Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/272 E. 2021/956 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/272 Esas
KARAR NO : 2021/956

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … A.Ş’nin abonelerine ülke çapında yazılı veya görüntülü haber sağlama, servis etme, yayınlama hizmeti verdiğini, abonelerin kendilerine tahsil edilen kullanıcı adı ve şifre ile sunucuya bağlanarak yazılı görsel haberler yahut dijital medyayı edinerek kendi sitelerinde kullanmakta olduğunu, müvekkil ile davalı arasında 2015 yılından bu yana devam eden cari hesap ilişkisinin olduğunu, müvekkil şirket tarafından, davalının sahibi olduğu www….com internet sitesinde yayınlanmak üzere haber sağlama hizmeti verildiğini, davalı şirketin 2015 yılından bu yana, cari hesap ilişkisine binaen müvekkili şirkete ödemelerde de bulunduğunu, ancak takip dayanağı 5 faturadan ibaret cari hesap bakiyesi olan toplam 1.652,00 TL nin sözlü taleplere rağmen ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, borçlunun takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığını davanın usulden reddi gerektiğini, davanın kabul edilmesi için davacının kesmiş olduğu faturayı müvekkile tebliğ ettiğinin ispatlanması gerektiğini, somut olayda müvekkile ulaşmış kesinleşmiş bir faturanın söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin abonelik sözleşmesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava abonelik sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalı aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 11/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 15/09/2020 tarihinde yasal süresinde takibe, ödeme emrine itiraz ettiği ve takibin durduğu, itiraz üzerine takip alacaklısı davacı tarafından işbu davanın yasal süresinde ikame edildiği, her ne kadar mahkememizce iş bu dava ön inceleme duruşmasında yayın sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı itirazın iptali davası olarak nitelendirilmiş ise de, yazılı ve görüntülü haber sağlama, servis etme ve yayınlama hizmeti sunan davacı ile bu hizmetten mesleki maksatla yararlandığı iddia olunan davalı arasındaki ilişkinin abonelik ilişkisi olduğu, davacının davalıya haber hizmeti sunduğu, davalının da bu hizmetten bedel karşılığında yararlandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin TBK’nun 487 vd maddelerinde düzenlenen yayım sözleşmesi olmayıp abonelik (hizmet) sözleşmesi olduğu, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın niteliğine göre dava mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği gibi İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü, İzmir Esnaf ve Sanatlarlar Odası ile İzmir Vergi Dairesi Müdürlüklerinin cevabi yazılarına göre davalının tacir olarak ticaret siciline kayıtlı olmadığı, vergi kaydı bulunmakla birlikte işletme hesabına göre defter tuttuğu, geliri itibariyle tacir sayılan kimselerden olmadığı, bu sebeple davalının tacir olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafından davalıya karşı ileri sürülen talep ve talebin dayanağı olan maddi olgular bakımından her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş olması şartı gerçekleşmediğinden davanın nisbi ticari dava olarak kabulüne de olanak bulunmadığı, ayrıca somut olayda TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, davacı ile mesleki maksatla hareket eden davalı arasındaki uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı, bu durumda davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca kesin olan kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILDI),
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 341 vd. Maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere tarafların yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/11/2021

Katip …
(E-İMZA)

Hakim …
(E-İMZA)