Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/254 E. 2022/504 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/254
KARAR NO : 2022/504

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/04/2021
KARAR TARİHİ : 08/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının … plakalı aracın maliki, davacı şirketin ise … plakalı aracın sigortacısı olduğunu, … plakalı araç ile dava dışı sürücü …’un idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı aracın davacı şirket tarafından kasko poliçesi ile sigortalandığını, davacı şirketin kasko poliçeli araç sürücüsü … plakalı aracı ile … kavşağına geldiğinde … plakalı aracın çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası olup çarpan araç olay yerini terk ettiği, kavşakta geçiş önceliği davacı şirketin kasko sigorta poliçeli aracında olduğunu, kazada … plakalı araç sürücüsü asli ve tam kusurlu olduğunu, kaza sonucu aracın hasarı davacı şirket tarafından karşılandığını, davalı aracın maliki olan borçluya rücu edildiğini, davalının İzmir 14. İcra Müdürlüğünün …/… E sayılı dosyası ile İcra takibine itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğu, dava şartı arabuluculuğa başvurulmuş olup sonuçsuz kaldığını, davalının itirazının iptaline, takibinin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin işleteni olduğu … plaka sayılı araç 09.04.2019 tarihinde sürücüsü …’in sevk ve idaresindeki … Caddesinde seyir halinde iken tali yol olan … Sokağında gelen … plakalı araç ile kaza yaptığı, diğer araç tali yoldan gelmesi nedeni ile kusurlu olup davalı şirketin maliki olduğu araca zarar verdiğini, kaza sonucu sürücüler sözlü olarak anlaşmış olup sürücü …’un kusurlu olduğunu kabul ettiğini, davalı şirketin araç sürücüsünün acil işi olması nedeni ile kaza tespit tutanağı tutmaksızın olay yerinde ayrıldığını, davacı şirketin kasko poliçeli araç sürücü polis çağırıp maddi hasarlı kaza raporu tanzim ettiklerini ve kazada kusur dağılımı verilmediğini, aracın kasko sigortalısı davalı şirkete dava konusu icra takibi başlatması ve itirazın iptali davası açması haksız olduğunu açıkça gösterdiğini, kazanın oluşumunda kusuru bulunmayan davalı şirkete karşı açılan davanın reddi gerektiğini, takipte haksız olan alacaklının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, TTK 1472 maddesi uyarınca halefiyete dayalı rücuen tazminat alacağının tahsii amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir 14 İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası,
-Kaza tutanağı, onarım faturası, kasko poliçesi,
-İzmir Emniyet Müdürlüğünün 14/04/2021 tarihli yazısı,
-İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 16/04/2022 ve 19/04/2022 tarihli yazısı,
-Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin 26/04/2021 tarihli yazısı,
-… Sigorta A.Ş nin 11/08/2021 tarihli yazısı,
-Bilirkişiler … ve …’in 14/10/2021 tarihli kök raporu ve
20/01/2022 tarihli ve 05/04/2022 tarihli ek raporu,
-Bilirkişi …’in 11/05/2022 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacının, davalı aleyhinde İzmir 14. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında rücuen tazminat alacağının tahsili amacıyla 11.948,01 TL asıl alacak ve 1.201,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.149,87 TL alacak üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 09/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 13/07/2020 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davalı borçlunun itirazının iptalinin talep edildiği, davacının davalı sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, davalının işleten olarak sürücüsünün eyleminden sorumlu olduğu ve kasko sigorta poliçesi kapsamında dava dışı sigortalıya yapılan ödemenin davalı tarafından rücuen tazmin edilmesi gerektiği iddiasında bulunduğu, davalının ise davacı şirket sürücüsünün asli kusurlu olduğu, davalı sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı ve sorumluluklarının olmadığını savunduğu görülmüştür.
Davanın TTK’nın 1472. maddesinden kaynaklandığı, halefiyet ilkesi uyarınca sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre davada mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan Hedef Araç Kiralama ve Servis A.Ş, ile kazaya karışan diğer aracın işleteni olan davalı şirket arasındaki ilişkinin haksız fiilden kaynaklandığı, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı şirkete ait hasar dosyası ile davaya konu aracın geçmiş hasar kayıtlarının dosyaya kazandırıldığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişiden alınan 14/10/2021 tarihli kök rapora göre kusur yönünden yapılan değerlendirmede, davalı şirket sürücüsünün kontrolsüz kavşakta sağdan gelen davacı sigortalısına geçiş üstünlüğü tanımadığı, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücüsünün asli %75, davacı sürücüsünün ise %25 tali kusurlu olduğu, hasar yönünden yapılan değerlendirmede ise davacının talep ettiği tazminat miktarının hangi kalemlere ilişkin olduğunun tespit edilemediği, davacı şirket tarafından ekspertiz raporunun sunulması halinde değerlendirme yapılacağı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davacının kusur ve hesap yönünden davalının ise kusur yönünden kök rapora itirazda bulunduğu, mahkememizce bilirkişi kök raporu doğrultusunda davacı vekilinden dava konusu kazaya ilişkin olarak eksper atanıp atanmadığı, atanmış ise eksperden ekspertiz raporu alınıp alınmadığı hususlarında beyanda bulunmak ve alınmış ise raporun bir örneğini sunmak üzere açıklama istenildiği, davacı vekilinin dava konusu hasara ilişkin eksper atanmadığı, dava dışı sigortalının sunmuş olduğu onarım faturası, kaza ve hasara ilişkin fotoğraflara göre ödeme yapıldığını bildirdiği, mahkememizce dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği ve bilirkişi heyetinden ek rapor istenildiği, bilirkişi heyetinin 20/02/2022 tarihli ek raporunda, her ne kadar taraflarca cadde ve sokak ayrımından hareketle kusura itiraz edilmiş ise de Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinde cadde ve sokağa göre geçiş önceliğini belirleyen herhangi bir hüküm bulunmadığı, KTK’nun 3. maddesinde anayolun, ana trafiğe açık olan ve bunu kesen karayolundaki trafiğin, bu yolu geçerken veya bu yola girerken, ilk geçiş hakkını vermesi gerektiği işaretlerle belirlenmiş karayolu olarak tanımlandığı, bir yolun ana yol olarak kabul edilebilmesi için işaretlerle belirlenmiş olma şartı getirildiği, KTK’nun 57/c maddesine göre kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından farklı oldukları işaretlerle belirlenmemiş olması halinde motorlu araçlardan soldakinin sağdan gelen araca geçiş hakkı vermek zorunda olduğu, somut olayda trafik kazasının kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından farklı oldukları işaretlerle belirlenmemiş … Caddesi ile … Sokak kontrolsüz dört yönlü kavşağında meydana geldiği, davacı sigorta sürücüsünün kontrolsüz kavşağa sağdan geldiği, geçiş hakkı önceliği bulunduğu, buna göre davacı sigorta sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tali %25, davalı sürücüsünün ise asli % 75 kusurlu olduğu, kök rapordaki kusura ilişkin değerlendirmenin yerinde olduğu, hasar bedeli yönünden ise davacı sigortanın dava dışı sigortalısına 11.948,03 TL ödeme yaptığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, taraflarca ek bilirkişi raporuna da itirazda bulunulduğu, mahkememizce kök ve ek raporda hasar bedeli yönünden yapılan değerlendirmenin yeterli olmadığı, kaza ve hasarın uyumlu olup olmadığı, onarım ve değişim gören parçalar ile davacı tarafından yapılan ödemenin ve gerçek zararın ne olduğu, takip öncesi işlemiş faiz miktarının ne kadar olduğu hususlarında ek rapor alınması gerektiği değerlendirilerek dosyanın otomotiv bilirkişiye tevdi edildiği, otomotiv bilirkişiden ek rapor istenildiği, otomotiv bilirkişi tarafından düzenlenen 11/05/2022 tarihli ek raporda, davacı sigortanın yedek parça, işçilik ve kdv dahil olmak üzere dava dışı sigortalısına 23/10/2019 tarihinde 11.948,01 TL ödeme yaptığı, kaza ile hasarın uyumlu olduğu, davacı sigorta tarafından sunulan onarım faturalarının kaza tutanağı ve onarımla ilintili ve uyumlu olduğu, davalı sürücünün %75 kusurlu olduğu kabul edilmesi halinde davacı sigortanın yapmış olduğu 11.948,01 TL ödeme üzerinden davalının kusuruna karşılık 8.961,00 TL hasar bedeli ile ödeme tarihinden takip tarihine kadar bu tutar üzerinden 885,02TL takip öncesi faiz talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın dava dışı kasko sigortalısına ödeme yapan davacı şirketin yapmış olduğu ödemeyi kazaya karışan diğer aracın işleteni olan davalıdan talep edip edemeyeceği, talep edebilecekse talep edebileceği miktarın ne olduğu, davalının takibe itirazında haklı olup olmadığı hususunda olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre davaya konu kazanın işaretlerle belirlenmemiş kontrolsüz kavşakta meydana geldiği, bu halde davalının savunmasının aksine birbirlerine karşı anayol ve taliyol üstünlükleri bulunmayan kaza mahalinde KTK’nun 57.maddesine göre kusur durumunun belirlenmesi gerektiği, davalı sürücüsünün kontrolsüz kavşağa soldan, davacı sigorta sürücüsünün ise sağdan girdiğinin sabit olduğu, buna göre sağdan gelen davacı aracına geçiş önceliği tanımayan davalı sürücüsünün asli %75 kusurlu olduğu, yine kontrolsüz kavşağa yaklaşırken hızını yavaşlatmayan ve soldan gelen araç olup olmadığını kontrol etmeden kavşağa giren davacı sürücüsünün de tali %25 kusurlu olduğu, dava konusu kazada davacı sigorta nezdinde kasko sigortalı olan aracın sol ön çamurluk, kaput, ön tampon, ön panel, sol far ve sağ far kısımlarından hasar aldığı, davacı sigorta tarafından dava dışı sigortalısına yapılan ödemenin kaza ve hasar ile uyumlu ve ilintili olduğu, davacının davalı sürücüsünün %75 kusuruna karşılık olarak hasar onarım bedeli olarak 8.961,00 TL talep edebileceği, davalının kazaya karışan … plakalı aracın işleteni olarak KTK’nun 85 vd.maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, yine dava konusu tazminat alacağının haksız fiilden kaynaklanmış olmasına göre davacı sigortanın haksız fiil tarihinden itibaren temerrüde düşen davalıdan faiz talep etmesi yasal olarak olanaklı olmakla birlikte somut uyuşmazlıkta faiz başlangıç tarihinin davacı sigorta tarafından dava dışı sigortalıya ödeme yapılan tarih olarak esas alınması gerektiği, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren ve tacirler arası haksız fiil niteliğindeki uyuşmazlıkta davacının avans faizi talep edebileceği, mahkememizce alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak haksız fiilden kaynaklanmış olmasına göre likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 8.961,00 TL asıl alacak ve 885,02 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.846,02 TL alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 672,58 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 158,82 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 513,76 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 158,82 TL peşin harç, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 77,30 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.295,42 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (9.846,02/13.149,87=0,74) 969,95 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 3.303,85 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
…/…
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
8-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 14. İcra Dairesinin …/… sayılı takip dosyasının merciine İADESİNE,
9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.08/06/2022

Katip …
E-İMZALIDIR

Hakim …
E-İMZALIDIR