Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/345 E. 2023/410 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/345 Esas
KARAR NO : 2023/410
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, … Parsel numaralı taşınmazların maliki olduğunu, dava dışı Yüklenici …. İnşaat İletişim San. ve Tic. Ltd. Şti. İle anılan parsellerin tevhidi neticesinde oluşacak yeni ada ve parsel üzerinde inşa edilecek binanın zemin katındaki ve ön cephedeki en az 150 m2 dükkanın tapu sicilinde adına teslim edilecek şekilde ve 600.000,00 TL karşılığında anlaştığı, uzlaşı sonrasında Bornova …. Noterliğinin 29 Haziran 2017 tarih ve … yevmiye sayılı Düzenleme Şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiği, yüklenicinin talebi 3. Şahıslara 29 Haziran 2017, 05 Temmuz 2017 ve 07 Şubat tarihlerinde vekaletnameler verildiğini, vekaletnamelerin müvekkiline teslim edilmediği, yüklenicinin anlaşıldığı şekilde işlemleri aksaksız yürüttüğü ve yapılanların hazırlık işlemi olduğunu beyan ettiği, detaylı bilgilerden kaçındığı, nihai sözleşmenin parsel tevhidinden sonra tüm maliklere akdedileceğini bildirdiğini bu kapsamda Bornova … Noterliğinin 29 Haziran 2017 tarih ve …, Bornova …. Noterliğinin 29 Haziran 2017 tarih ve …, Bornova …. Noterliğinin 29 Haziran 2017 tarih ve …, Bornova …. Noterliğinin 29 Haziran 2017 tarih ve …, Bornova … Noterliğinin 05 Temmuz 2017 tarih ve …,Bornova …. Noterliğinin 05 Temmuz 2017 tarih ve …, İzmir … Noterliğinin 07 Şubat 2020 tarih ve … yevmiye sayılı işlemleri, müvekkilinin yüklenicinin talebiyle tesis ettiği ve içeriğinin net olarak bilinmediği, yüklenici tarafından müvekkiline 600.000,00 TL ödendiği, yüklenicinin müvekkilinin mal varlığı aleyhinde peyderpey talepte bulunduğunu, İzmir Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünün müvekkiline tebliğ edilen yazısı ile tapu sicilinde yaptıkları tetkik neticesinde müvekkilinin hisselerinin büyük kısmının bilgisi ve izni olmaksızın yüklenici firma yetkililerinin akrabaları olan dava dışı …, …, … ve … adına tescil ettirildiğini öğrendiği, yoğun kalabalık içerisinde ve aceleyle müvekkilinin kandırılarak noter işlemlerinin tesis ettirildiği, davalıyı şahsen tanımayan müvekkilinin ilerleyen yaşından faydalanılarak kandırılıp hataya düşürülerek bir çok belgeye imza attığı, takibe konu senetteki imzanın müvekkilinin imzasına benzediği ancak müvekkilinin imzayı atıp atmadığını hatırlamadığı, yazı ve rakamların kesinlikle müvekkilinin eli ürünü olmadığı, müvekkilinin Ege Üniversitesi Psikiyatri Bölümünde tedavi gördüğünü, borca konu senet üzerindeki yazı ve rakamların müvekkilin el ürünü olmadığını belirterek müvekkilin borcunun bulunmadığının tespiti ve bahse konu cebri icra senedin iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının afaki ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davacı vekili dilekçesinde hileli işlemlerle davacının iradesinin sakatlandığını ifade ettiği ancak müvekkilinin hangi eylemleriyle hileye sebebiyet verdiğini açıklamadığı, davacı tarafından dilekçesinde belirtmiş olduğu akdedilen “Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin” taraflarından birinin müvekkili olmadığı gibi, müvekkilinin bu belirtilen sözleşmeye dayalı olarak davacı ve yüklenici arasında çıktığı iddia edilen uyuşmazlıkların ve problemlerin sorumlusu olmadığı, davacı ile müvekkilinin tanışıklığının davacının müvekkile taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde yetkiler vermesinden ve müvekkilinin davacı adına vekil sıfatıyla iş yapmasından kaynaklı olduğu, bundan dolayı daha sonraki zamanda davacı, günün şartlarında müvekkile ihtiyacı olduğunu belirterek yapı ruhsatı alındığında ödenmek üzere müvekkilinden 25.000,00-TL borç istediği, müvekkilin de davacıyla olan tanışıklığı ve aralarında bulunan vekalet ilişkisine duyduğu güvene binaen davacının ihtiyacı olması hasebiyle davacıya 25.000,00-TL borç verdiği, davacının da bu borç karşılığında müvekkiline senet verdiği, davacının borçlu olmadığını belirtmekle birlikte bunu ispatlayacak herhangi bir belge, delil sunmadığı, her ne kadar davacı yanın ispat yükümlülüğünün taraflarında olduğunu iddia etmiş olsa dahi takibe konu bono, kambiyo senedi vasfında olduğundan illetten mücerret olduğu, bu durumda bonodan dolayı borçlu bulunmadığının ispat yükümlüğünün davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, sahtelik, ehliyetsizlik ve bedelsizlik iddiasına dayalı kambiyo senedinden kaynaklanan takip sonrası açılan menfi tespit isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Davacıya ait tedavi evrakları,
-İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya sureti,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 09/06/2021 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Esnaf ve Sanatlar Odasının 04/06/2021 tarihli yazısı,
-İzmir Vergi Dairesinin 21/06/2021 , 12/07/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Karşıyaka … Noterliğinin 25/06/2018 tarih … yevmiye nolu evrak aslı,
-Karşıyaka … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti,
-Karşıyaka … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti,
-…’ya ait imza ve yazı örnekleri,
-Bilirkişi …’ın 03/12/2021 tarihli raporu,
-İzmir SGK’nın 29/03/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İstanbul ATK 4. İhtisas Kurulunun 27/03/2023 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. Maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Bu noktada, konuyla ilgisi bakımından “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddî hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir. Her bir vakıa bakımından lehine hak çıkarma çerçevesinde ispat yükü kuralları belirlenir. Ancak kanunda özel olarak ispat yükünün belirlendiği hallerde, genel kurala göre değil, kanunda belirtilen şekilde ispat yükü belirlenecektir. İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı halinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Karine söz konusu olduğunda, karine temeli ile karine sonucunu birbirinden ayırt etmek gerekir. Karineye dayanan taraf, sadece karine sonucunu ispat yükünden kurtulmuş olur, ancak karine temelini ispat etmek yükü altındadır. Bu durumu vurgulamak için, fıkrada açık düzenleme yapılmıştır. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Fıkrada, özellikle aksini ispat kavramına yer verilmiştir. Zira, aksini ispat ve karşı ispat farklı kavramlardır. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir (6100 sayılı HMK. 190. madde gerekçesi).
Menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;Davacının, davalının kendisi aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında bonoya istinaden takip başlattığı, davalıya borcunun bulunmadığı, uzun süre psikiyatri tedavisi gördüğü, hukuki işlem ve eylem ehliyetinin bulunmadığı, davalı ile şahsen tanışıklığının bulunmadığı, takip dayanağı olarak gösterilen senetteki yazı ve rakamların kendisinin eli ürünü olmadığı, davalıdan borç para almasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı iddiası ile davalıya takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunduğu, davalının ise davacının kötü niyetli olduğu, iradesinin ne şekilde sakalandığını açıklamadığı, davacının taşınmaz satış vaadi sözleşmelerine ilişkin kendisine yetki verdiği, inşaatların ruhsat aşamasında davacının kendisinden borç para istediği, takibe konu senedin bu sebeple düzenlendiği, davacının diğer iddialarının yerinde olmadığını savunduğu, taraflar arasında takibe dayanak senedin sahte olup olmadığı, davacının senet düzenlenme tarihinde ehliyetli olup olmadığı, senet mukabilinde davacıya yapılan ödeme veya mal teslimi olup olmadığı ve senedin bedelsiz kalıp kalmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu görülmüştür.
Takip ve davaya konu uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklandığından ve taraflar arasında tüketici işlemi bulunmadığından mutlak ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, takip alacaklısının …, takip borçlusunun ise …, takip konusunun 25.000,00 TL asıl alacak, 1.572,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.572,77 TL alacak, takip dayanağının ise 29/06/2017 keşide, 06/10/2020 vade tarihli 25.000,00 TL bedelli keşidecisi …, lehtar ve hamilinin ise … olan nakden düzenlenmiş bono olduğu, ödeme emrinin borçlu davacıya 07/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, takibin 18/04/2021 tarihi itibariyle kesinleştiği görülmüştür.
Davacı tarafından Karşıyaka … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, müştekilerinin … ve …, şüphelinin ise …, dava konusunun bina içerisinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal etme ve mala zarar verme suçları olduğu, adı geçen hakkındaki dosyanın derdest olduğu görülmüştür.
Karşıyaka …Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde ise, davacının …, davalıların …, …, …, …, …, … Tasarım İnşaat Ltd Şti ve Karşıyaka Belediyesi, dava konusunun İzmir ili … Parselde bulunan parsele ait tapu kayıtlarının davacı adına tescili isteğine ilişkin olduğu, dosyanın derdest olup tahkikat aşamasında bulunduğu görülmüştür.
Karşıyaka CBS’nin … soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde, müştekisinin …, şüphelisinin Yücel Kılıç, soruşturma konusunun İzmir ili Karşıyaka ilçesi Şemikler mahallesi … Ada, 1 ve 2 nolu parsellere ilişkin kat karşılığı inşaat sözleşmesinde şüphelinin suç teşkil eden eylemlerinin bulunduğunun iddia edildiği, yürütülen soruşturma neticesinde 22/02/2021 tarih … soruşturma, … sayılı kararı ile şüpheli hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Karşıyaka CBS’nin … soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde, müştekisinin …, şüphelisinin …, soruşturma konusunun trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu olduğu, yürütülen soruşturma neticesinde 12/03/2021 tarih … soruşturma, … sayılı kararı ile şüpheli hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce öncelikle davacının sahtelik iddiası yönünden inceleme yapıldığı, bu kapsamda davacının mahkememiz huzurunda ayakta, oturarak ve çömelerek imza ve yazı örneklerinin alındığı, ayrıca davacıya dava konusu senedin düzenlenme tarihine yakın olacak şekilde imza ve yazı örnek asıllarının bulunduğu kamu kurumlarını bildirmek üzere imkan tanındığı, davacının bildirdiği ilgili kişi ve kurumlardan belge asıllarının temin edildiği, dosyanın Adli Tıp Uzmanı bilirkişiye tevdi edildiği bilirkişinin 03/12/2021 tarihli raporunda, inceleme konusu imzalar ile mukayese belgelerdeki imzalardaki harf ve gramaların tek tek özellikleri ve birbiriyle olan ilişkileri, kağıdın kullanımı, kişisel alışkanlıklar, hız, işleklik baskı derecesi, istif, eğim, doğrultu ve tersim biçimi gibi yönlerden karşılaştırma yapıldığı, dikey ve yatay kuvvetli ışıklar altında, çeşitli büyütme özelliklerinde mercekler kullanıldığı, ayrıca bilgisayarda çeşitli programlar kullanılarak üst üste çakıştırma ve yan yana getirme yöntemleri ile gramalar arasında benzerlikler ve farklılıklar değerlendirildiği, mevcut karşılaştırma imza ve el yazılarına göre, inceleme konusu alacaklısı …, borçlusu … olan, 29/06/2017 tanzim ve 06/10/2020 ödeme tarihli, yazı ve rakamla 25.000 TL meblağı içeren, senet aslı üzerindeki borçlu imzalarının …’nın eli ürünü olduğu, keşideci el yazılarının …’nın eli ürünü olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davacının ehliyetsizlik iddiası yönünden ise davacı tarafından bildirilenler ile mahkememizce resen davacıya ait geçmiş tüm tıbbi belgelerin (hastane müracaatları, epikriz raporları, ilaç reçeteleri vs.) ilgili kurumlardan temin edildiği, ayrıca davacıya elinde bulunan belgeleri sunmak konusunda imkan tanındığı, dava konusu senedin düzenlendiği 29/06/2017 tarihi itibariyle davacının fiil ehliyetine sahip olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmesi için dosyanın İstanbul Adli Tıp 4. İhtisas Dairesine gönderildiği, İstanbul ATK’nun 27/03/2023 tarihli raporuna göre, davacının kurullarında 20/01/2023 tarihinde yapılan muayenesi ve psikometrik değerlendirmeleri sonucunda, hâlihazırda fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan “Hafif Demans” denilen bunama halinin saptandığı, dosya tetkikinde kişinin 2013 yılından itibaren demans tanısıyla takip ve tedavi edildiği görülse de işlem tarihi ve öncesinde kişinin zihinsel fonksiyonlarını gösteren ayrıntılı muayene bulgularını içeren tıbbi belgeye rastlanmadığı, kişinin işlem tarihinde akli melekelerinin yerinde olup olmadığına ilişkin tıbbi kanaat edinilemediği, bu duruma göre …’nın işlem tarihi olan 29/06/2017 tarihinde fiili ehliyetine haiz olup olmadığının bilinemeyeceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen asıl borçlu durumundadır. Yine bono, bağımsız borç ikrarını içerir. İllete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Davacı, senede karşı açığa imzasının kötüye kullanıldığı iddiasında bulunduğuna göre, kural olarak iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerekir (HMK 201. madde).
Somut olayda, davacı borçlunun dava konusu bonoda bulunan imzasını inkar ettiği, mahkememizce yapılan imza ve yazı incelemesinde imzanın davacının eli ürünü olduğu, yazıların ise eli ürünü olmadığının tespit edildiği, davacının imza yönünden sahtelik iddiasının bu nedenle yerinde olmadığı, açığa imzanın kötüye kullanıldığı iddiası yönünden ise davacının sahtelik iddiasının yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davacının bu konuda herhangi bir yazılı delil sunmadığı, davacı tarafından bildirilen soruşturma, ceza ve hukuk dava dosyalarının taraflarının üçüncü kişiler olduğu, davalının bu soruşturma ve davalarda taraf olarak yer almadığı, bu nedenle mahkememizce bu dosyaların iş bu dosya yönünden bekletici mesele yapılmasına lüzum görülmediği, ehliyetsizlik iddiası yönünden ise davacıya ait tüm tedavi kayıtlarının dosyaya kazandırıldığı, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda her ne kadar davacıya rapor tarihi itibariyle “hafif demans” teşhisi konulmuş ise de iş bu dosya yönünden mahkememizce sorulan takip ve dava konusu senedin düzenlenme tarihi olan 29/06/2017 tarihi itibariyle davacının hukuki işlem ve eylem ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, davacının söz konusu işlem tarihinde fiil ehliyeti bulunmadığını ispat etmesi gerektiği, davacıya 2013 yılından itibaren demans teşhisi konulmuş olmasının başlı başına davacının fiil ehliyetini bu tarih itibariyle yitirdiği anlamına gelmediği, dosya içerisinde bulunan muhtelif tarihli noter evraklarına göre davacının dava konusu senedin düzenlenme tarihi öncesi ve sonrasında birden fazla noter işlemi yaptığı, davalar açtığı, kendisi hakkında akıl zayıflığı sebebiyle alınmış olan herhangi bir kısıtlama kararı ve başvurusunun bulunmadığı, dosya kapsamı itibariyle davacının bu iddiasını ispat edemediği, bedelsizlik iddiası yönünden ise davacı davalı ile aralarında tanışıklık bulunmadığını ve davalıya borcu olmadığını savunmuş ise de, takip ve davaya konu senedin nakden kaydı ile düzenlendiği, davalının savunmasına göre somut olayda talilin söz konusu olmadığı, bu halde davacının bedelsizlik iddiasını ispat etmesi gerektiği,davacı tarafından tanık deliline dayanılmış ise de senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacının tanık deliline başvuramayacağı, davacının dosya kapsamı itibariyle senedin bedelsiz olduğu iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği, davacının refah seviyesinin yüksek olmasının takip ve dava konusu senedin düzenlenme nedeni üzerinde etkisinin bulunmadığı, iddianın ileri sürülüş biçimi ve mahkememizce yapılan incelemenin niteliğine göre yapılacak başkaca araştırma bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Mahkememizce davacının talebi doğrultusunda vezneye giren paranın davalı alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğinden ve bu tedbir kararı uygulandığından talebinde haksız çıkan davalı aleyhinde aşağıdaki şekilde tazminat hükmedilmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin KABULÜ ile 26.572,77 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 5.314,55 TL tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 453,80 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 273,90 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
8-Kararın kesinleşmesinden sonra dosyamız içerisinde bulunan Karşıyaka … Noterliğine, Karşıyaka Polis Merkez Amirliği, Karşıyaka … Noterliği, .. Bankasına ait evrak asıllarının ilgili mercilere İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/05/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı