Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/158 E. 2022/1017 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/158 Esas
KARAR NO : 2022/1017

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/03/2021
KARAR TARİHİ : 16/11/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında ticari satıma ilişkin sözleşme akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında davacı şirketin davalıya avans çeki verdiğini, davalının sözleşmeye konu edimini kısmen yerine getirdiğini, bakiye kısım yönünden edimini yerine getirmediğini, davalıya ihtarname gönderildiği halde davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve bakiye satım bedelini iade etmediğini, bu nedenle davalı aleyhinde takip yapıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini belirterek davanın kabulüne itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ilgili icra takip dosyasında bulunan söz konusu ödeme emrinde gösterildiği şekilde bir ana para borcu ve faiz borcu bulunmadığını, söz konusu çekin verilme sebebi davacı tarafın ilgili dava dilekçesinde belirttiği sözleşme değil, davacı tarafın müvekkili şirkete verdiği münferit ve düzensiz su siparişlerinin karşılığı olduğunu, diğer yandan, müvekkil şirket ile davacı taraf arasında yukarıda anılan dava dilekçesinde iddia edildiği gibi herhangi bir mal-alım satımına ilişkin sözleşme akdedilmediğini, dava dilekçesi ile ilgili icra takip dosyasında müvekkil şirkete tebliğ edilen ödeme emrinin içerikleri arasında söz konusu icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığını kanıtlayan çelişkili ve tutarsız bilgiler bulunduğunu, davacı tarafın içinde bulunduğu ticari zorluklar nedeniyle müvekkili şirket ile ticari ilişkisinden doğan ödemelerini geri alabilmek amacıyla müvekkili şirketin sebepsiz zenginleştiği iddiasını taşıyan şimdiye kadarki icra ve dava yargı yolu girişimlerinin haksız ve kötü niyetli olduğu, ek protokol belgesindeki imzanın kimin elinin ürünü olduğu ve bilirkişi incelemesi yapılması yönünde müvekkil şirket ticari defter ve muhasebe kayıtlarının incelenmesi gerektiğin belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında avans olarak verildiği ve bedeli ödendiği iddia olunan çeke ilişkin bakiye alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
– İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası
-Bornova 2. Noterliğinin 19/03/2021 tarihli yazısı ve eki,
-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 01/07/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Ziraat Bankası A.Ş nin 04/10/2021 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir 9 Noterliğinin 16/11/2021 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’un 22/01/2022 tarihli raporu,
-Bilirkişi …’un 18/10/2022 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satım sözleşmesi kapsamında avans olarak verildiği ve bedeli ödendiği iddia olunan çeke ilişkin bakiye alacağın tahsili amacıyla İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasında 32.074,00 TL asıl alacak, 677,12 TL işlemiş faiz ve 324,17 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 33.075,29 TL üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 18/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 24/12/2020 tarihinde yasal süresi içerisinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davacının ticari satım ilişkisi kapsamında davalıya avans çeki verdiği, çek bedelinin ödendiği ancak davalının sözleşmeye konu malı eksik teslim ettiği ve sözleşme nedeniyle davalıdan bakiye alacağının bulunduğu ve takibe yapılan itirazın haksız olduğunu iddia ettiği, davalının ise mahkememizin yetkisine itiraz ettiği, davacıya borçlu olmadığı, taraflar arasında sözleşme bulunmadığı, çekin münferit ve düzensiz su siparişleri karşılığı olarak kendilerine verildiği, davacının takip dayanağı olarak dayandığı ek protokol başlıklı belge altındaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı, takibin haksız olduğunu savunduğu, taraflar arasında icra dairesinin ve mahkememizin yetkili olup olmadığı, ticari satım ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının bu ilişki kapsamında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu, talep edilen faiz oranının uygun olup olmadığı ve takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafından takip dayanağı olarak gösterilen ek protokol başlıklı belge altındaki imza inkar edilmekle ile birlikte mahkememizce öncelikle taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, ilişki var ise bu ilişkinin ticari defterlere ne şekilde yansıdığı hususunda taraf defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesine ve icra dairesi ile mahkememizin yetkisine yönelik itiraz ile imza inkarına ilişkin hususun bu inceleme tamamlandıktan sonra değerlendirilmesine karar verildiği, öncelikle davalının defter ve kayıtlarının incelenmesi için İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesince dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 22/01/2022 tarihli raporunda, davalının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takip tarihi itibariyle davalının kendi defterlerine göre davacıya 30.724,00 TL borçlu göründüğü yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 18/10/2022 tarihli raporunda, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davalı tarafından davacı adına düzenlenen 2 adet faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturalar karşılığında davacının davalıdan 12.776,00 TL tutarında mal ve hizmet alımı yaptığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş olan 30/05/2022 tarihli 43.500,00 TL bedelli çekin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, ancak davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının davalıdan 30.724,00 TL alacaklı olduğu ve takip öncesi işlemiş faiz miktarının 33,67 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Davacı tarafından takip dayanağı olarak gösterilen ek protokol başlıklı belgede tarafların 20/02/2020 tarihinden itibaren 6.000 koli … Su’nun 30/09/2020 tarihine kadar davacı … Gıda Ltd Şti’ye teslimi ile buna karşılık 43.500,00 TL bedelli çekin davalı … Ltd Şti’ye verilmesine ilişkin olduğu, söz konusu belge içeriğine ilişkin olarak mahkememizce davalı şirket yetkilisinin isticvap yoluyla beyanın alınması için İstanbul Anadolu Mahkemesine talimat yazıldığı, yazılan talimat üzerine davalı şirket yetkilisinin 14/04/2022 tarihli celsede alınan beyanında “…bana göstermiş olduğunuz ek protokol başlıklı belge altında bulunan davalı şirket kaşesi üzerine atılı imza kesinlikle bana ait değildir, ayrıca ek protokol içeriğini kabul etmiyorum, karşı tarafla aramızda sabit bir miktar ve fiyat belirlenmemiştir, ek protokol içeriğini kesinlikle kabul etmiyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacının satım sözleşmesi kapsamında avans olarak davalıya teslim ettiği ve bedelini ödediği ve mal teslimi yapılmaması nedeniyle bakiye alacağının bulunduğunu iddia ettiği çeke ilişkin olarak mahkememizce davacıdan çek ayrıntı bilgisinin istenildiği, davacının söz konusu çekin Türkiye İş Bankasına ait 30/05/2020 keşide tarihli, 43.500,00 TL bedelli ve … nolu çek olduğunu bildirdiği, mahkememizce ilgili bankalardan çekin ibraz edilip edilmediği, bedelinin ödenip ödenmediğinin sorulduğu, muhattap banka tarafından çekin takas aracılığı ile ibraz edildiği ve bedelinin ödendiğinin bildirildiği, bunun üzerine mahkememizce takas bankasından çekin ibraz ve ödeme bilgilerinin istenildiği, Ziraat Bankası A.Ş İstanbul Güneşli Ticari şubesinin 04/10/2021 tarihli cevabı yazısına göre söz konusu çekin keşidecisinin davacı … Gıda Ltd Şti, lehtar ve cirantasının … Ltd Şti, hamilinin … Gıda Maddeleri Ltd Şti olduğu, söz konusu çekin hamil tarafından yasal süresi içerisinde ibraz edildiği ve bedelinin tahsil edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan defter incelemesinde her ne kadar davacı defterlerinde takip ve davaya konu avans çeki kayıtlı değilse de, davalının usulüne uygun tutulan defterlerine göre davacının davalıya teslim ettiğini bildirdiği çekin davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından davacıya 2 fatura karşılığı mal ve hizmet teslim edildiği, bu iki faturanın taraf defterlerinde aynı şekilde 12.776,00 TL toplam tutarla yer aldığı, davalının davacıya 30.724,00 TL borçlu olduğu, nitekim dosyaya kazandırılan banka cevabı yazılarına göre takip ve davaya konu çekin davacı tarafından davalı adına keşide edildiği ve davalı tarafından ciro yoluyla üçüncü kişiye geçtiği ve bedelinin tahsil edildiği, bu halde davalı tarafından sözleşme ilişkisi cevap dilekçesinde ve isticvap yoluyla alınan beyanla inkar edilmiş ise de defter ve kayıtların davalının savunmasının aksini ortaya koyduğu ve davalı aleyhinde delil teşkil ettiği, davacının çeki avans olarak teslim ettiği ile çekin kısmen bedelsiz kaldığı ve bakiye alacağının bulunduğunu ispat ettiğinin kabulü gerektiği, bu durumda davalının takip ve davaya dayanak sözleşme içeriğine konu mal veya hizmeti teslim ettiğini veya davacıdan avans olarak almış olduğu bedeli iade ettiğini ispatlaması gerektiği, davalının bu yönde herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, bu nedenle takip dayanağı olarak gösterilen ek protokol başlıklı belge altındaki imzaya ilişkin inceleme yapılmasının yargılamaya katkı sağlamayacağı, sözleşme ilişkisi ve alacak durumu davalı defter ve kayıtları ile saptandığına göre davalının mahkememizin ve icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının 2004 sayılı İİK’nun 50, 6098 sayılı TBK’nun 89 ve 6100 sayılı HMK’nun 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği buna göre para alacağından kaynaklanan uyuşmazlıkta davacı şirket yerleşim yeri olan İzmir mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu, davalının icra dairesi ile mahkememizin yetkisine itirazının yerinde olmadığı, davacının iddiasını ve taraflar arasındaki temel ilişki ile dava konusu asıl alacağının 30.724.00 TL’lik kısmı yönünden alacağının varlığını ispat ettiği, davacı tarafından takip öncesi işlemiş faiz talep edildiği, davacının takibe konu alacağını Bornova 2. Noterliğinin 20/11/2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıdan talep ettiği, davalıya 5 iş günü süre tanıdığı, ihtarnamenin davalıya 03/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalının kendisine tanınan süre sonunda 11/12/2020 tarihinde temerrüde düştüğü, 18/10/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının takip öncesi talep edebileceği işlemiş faiz miktarının 33,67 TL olduğu, tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre davacının temerrüt tarihi itibariyle davalıdan avans faizi talep edebileceği, ayrıca davacının temerrüt maksadı ile dava öncesi keşide etmiş olduğu ihtarname masrafını davalıdan talep edebileceği, mahkememizce alınan bilirkişi raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu, iddianın ileri sürülüş biçimi, savunmanın kapsamı ve mahkememizce yapılan incelemenin niteliğine göre başkaca araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 30.724,00 TL asıl alacak, 33,67 TL takip öncesi işlemiş faiz, 324,17 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 31.081,84 TL alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2- 30.724,00 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 6.144,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 2.123,20 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 399,47 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.723,73 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 399,47 TL peşin harç, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 327,00 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 2.035,77 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranlarına göre (31.081,84/33.075,29=0,93) 1.913,07 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkraları uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkraları uyarınca 1.993,45 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 2020/7171 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
9-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.16/11/2022

Katip …
E İMZA

Hakim …
E İMZA