Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/231 E. 2022/44 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/231 Esas
KARAR NO : 2022/44

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2021
KARAR TARİHİ : 19/01/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin kurulduğu günden bu yana kaydırmaz zemin kaplama, kaydırmaz basamak kaplama, kaydırmaz ızgara, kaydırmaz CTP bant ve antislip solüsyon ürünlerinin satışını gerçekleştirdiğini, davacı şirketin hizmete sunduğu tüm ürünler bağımsız kuruluşlardan alınan raporlara göre en son kalite ürünler olduğunu, davalı şirketin davacıdan kaydırmaz semin kaplamaları ile ilgili fiyat teklifi istediğini verilen teklife istinaden fiyatın kabul edilip sipariş verildiğini, sonrasında 30.10.2019 tarihinde … akrediteli bağımsız bir kuruluştan kaydırmazlık sınıfı raporu bulunan bir kaydırmaz semin kaplama uygulamasının yapıldığım, ürün teslim edildikten sonra 30.10.2019 tarihli … numaralı 21.660,27 TL bedelli, 06.11.2019 ödeme tarihli faturanın kesildiğini fakat ödeme vadesi geldiğinde ödemenin yapılmayıp 1 ay sonra 13.12.219 tarihinde kısmi ödeme yapıldığını sonrasında 10.01.2020 tarihli e-posta ile birlikte ürünlere ilişkin tutanak tutulduğunu bildirip ödeme yapılmayacağını dile getirdiklerini, aradan geçen 1 yıla rağmen davalı şirketin hiçbir şekilde ödeme yapmadığını ve faturaya dayalı kısım için İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin takibe haksız yere itiraz edip takibi durdurduğunu, davacı şirketin İzmir Arabuluculuk Bürosu nezdinde … Başvuru numarası ile … Büro dasya numarası ile başvuru yapılmış, ancak anlaşılamadığını ve işbu hu zurdaki davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini, davalı şirketin itirazının yasal mevzuatlara aykırı olduğunu, huzurdaki davaya konu icra takibi ödenmeyen faturaya ilişkin bir para borcu olup tacir olan taraflar arasında bir yetki sözleşmesi de bulunmaması sebebi ile davaya konu icra takibi de huzurdaki dava da HMK ve TBK yetki hükümlerine uygun olarak davacı şirketin yerine bağlı bağlı İzmir İcra Müdürlükleri ve İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinde açıldığını, davalının icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazlarının hak ve hukuka aykırı olup bu itirazların reddine karar verilmesini, icra takibine konu faturadan da anlaşıldığı üzere davalı davacı şirketin satışını gerçekleştirdiği ürünleri kendi ticari işletmesiyle ilgili olarak satın aldığını ve kullandığını, Mahkemece de tespit edileceği üzere bu iş TTK Md. 3 kapsamında hem ticari hem de TTK md.4 kapsamında ticari dava niteliğinde olduğunu, ortada ayıplı bir malın bulunmadığını, davacı tarafından 30.10.2019 tarihinde zemin sistemi üsülüne uygun şekilde davalı şirketin zeminine döşendiğini ve şirketin kullanmaya başladığını, 10.01.2020 tarihine kadar hiçbir ayıp bildiriminde bulunulmadığını, davacı şirketin teslimle birlikte ifa yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacı tarafından alınan ürünlerin en üst seviyede kaydırmazlık sertifikasına sahip olduğu ve buna yönelik test raporunun da mahkemeye sunulduğunu, dolayısıyla davacı tarafından teslimi ve uygulaması gerçekleştirilen ürünlerinin ayıbının ispatına yönelik ispat külfetinin davalı yanda olduğunu aksi iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, harca esas değer olan 16.153,09 TL’lik alacağın telafısinin imkansız zarara uğramamak için mahkemenin davalı şirket adına kayıtlı gayrimenkule ve menkullere yönelik itiyati haciz kararı verilmesini, Davalı şirketin İzmir … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına haksız ve kötü niyetli olarak yaptığı itirazın iptalini ve takip konusu alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek sonradan değişen ve artan oranlarda ticari avans faizi ile birlikte takibin devamına, davalının haksız ve kâtü niyetli itirazı sebebi ile likit olan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili Mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının konuyu bir miktar para borcu olarak belirtmiş ve iddiaların adi alacak tahsili amacıyla icra takibine dayandırarak davanın itirazın iptali olarak açılmış olsa da ayıplı mal iadesinin davacı tarafça kabul edilmemesinden dolayı kaynaklanan ticari bir uyuşmazlığı yokmuş gibi gösterildiğini, Sözleşmenin ifa edileceği yerin kaymaz zemin uygulanan ve ayıplı malın bulunduğu yer davalı tarafın … İstanbul’da olduğunu ve yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı şirketin tüm iddialarına rağmen, TBK 219 vd. maddelerinde , satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin sattığı ürünlerde bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olacağını, adi satışlarda inceleme ve ihbar yükümlülükleri için açık ve belli bir sürenin belirtilmediğini, yalnızca işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz inceleme ve ortaya çıkan uygun bir süre içinde bildiriminin öngörüldüğünü, davalı tarafın yağışların başlaması ile kaydırmaz zeminin kaydırdığını ve kazaların devam ettiğini, yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret mahkemesi olarak belirlenmesini, Davacının ihtiyati haciz istemesinin kötü niyetli olduğunu ve reddine karar verilmesini, icra inkar tazminatının reddini, davacının yapmış olduğu itirazın iptali davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan bakiye fatura alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İstanbul Vergi Dairesinin 22/04/2021 tarihli yazısı,
-İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosya sureti,
-Bilirkişi …’un 29/09/2021 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
TBK 219. maddesi uyarınca, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini veya alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur.
TBK 223/1.maddesi gereğince alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir durum görür ise bunu uygun bir süre içinde bildirmekle yükümlüdür,
TBK 227. maddesi gereğince satıcının, satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcı; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik hakları yanında genel hükümlere göre tazminat talep etme hakkı vardır. Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinden indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise, alıcı, ancak sözleşmeden dönme ve satılanın ayıpsız benzeriyle değiştirilmesini talep edebilir.
TTK 23/1-c maddesi gereğince, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
TBK 223/2.maddesi gereğince alıcı, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı bakiye alacağına istinaden İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 13.660,27 TL asıl alacak, 2.492,82 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.153,09 TL alacak üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 17/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 19/02/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davalı borçlunun itirazının iptalinin talep edildiği, davacının, davalıya kaydırmaz zemin kaplaması malzemesi satıldığı, ürünün davalıya 30/10/2019 yılında teslim edildiği halde davalının kısmi ödeme yaptığı, sonrasında ürünün ayıplı olduğunu ileri sürdüğü, aradan 1 yıl geçtiği halde ödeme yapmadığı, ayıp ihbarının süresinde olmadığı ve takibe haksız yere itiraz ettiğini iddia ettiği, davalının ise mahkememizin yetkisine itirazda bulunduğu, ürünlerin ayıplı olduğu, ayıp ihbarında gecikme yaşanmadığı, yağmurun yağması ile zeminin kayganlaşmasının beklenildiği, ayıp nedeniyle davalının sözleşmeden döndüğü ve satım bedelini ödeme yükümlülüğünün sona erdiğini savunduğu, taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ihtilafsız olup, uyuşmazlığın icra müdürlüğü ile mahkememizin yetkili olup olmadığı, davalıya satılan ürünlerin ayıplı olup olmadığı, davalı tarafından ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve davacının faturaya konu bakiye alacağını talep edip edemeyeceği hususlarında olduğu, taraflar arasında kaydırmaz zemin kaplaması malzemesinin satımı ile zemine uygulanmasına dair ticari ilişki bulunduğu, sözleşmeye konu malzemenin özellik arz etmemesi ve davalının siparişi üzerine üretilen özel bir ürün olmaması nedeniyle taraflar arasındaki ilişkinin ticari satım ilişkisi olduğu ve davacının söz konusu malzemenin zemine uygulanması şeklinde gerçekleşen eyleminin de yan edim olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki uyuşmazlığın satım sözleşmesinin hüküm ve sonuçlarına göre değerlendirilmesi gerektiği, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, davalı tarafından icra müdürlüğü ile mahkememizin yetkisine itiraz edilmişse de 6100 sayılı HMK’nın 10 ve 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesine göre para alacağına ilişkin somut uyuşmazlıkta davacının yerleşim yeri olan İzmir icra müdürlüğü ve mahkemelerinin yetkili olduğu, bu nedenle davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, mahkememizin iş bu davaya konu uyuşmazlıkta yetkili olduğu, mahkememizce öncelikle takibe dayanak faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, faturadan kaynaklı olarak davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne olduğu hususunda davalı defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bu kapsamda alınan 29/09/2021 tarihli rapora göre davalının 2019 ve 2020 yılına ait defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takibe dayanak faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğu ve davalı tarafından BA formu ile ilgili vergi dairesine bildirildiği, davalı tarafından davacıya 14.947,96 TL ödeme yapıldığı, davacının davalıdan söz konusu faturalara ilişkin olarak bakiye 13.660,27 TL alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, satım sözleşmesine konu malın davalıya teslim edildiği davalının kabulünde olmakla birlikte davalı tarafından söz konusu malın 29/11/2019, 04/12/2019 ve 24/12/2019 tarihlerinde işyerinde yaşanan kazalar sebebiyle ayıplı olduğunun anlaşıldığı ve bu durumun davacıya bildirildiği, ürünlerin ayıplı olup olmadığının tespiti için yağmurun yağması ile zeminin ıslanmasının beklenildiği savunulmuş ise de, TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince, malın ayıplı olduğunun teslim sırasında açıkça belli olması halinde alıcının iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli olmaması halinde ise alıcının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda ise TBK 223.maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı, TBK 223/2.maddesi gereğince alıcının, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde satılanı kabul etmiş sayılacağı, bu nedenle davalı savunmasına göre yere döşenen kaydırmaz nitelikte olduğu bildirilen malzemenin ayıplı olup olmadığının zemine su dökülmesi ve zeminin ıslak hale getirilmesi, zemin üzerinde araç hareket ettirilmesi ve aracın kayıp kaymadığının tespit edilmesi gibi yapılacak basit bir inceleme ile anlaşılabileceği, 8 gün içerisinde gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal eden davalının TTK’nun 23/1-c ve TBK’nun 223.maddesi uyarınca satılanı kabul etmiş sayılması gerektiği, bu nedenle davalının sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağı ve davacıya bakiye fatura bedelini ödemesi gerektiği, uyuşmazlığın niteliği ile davalının savunmasının kapsamına göre başka araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, davacı tarafından takibe ve iş bu davaya konu edilen alacak yönünden bu davadan sonra Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında davacı aleyhinde menfi tespit davası açtığını ileri süren davalı tarafından anılan davanın bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de davalının borçlu olmadığına ilişkin savunmasını iş bu dava kapsamında ileri sürdüğü ve mahkememizce bu savunmanın tüm yönleriyle incelendiği ve değerlendirildiği, ayrıca daha sonraki tarihte açılan davanın bu dava yönünden bekletici mesele yapılamayacağı, yargılamanın belirtilen gerekçe ile uzatılmasının usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil edeceği, dosya kapsamı itibariyle davacının davasını ispat ettiği, davalının takibe itirazının asıl alacak yönünden yerinde olmadığı ve haksız olduğu, her ne kadar davacı tarafından takip öncesi işlemiş faiz talep edilmiş ise de takibe dayanak faturalarda ödeme tarihine ilişkin açık bir kayıt bulunmadığı, ayrıca davacı tarafından davalıya gönderildiği bildirilen ihtarnamenin davalıya tebliğine ilişkin belgenin de yasal süresi içerisinde dosyaya sunulmadığı ve kazandırılmadığı bu nedenle davalının takip ile temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği, bu nedenle davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği ile tarafların sıfatına göre davacının hüküm altına alınan alacak yönünden ticari temerrüt faizi talep edebileceği, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 13.660,27 TL asıl alacak ve asıl alacağı takip tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2- 13.660,27 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 2.732,05 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 933,13 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 195,09 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 738,04 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 195,09 TL peşin harç, 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 247,00 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.001,39 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (13.660,27/16.153,09=0,84) 846,85 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca 2.492,82 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA