli “Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik İkili Anlaşma” nın 7.3 maddesine göre; “Faturaların süresi içinde ödenmemesi halinde, 6183 Sayılı A.A.T.U.H.K’nun 51. Maddesine göre belirlenen aylık orana 1 (bir) puan ilave edilmesiyle bulunacak oranda gecikme faizi ve KDV uygulanacaktır” hükmüne göre gecikme faiz oranının aylık yüzde 2,6 olarak alınması gerektiği, Davacının davalı adına düzenlemiş olduğu faturalardaki 116.175,89 TL asıl alacak tutarlarına vade tarihinden takip tarihine kadar uygulanan aylık 942,6 faiz oranı sonucunda toplam 9.163,80 TL gecikme faizi hesaplandığı, hesaplanan gecikme faizi tutarına 618 KDV uygulanmak suretiyle toplam 1.649,49 TL KDV hesaplandığı görülmüştür.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir.
İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir.
İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir.
İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz.
Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir.
İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır.
İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez.
Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür.
Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez.
İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ışığında birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça davalı adına düzenlenen elektrik enerjisi kullanım faturalarına ilişkin davalı tarafça ödeme yapılmaması üzerine başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, aktif enerji birim fiyatına, dağıtım bedeli birim fiyatına, belediye tüketim vergisi birim fiyatına, enerji fonu kesintisine ilişkin yapılan hesaplamalarda herhangi bir hatanın bulunmadığının tespit edildiği, davacının cari hesap özetleri incelendiğinde, davacının cari hesap bakiyesinin, 31/12/2021 kapanış ve 01/01/2022 tarihli açılış fişinde 131.175,89 TL olarak davacının alacaklı olarak göründüğü, davalının 31/12/2021 tarihli kapanış fişi ve 01/01/2022 tarihli açılış fişinde davacının alacaklı olarak gözüktüğü 131.175,89 TL cari hesap bakiyesi içerisinde 30/11/2020 tarih ve EKV2020000001960 sıra numaralı fatura içerisinde 7.500,00 TL, EKV2020000002355 sıra numaralı fatura içerisinde 7.500,00 olmak üzere toplamda 15.000,00 güvence bedeli bulunduğu, davalının davalıya ait olan son cari hesap bakiyesi tutarı olan 131.175,89 TL den, 2 adet faturada bulunan güvence bedelleri toplamı olan 15.000,00 TL düşüldükten sonra davalının davacıya 116.175,89 TL olarak hesaplandığının tespit edildiği, icra dosyasındaki ana para alacağı isteminin de 116.175,89 TL olduğu, 6183 sayılı yasaya göre yapılan faiz hesabına göre, 9.163,80 TL gecikme faizinin hesaplandığı, bu miktara uygulanan KDV nin de 1.649,49 TL olarak hesaplandığı, tüm bu hesaplamalar ve tespitler ışığında davalının itirazında haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne ve alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜNE,
2-İzmir 28.İcra Müdürlüğü’nün … MTS numaralı dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA,
3-Hüküm altına alınan alacak miktarı olan 126.841,04 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gerekli olan 8.664,51 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 2.166,13 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 6.498,38 TL nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 2.166,13 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 35,00 posta-tebligat gideri olmak üzere toplamda 3.460,43 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 20.026,16 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/2979 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
8-Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı/ davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır