Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/448 E. 2021/892 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/448 Esas
KARAR NO : 2021/892

DAVA : Alacak (Adi Ortaklık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Adi Ortaklık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
müvekkili şirketin elektronik ve yazılım alanında faaliyet gösteren köklü bir firma olduğunu, müvekkilinin davalı şirket ile müşterek olarak savunma sanayi alanında çalıştıklarını, milli savunma ve güvenlik alanında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarına katkıda bulunabilmek adına birden çok adi ortaklık kurduklarını, bu anlamda … cihazların üretim ve tedariği için adi ortaklıkları olduğunu, bu kapsamda çeşitli sözleşmeler ile işler yaptıklarını, davalı yan ile müvekkilinin adi ortaklığının yanında limited şirket kurduklarını, Emniyet Genel Müdürlüğünde oluşan … ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuş olan ve ortakların iş bu davanın taraflarını oluşturduğu … Ltd Şti adıyla hukuken vücut bulan şirketi …/2010 tarihinde tescil ettiklerini, müvekkili şirket ile davalı şirketin 10 yıla yakın süre boyunda … ihalelerine girdiklerini, gerek Savunma Sanayi Müsteşarlığı gerekse Emniyet Müdürlüğünün bu yöndeki ihtiyaçlarını karşıladıklarını, davalı şirketin ortaklık konusu ile aynı konu ve amacı taşıyan başka ortaklıklara dahil olmak suretiyle adi ortaklıkta rekabet yasağını ihlal ettiğini ve özen borcuna aykırı davrandığını, davalı şirketin müvekkil şirketle kurmuş olduğu ortaklıklara ait teknik ve ticari sırları müvekkil şirketin maliki olduğu fikri hakları, know how ve müşteri çevresini kullanarak haksız kazanç elde etmekte olduğunu belirterek öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, yargılama neticesinde davalının ve dava dışı … A. Ş ile kurmuş olduğu adi ortaklıklardan doğan menfaatlerinin tespit edilmesi ve buna müteakip söz konusu menfaatlerden elde etmiş olduğu haksız kazanç ve dolayısıyla müvekkil şirketin yoksun kaldığı kâra yönelik şimdilik 100,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesine, davalı şirketin rekabet yasağı, özen borcu, bağlılık ve sır saklama yükümlülüklerini ihlal eden fiilleri sebebiyle müvekkil şirket nezdinde oluşan menfi müspet zararların tespit edilmesi ve buna müteakip bu zararın tazmini amacıyla şimdilik 100,00 TL’ nin davalıdan tahsiliyle müvekkil şirkete verilmesine, müvekkili şirkete ait Ar Ge çalışmalarının davalı şirket tarafından izinsiz ve haksız olarak kullanılması sebebiyle müvekkil şirketin uğradığı zarar ile bahsi geçen Ar Ge çalışmaları doğrultusunda elde etmiş olduğu kazanımlara karşılık şimdilik 100,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinin açık olmayan talep sonucunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, müvekkili firmanın 1999 yılından beri … cihaz üretimini gerçekleştirdiğini, davacının söz konusu iş ortaklıklarından önce … konusunda ne bir üretim ne de çalışma yaptığını, davacının kendi başına bir … projesi yapmadığından müvekkiline ihtiyaç duyduğunu, 2008 yılından daha öncesinde … üretimi yapmakta olan müvekkili firmanın ürün teknolojisini tamamen yerli olarak kendisinin oluşturduğunu, bu cihazların üretiminin 1999 yılından beri yaptığını, bakım ve destek hizmetini verdiğini, haksız rekabet yaratan bir eylem ile adi ortaklık sözleşmelerinin ihlaline sebebiyet verecek bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, davacı ile müvekkil arasında ilk iş ortaklığı kurulmadan önce … cihazlarının üretim ve teknolojik tasarımlarının müvekkil firma tarafından yapılacağı, üretilecek olan cihazların tasarım ve teknolojii haklarının tamamen müvekkil firmaya ait olacağı ve üretim konularında müvekkilinin sorumlu olacağının taraflarca kararlaştırıldığını ve buna ilişkin tarafların 11/10/2006 tarihli protokol ile mutabık kaldığını, davacı firmanın 2015 yılından itibaren borca batık halde olduğunu ve ödeme güçlüğü çektiğini, adi ortaklık ilişkisi kapsamında üzerine düşen yükümlüklerinin yerine getiremediğini, bu nedenlerle müvekkil firmanın ciddi sıkıntılar yaşadığını, müvekkili firmanın Savunma Sanayi Müsteşarlığının ve TSK nın ihtiyaç ve taleplerini yerine getirmek ve daha fazla zor durumda kalmamak adına davacı ile fiili ortaklığını sona erdirdikten yaklaşık iyi yıl sonra dava konusu …lardan tamamen farklı yeni ürünler üretmek için dava dışı … firması ile adi ortaklık kurduğunu, müvekkil ile … firması arasında kurulan adi ortaklık kapsamında … cihazlarından farklı üretim yapıldığını, dolayısıyla haksız rekabet yaratan eylemleri bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, rekabet yasağı ve özen yükümlülüğüne aykırılık iddialarına dayalı tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Bilirkişi …’nun 06/04/2020 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun 520. maddesinde; “Şirket bir akittir ki onunla iki veya daha ziyade kimseler, saylerini ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeği iltizam ederler. Bir şirket, Ticaret Kanunu’nda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını haiz değil ise bu bap ahkâmına tabi adi şirket sayılır.” denilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620. maddesinde de; “Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleşmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” yazılıdır.
Her iki yasa maddesinin lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere, adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme türüdür.
Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, sözleşme bağı, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis) ve katılım payı (sermaye) şeklinde belirtilebilir.
Taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin var olup olmadığının tespit edilebilmesi için somut olayın yukarıda belirtilen unsurlar dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kişi Unsuru: Adi ortaklık bir kişi birliği olmakla, temel unsuru kişilerdir. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere adi ortaklık ilişkisinin kurulabilmesi için, iki ya da daha fazla gerçek veya tüzelkişinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Eldeki davada iki tüzelkişinin bir araya geldiği gözetilerek, adi ortaklığın varlığı için aranan kişi unsurunun, uyuşmazlık konusu olayda bulunduğu kabul edilmelidir.
Sözleşme Bağı Unsuru: 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 520. maddesinde adi ortaklık tanımlanırken, “şirket bir akittir ki…” denilmektedir. Görüldüğü gibi, kanun koyucu öncelikle adi ortaklık ilişkisinin akdi bir ilişki olduğunu kabul etmiştir. Bu akdi ilişkinin, tarafların açık veya örtülü iradeleri ile kurulması mümkündür. Böylece taraflar arasındaki sözleşme ile tüzel kişiliği olmayan bir kişi birliği oluşmaktadır.
Adi ortaklık; bir yönüyle borç sözleşmesi olmasının yanı sıra, bir yönüyle de ortak bir gayenin yerine getirilmesini amaçlayan sosyal bir birliktir. Bu nedenle, ticari ilişkide ortakların şahsı da önem arz etmektedir.
Katılım Payı Unsuru: 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 521. maddesinin 1. fıkrasında “Her şerik nakit, alacak veya diğer mal veya say olarak bir sermaye koymakla mükelleftir.” yazılıdır. İşbu madde hükmünden de anlaşıldığı gibi, adi ortaklığın ortakları katılım payı olarak amaçladıkları ortak gayeye erişebilmek maksadıyla herhangi bir mal ya da emek koymak zorundadırlar.
Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu’na göre; para, alacak, kıymetli evrak, menkul şeyler, imtiyaz, telif hakları, patent ve marka lisansları gibi fikri ve sınai haklar, maden ruhsatnameleri gibi, iktisadi değeri olan haklar, her nevi gayrimenkuller ve gayrimenkulden faydalanma ve kullanma hakları, şahsi emek, ticari itibar, ticari işletmeler sermayeye katkı olarak getirilebilecek şeylerdendir. Buna göre, ortaklar katılma payını serbestçe kararlaştırabilirler. Ayrıca, ortakların katılma payı hususunda taahhütte bulunması da yeterlidir. Katılma paylarının ortaklığa fiilen getirilmesine de gerek bulunmamaktadır. Yine ortakların taahhüt ettiği katılma paylarının eşit olmasına da gerek bulunmamaktadır.
Müşterek Amaç Uğruna Birlikte Çaba (Affectio Societatis) Unsuru: Bir hukuki ilişkiyi adi ortaklık olarak kabul edebilmek için, tarafların kişisel bağımsız menfaatlerinin üstünde, ortak bir gayeyi gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelmiş bulunmaları yetmez; tarafların ayrıca ortak amacı birlikte takibi ve onun gerçekleşmesine gerekli faaliyetlerle aktif olarak katılmayı da borçlanmış bulunmaları şarttır. Sonuçta her ortak, ortaklık amacının gerçekleşmesine faydalı olmalı ve buna erişmek için gerekli faaliyetlere katılmalıdır. 818 sayılı BK. madde 520/f.1’de, “…müşterek bir gayeye erişmek için birleşme…” şeklinde ifade edilen bu unsura, doktrinde affectio societatis denilmektedir. Bu unsur adi ortaklığın diğer sözleşme ilişkilerinden ayrılmasını sağladığı gibi rekabet yasağı ve ortağın denetim hakkının da temelini teşkil eder.
Bu itibarla, bir adi ortaklığın varlığından bahsedilebilmesi için, yukarıda saymış olduğumuz unsurlara ilaveten, ortakların müşterek gayeye ulaşmak için çaba ve özen göstermek zorunluluğu da bulunmaktadır.
Bu aşamada, adi ortaklığın sona erme nedenlerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır. Adi ortaklığın sona erme nedenlerini düzenleyen, mülga 818 sayılı BK’nun 535. (TBK’nun 639.) maddesinde;” Aşağıdaki hallerde şirket nihayet bulur;
1-Şirketin akdinde maksut olan gayenin elde edilmesi yahut elde edilmesinin imkansız hale gelmesiyle,
2-Mirasçılar ile şirketin devamına dair evvelce yapılmış bir mukavele olmadığı halde şeriklerden birinin ölmesiyle,
3-Şeriklerden birinin tasfiyedeki hissesi hakkında cebri icra vukuu ile yahut bir şerikin müflis olması veya hacredilmesi ile,
4-Bütün şeriklerin ittifak etmesiyle,
5- Şirket için tayin edilen müddetin hitam bulmasıyla,
6-Şirket mukavelenamesinde bu hak muhafaza edildiği yahut şirket gayri muayyen bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatları, müddetince tesis olunduğu hallerde bir şerikin feshi ihbar eylemesiyle,
7-Haklı sebeplerden dolayı fesih için verilen mahkeme ilamiyle,
Haklı sebeplerden dolayı mukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve eğer şirket muayyen olmıyan bir müddet için aktedilmiş ise evvelce ihbara hacet olmaksızın şirketinı feshi talep edilebilir.” hükmünü içermektedir.
6098 sayılı TBK’nun 626. maddesi; “Ortaklar, kendilerinin veya üçüncü kişilerin menfaatine olarak, ortaklığın amacını engelleyici ve ya zarar verici işleri yapamazlar.” hükmünü,
TBK’nun ” özen borcu” başlıklı 628. maddesi; “Her ortak, ortaklık işlerinde kendi işlerinde olduğu ölçüde çaba ve özen göstermekle yükümlüdür.
Her ortak, diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği zararları, başka işlerde ortaklığa sağladığı menfaatlerle mahsup ettirme hakkı olmaksızın gidermekle yükümlüdür.
Ortaklık işlerini ücret karşılığı yürüten ortak, vekalet hükümlerine göre gidermekle yükümlüdür. ” hükmünü içermektedir.
Açıklanan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; rekabet yasağı ile ortaklık amacının gerçekleştirilmesinin kolaylaştırılmasının yanında, bu amacın zarar görmemesi hedeflenmektedir. Ayrıca rekabet yasağıyla, aynı zamanda ortakların, ortaklıkla ilgili olarak elde ettikleri bilgileri ortaklık zararına, ancak kendi menfaatlerine kullanmalarının önüne geçilmek istenmektedir. Buna göre, ortaklık amacına zararlı olan her işlem, rekabet yasağının ihlali sayılmalıdır. Rekabet yasağını ihlal eden ortak ise, bu işlemi nedeniyle diğer ortaklara verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; Davacının, davalı ile oluşturmuş olduğu adi ortaklık ve limited şirket ortaklıkları kapsamında 2006 yılından itibaren savunma sanayi alanında kamuoyunda … olarak bilinen … cihazların üretim ve tedariğini yaptığı, bu kapsamda davalı ile birden fazla projede ortak olarak yer aldığı, söz konusu projelerde davalının davacının tecrübe, sektör itibarı ve akreditasyondan yaralandığı, bu ilişkide arge çalışmalarının davacı tarafından üstlenildiği, teçhizat ve malzeme dahil olmak üzere imalat haklarının davacıya ait olduğu, üretilen ürünlerin Nato stok numaralarının (modül numaraları) davacı adına kayıtlı olduğu, bu durumun da söz konusu araçların yazılım ve üretiminin davacı tarafından gerçekleştirildiğinin göstergesi olduğu, davalının 2015 yılından itibaren dava dışı üçüncü kişilerle ortaklık konusu ile aynı konu ve amacı taşıyan ortaklık kurmak suretiyle aynı alanda projeler yürüttüğü, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinden edinilen bilgi birikiminin (know how) üçüncü kişilerce ortaklık kurulması suretiyle ortaklığın menfaati haricinde kullanıldığı, şirket sırlarının açığa çıkartıldığı, çıkarlarının zedelendiği, bu durumun 6098 sayılı TBK’nun 626 ve 628 ile 6102 sayılı TTK’nun 613.maddeleri uyarınca adi ortaklık ve limited şirket ortaklık ilişkisinden kaynaklanan rekabet yasağı ve özen yükümlülüğünün ihlali sonucunu doğurduğu ve kendisinin zararına sebebiyet verdiği iddiasıyla iş bu tazminat davasını ikame ettiği, davalının ise zamanaşımı definde bulunduğu, kendisinin sermaye yetersizliği ve usuli bir takım eksiklikler sebebiyle davacı ile ortaklık ilişkisi kurduğu, kendisinin teknolojik yeterliliğe sahip olduğu, … cihazlarının üretimi, tasarımı ve teknoloji haklarının kendilerine ait olduğu, geçmişten beri bu alanda üretim yaptıkları, davacının ortaklık ilişkisinden önce … cihazı üretimi yapmadığı, ortaklık ilişkisinin davacı şirketin borca batık hale gelmesi, aleyhinde iflas davaları açılması, hak ve alacaklarına üçüncü kişilerce haciz uygulanması nedeniyle davacının kusuru nedeniyle fiilen sona erdiği, davalı tarafından davacıya adi ortaklık kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmek üzere ihtarlar yapıldığı, ancak davacının bu ihtarlara rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediği, ortaklık ilişkisinin fiilen son bulduğu tarihten 2 yıl sonra yeni ürünlerin (… cihazların ismi genel olarak … olarak adlandırılmakta ise de nitelikleri ve tasarımları itibariyle cihazların etkinlik mesafesi, karşı kullanıldığı araçlar bakımından birbirinden farklı olduğu, farklı özellikler taşıdığı) üretimine ilişkin olarak dava dışı üçüncü kişilerle ortaklık ilişkisi kurulduğu, söz konusu cihazların teknolojilerinin kendileri tarafından oluşturulduğu, davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesine rağmen Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile diğer üçüncü kişilere karşı adi ortaklıktan kaynaklanan sorumlulukların kendileri tarafından yerine getirildiği ve kalan işlerin tamamlandığı, davacının söz konusu süreçte kamu ihalelerine katılmaktan yasaklı olduğu, TBK’nun 639.maddesine göre adi ortaklık ilişkisinin davacının kusuru ile sona erdiğinin kabulü gerektiği, adi ortaklık için ortak gayenin bulunması ile birlikte ortakların bir araya gelmek sureti ile ortaklığa konu işin takibi ve aktif katılımını da borç olarak üstlendiğinin kabulü gerektiği, davacının dava tarihi itibariyle tarafların ortak olduğu limited şirketinin ortağı olmadığı ve hisselerini devrettiğini savunduğu, taraflar arasında davalının adi ortaklık ve limited şirketi ortaklığı ilişkisi kapsamında rekabet yasağı ve özen yükümlülüğünün ihlal edip etmediği, etmiş ise davacının bundan kaynaklı olarak zararının oluşup oluşmadığı ve varsa zararının ne kadar olduğu hususlarında anlaşmazlık bulunduğu, davalı tarafından zamanaşımı definde bulunulmuş ise de, TTK’nun 396.maddesi hükmünün somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanı bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlığın 6098 TBK’nun 147/1-4 maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, uyuşmazlığa konu zararın 2015 yılı ve sonrasında meydana geldiği iddia edildiğinden dava tarihi itibariyle zamanaşımının gerçekleşmediği, davalının zamanaşımı definin bu nedenle yerinde olmadığı, dosya kapsamına göre tarafların Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile diğer kamu kurumlarına … cihazlarının ortak üretimi, imalatı, ithalatı, ihracatı, montaj, finansman, satış sonrası bakım ve destek hizmetlerine ilişkin olarak taahhütte bulunduğu, bu kapsamda taraflar arasında her bir taahhüde ilişkin olarak 2006, 2008,2009, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında ayrı ayrı düzenlenen adi ortaklık sözleşmeleri bulunduğu, bu sözleşmelere konu kamu kurumu taahhütlerinin bazılarının taraflarca yerine getirildiği ve adi ortaklığa konu amaçların bir kısmının gerçekleştiği, diğer bir kısım adi ortaklık sözleşmelerine konu taahhütler yönünden ise taahhütlerin dava tarihinde yerine getirilmekte olduğu veya ilgili kamu kurumları tarafından sözleşmelerin feshedildiği, cezai şart talep edildiği, teminatların irat olarak kaydedildiği, ayrıca davacı ve davalı şirket ve dava dışı üçüncü kişilerin katılımı ile aynı maksatlarla tarafların 2010 yılında Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … Ltd Şti isimli şirketi kurdukları, davacının limited şirketteki hisselerini iş bu davadan önce 26/06/2015 ve 03/07/2015 tarihlerinde dava dışı … ve … isimli kişilere devrettiği, davacının adi ortaklık tarafından üretimi gerçekleştirilen … cihazlarının imalat haklarının kendisine ait olduğu ve davalının adi ortaklığın bilgi birikiminden başka ortaklığa dahil olmak suretiyle yararlandığı iddiası bulunduğundan mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği ancak adi ortaklık ve limited şirket ortaklığına konu … cihazlarının üretim, tasarım, satış ve diğer işlemleri ile sözleşmelerinin Savunma Sanayi Müsteşarlığı nezdinde milli güvenlik ve ticari sırların korunması maksadıyla gizli olarak yürütülmesi nedeniyle Savunma Sanayi Uzmanı olan bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmasına ihtiyaç duyulduğu, bu kapsamda ilgili kurumdan görevlendirilen bilirkişi eliyle inceleme yapıldığı, bilirkişinin 06/04/2020 tarihli raporuna göre taraflar arasındaki 11/10/2006 tarihli protokole esas işin ilave talepler nedeniyle 2014 yılına kadar 10 sözleşme değişikliği ile sürdürüldüğü, 2015-2016 döneminden sonra tarafların iş ortaklığının devam etmediği, … cihazlarının elektronik kart tasarımı, yazılım ve modelleme işlemlerinin davalı tarafından yürütüldüğü, taraflar arasındaki tüm adi ortaklık ilişkilerinin temelini oluşturan … cihazlarının tedarikine ilişkin ihale ve işlerde tasarım faaliyetlerinin davalı tarafından yerine getirildiği, davalının adi ortaklık ilişkisi kurulmadan önce de … işlerinde faaliyet gösterdiği ve kamu kurumlarına tedarikini sağladığı, Savunma Sanayi Başkanlığı tarafından yüklenici adayı portföyünün genişletilmesi amacıyla belirli durumlarda iş ortaklıklarının kurulmasını teşvik edildiği, bu kapsamda davacı ile davalı arasında iş ortaklıklarının kurulduğu, iki firma arasında yapılan iş ortaklıklarının bir çoğunun bu yönlendirme neticesinde ortaya çıktığı, tarafların teknik veya idari imkan ve kabiliyetlerine göre söz konusu iş ortaklıklarına katkıda bulunduğu, Savunma Sanayine yönelik tedariklerde projelerin gizlilik seviyesi nedeniyle tesis güvenlik belgesi ve üretim izin belgesi olan tesislerde üretim yapılmasının söz konusu olabildiği, bu nedenle bahse konu projelerde seri üretim safhalarının bu belgelere sahip olan davacı şirkete kayıtlı tesislerde gerçekleştirildiği ancak bu tesislerde davalı firma çalışanlarının da faaliyet gösterdiği ve iş ortağı olan davalı firmaya da alan tahsis edildiği, davacının … destekli projenin, … cihazlarının fikri ve sınai haklarının kendilerine ait olduğunu desteklediği iddiası yönünden ise, tarafların yürüttüğü işlerdeki sistemler ile bu projedeki teknik alt yapının birbiri ile ilgili olmadığı, ayrıca davalı şirket çalışanlarının söz konusu projede bilgi ve birikimlerinin yoğun olarak kullanıldığının tespit edildiği, taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca üretimi yapılan … ürünlerine ilişkin olarak Nato stok başvurularının davacı üzerinden yapıldığı, Nato Stok numarası başvurusu yapılabilmesi için tesis güvenlik belgesinin arandığı, taraflarca iş ortaklığının kurulduğu dönemde bu belgeye sadece davacının sahip olduğu, Nato Stok numaralarının söz konusu ürünün kayıtlı şirket tarafından üretildiğini ispatlayan bir sistem olmadığı, ortaklığa ait bilgi birikiminin üçüncü kişi ile paylaşıldığı iddiası yönünden de, ihale edilen her bir projenin birbirinden teknik yönlerden farklı olduğu, bu nedenle adi ortaklık döneminde üretilen ürünler ile davalının dava dışı şirket ile ürettiği ve taahhüt ettiği ürünlerin aynı olduğundan bahsedilemeyeceği, tasarımlarda kopya ve alıntı bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, her ne kadar davacı tarafından söz konusu … cihazlarının üretim ve imalat haklarının kendilerine ait olduğu ileri sürülmüş ise de bilirkişi tarafından saptandığı üzere adi ortaklık kapsamında taahhüt edilen … cihazlarının üretim, tasarım ve teknoloji haklarının davalı şirkete ait olduğu, nitekim davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde sunulan 11/10/2006 tarihli protokolde de bu hususun taraflarca kararlaştırıldığı, ayrıca taraflar arasında ihale yoluyla alınan her bir iş ve taahhüt yönünden düzenlenen adi ortaklık sözleşmelerinde de tasarım ve teknoloji haklarının davalıya ait olduğu, ithalat, ihracat, imalat, montaj, finansman, satış sonrası bakım ve destek hizmetlerinin ise davacıya ait olduğunun taraflarca kararlaştırıldığı, ayrıca davalının cevap dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ve davacı tarafından da aksi ispat edilmeyen belgelere göre davalı şirketin taraflar arasında ilk kez 2006 yılında kurulan adi ortaklık öncesinde de … cihazların üretimini yaptığı ve kamu kurumlarına tedarikini sağladığı, bu nedenle davacının tasarım ve üretim haklarının kendisine ait olduğu iddiasının yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının adi ortaklık ilişkisinde finansman ,teminat ve mevzuat gereği sahip olduğu gerekli belgeleri (tesis güvenlik belgesi ve üretim izin belgesi v.s.) sağlamayı ve kullandırmayı üstlendiği, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi devam etmekte iken davacının borç ödemekten aciz hale geldiği, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile davalı şirket ve üçüncü kişilerin nezdindeki hak ve alacaklarına hacizler uygulandığı, davacı şirket aleyhinde hasımlı iflas davaları açıldığı, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklama kararları alındığı, ayrıca Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından bu nedenle bazı sözleşmelerin feshedildiği, davacı ve davalı şirket hakkında cezai şart uygulandığı, teminatların irat kaydedildiği, diğer bir kısım sözleşme taahhütleri yönünden ise davalı şirkete davacının katılımı olmaksızın taahhütlerini yerine getirmek zorunda olduğu hususlarında ihtarlar gönderildiği, davalının bu nedenle davacı şirkete birden fazla ihtarname gönderdiği, adi ortaklık kapsamında taahhütlerini hatırlattığı, aksi halde sözleşmenin feshedileceğini ihtar ettiği, davacı tarafından söz konusu durumun aksini ortaya koyan herhangi bir belge ve yazılı delil sunulmadığı, adi ortaklıkta ortakların müşterek gayeye ulaşmak için çaba ve özen göstermek zorunluluğunun bulunduğu, somut olayda davalı şirketin gereken tüm çaba ve özeni gösterdiği halde davacı şirketin kusuru ile adi ortaklığın maksadının gerçekleşmesinin imkansız hale geldiği ve davalı tarafından fesih bildiriminin yapıldığı 09/12/2015 tarihi itibariyle ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin kabulü gerektiği, davacının söz konusu eylemleri sebebiyle kendisi ve kamu menfaatleri doğrultusunda dava dışı üçüncü kişi ile ortaklık kurmak durumunda kalan kar elde etmek amacıyla ortak bir girişimde bulunan davalının bilirkişi tarafından saptandığı üzere dava dışı üçüncü kişi ile kamu kurumlarına yapımı ve üretimi üstenilen ürünlerin nitelik ve teknolojik özellikler bakımdan da farklılıklar da taşıdığı dikkate alındığında yeni ortaklık ilişkisinin davacı ile davalı arasındaki ortaklığın amacını engelleyici ve zarar verici işlem olduğundan bahsedilemeyeceği gibi adi ortaklık ilişkisinde rekabet yasağının ve özen yükümlülüğünün ihlali olarak da değerlendirilemeyeceği, kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği bu halde kendi eylemi ile adi ortaklığa zarar veren ve ortaklık ilişkisini sürdüremez hale getiren davacının iddialarının mesnetsiz olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davacı şirket, ayrıca davalı ile limited şirketi ortağı olduklarını ve davalının TTK’nun 613.maddesinde düzenlenen rekabet yasağı hükümlerini de ihlal ettiğini ileri sürmüş ise de, davacının limited şirketteki hisselerini dava dışı üçüncü kişilere devrettiği, dava tarihi itibariyle dava dışı limited şirketinin ortağı olmadığı gibi limited şirketlerde rekabet yasağının ihlal iddiası ile tazminat talep hakkının limited şirket tüzel kişiliğine ait olduğu, davacının anılan hükümlere dayanmasının yasal olarak olanaklı olmadığı değerlendirilmiş olup bu yönüyle ayrıca inceleme yapılmasına lüzum görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı dava ve duruşmalarda kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan 2021 Yılı AAÜT’nin 13. maddesi uyarınca 300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-6100 Sayılı HMK’nın 333. Maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
6-Kararın kesinleşmesinden sonra Savunma Sanayi Başkanlığından gönderilen belgelerin mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA