Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/354 E. 2021/693 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/354 Esas
KARAR NO : 2021/693

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/05/2021
KARAR TARİHİ : 09/09/2021

Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesiye özetle: Taraflar arasında İzmir’de bulunan tarımsal ürünlerin kiralanmasına ilişkin 23.07.2020 tarihli sözleşme imzalandığı, iş bu sözleşmeye göre müvekkili şirkete 300 ağaç mandarin ürünü teslim edileceği, buna karşılık olarak da müvekkili şirket toplamda 50.000,00 TL ödeyeceği, müvekkili şirket iş bu sözleşmedeki edimini yerine getirip ilk olarak davalılardan …’a ait banka hesabına 15.000,00 TL’lik ödeme yaptığı, ancak davalılar hasat zamanı geldiğinde sözleşmeye konu ürünleri teslim etmediği, müvekkilinin büyük bir mağduriyete uğradığı, davalılardan … her ne kadar sözleşmedeki imzayı inkar etmiş ise de, açıkça kötüniyetli olduğu, davalı … ise imzayı ve sözleşmeyi açıkça kabul ettiğinden bahisle davalıların itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : 1-Davalı … sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; Şahsına yöneltilen suçları kabul etmediğini, davacı tarafından gönderilen ekspere bahçenin sahibinin oğlu olduğu, oğlunun devlet memuru olduğunu bildirdiği, davacı firma yetkilisinin oğlu yerine sözleşmeye kendisine imza attırdığı, kendisinin bu konuda yetkisiz olduğunundan bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı … sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; Dava konusu sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını, sözleşmenin yapıldığı tarihte kendisinin çalıştığını, sözleşmenin babası tarafından imzalandığını ancak kendisinin sözleşmeyi kabul etmediğini, davacı tarafından gönderilen parayı iade etmek için davacı tarafla görüştüğünü ancak kendilerine geri dönüş yapılmadığını, daha sonra davacı firmanın muhasebecisi olduğunu beyan eden kişi tarafından gönderilen IBAN numarasına parayı iade ettiğini, ancak davacı tarafın daha sonrasında icra takibi başlattığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın ; Davacı tarafça davalılar hakkında başlatılan icra takibine vaki davalıların itirazının iptaliyle icra inkar tazminatının davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğu görüldü.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/10789 Esas, 2016/8226 Karar ve 18.10.2016 tarihli kararında belirtildiği üzere ; Mülga 6762 Sayılı TTK’nun 1463.maddesine göre ; Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde karalaştırılmıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/12362 Sayılı Bakanlar Kurul’u Kararında esnaf-tacir ayrımının nasıl yapılacağı belirlenmiş olup, 6103 Sayılı TTK’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10.maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 Sayılı TTK’nun 11.maddesinin 2.fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi sureti ile yapılması gerecektir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalılar … ve …’ın ticaret sicil kaydı var ise gönderilmesi istenilmiş olup, İzmir Ticaret Sicil’den gelen 04.06.2021 havale tarihli cevabi yazıda davalıların şahsi ticaret sicil kayıtlarının bulunmadığı bildirilmiştir.
Yine mahkememizde yapılan yargılama sırasında davalıların tacir olup olmadığının tespiti açısından ilgili vergi dairelerine müzekkere yazılmış olup, davalı ile ilgili olarak Seferihisar Vergi Dairesi’nden gelen 25.06.2021 tarihli cevabi yazıda davalılardan …’ın zirai faaliyeti olup, mandalina üretimi yaptığı, mandalina bahçesinin mülkiyetinin kendisine ait olduğu ve küçük çiftçi muafiyetinde kaldığından mükellefiyet kaydının bulunmadığı, vergiden muaf olduğu ve başkacada bir ticari faaliyetinin bulunmadığı, …’ın ise kendisine ait narenciye bahçesi, zirai faaliyeti ve ticari faaliyetinin bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesini değiştiren ve 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı yasanın 2.maddesi ile “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usül hükümleri uygulanır ” şeklindeki düzenleme ile , artık 01/07/2012 tarihinden sonra açılacak davalarda sözü edilen iki mahkeme arasındaki ilişki görev ilişkisi olup , görevin 6100 Sayılı HMK’nun 137,138 maddeleri gereğince dava şartları arasında sayılmış olması nedeniyle, mahkemenin görevli olup olmadığı yargılamanın her hal ve safhasında talep üzerine veya mahkemece re’sen incelenip gözetilmesi gerekmektedir.
Bir davanın veya işin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için ; her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya uyuşmazlığın 6102 Sayılı T.T.K.’da düzenlenen hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya TTK’nun 4.maddesinde( b-c-d-e-f) sayılan dava veya işlerden bulunması, yahut özel bir yasal düzenleme ile davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalara göre; Dava konusu somut olayda davacı tacir ise de, davalıların ticaret sicilden ve vergi dairesinden gelen yazı cevapları gereğince tacir olmadıkları, bu nedenle dava konusu uyuşmazlığın TTK.’nun 4.maddesinde sayılan uyuşmazlıklar arasında yer almadığı, davanın ticaret mahkemelerinde bakılacağına ilişkin açık bir yasal düzenlemenin de bulunmadığı, bu itibarla davanın; ticari bir dava olmaması nedeniyle davaya bakma görevinin mahkememize ait olmayıp, genel hükümlere göre çözülmesi gereken dava olması nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu düşünülmekle, mahkememizin iş davada görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
İş bu davada mahkememiz görevli bulunmadığından davanın usulden REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulduğu takdirde dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Harç ve yargılama giderlerlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı asillerin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 09/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır