Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/495 E. 2022/1161 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/495
KARAR NO : 2022/1161
DAVA : İtirazın İptali

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin … tarihinden bu yana Taşıma İşleri Organizatörlüğü yaptığı, davacı şirket ve davalı arasında birden fazla taşıma işi organize edildiği, bu taşımalarda davalı firma navlun bedellerini ödediği, söz konusu navlun bedelleri yalnızca taşınacak limana kadar olan taşımalar olması sebebiyle, varış limanından davalının müşterisine olan kara nakliyesini yükün alıcısı dava dışı davalının müşterisi, davalı ile aralarındaki anlaşma gereğince, limandan alıp kendi deposuna götürmekte olduğunu, konteyner başı dış lokal masrafı 486 USD olup toplamda 5 konteyner dış lokal masrafı 2430 USD ödenmemesinin ardından taraflarınca izmir …. İcra dairesi … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından yetki itirazında bulunulduğu, yine bu itirazın ardından, Arabuluculuk Merkezinde Zorunlu arabuluculuk görüşmelerini tamamlamak üzere İzmir arabuluculuk merkezine başvurulduğu davalı tarafından yeniden yetki itirazında bulunulduğunu, huzurdaki İtirazın iptali davasının konusu Davalı Tarafından onay verilen, ve gerçekleştirilen taşımanın Dış Lokal Masrafları kapsayan 2430 USD’lik tutarının ödenmemesinden kaynaklı olup, davalı kendi onayı dahilindeki bir taşıma masrafını ödemeyip haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı arasında uluslar arası nakliye/taşımacılık sözleşmesinden kaynaklı davada taraflar arasındaki sözleşme varış limanına kadarki taşımayı kapsayıp varış limanından yük alıcısına teslimini kapsamadığından davacının dış nakliye bedellerinin ödenmesi talebine dönük olup davalının bu yönde bir edimi de bulunmadığından para alacağı söz konusu olmayıp yetkili mahkeme davalının yerleşim adresindeki mahkeme olduğundan bu itibarla İstanbul Mahkemeleri yetkili olduğunu, dava konusu olayda da davacı takip talebine eklediği … tarihli fatura olarak takip sebebini göstermiş olmakla ve iddiasını da bu delille sınırlandırdığı, dava dilekçesinde bu iddiasını genişletir şekilde farklı ve yeni delillere dayanmış olup bu iddianın dinlenirliği bulunmadığı, davacı ile davalı arasındaki sözleşme alıcı ödemeli olup, davalının tek borcu varış limanına kadarki nakliye bedelinden ibaret olup dış nakliye borcu bulunmadığı, gerek takip talebi gerekse de ödeme emrinde bedel olarak 2.430 TL faiziyle istendiği, açılan itirazın iptali davasında bu defa 2.430,00 USD üzerinden itirazın iptali istendiği, ödeme emrinde 2.430,00 TL’nin faizi ile ödenmesi istendiğinden bu bedelin üzerindeki talebin de usule aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Bilirkişi …’ın … Tarihli Bilirkişi Raporunda; Davacının yasal defterlerine göre, takip tarihi olan … tarihi itibariyle davacının davalıdan 2.430,00 USD karşılığı 17.732,66 TL alacaklı olduğu, anlaşmazlığa konu borcun; davacının davalı adına düzenlediği … tarihli 2.430,00 USD tutarlı faturaya dayandığı, davacının davalı adına navlun hizmeti aldığını ve söz konusu fatıra ile davalıya yansıttığını gösterdiği, davalının bu faturanın iadesine dair davacıya … tarihli … sayılı 2.400,00 TL tutarlı faturayı düzenlediği, bu faturanın davacının yasal defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir.
Tanık … ‘un, Mersin …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat numaralı dosyasının … tarihli duruşmasında; “Benim taraflar ile herhangi bir husumetim yoktur. Tanıklık yapmak istiyorum. Ben davacı şirket nezdinde iş geliştirme müdürüyüm. Davalı şirketin de satış temsilcisi olarak çalıştım. Ben 2019 yılında itibaren çalışmaktayım. Biz şirket olarak şu şekilde çalışmaktayız firmalar bize başvurur deniz taşımacılığında konteyner taşıma konusunda fiyat teklifi isterler biz de tekliflerimizi sunarız bu tekliflerde varış limanına kadarki kısımları normalde içerir ancak davalı şirket yetkilisinin talebi doğrultusunda bu taşıma işinde karşı lokal masraflarında, varış limanına ilişkin davalı şirket tarafından ödeneceği kararlaştırılmış olup, bu hususta mail yazışmaları yapılıp onaylar alınmıştır. Bunun üzerine taşıma işlemi yapılmıştır. Taşıma işi 1 gün sürer Mersin’den Hayfa limanına doğru taşıma işi gerçekleşti. Varış limanına vardığında bizim kendilerine yük konşimentosu dediğimiz evrak teslim edilmesi için ödeme talep edildi. Kısmi bir ödeme yapıldı. Varış limanına kadar ki ödemeler yapıldı. Sonrası içinde bayram sonrasına ilişkin sözler verildi. Bu görüşmeleri bizzat ben davalı şirket yetkilisi Mahir bey ile yaptım. Bunun sonrasında arefe günü davacı şirket taşımayı yapan gemi acentesine ödemeyi yaptı bizde konşimentoyu teslim ettik. Davalı şirket ile irtibata geçtik bu masrafların hiçbiri davacı şirkete ödenmedi, bir takım evraklar incelendi, alıcı firma davalının ödemesi gereken miktarı ödediğini bize iletti ancak davacı firma bu şekilde bir ödeme tespit edemedi. Uyuşmazlığa ilişkin bildiğim hususlar bundan ibarettir. Tanıklık ücreti talebim yoktur. ” şeklinde beyan etmiştir.
Yine aynı duruşmada, Tanık …; “Benim taraflar ile herhangi bir husumetim yoktur. Tanıklık yapmak istiyorum. Ben davacı şirket nezdinde 2018 yılından bu yana operasyon sorumlusu olarak çalışmaktayım. Taraflar arasındaki dava konusu ticari ilişkiyi biliyorum. Bir çok bölümünde de bizzat yer aldım. Davalı şirketin bir çok yüklemesi oldu, dava konusu uyuşmazlık son yükleme esnasında çıktı. Davalı taraf karşı liman, varış limanı masraflarını kendisi ödemek istediğini söyledi. Bizde buna istinaden gemi hattından talepte bulunduk. Bu talebe istinaden gemi hattı karşı liman masraflarını davacı şirkete faturalandırdı. Davacı şirket ödemeyi yaptı. Yaptığı ödemeyi de anlaşmaya binaen davalı şirkete faturalandırdı. Davalı şirket ile bu anlamda hem sözlü hem de yazılı anlaşmalar oldu, bu yazışmaların bir kısmını bizzat ben yaptım. Davalı taraf herhangi bir ödeme yapmadı, ödemeyi de sonrasında da yapmayacağını bildirdi. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. Tanıklık ücreti talebim yoktur.” şeklinde beyan etmiştir.
İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasının … Tarihli duruşmasında, davalı şirket yetkilisi …; ben davalı şirket yetkilisiyim , davacı şirket ile yaklaşık 9 ay – 1 yıldır çalışıyoruz , aramızda yazılı bir sözleşme yoktur, biz davacıdan konteyner alırız, malımızı yükleriz, davacı bunları müşterimize taşır, davacıya çalıştığımız süreçte her ay yaklaşık 5 konteyner yük veriyorduk, yükleme yapıldıktan sonra ödeme yapıyoruz ve mallar limandan ayrılıyor , para yatırmadan mal yola çıkmaz , bize atılan maillerde bu yöndedir, davacı taraf ile mail ve whatsapp üzerinden görüşmelerimiz oldu, ödediğimiz nakliye bedeli malın limandan çıkışı ve varacağı limana kadar olan iç nakliye liman navlun ve konteyner giderleridir, biz ürün yüklendikten sonra yola çıkmadan karşı limana varacağı zamana kadar yapacağı tüm masrafları limandan ayrılmadan ödüyoruz , limandan ayrıldıktan sonra ve karşı limana vardıktan sonra çıkacak masrafları alıcı müşterimiz karşılar , bizim müşterilerimiz ile anlaşmalarımız ve davacı ile çalıştığımız sürede taşıma işlerimiz hep bu şekilde yapılmıştır, davaya konu taşımada da taşıma işinden sonra davacı taraf bana müşterini ile görüşün bize ödeme yapsın dediler , müşterime sorduğumda davacının talep ettiği bedelin ödendiğini söylediler bende davacıya müşterimden olan alacağı için muhatabın müşterim olduğunu söyledim, davaya konu taşımada karşı limana yükler vardıktan sonra müşteriye teslim edilmesi için gerekli nakliye işinin yapılıp yapılmadığını bilmiyorum, “tamam” diye verdiğim yanıta ilişkin talimat evrakında yazan şekli ile bir konuşma olmamıştır, bu konuşma şuna ilişkindir, mal tesliminde davacı taraf müşterilerimize kabarık masraflar çıkarmış bu da problem olmuştur , müşteriler buna ilişkin bize dönüş yaptığında bende davacı tarafa müşterimize çıkartılacak olan masrafı da bana bildirin dedim, buna ilişkin bir konuşma yapıldı , ben ona tamam dedim , davacı taraf ile aramızda başka bir uyuşmazlık yoktur herkes edimlerini gereği gibi ifa etmiştir , belirttiğim gibi bizim anlaşmamız limandan sonra ki masrafları kapsamaz limandan ayrılışa kadar olan tüm masrafları ödedik sonrası alıcı müşteriye aittir.” şeklinde beyan vermiştir.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir.
İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir.
İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir.
İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz.
Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir.
İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır.
İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez.
Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür.
Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez.
İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ışığında birlikte değerlendirildiğinde,
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması
MADDE 222 – Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
Bu bağlamda davalı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenerek gerekli tespitlerin yapılması amacıyla bilirkişiye defter ve belgelerini sunmadığı, bu haliyle defter ibrazından kaçınmış sayıldıkları, davacı defterlerinin de usulüne uygun olarak tutulduğu ve gerekli tasdiklerin yapıldığı bu haliyle davacı lehine delil hükmünü haiz olduğu, davacı defterlerine göre 2.430,00 USD davacının davalıdan alacaklı olduğu, isticvap davacı tanıklarının beyanları bir arada değerlendirildiğinde, dış nakliyeye ilişkin olarakta davalı tarafla varış limanından yük alıcısına kadar olan kara taşımasının da davacı tarafından yapılması hususunda anlaştıklarına dair kanaat oluştuğu, davacı tarafça icra takibinin 2.430,00 TL üzerinden başlatıldığı, bu hususun ödeme emri ile sabit olduğu, zira alacaklı olduğunu iddia eden kişinin alacağının ne miktarda icra takibine konu edeceğinin yargılamaya hakim olan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde yine kendi inisiyatifine bağlı olduğu, itirazın iptali davalarında muhakeme sonunda davacının daha fazla alacaklı olduğu tespit edilse dahi takipte talep edilen miktarın üzerinde bir miktar üzerinden hüküm kurulamayacağı, para alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda alacaklının yerleşim yerindeki mahkemenin yetkili olduğu, alacağın likit olduğu anlaşılmakla davalının takibe yaptığı tüm itirazlarının iptali ile icra inkar tazminatına ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-)Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-)İzmir ….İcra dairesi … esas sayılı dosyasına yapılan İTİRAZIN 2.430,00 TL ÜZERİNDEN İPTALİ İLE TAKİBİN BU MİKTAR ÜZERİNDEN DEVAMINA,
3-)Fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin REDDİNE,
4-)Hüküm altına alınan alacak miktarı olan 2.430,00 TL ‘nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-)Alınması gerekli olan 165,99 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 265,14 TL peşin harcın mahsubu ile 99,15 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya İADESİNE,
6-)Davacı tarafından yatırılan toplam 265,14 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti ve 72,10 TL tebligat gideri olmak üzerek toplamda 996,54 TL yargılama giderinin kısmen kabul kısmen red oranına göre (2.430,00 / 20.997,14 = 0.11) 109,61 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-)Davalı tarafından yatırılan 800,00 TL posta masrafı ve tebligat giderinin kısmen kabul kısmen red oranına göre (2.430,00 / 20.997,14 = 0.11) 712,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 13/2 ye göre 2.430,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
10-)İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
11-)Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davalı yönünden miktar bakımından kesin olarak verilen karar, davacı yönünden ise 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı-davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı…

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır