Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/142 E. 2021/509 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/142 Esas
KARAR NO : 2021/509

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 28/05/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … maliki olduğu … Fabrikasının anahtar teslim inşaat işini yüklendiğini ve aynı zamanda kiraya veren sıfatına haiz olduğunu, … fabrikası şantiyesinin devam ettiği dönemde 2019 yılında davacı müvekkili ile davalı arasında … fabrikasında bulunan su deposunun izolasyonun yapılması konusunda sözlü olarak anlaşmaya varıldığını, davacı müvekkil şirketin, davalının yapmış olduğu izalosyon hizmetinin karşılığını belirlendiği şekilde ödediğini, bu hususta herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, taraflar arasında su deposunun izolasyonu dışında başkaca bir ilişki veya hizmet de bulunmadığını, izalosyonun yapılmasından kısa bir süre sonra su deposunda su kaçakları meydana geldiğini, durumun davalılara bildirildiğini, ayıbın kendilerinden kaynaklandığını, gerekli onarımları bedelsiz olarak yaptıklarını söylediklerini, ancak ne var ki su deposundaki ayıbın bir türlü giderilmediğini, buradaki ayıpların ve ayıpların giderilmesi sorumluluğunun davalıya ait olduğunu, davalı tarafından kötü niyetli olarak ilk onarım tam olarak yapılmadığı ve arıza giderilmemiş olmasına karşın arızayı gidermek için tekrar gelindiğinde işbu onarım ve bakımı, farklı bir isim adı altında sanki farklı bir işmiş gibi faturalandırarak bu şekilde kayıtlara girmesinin sağlandığını, davalının alınan herhangi bir hizmet bulunmadığını ve bu nedenle ilgili faturanın da gerçeği yansıtmadığını, müvekkil şirketin davalının ayıbını gidermek zorunda kaldığını, davalıya da katlandığı zararı fatura ettiğini, davalının eksik ayıplı hizmeti nedeniyle müvekilinin uğramış olduğu zararlardan sorumlu olduğunu, belirterek davalının hatalı ve ayıplı imalatının müvekkili şirket tarafından giderilmiş olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.148,00 TL zararın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili şirketin adresinin …/İZMİR adresi olduğunu, yine dava dilekçesin ile de sabit olduğu üzere dava konusu işin …/İZMİR’ de yapıldığının sabit olduğunu, usul ve yasa hükümleri gereği dava konusu uyuşmazlık da yetkili mahkemenin … Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını ve dosyanın yetkili ve Görevli … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, dava konusu … fabrikasında bulunun su deposunun yalıtım işinin, davalı müvekkili şirket tarafından değil, dava dışı …. tarafından yapıldığını, su yalıtım işine ait faturanın dava dışı …. tarafından düzenlenmiş ve davacı şirketin su yalıtım işi nedeniyle ödemeyi dava dışı ….’ ne ödediğini, bu hususun davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile de sabit olacağını, husumet itirazlarının olduğunu, müvekkili şirket tarafından su yalıtım işi ve ayıplı imalat yapıldığı iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydı ile, davacı tarafça talep edilen 10.148,00TL tutarındaki bedelin fahiş olduğunu, ispat yükünün davacı tarafın üzerinde olup, davacı tarafın, su deposu yalıtım işinin davalı müvekkil tarafından yapıldığını ve ayıplı imalat söz konusu olduğunu ve bu ayıbın giderilmesi için 10.148,00-TL harcama yaptığını ispat etmek zorunda olduğunu, davacı tarafça talep edilen ve fahiş olduğu sabit olan bu bedelden müvekkil şirketin sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, kaldı ki davacı tarafça iddia edilen ayıbın, üçüncü bir kişiye yaptırıldığını, davacı tarafın ayıbı kendisinin giderdiğini iddia ederek, kendisine 10.148,00-TL’ lik fatura düzenlediğini, sırf bu hususun dahi davacı tarafın iddialarının gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunun, davacı tarafın kötü niyetle hareket ettiğinin en büyük kanıtı olduğunu belirterek haksız ve yasal mesnetten yoksun işbu davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DAVA:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası sureti,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK 116. maddesi gereği kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı ilk itiraz mahiyetinde olup, aynı yasanın 117.maddesi gereği cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekmektedir.
Davalı vekili 24/03/2021 tarihli cevap dilekçesiyle yetki ilk itirazında bulunmuş olup, cevap dilekçesinin ve yetki ilk itirazının süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklarda davanın, davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yerlerden birinde açılması gerekir.
Para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm uyuşmazlıkların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları istisna haline getirmiş olur. Oysa, gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Belirtilen nedenle eser sözleşmesinden kaynaklanan takip ve davalar, HMK’nın 6.maddesine göre davalının, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde (genel yetkili mahkeme) açılabileceği gibi HMK’nın 10.maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde (özel yetkili mahkemede) de açılabilir.
Yine HMK’nın 17. maddesi ile getirilen düzenleme gereğince yetki sözleşmesinin ancak, tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
Somut olayda; davacının dava dilekçesi ile menfi tespit ve eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebinde bulunduğu, mahkememizce menfi tespit talebi yönünden dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kayıt edildiği, iş bu dosyada davacının alacak talebinin değerlendirildiği, tarafların kabulünde olduğu üzere taraflar arasındaeser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, yukarıda açıklanan kurallar kapsamında davalı şirketin adresinin İzmir ili … ilçesi olduğu, dava konusu işin de … Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı sınırları içerisinde bulunan İzmir ili … ilçesinde yapıldığı, bu durumda yetkili mahkemelerin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, davacı tarafın bu mahkemede dava açmak yerine mahkememizde dava açması nedeniyle davalının yetki itirazında haklı olduğu ve yetkili mahkemeyi seçme hakkının da itiraz eden davalıya geçtiği, davalının yetkili mahkeme olarak ikametinin bulunduğu … mahkemelerini gösterdiği, 6100 sayılı HMK’nun 6,10 ve 19. maddeleri uyarınca taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteği yönünden yetkili mahkemenin … mahkemeleri olduğu anlaşıldığından davanın mahkememizin yetkisizliği nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalının yetki ilk itirazının alacak davası yönünden kabulü ile DAVANIN YETKİ YÖNÜNDEN USULDEN REDDİNE,
Yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına (DAVALI VEKİLİNE İHTARAT YAPILDI),
Dair karar tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile ya da tarafların bulundukları yer Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.28/05/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA