Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/187 E. 2022/247 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/187
KARAR NO : 2022/247

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2017
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ilişkiden doğan alacağa istinaden davalı aleyhinde takip yapıldığı, davalının takibe haksız yere itiraz ettiği, ticari defter ve kayıtların incelenmesi halinde alacağın tespit edileceği, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Davacı tarafından sunulan fatura örnekleri, ticari defter ve kayıtlar,
-Bilirkişi …’ın 18/06/2018 tarihli raporu,
-İzmir Vergi Dairesinin 24/03/2021 ve 26/03/2021 tarihli yazısı,
-İzmir Esnaf odasının 30/03/2021 tarihli yazısı,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 21/06/2021 ve 18/01/2022 tarihli yazısı,
– Bilirkişi …’un 23/11/2021 tarihli raporu,
-Davalı şirket yetkilisinin mahkememiz huzurundaki yeminli beyanı,
-İzmir 17 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde 129 adet faturaya istinaden ilamsız icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davalı borçluya 06/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun yasal süresi içerisinde 07/12/2016 tarihli dilekçesiyle borca ve ferilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğünce davalı borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafından davalının itirazının iş bu dava ile İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden iptalinin talep edildiği, İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/10/2018 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilamı ile davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, davacının İstinaf yasa yoluna başvurduğu, İstinaf incelemesi neticesinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 14/01/2021 tarih ve …/… esas …/… karar sayılı ilamı ile davacının tacir olduğu, uyuşmazlığın ticari satımdan kaynaklandığı, görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğundan bahisle anılan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile dosyanın mahkememize gönderilmesine karar verildiği, mahkememizce yapılan araştırmada davacının ticaret siciline kayıtlı olmamakla birlikte fırıncı olarak faaliyet yürüttüğü, bilonço usulüne göre defter tuttuğu, tacir sayılan kimselerden olduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, mahkememizce takip konusu faturaların 2012-2013-2014 yıllarına ait olduğu ve takip tarihinin de 2016 yılı olduğu gözetilerek bu döneme ait (2012-2016 yılları) ticari defter ve kayıtlarını sunmak üzere taraflara süre verildiği, davacının ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yeri bildirdiği, davalının ise kendisine yapılan usulüne uygun tebligata rağmen defter ve kayıtlarını sunmadığı ve bulunduğu yeri bildirmediği, mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacının 2012-2013-2014 yıllarına ait defterlerinin açılış onaylarının yapıldığı ancak kapanış onaylarının yapılmadığı, bu nedenle defterlerin davacı lehine delil vasfına sahip olmadığı, davacının 2015-2016 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını inceleme için sunmadığı, takip konusu faturalardan 16.122,05 TL’lik kısmının davalı tarafa ait cari hesapta kayıtlı olduğu, 8.728,94 TL tutarındaki faturaların satışların toplu olarak kasa hesabına kaydedilmesi nedeniyle kayıtlı olup olmadığının tespit edilemediği, 1.663,75 TL tutarındaki faturaların ise nakit ödendi şeklinde kasa hesabında kayıtlı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, 6100 sayılı HMK’nun 222/2,3 maddesi uyarınca kural olarak ticari defter ve kayıtların ilgilisi lehine delil olarak kabul edilebilmesi için usulüne uygun tutulmuş defter kayıtlarının birbirini doğrulaması, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya kesin delille ispatlanmamış olması gerektiği, yine diğer tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, somut olayda davacının takibe konu faturalarının ait olduğu 2012-2013-2014 dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı, bu durumda davacının ticari defter ve kayıtlarının kendisi lehine delil vasfına sahip olmadığı, davalı tarafından da defter ve kayıtlar sunulmadığından kendi defterleri usulüne uygun tutulmayan ve lehine delil teşkil etmeyen davacının iddiasını davalının defter ve kayıtları ile de ispatlamasının mümkün olmadığı, davacı tarafından sunulan faturaların bir kısmında isim belirtilmeksizin paraf bulunmakta ise de bu parafın imza ve yazı incelemesine konu olabilecek ayırt edici unsurları taşımadığı, bu nedenle mahkememizce imza ve yazı incelemesi yapılmadığı, diğer faturalarda ise bu yönde herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı dikkate alınarak mahkememizce yemin deliline başvurulup başvurulmayacağı hususunda davacı vekiline süre verildiği, davacı vekilinin yasal süresi içerisinde yemin deliline başvurduğu, mahkememizce davalıya yemin davetiyesi çıkartıldığı, davalının kendisine yapılan usulüne uygun tebligata uyarak mahkememizde hazır bulunduğu, belirlenen gün ve saatte yemini eda ettiği, davacıya borçlu olmadığını bildirdiği, buna göre tüm dosya kapsamı itibariyle davacının alacağının varlığını ve miktarını ispatlayamadığı, iddianın ileri sürülüş biçimi, sunulan deliller, yapılan araştırma ve incelemenin niteliğine göre başkaca araştırma ve inceleme yapılmasına lüzum bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 320,24 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 239,54 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
5-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının merciine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı şirket yetkilisinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA