Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/169 E. 2021/965 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/169 Esas
KARAR NO : 2021/965

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2021
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 04/03/2021 tarihli dava dilekçesinde; davacı şirket ile davalılar arasında 26/07/2019 tarihli “… ile …” markaları için Franchise Sözleşmeleri imzalandığını, sözleşmelerin 5 yıl süreli olup davalılar tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin, 27/11/2020 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile haksız olarak ve herhangi bir geçerli fesih nedenine dayanmaksızın, hukuki temelden yoksun, mesnetsiz iddialar ile feshedildiğini, haksız feshin davacı şirket tarafından kabulünün mümkün olmadığını, feshin hukuki ve geçerli bir nedene dayanmadığının Beşiktaş … Noterliğinin, 3/12/2020 tarihli ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile bildirildiğini, davalıların, haksız fesihlere dayanak oluşturması sebebi ile ileri sürdükleri iddialarını, 27/11/2020 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile öne sürdüğünü, ihtarnamede davalıların dekorasyon ve tadilat işlerinin uzadığından bahisle işletmenin faaliyete geçmesinin geciktiğini iddia ettiğini ancak davalıların işletmenin alt katında bulunan alanı mimari projeye aykırı olarak büyütmek istemesi, davacının diğer tüm franchiselerinin dekorasyonundan sorumlu olan mimar ile çalışır iken uyumsuz davranışlar göstermesi, duvarı tekmelemek sureti ile mimara hakaret etmesi ve davacının kendisine başka bir mimarı bu yönde hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen bulması akabinde davalılardan …’ ın yine projeye kendi arzu ve talepleri doğrultusunda ilaveler yapmak istemesi ve kapasiteyi arttırma talepleri, araya giren pandemi süreci sonucunda söz konusu işletmelerin açılmasının planlanan tarihten daha sonraki bir tarihe denk geldiğini, davalının … Kalite El Kitabı ve … Kalite El Kitabı’ nın teslim edilmemesi vesilesi ile sözleşmelerde öngörülen şekilde faaliyete geçilemediği iddiasının da gerçekle bağı olmayan bir haksız fesih sebebi olduğunu, davalıların söz konusu el kitaplarını aldığına dair imza attıklarını, ihtarname tarihine kadar söz konusu kitapların alınmadığı/kaybedildiği hususunun davacıya iletilmediğini, sözleşmeler de belirtildiği üzere verilmesi lazım gelen eğitimlerin verilmediği iddiasının da kabulünün mümkün olmadığını, davalılara gerekli eğitimlerin verildiğini, bar, mutfak ve operasyon eğitimlerinin ayrı ayrı verildiğini ve davalıların SGKlı çalışanlarınca eğitimin verildiğine ilişkin her eğitim sonrası imzalanan belgeleri ile bu durumun ispatlanabildiğini, haksız feshe konu ihtarnamede iddia edilenin aksine grafik, reklam, tanıtım ve sair hususlarda davacıdan talepte bulunulmadığı gibi hali hazırda bu tip faaliyetlerin davacı tarafından yürütüldüğünü, mevcut reklam, tanıtım ve pazarlama süreçlerinin yürütülmesi kapsamında franchiseelere destek sağlandığını, mevcut sözleşmelerde de yer aldığı şekliyle her bir şubenin kendi tanıtım faaliyetlerini yürütmesinin kurumsal kimliğe ve markaya zarar verme ihtimali olması nedeni ile yasaklandığını, sözleşmeler uyarınca ödenmesi gereken sponsorluk sözleşme gelirlerinin %50’lik oranının ödenmemesi iddiasının da ispata muhtaç, zorlama bir iddia olduğunu, sözleşmenin 4.11 maddesi hükmü ışığında davalıların sponsorluk gelirlerinin %50’sinin paylaşılmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu ve sözleşme ile çeliştiğini, sözleşme uyarınca davalıların satın almakla yükümlü olduğu; dekorasyon, mimari proje ve yiyecek/içecek satın alım işlerimde uygulanan fiyatların piyasa rayiçlerinin çok üzerinde olduğu ve bu neden ile davalıların sürekli olarak zarara uğradığı savının, davalıların haksız fesih iradesini gösteren bir diğer yaklaşımları olduğunu, en kaliteli ürünler kullanmakla yükümlü olan davalıların piyasadaki diğer rakiplere göre daha pahalı tedarik malzemesi kullanıldığı ve bu nedenle zarara uğradığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, davalıların, … ve … markalarının marka değerine yakışmayan, insan sağlığını hiçe sayan, merdiven altı ürünleri kullanamayacağını ,davacının tüm şubelerin ürünlerini Türk Gıda Kodeksine uygun ve her şubede aynı standardı yakalamak için çok geniş kapsamlı ve yoğun çalışmaların sonucunda oluşturulan bir tedarik sistemi ile ilettiğini ,royalty bedellerinin yanlış hesaplanıp, faturalandırıldığı iddiasının da mesnetsiz olduğunu, royalty bedellerinin sözleşmenin 6.3. maddesinde belirlendiğini ayrıca tüm tarafların erişim imkanının olduğu kerzzpos sisteminden de açık bir şekilde görüleceği üzere kesilen royalty faturalarının doğru olduğunu ,hesaplama oranları ve fatura tutarlarının da sabit olup sözleşmeye aykırı bir faturalandırma yapılmadığını, ayrıca işletmeye geçilen Haziran 2020 tarihinden muhatapların ihtarname keşide ettiği tarihe kadar ciro oranları ve faturalar ile ilgili herhangi bir itirazda bulunulmadığını, mali olarak fesihlerin ne derece haksız olduğunun kanıtı olması amacı ile Yeminli Mali Müşavir …’ den “Uzman Görüşü” nün alındığını, dava dilekçesi ekinde sunulan Uzman Görüşü’nde franchising kapsamında yapılan faaliyet sonucu elde edilen hasılatın mevcut pandemi koşulları dikkate alındığında emsallerine nazaran yüksek olduğunun belirtildiğini, pandemi kısıtlamalarına rağmen davalıların restoranlarının kendi bölgelerindeki diğer firmaların ciro oranlarının çok üzerinde sürekli yükselen eğilimde satış hasılatı elde ettiğini, davalıların zarar iddialarının anlaşılması ve kabulünün mümkün olmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu belirtmiş , royalty bedeli alacağı olan 1.500.000,00 TL’nin haksız fesih tarihi itibarı ile işleyecek en yüksek faiz oranı ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 11/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde ; davacının davalı aleyhine açtığı davadaki talebinin marka kullanım bedeline ilişkin olduğundan Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsiz olduğunu, royalty bedeline ilişkin davaların Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesinin gerektiğini, davanın görevsizlik sebebiyle usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, taraflar arasında imza altına alınan sözleşmeler uyarınca davacının davalı tarafça ödenen sözleşme giriş + marka kullanım + inşaat, dekorasyon ücreti karşılığı olarak sözleşmelere konu restoranları 01 Kasım 2019 tarihinde anahtar teslim taahhüdü altına girdiğini ancak restoranların davalıya Haziran 2020 tarihinde teslim edildiğini, davalının restoranları 5 Haziran 2020 tarihinde faaliyete sokabildiğini, davalının tadilat boyunca restoranını açmaması sebebiyle bu sözleşme öncesi ödemiş olduğu sözleşme giriş + marka bedeline ilişkin ücretlerinin karşılığını alamadığını, gecikme yüzünden Kasım 2019 da elden ek ödeme gerçekleştirmek zorunda kaldığını, davalının bu hali ile 9 ay boyunca mahrum kaldığı kar oranının mevcut olduğunun sabit olduğunu, davalı tarafından royalty bedellerinin ödenememesinin asıl sorumlusunun davacı olup davalıya ekstra masraflar yüklediği ve sürece ilişkin her türlü ekonomik yükü haksız bir şekilde davalıya bıraktığını, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği ve davalının davacı ile yaşadığı sözde problemler nedeniyle teslimin 9 ay geciktiğine ilişkin iddianın kabul edilmediğini, teslim tarihinin 1 Kasım 2019 olup mimarın çalışmayı Aralık ayında bıraktığını, davalının mimar ile kavga etmesi nedeniyle 9 aylık gecikmenin yaşandığı ve bu problem nedeniyle davacı ile mimarın bir daha çalışmadığı iddiasının haksız olduğunu, davacının mimar ile yaşadığı sıkıntılar ve mimara gerçekleştirdiği eksik ödemeler ve davacının mimara uyguladığı ucuz malzeme kullanımına ilişkin baskılar nedeniyle davalı restoranları ile ilgilenen mimarın işi bıraktığını, davacı tarafça Covid 19 sürecinin de bahane edildiğini ancak davalıya taahhüd edilen teslim tarihinin 1 Kasım 2019 olup gerçekleştirilen fiili teslim tarihinin 5 Haziran 2020 olduğunu, Covid 19 kısıtlamalarının 17 Mart 2020 tarihi itibariyle etkisini gösterdiğini,1 Kasım 2019 teslim tarihi için Covid -19 kısıtlamalarının sebep gösterilmesinin mümkün olmadığını, davacı ile yüklenici mimar ve inşaat firmalarının gerçekleştirdiği hatalı işler dolayısıyla davalının restoran açılışından sonra da sürekli olarak masraf yapmak zorunda kaldığını bu hususta yardım istendiğinde davacı tarafça gerekli ilginin gösterilmediğini, davalıya verilen taahhütler nedeniyle davalının işletmelerinde çalışacak olan işçilerin sigortalarının Mart 2020 tarihinde başlatıldığını, Haziran 2020 tarihine kadar bu personellerin ek giderlerine katlanmak zorunda kalındığını, davalının 9 ay boyunca sözleşmelere konu restoranları açamaması ve bu süreçte yapmış olduğu tadilat ve mahrum kaldığı kar oranlarının ticari boyutunun davaya konu sözleşmelerin davalı tarafından haklı nedenle fesih için yeterli olduğunun sabit olduğunu, bu hususta açılabilecek davalara ilişkin yasal hakların saklı tutulduğunu, davacının sözleşmelerde yer alan hükümlere aykırı bir şekilde davalıya piyasa emsalinin 3 – 4 kat üzerinde mal satmaya zorladığını, bu kapsamda tarafların ticari defterleri ve dava dilekçesi ekinde sunulan faturalar öncelikli olmak üzere davacının davalıya tanzim ettiği faturalar üzerinden rayiç bedel araştırması yapılarak bu hükme aykırı davranıldığının ispatının talep edildiğini, davacının bu ihlallere ek olarak sözleşmelerde yer alan bir kısım yükümlülüklere de aykırı davranarak sözleşmelere konu restoranların işletmesinin imkansız hale getirdiğini, davacının sözleşmenin 3/3 ve 4/1 maddesi hükümlerine aykırı olarak sözleşmelere konu restoranları işletebilmesi için zorunlu birer unsur olan … Kalite El Kitabı ile … Kalite El Kitabının kendilerine teslim etmediğini, işletmenin açık olduğu süre boyunca bu hususta da ayrıca bir çalışma içerisine girmediğini, eğitim verildiğine ilişkin ispatı yerine getireceğini iddia eden davacının sözleşmelerin temelini oluşturan el kitaplarını davalıya teslim ettiğine dair herhangi bir kayıt sunarak bu unsuru yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini, davacının sözleşmenin 4.4 , 4.5 ve 4.9 Maddesinde düzenlenen eğitimler ile ilgili, davacı tarafından bir takım kısıtlı eğitim imkanlarının verildiğinin daha önce öne sürüldüğünü ancak bu hususa ilişkin kayıt, belge ve tanık beyanları değerlendirildiğinde hiçbir surette sözleşmelerde bahsi geçen eğitimlerin yine sözleşmelerde yer aldığı şekilde ve nitelikte davalı çalışanları nezdinde sağlamadığının ispat edileceğini, davacının sözleşme kurulması esnasında ve sözleşmenin imzalanmasından sonra Franchise alan konumundaki davalıya gerekli desteği sağlamakla yükümlü olduğunu, davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca Franchise veren konumundaki davacının kendi Know – How ‘ ını ve işletme ile ilgili her türlü teknik bilgisini davalıya aktarması gerektiğini, davacının en önemli yükümlülüğünün Franchise alan konumundaki davalıyı destekleme ve koruma borcu olduğunu, sözü geçen desteğin ise sözleşmelerde belirtilen ve hiçbir surette davacı tarafından yerine getirilmeyen yükümlülükler olduğunu, davacının bu ihlallerinin davalının sözleşmelerin haklı nedenle feshinin temelini oluşturan bir diğer gerekçe olduğunu, davalı şirketin imza karşılığı nakit olarak 26/07/2020 tarihinde 250.000,00 Amerikan Doları, 11/2020 tarihinde ise 120.000,00 Amerikan Doları olmak üzere toplamda 370.000,00 Amerikan Doları tutarında elden harici ödeme yaptığını, davalıya hiçbir şekilde fatura tanzim edilmediği ve ilgili tutara bağlı herhangi bir kayıt açılmadığını, söz konusu ödemelere ilişkin belgelerin davalıya tanzim edilmesi ve bu kazançların davacı tarafından vergilendirildiğini gösterir kayıtların paylaşılmasının talep edildiğini ancak davacının söz konusu işlemlerden kaçındığını, davalı tarafından ödenen toplamda 370.000,00 Amerikan Doları + 2.816.000,00 TL tutarında sözleşme giriş + marka kullanım ve tadilat / dekorasyon bedellerinin hepsine davacı tarafından hak kazanılmadığı ve davalıların sözleşmeleri haklı nedenle feshetmesi sebebiyle bu bedel üzerinden iade hakkının haiz olduğunu, davacının dava dilekçesinde davalının tüm taleplerine karşılık kendisine sözleşmelerde taahhüt edilen ve yerine getirilmeyen edimlere karşılık olarak davalının hasılat ve ciroları üzerinden ispatlama çabasının da abesle iştigal olduğunu, yaklaşık 1 sene yürürlükte kalmış olan bir sözleşme için 5 aylık ciro kazancının 9 aylık tadilata bağlı kar kaybı ve ek masraflar açısından karşılaştırılması durumunda bu rakamlar arasında fark ve sözleşmeye güven ilişkisinden doğan ciro ve hasılat beklentisinin ticari hayatın olağan yapısı açısından kabul edilebilir bir yanının bulunmadığını, davacı tarafın davalının ortalama 2.900.000,00 TL lik ciroya ulaştığını belirttiğini ancak davalının henüz restoranı açmadan sadece şahsi hesabı üzerinden 2.120.000,00 TL tutarında borçlandığını bunun yanında davacıya 370.000,00 Amerikan Doları ile 2.816.000,00 TL ekstra ödemeler gerçekleştirdiğini, davalının işletmeyi açmak istediği iş yerinin mal sahibi olduğundan bahsedilen ekstra ödemelerin tamamen davacının davalıya çıkardığı fazladan masraflar olup davalının kira, fatura gibi zaten şahsi olarak sözleşmeden bağımsız olarak ödemesi gereken bu bedellerin içinde olmadığını, sonuç olarak bir taraftan davacının davalının 6 ay içerisinde oldukça yüksek oranda ulaştığı ortalama 2.900.000,00 TL lik ciro diğer taraftan ise davalının ödediği ve 7.000.000,00 TL yi aşan tutarın söz konusu olduğunu, bu rakamlar göz önüne alındığında davaya konu sözleşmelerden oldukça yüksek kar oranlarına ulaşıldığı iddiasının yerinde olmadığını, davalı tarafça sözleşmelerin her türlü hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile tek taraflı olarak haklı nedenle feshedildiğini, davacının sözleşme ihlaline neden olan davranışlarının süreklilik arz etmesi nedeniyle aradaki güven ilişkisinin davalı açısından ortadan kalktığını, davalının davacı tarafından iletilen hayali rakam ve kar oranlarını içeren fizibilite raporları, piyasanın üstünde kendisine satılan mallar, faturalandırılmayan ödemeler, geç ve alt yapı dekorasyon eksikliği ile teslim edilen restoranlar sebebiyle davacıya olan güvenini tamamen yitirdiğini, güven ilişkisinin sağlıklı bir iş birliğini engelleyecek derecede ortadan kalkmasına neden olan sebeplerin sözleşmenin feshi için haklı neden olarak kabul edilmesi gerektiğini, sözleşmenin feshine sebebiyet verecek olan haklı sebeplerin somut olayda tek tek ele alınması gerektiğini, bu kapsamda özellikle Franchise verenin verimsizliği, Frachise verenin belli bir ciroya ulaşmaması gibi unsurların örnek olarak gösterildiğini yine davalının davacı tarafından Franchise sözleşmesine konu borçlarını ifa edebilmek için destek görmediği gibi sözleşmelerde düzenlenen eğitimlere ilişkin de hiçbir çaba göstermediğini, Franchise verenin destekleme yükümlülüğünün ihlali, gerekli belge, bilgi ve ekipmanlarının temin edilmemesi, eğitim ve reklam faaliyetlerinin kısıtlanmasının Franchise sözleşmesinin haklı nedenle feshine sebep olduğunu, bu sebeplerin somut olayda davalı açısından gerçekleştiğini belirtmiş , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça taraflar arasında imza altına alınan frahchise sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiğinden bahisle mahrum kalınan bakiye royalty bedelinin tahsiline yönelik olarak davalı hakkında Mahkememize dava açılmış ise de; davanın taraflar arasında imza altına alınan Frahchising Sözleşmesinden kaynaklandığı, 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanununun ” Amaç ve kapsam ” başlıklı 1. Maddesinde ” Bu Kanunun amacı; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlamaktır. Bu Kanun; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin başvuruları, tescil ve tescil sonrası işlemleri ve bu hakların ihlaline dair hukuki ve cezai yaptırımları kapsar.” düzenlemesinin ve yine aynı yasanın ” Görevli ve yetkili mahkeme ” başlıklı 156. Maddesinde ” Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. ” düzenlemesinin bulunduğu , eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/11-552 Esas 2011/686 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/2308 Esas , 2016/4908 Karar sayılı ilamı, İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2021/230 Esas 2021/282 Karar sayılı ilamı ve İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2021/1104 Esas 2021/1099 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere sözleşme ile kullanılmasına izin verilen markadan kaynaklanan bir uyuşmazlık niteliğinde bulunduğu , taraflar arasında imza altına alınan sözleşmenin aynı zamanda marka kullanım hakkını da kapsadığı ve dava ve cevap dilekçesindeki açıklamalar , franchise sözleşmesi hükümleri ve tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek uyuşmazlığın Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesinin gerektiği, davaya bakma görevinin 6769 sayılı yasanın 156. Maddesi gereğince Fikri ve Sinai Hakları Hukuk Mahkemesine ait olduğu, Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 sayılı yasanın 2. Maddesi ile 6102 sayılı yasanın 5. Maddesinin değiştirildiği, bu değişiklik sonucu, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağının belirlendiği, davanın açıldığı tarih itibariyle davaya bakmanın Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi ‘nin görev alanı içerisinde kalıp, Mahkememizin görev alanı içerisinde olmadığı, görev hususunun kamu düzeni ile ilgili dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her safhasında ve resen nazara alınmasının ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Taraflardan birinin HMK’ nın 20. maddesi uyarınca iki hafta içerisinde başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın görevli İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin 6100 Sayılı Kanunun 331. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca, görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Taraflardan birinin iki hafta içerisinde gönderme talebinde bulunmaması halinde, Mahkememizce resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek, aynı karar ile harç ve yargılama giderlerinin 6100 Sayılı Kanunun 331. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca hüküm altına alınmasına,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar davacı vekili Av. … ile davalılar vekili Av. … ‘nun yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 04/11/2021

Başkan …
E – İMZA

Üye …
E – İMZA

Üye …
E – İMZA

Katip …
E – İMZA