Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/23 E. 2021/872 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/23 Esas
KARAR NO : 2021/872

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 2017 yılında davalıya ait Selçuk ilçesinde mandalina bahçesinde yetişen 25 ton mandalinanın 20.000 TL bedelle satımı hususunda anlaşmaya vardıklarını, müvekkilinin bu anlaşma gereğince düzenlediği iki adet senedi davalıya imzalayarak verdiğini, bu senetlerin 29/11/2017 vadeli, 10.000 TL bedelli lehtarı …, borçlusu … olan bir adet senet ile 29/11/2017 vadeli, 10.000 TL bedelli, lehtarı …, borçlusu … olan bir adet senet olduğunu, satıma konu mandalinaların toplanma zamanı geldiğinde mandalina bahçesine giden müvekkiline, …’nun Türkiye’de olmadığını, İtalya’da bulunduğunu ve kendisi yokken mandalinaları alamayacağını ifade ettiğini, müvekkilinin mandalinaları alamayacağının ifade edildiğini, müvekkilinin mandalinaları teslim almadığını, kendisinin bahçeye sokulmadığını, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti hususunda arabuluculuk kanın yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk kanun yolundan olumsuz netice alındığını ve iş bu davanın ikame edildiğini, 2017 yılı vadeli bahse konu senetlerin 3 yıllık zamanaşımının dolduğunu, detayları verilen senetlerin iptali ve borçlarının bulunmadığının tespiti için iş bu davanın ikamesinin zaruret haline geldiğini, müvekkilinin borcu olmayan iş bu dava konusu sebebler nedeniyle haciz tehdidi altında olduğunu, bu nedenle taşınır ve taşınmaz mal varlığına haciz gelmemesi, herhangi bir zarara uğramaması adına mümkün ise teminatsız, Mahkeme aksi kanaatte ise mahkemece uygun görülecek bir teminat karşılığında icranın durdurulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; senetlerin malın teslim edildiğine karine olduğunu, aksini ispat külfetinin davacıya ait olduğu ve malların teslim edildiğinin yazılı delille ispatlanması gerektiği, kambiyo evrakı olarak tabir edilen evrakların sebepten mücerret olmakla beraber iş bu evrakların doğumuyla beraber bir ilişkinin söz konusu olduğunun kabul edildiği, senetle ispatla kuralı üzerinde kalan senetlere ilişkin tanık dinletilmesinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava bedelsiz kaldığı iddia olunan kambiyo senedinden kaynaklana menfi tespit isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Kuşadası İcra Dairesinin …… sayılı dosya sureti,
-Selçuk Vergi Dairesinin …. tarihli yazısı,
-Kuşadası Vergi Dairesinin …. tarihli yazısı,
-İzmir Esnaf ve Sanatlar odasının …..tarihli yazısı,
-Kuşadası Esnaf ve Sanatlar odasının …… tarihli yazısı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Çek ve bono bir kambiyo senedidir. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. Maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
İİK’nın 72/5. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir(Çavdar, Seyit, İtirazın İptali,Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007,s.803).
Bu noktada, konuyla ilgisi bakımından “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddî hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir. Her bir vakıa bakımından lehine hak çıkarma çerçevesinde ispat yükü kuralları belirlenir. Ancak kanunda özel olarak ispat yükünün belirlendiği hallerde, genel kurala göre değil, kanunda belirtilen şekilde ispat yükü belirlenecektir. İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı halinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Karine söz konusu olduğunda, karine temeli ile karine sonucunu birbirinden ayırt etmek gerekir. Karineye dayanan taraf, sadece karine sonucunu ispat yükünden kurtulmuş olur, ancak karine temelini ispat etmek yükü altındadır. Bu durumu vurgulamak için, fıkrada açık düzenleme yapılmıştır. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Fıkrada, özellikle aksini ispat kavramına yer verilmiştir. Zira, aksini ispat ve karşı ispat farklı kavramlardır. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir (6100 sayılı HMK. 190. madde gerekçesi).
Menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Kambiyo senedinin bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı ile 2017 yılında davalıya ait İzmir ili Selçuk ilçesinde bulunan mandalina bahçesinde yetişen 25 ton mandalinanın 20.000,00 TL bedelle satımı konusunda anlaştıkları, bu anlaşma uyarınca kendisinin 25/10/2017 vadeli 10.000,00 TL bedelli ve 25/11/2017 vadeli ve 10.000,00 TL bedelli iki ayrı bonoyu mallar teslim edilmeden davalıya verdiği, davalının satıma konu malları kendisine teslim etmediği, teslim tarihinde davalının yurt dışında bulunduğu, bonoların bedelsiz kaldığı, ayrıca dava tarihi itibariyle bonoların zamanaşımına uğradığı iddiası ile iş bu menfi tespit davasını ikame ettiği, davacı vekilinin 20/01/2021 tarihli dilekçesi ile dava konusu senetlerin vadelerini 29/11/2017 ve 29/12/2017 olarak beyan ve düzeltme dilekçesi sunduğu, davalının ise malen düzenlenen senetlerin malın teslim edildiğine karine olduğu, aksini ispat külfetinin davacıda olduğu ve davacının bu iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davacının buna ilişkin herhangi bir yazıyı delil sunmadığını savunduğu, taraflar arasında malen düzenlenen dava konusu bonolara konu malın teslim edilip edilmediği, bundan kaynaklı olarak davacının borçlu olup olmadığı ve ispat külfetinin hangi tarafta olduğu hususunda ihtilaf bulunduğu, taraflar tacir olmamakla birlikte dava konusu uyuşmazlığın satım sözleşmesi kapsamında düzenlenen kambiyo senedinden kaynaklandığı ve mutlak ticari dava niteliğinde olduğu, mahkememizin bu nedenle dava konusu uyuşmazlıkta görevli olduğu, dava konusu bonoların davalı tarafından Kuşadası İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasında iş bu dava tarihinden önce 09/11/2020 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe konu edildiği, söz konusu senetlerin incelenmesinde borçlusunun (keşidecisinin) davacı …, lehtar ve alacaklısının davalı …, düzenleme tarihlerinin 19/10/2017, ödeme tarihlerinin ise 29/11/2017 ve 29/12/2017, bedellerinin ise ayrı ayrı 10.000,00 TL olan ve malen olarak düzenlenen bonolar olduğu, davacı tarafından söz konusu senetlerin düzenlenme sebebinin mandalina satımı olarak beyan edildiği, davalı tarafından da senetlerin düzenleme sebebinin mandalina satımı olarak kabul edildiği, davaya konu bonolarda malen kaydı bulunduğuna göre bu bonolara konu malın teslim alındığının keşideci olan davacı borçlu tarafından ikrar edildiği ve alacaklı olan davalının teslim ettiğini kanıtlama yükümlülüğünün olmadığının kabulü gerektiği, yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle malların teslim edilmediğinin kanıtlama yükümlülüğünün keşideci davacı borçluya ait olduğu, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasına konu iş bu davada senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacının senedin bedelsiz kaldığı ve malların teslim edilmediği iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, bu nedenle mahkememizce davacının tanık dinletme talebinin reddedildiği, davacının iddialarını ispatlar herhangi bir yazılı delil sunmadığı, yemin deliline dayanan davacı vekiline mahkememizce 18/06/2021 tarihli celse ara kararı doğrultusunda yemin deline başvurup başvurmayacağı, başvuracak ise yemin metnini hazırlayıp mahkememize sunmak üzere kesin süre verildiği, buna ilişkin davetiyenin davacı vekiline 27/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin kesin süre içerisinde yemin deliline başvurmadığı ve yemin metnini hazırlayıp mahkememize sunmadığı, kesin olan sürenin yeterli, emredilen işlerin, gerekli ve yapılabilir nitelik taşıdığı, ayrıca süreye uyulmamasının sonuçlarının açıkca anlatıldığı-ihtar edildiği, kesin süre içerisinde ara karar gereğinin davacı tarafından yerine getirilmemiş olmasının davalı yararına usuli kazanılmış hak doğurduğu, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmadığı,bu nedenle davacının yemin deliline başvurmaktan vazgeçmiş sayılması gerektiği, davacı-borçlunun, davaya konu senetlerin bedelsiz kaldığı iddiasını açıklanan nedenlerle ispatlayamadığı, ayrıca senetlerin vade tarihi ile takip tarihi arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmadığı, takiple birlikte zamanaşımı süresinin kesildiği, davacının bu iddiasının da yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davalı kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuşsa da, mahkememizce verilen 08/02/2021 tarihli tedbir kararı doğrultusunda davacının gerekli teminatı mahkememiz veznesine yatırmadığı bu nedenle mahkememiz tedbir kararının uygulanmadığı ve davalı alacaklının alacağının gecikmesine sebebiyet verilmediği, ayrıca davacının kötüniyetle hareket ettiğinin davalı tarafından ispatlanmadığı anlaşılmakla davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 341,55 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 282,25 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı dava ve duruşmalarda kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan 2021 Yılı AAÜT’nin 13. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-6100 Sayılı HMK’nın 333. Maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluklarında açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2021
Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA