Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/328 E. 2021/1154 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/328 Esas
KARAR NO : 2021/1154

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 06/05/2021
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 06/05/2021 tarihli dava dilekçesinde; davacı banka ile davalı borçlu şirket …. A.Ş. arasında Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve davalıya ticari krediler kullandırıldığını, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçlu şirkete verilen krediye ilişkin taksitlerin borçlu şirketçe ödenmemesi üzerine, …. Noterliğinin … yevmiyeli ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen de borcun ödenmemesi üzerine borçlu ve kefiller hakkında İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından yasal takip işlemlerine geçildiğini, davalı/borçluların yapılan icra takibinde borca, faiz oran miktarına ve diğer feri’lerine itiraz ettiklerini ,itiraz üzerine dava şartı olan Arabuluculuk başvurusunun yapıldığını, borçluların, davacı bankaca talep edilen alacağı ödememesi üzerine bundan sonuç alınamadığını ve anlaşamama tutanağının imzalandığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 13 ve devamı maddelerinde ihtilaf halinde bankanın defter ve kayıtlarının delil olacağı hususunda anlaşmaya varıldığını, yapılan anlaşmanın HMK anlamında bir delil sözleşmesi olduğunu, davacı banka kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda borçluların itirazlarında haksız olduklarının ortaya çıkacağını, İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyadan başlatılan yasal takibe, borçlular tarafından yapılan itirazların fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.000.00-TL üzerinden iptali ve takibin devamını sağlamak için mahkemeye dava açma zorunluluğu doğduğunu belirtmiş , İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından başlatılan takibe, borçlu tarafından yapılan itirazların fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.000,00-TL (Takipte yer alan asıl alacak, masraf, işlemiş faiz, temerrüt faizi ve BSMV için) üzerinden iptaline ve takibin devamına, davalı hakkında %20 den aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili Mahkememize verdiği 18/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde ; davacı bankanın alacağının rehinle temin edildiğini ,davacı bankanın İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasıyla rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını , borçlu şirkete ait pek çok gayrımenkulde davacının rehin hakkının bulunduğunu , rehinli gayrımenkullerin değerinin icra takibine konu edilen banka alacağının çok üzerinde olduğunu , alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmak zorunda olduğunu ,rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmadan ilamlı veya ilamsız icra takibi ve borçlu iflasa tabi kimselerden ise iflas yoluyla takip yapılamayacağını ,rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip sonunda alacaklının alacağın karşılanmayan kısmı için ilamlı veya ilamsız takip yapabileceğini , müteselsil kefiller için farklı bir hüküm mevcutsa da Yargıtay içtihatlarında alacaklının BK. m. 487’den doğan bu hakkını kullanmasının MK. m. 2,II anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıdığının belirtildiğini ,davacı bankanın rehinli gayrımenkullerinin değerinin iddia ettiği alacağının birkaç katına ulaştığını ,asıl borçlunun rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe itiraz da etmediğini , alacaklı-bankanın-asıl borç için yeterli ölçüde ipotek verilmiş ve asıl borçlu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe itiraz etmemiş iken – BK. m. 487’ye dayanarak sırf kefili güç durumda bırakmak ve icra inkâr tazminatı elde etmek amacıyla kefile karşı cebri icraya başvurmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceğini ,davanın bu nedenle reddinin gerektiğini ,davaya konu takibin yasaya ve Yüksek Mahkeme içtihatlarına aykırı olduğunu , Yüksek mahkeme kararlarında da belirtildiği üzere öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluna gidilmek zorunda olunduğunu ,bu hususta alacaklının önce rehinli malı paraya çevirmeye zorlanmasındaki amacın rehinli malvarlığı borcu karşılamaya yettiği halde alacaklı rehni paraya çevirmediği için borçlunun malvarlığının kalan kısmı üzerindeki cebri icranın önlenmesi olduğunu ,davacı tarafın rehinli gayrımenkuller haricinde davalının milyonlarca lira değerinde yaklaşık 80 parça gayrımenkulüne ihtiyati haciz koyduğunu ,bu kuralın diğer bir amacının borçlunun diğer alacaklılarının da haklarının korunması olduğunu , davacının örnek 7 ödeme emrinde bankanın alacaklarını alt alta yazdığını ,ipoteklerden hiç bahsetmediğini ve harca esas değeri de 1.000.000,00.-TL olarak belirttiğini , davalıların davacı bankaya böyle bir borçları olmadığını ,bu hususta çekilen ihtarnamelere itiraz edildiğini,bankanın alacak iddiası ve alacak miktarının gerçeği yansıtmadığını ,talep edilen alacağın olması gerekenden fazla olduğunu ,bu hususun bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıkacağını ,davalılardan müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imza alındığını ,bir kişinin hem borçlu ve hem de kefil olamayacağından alınan kefaletlerin bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu ,ayrıca davalıların kefaletle ilgili bilgilendirilmediğini ,kefaletin niteliği, yüklediği sorumluluklar anlatılmadan imzaları alınmak suretiyle borçtan sorumlu hale getirildiklerini ,tüm bunların yanısıra davacının faiz talebi ve talep ettiği faiz oranın da fahiş olduğunu ,kredi açma sözleşmelerinde, müşterinin temerrüde düşmesi durumunda, banka tarafından en yüksek faiz oranı uygulanan kredi türünün faizine o oranın % 10’nun veya % 30’unun ilâvesi ile bulunacak oranda gecikme faizi uygulanacağı şeklinde kayıtlar bulunabildiğini ,cezai şart niteliğindeki bu kayıtların, alışılmamış birer kural olarak kefiller için geçersiz olduğunu ancak bu görüşe göre kanuni temerrüt faizinin üstüne, tekrar cezai şart niteliğinde faiz ilave etmenin kanunların gecikme faizinin amacıyla ilgili hükümlerine ters düştüğünü , taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin varlığı ve miktarını belirlemenin yargılamayı gerektirdiğini ,bu nedenle davacının inkar tazminatı talebinin de gerçeklere ve hukuka aykırı olduğunu , davacının haklı itiraza rağmen tamamen kötüniyetle dava açması nedeniyle davacının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin talep edildiğini belirtmiş , davacının gerçeklere ve hukuka aykırı davasının ve inkar tazminatı talebinin reddine, davacının kötü niyetli ve hukuka aykırı takibi ve davası nedeniyle %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir … İM’nün … sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklının … Bankası AŞ, borçluların …, …, … AŞ, … ve …, borç miktarının toplam 13.697.929,88-TL olduğu, ödeme emrinin borçlu … AŞ. Ye 28/01/2020, borçlular …, … ve …’ a 29/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği , borçlu … adına çıkartılan davetiyenin bila tebliğ iade edildiği , borçlular …, …, … ve … vekilinin 04/02/2020 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği belirlenmiştir.
Davacı vekili Mahkememizin 16/12/2021 tarihli celsesinde; davalı tarafın icra takibine itirazından vazgeçtiğini, davanın konusuz kaldığını, davalıdan icra inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini, davalı tarafa da vekalet ücreti ve yargılama gideri vermeyeceklerini beyan etmiş, bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Davalılar vekili Mahkememizin 16/12/2021 tarihli celsesinde; taraflar arasındaki karşılıklı sulh sonucu alacak konusunun ortadan kalktığını ,davanın konusunun kalmadığını, davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini, davacı tarafa da icra inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücreti vermeyeceklerini beyan etmiş, bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça, davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı …. A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların da sözleşmeyi müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, sözleşme dolayısıyla dava dışı şirkete kredi kullandırıldığı, kredi kullanımından kaynaklanan borcun ödenmediğinden bahisle alacağın tahsiline yönelik olarak davalılar hakkında İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalıların takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptali için eldeki davanın açıldığı, yargılamanın devamı esnasında davalıların icra takibine yapmış oldukları itirazdan vazgeçtikleri, itirazdan vazgeçilmesi ile icra takibinin kesinleştiği ve Mahkememizde açılan itirazın iptali davasının konusunun kalmadığı, davacı vekilinin vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı talebinin bulunmadığı, incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın konusunun kalmadığı anlaşıldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davacı tarafça talep edilmediğinden icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına,
2-Peşin alınan harç fazla olduğundan 12.018,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine ,
3-Davacı tarafça talep edilmediğinden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına ,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … ‘un yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/12/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …