Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/452 E. 2022/1150 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/452 Esas
KARAR NO : 2022/1150
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/06/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09.01.2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesiyle; müvekkilinin alacağının sağlanması amacıyla İzmir 21. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasıyla davalı borçlu hakkında icra takibi başlattığı, davalı borçlunun itirazı nedeniyle takibin durduğu, müvekkili ile davalı borçlu arasında sürekli bir ticari ilişki ve bu ilişkiye dayanan bir cari hesap ilişkisinin bulunduğu, çeşitli tarihlerde ve faturalarla müvekkili tarafından davalıya çeşitli hizmetler verildiği ve bu hizmetlerin faturalandırıldığından bahisle davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğu, icra takibine konu faturalara ilişkin olarak müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediği, davacının düzenlemiş olduğu faturaların müvekkilinin karşılığında alması gereken hizmeti/ürünü alamadığı ödemelere ilişkin faturalar olduğu, dolayısıyla fatura içeriğinin müvekkili tarafından kabul edilmediğinden bahisle davanın reddine ve davacı tarafın %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Davaya konu İzmir 21.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasının bir sureti getirtilmiş olup, incelenmesinden; davacı tarafça davalı aleyinde 26.09.2019 tarihinde 16.10.2018 tarih 6.108 TL, 08.11.2018 tarih 4.224,70 TL, 09.11.2018 tarih 792,67 TL, 09.11.2018 tarih 735,15 TL, 10.11.2018 tarih 772,90 TL, 10.11.2018 tarih 994,15 TL, 10.11.2018 tarih 646,05 TL ve 12.11.2018 tarih 6.177,73 TL olmak üzere bu faturalardan kaynaklı olarak 20.651,35 TL asıl alacak, 3.610,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.262,30 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde icra takip dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesi kapsamında takibin durduğu anlaşılmıştır.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilebilmesi açısından her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 06.05.2022 tarihli raporda ; davacı tarafından davalı tarafa tanzim edilmiş olan 4 adet KDV hariç 8.890,00 TL tutarındaki faturaların davalı tarafından 2018/10 ayında Gelir İdaresi Başkanlığına bildirimde bulunulduğu, davacı tarafından davalı tarafa 2018/11 ayında tanzim edilmiş olan 7 adet KDV hariç 13.727,00 TL tutarındaki faturaların davalı tarafından 2018/11 ayında Gelir İdaresi Başkanlığına bildirimde bulunulmuş olduğu, davacı tarafın 2018 yılına ait defterleri ile 2019 yılına ait defterlerinin açılış ve kapanışlarının usulüne uygun olarak yapıldığı, 2019 yılına ait ticari defterlerinde 2018 yılından devir olarak gelen 17.815,00 TL tutarındaki davalı taraftan olan alacağının bulunmadığı, yıl sonunda ise davalı taraftan 18.622,58 TL tutarında alacaklı olduğuna dair mahsup ve 2020 yılına devire ait kapanış kaydının bulunduğu, bu nedenle de ticari defterlerinin TTK’ya göre usulüne uygun olarak tutulmadıkları, icra takibine konu faturaların davalı tarafın açık cari hesabında kayıtlı olduğu, 12.11.2018 tarihli 6.177,73 TL tutarının ise davalı tarafın açık cari hesabında kayıtlı olmadığı, davacı tarafın 2019 yılı ticari defterlerinde açılış bakiyesinde davalı adına borç-alacak durumuna ilişkin olarak herhangi bir kayıt bulunmadığı, ancak 31.12.2019 tarihinde 18.622,58 TL tutarında davalı tarafın borçlandırıldığı ve 31.12.2019 tarihinde davalı tarafın 18.622,58 TL tutarında alacaklandırılmak suretiyle kapanış olarak kayıt bulunduğu, davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde icra takip tarihi olan 26.09.2019 tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan herhangi bir alacağının bulunmadığı, 31.12.2019 tarihi itibariyle ise davacı tarafın davalı taraftan 18.622,58 TL tutarında alacaklı bulunduğunun kayıtlı olduğu bildirilmiştir.
3-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen 12.09.2022 tarihli raporda; davacı tarafa ait 2018 yılı defterleri ve 2019 yılı defterlerinde davacı tarafın davalı taraf ile olan ticari ilişkisine ait olarak 120.01.001 nolu hesabında bir fatura haricinde diğer faturaların tek tek kayıt edilmediklerinin görüldüğü, 04.10.2018 tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan 277.746,75 TL tutarında bakiye alacağının bulunduğu, davacı tarafından davalı tarafa 2018 yılında düzenlenmiş icra takip dayanağı olan toplam 8 adet 20.651,35 TL tutarındaki faturalar ile birlikte toplam 298.398,10 TL tutarında davalı tarafın borcuna kayıtlı olduğu, davalı tarafından davacı tarafa 2018 yılında yapılmış olan toplam 279.482,36 TL tutarındaki bankadan havale ve çek ile ödeme ve 293,46 TL tutarındaki 2 adet iade faturası olmak üzere toplamda 279.775,52 TL tutarında davalı tarafın alacağında kayıtlı olduğu, davacı tarafın 2019 yılına ait ticari defterlerinde kapanış bakiyesi olarak 31.12.2019 tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan 18.622,58 TL tutarında alacaklı olduğuna dair kayıtlı bulunduğu görülmüş olmakla işlem dökümündeki 18.622,58 TL tutarındaki bakiye alacak kaydı ile örtüştüğünün tespit edildiği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ / KABUL:
Dava; İİK 67.maddesi gereğince açılmış olan itirazın iptali davası olup, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesiyle, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafça davalı adına düzenlenen faturalar nedeniyle davacının davalıdan takibe konu edildiği şekilde toplam 20.651,35 TL bakiye alacağının kaldığı, ancak bu bakiye alacağın davalı tarafça ödenmediğinden bahisle alacağın tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle, takibin dayanağının fatura olarak gösterilmiş olmasına rağmen iş bu davada ise söz konusu alacağın cari hesap borcuna ilişkin olduğunun ileri sürüldüğü, takibe konu faturaların aslında davalının karşılığında alması gereken hizmet ve ürünü almadığı faturalar olduğu, bu nedenle iş bu faturaların davalı tarafça kabul edilmediğinden bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, takibe konu faturalardan dolayı davacının davalıdan takibe konu edilen tutar kadar takip tarihi itibariyle bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek raporun birlikte değerlendirilmesi neticesinde; takibe konu olan ve davacı tarafça davalı adına düzenlenen 16.10.2018 tarih 6.108,00 TL, 08.11.2018 tarih 4.224,70 TL, 09.11.2018 tarih 792,67 TL, 09.11.2018 tarih 735,15 TL, 10.11.2018 tarih 772,90 TL, 10.11.2018 tarih 994,15 TL, 10.11.2018 tarih 646,05 TL ve 12.11.2018 tarih 6.177,73 TL olmak üzere toplam 20.651,35 TL’Lik faturaların tamamının davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak bu faturalardan 16.10.2018 tarih ve 6.108,00 TL bedelli faturanın kapalı fatura olarak, diğer faturaların ise açık fatura olarak kaydedildiğinin tespit edildiği bildirilmiştir. Yine alınan raporda takibe konu 8 adet faturanın tamamının davalı şirket tarafından vergi dairesine Ba olarak bildirildiği, bu şekilde davalı tarafça kayıtlarına alındığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Yine alınan ek raporda, 04.10.2018 tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan 277.746,75 TL alacaklı olduğu ve bu tarihten sonra davacı tarafça 2018 yılında takibe konu 8 adet toplam 20.651,35 TL’lik faturaların davalı cari hesabına borç kaydedilmesi neticesinde 12.11.2018 tarihi itibariyle davacının davalıdan cari hesaptan 298.398,10 TL alacaklı olduğu, bu tarihten sonra davalı tarafça düzenlenen 30.11.2018 tarih 188,80 TL ve 30.04.2019 tarihli 104,36 TL’lik iade faturası ve davalı tarafça 28.05.2019 tarihinde yapılan toplam 249.482,36 TL ve 28.05.2019 tarihli 2 adet 15.000,00’er TL’lik çekin mahsubu neticesinde cari hesaptan davacının davalıdan 18.622,58 TL kayden alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Her ne kadar mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek raporun birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davacı tarafın incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre dava konusu 8 adet faturanın davacı şirket ticari defterlerinde aynen kayıtlı olması nedeni ile davacının davalıdan cari hesaptan bakiye 18.622,58 TL alacaklı olduğunun ve takibe konu faturaların davalı tarafça da vergi dairesine bildirilmiş olması nedeniyle her iki tarafa ait ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiş ise de; takibe konu faturalardan 16.10.2018 tarih 6.108,00 TL bedelli faturanın davacı şirket defterlerinde kapalı fatura olarak kayıtlı olması nedeniyle iş bu faturanın kapalı fatura olarak düzenlenmesinin davalı tarafça ödendiğine karine teşkil ettiğinin ve bu kapsamda ödenmediği yönündeki iddianın davacı tarafça ayrıca ispatlanması gerektiğinin kabulü gerekmiştir.. Ayrıca davaya konu icra takibinde dayanak olarak 8 adet fatura gösterilmiş olup, iş bu dava itirazın iptali davası olup takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan mahkememizde açılan itirazın iptali davasında ancak takibe konu 8 adet fatura ile bağlı kalınarak varsa davacı alacağının hesaplanması gerekmektedir. Bu nedenle takibe konu 8 adet fatura dışında takip ve davaya konu edilmeyen taraflar arasındaki tüm cari hesabın incelenerek sonuca gidilmesi mümkün değildir. Bu kapsamda dosyaya sunulan ek raporun incelenmesinden takip ve davaya konu 8 adet faturadan sonra bu fatura tutarlarını aşar şekilde davalı tarafça ödemeler yapılmış olduğu ek raporun 4.sayfasındaki tablodan anlaşılmaktadır.
Kısmi ifaya ilişkin hükümler, takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 100 ve devamındaki maddelerde düzenlenmiştir. TBK’nun 101/1.maddesi gereğince birden fazla borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya beyan etme hakkına haizdir. Aynı yasanın 102/1.maddesinde ise, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde ödemenin muaccel olan borçtan mahsup edilmesinin gerektiği, birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, takip yapılmamış ise ödemenin vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış sayılacağının hüküm altına alındığı görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında 01.11.2022 tarihli celsede “Davacı vekiline, ek raporun 4.sayfasında belirtilen 249.482,39 TL’lik tahsilat ile her biri 15.000,00 TL’lik 2 adet çekle ödemenin hangi faturalara ilişkin olarak ödendiği hususunda yazılı bir belge var ise iş bu belgelerle ilişiklendirerek sunmak üzere 2 haftalık kesin süre” verilmiş olmasına rağmen davacı tarafça dosyaya sunulan 11.11.2022 tarihli dilekçe ile davacı tarafça düzenlenen faturalara karşılık davalı tarafça kısım kısım ödemeler yapıldığı, ancak ödeme yapılırken hangi faturaya dayalı olarak ödeme yapıldığının banka havalelerinde veya çek ödemelerinde belirtilmediği, yapılan ödemelerden en son kalan bedele denk gelen faturalara yönelik olarak iş bu icra takibinin başlatılmış olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda takibe konu 8 adet fatura her iki tarafa ait ticari defterlerde kayıtlı olmakla birlikte bu faturalardan 16.10.2018 tarih 6.108,00 TL bedelli faturanın kapalı fatura olarak davacı şirket defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle davacı tarafça ödendiğine karine teşkil ettiğinden her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılan takibe konu KDV dahil 8 adet fatura toplamı olan 20.651,35 TL’den kapalı fatura tutarı düşüldüğünde davacının davalıdan esasen takip tarihi itibariyle (20.651,35 TL – 6.108,00 TL=) 14.543,35 TL alacaklı olduğunun kabulü gerekmiş olup, ancak davalı tarafça her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olan takibe konu faturalardan sonra takip ve faturalar toplamını aşar şekilde ödeme yapıldığı ve bu ödemelerin hangi faturalara ilişkin olarak yapıldığı konusunda bir açıklama bulunmadığından, TBK’nın 102/1.maddesindeki, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde ödemenin muaccel olan borçtan mahsup edilmesi gerekmekte olup birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği yönündeki yasal düzenleme gereğince TBK 102/1.maddesi kapsamında birden çok muaccel borç var ise ödemenin ilk takibe konu edilen alacaktan mahsup edilmesi gerektiği düşünülmüştür. Bu noktada takibe iş bu itirazın iptali davasında takibe konu olmayan taraflar arasındaki tüm cari hesabın incelenmesi mümkün olmadığından sadece takibe konu faturalarla sınırlı olarak yapılan değerlendirme neticesinde takibe konu faturalardan sonra davacı defterlerinde kayıtlı olan davalı iade faturaları, çek ve banka havaleleri ile davalı tarafça yapılan toplam 279.775,52 TL’lik ödeme dikkate alındığında mahkememizce davacı alacağı olarak kabul edilen 14.543,35 TL’yi aşar şekilde ödeme yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda anlatılan tüm gerekçelerle sonuç olarak iş bu dava itirazın iptali davası olup, takibe konu edilen faturalarla sınırlı olarak değerlendirme yapılması gerektiğinden ve takibe konu edilmeyen tüm cari hesabın incelenmesinin mümkün olmadığı düşünülmekle davalı tarafça yapılan ödemenin davacı tarafça ilk olarak takibe konu edilen faturalardan mahsubu gerekmektedir. Bu kapsamda davalı tarafça takip konu fatura tutarlarını aşar şekilde tüm cari hesaba yönelik olarak yapılan ödemeden TBK 102/1.maddesi gereğince davacı tarafça ilk olarak takibe konulan ve mahkememizce takip tarihi itibariyle davacı alacağı olarak kabul edilen 14.543,35 TL’nin mahsup edilmesi neticesinde takip tarihi itibariyle takibe konu faturalarla sınırlı olmak kaydıyla iş bu faturalardan dolayı davacının davalıdan bir alacağının kalmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olmakla, bu kapsamda davanın reddine karar verme gereği doğmuştur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-919 Esas, 2019/886 Karar ve 17.09.2019 tarihli kararı ve bu karar içeriğinde belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.05.2006 tarih ve 2006/19-260 Esas, 2006/251 Karar, 09.06.2010 tarih 2010/19-262 Esas, 2010/304 Karar, 27.01.2016 tarih, 2015/15-1830 Esas, 2016/98 Karar, 25.04.2018 tarih, 2017/19-903 Esas, 2018/974 Karar sayılı kararları ve yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/15512 Esas, 2018/313 Karar ve 01.02.2018 tarihli, 2016/4521 Esas, 2017/7823 Karar ve 07.12.2017 tarihli, 2018/3125 Esas, 2018/6553 Karar ve 12.12.2018 tarihli kararları da bu yöndedir.)
Her ne kadar davalı tarafça davanın reddi halinde %20’den az olmamak üzere davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiş ise de, davacının takibinde kötüniyetli olduğuna dair ayrıca bir delil davalı tarafça dosyaya ibraz edilmediğinden İİK 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmadığından davalının tazminat isteminin reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Davalının tazminat isteminin de REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta mahkememize yatırılan 293,03 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 212,33 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 25/9 ve 26.maddesi gereğince 6183 Sayılı Yasa kapsamında davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/12/2022

Katip

Hakim