Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/123 E. 2022/736 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/123 Esas
KARAR NO : 2022/736

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2015
KARAR TARİHİ : 21/09/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;;Davalı alacaklı banka tarafından müvekkili aleyhine İzmir 4.Asliye Tic.Mah.nin ……. değişik iş sayılı dosyasından ve 23.10.2012 tanzim 16.09.2015 vade 20.000,00-TL.bedelli senede dayanılarak ve bu senetten 11.040,29-TL.alacaklı olduğundan bahisle ihtiyati haciz kararı alındığını ve bu kararın İzmir 16. İcra Müdürlüğünün ……..sayılı dosyasına ibraz edilerek kambiyo senetlerine mahsuben takibin yapıldığını, müvekkilinin bu senet karşılığında borcunun olmadığını ve iş bu senedin bedelsiz ve hükümsüz olduğunu, bu senet karşılığında müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İzmir 16.İcra Müdürlüğünün …….sayılı dosyasında başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibine konu senedin davacı ile müvekkili arasında imzalanan kredi sözleşmelerinin teminatı olarak verildiğini, müvekkili tarafından takibe konu edilen senedin kambiyo senedi vasfında olup teminat senedi niteliğinde olmadığını, davacı tarafın senedin teminat senedi olduğuna dair herhangi bir yazılı delilin dosyaya sunulmadığını, zira bir senedin teminat senedi olarak kabul edilebilmesi için teminat senetlerinde senedin teminat senedi olduğunun açıkca senet metninde belirtildiğini, müvekkili ile davacı Yetgin Üstün arasında imzalanan bireysel kredi sözleşmesine dayanarak senedin düzenlendiği iddialarının da herhangi bir delile dayandırılmadığını, davacının itirazlarının gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu ve davacının davasının reddi ile %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava kambiyo senedine dayalı takip sonrası açılan senedin bedelsiz olduğu iddiasına dayanan menfi tespit isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir 16. İcra Müdürlüğünün………..esas sayılı dosyası,
-İzmir 16. İcra Müdürlüğünün……….. esas sayılı dosyası,
-İzmir 4. ATM’nin ………..Değişik İş sayılı dosyası,
-Ticari Kart Sözleşmesi,
-Bilirkişi …….’nun 13/02/2017 tarihli raporu,
-Bilirkişi ………..’nin 21/09/2021 tarihli kök raporu ile 30/03/2022
tarihli kök raporu,
-Bilirkişi ………..’in 18/08/2022 tarihli bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davalının İzmir 16. İcra Müdürlüğünün ………. esas sayılı dosyasında 23/10/2012 keşide tarihli, 16/09/2015 vade tarihli, 20.000,00 TL bedelli bonoya istinaden davacı aleyhinde 11.040,29 TL asıl alacak, 33,12 TL komisyon, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 77,40 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 11.450,81 TL alacak üzerinden takip başlattığı, davacının iş bu dava ile İzmir 16. İcra Müdürlüğünün ………. esas sayılı takibine dayanak senet nedeniyle davacıya borçlu olmadığını, senedin bedelsiz ve hükümsüz olduğu, davalı bankanın 2 farklı tüketici kredisi nedeniyle kendisi aleyhinde İzmir 16. İcra Müdürlüğünün ……… esas (yenileme sonrası ……….. esas) sayılı dosyasında da menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip yaptığı, bu takibinde derdest olduğu, senedin düzenleme tarihi dikkate alındığında söz konusu senedin tüketici kanununa göre geçersiz olduğu, bedelsiz ve hükümsüz olduğunu iddia ettiği, iş bu dava ile söz konusu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davalının ise senedin kambiyo senedi vasfında olduğu, teminat senedi olmadığı, ispat külfetinin davacıda olduğunu savunduğu, taraflar arasında söz konusu senedin davacının davalı bankadan kullandığı krediler sebebiyle teminat amacıyla düzenlenip düzenlenmediği, takip tarihi itibariyle senedin bedelsiz olup olmadığı, davacının senet nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise borçlu olduğu miktarın ne kadar olduğu hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce 28/03/2017 tarih ve………. esas,…… karar sayılı ilamı ile davacının davalı bankadan 2 adet ihtiyaç ve 1 adet taşıt kredisi kullandığı, hayatın olağan akışına ve bankacılık uygulamalarına göre söz konusu senedin teminat senedi olarak davalı bankaya verildiği, takip tarihi itibariyle davacının kredilerden kaynaklı olarak davalı bankaya 7.718,86 TL borçlu göründüğü, takip dayanığı senet miktarı 20.000,00 TL olmakla birlikte takipte senet bedeli olarak 11.040,29 TL talep edildiği, buna göre davacının davalıya 3.321,43 TL(11.040,29-7.718,86) borçlu olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurduğu, bu kapsamda yapılan incelemede, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17 Hukuk Dairesi’nin 19/11/2020 tarih ve ……… esas, ………karar sayılı ilamı ile “…Davaya konu bononun direk keşideciden alınmasına göre temlik cirosu olduğuna dair düzenleme bulunmadığı ve aralarında kredi ilişkisi bulunduğuna göre senedin kredi ilişkisinin teminatı olduğu sabittir. Bu halde mahkemece taraflar arasındaki tüm kredi sözleşmeleri getirtilerek uzman bilirkişiden dava tarihi itibariyle borcu bulunup bulunmadığı ve var olan borçtan senedin teminatı olduğu borç miktarı belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hükmün kaldırılarak HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmesine…” gerekçesi ile mahkememizin anılan ilamının kaldırılmasına karar verildiği ve dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasını aldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce istinaf bozma ilamı doğrultusunda dava konusu senedin dayanağı olduğu takip dışında taraflar arasındaki diğer takip dosyası (İzmir 16. İcra Müdürlüğünün……… esas (yenileme sonrası 2021/8669 esas) temin edilmiş ve davalı bankadan taraflar arasındaki tüm kredilere ilişkin bilgi ve belgeler istenilmiş dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi …………den alınan 21/09/2021 tarihli kök raporda, davacı ile davalı banka arasında 22/10/2012 tarihli ticari kart sözleşmesi imzalandığı, davacıya 02/09/2014 tarihinde 6.750,00 TL ve 26/08/2015 tarihinde 4.650,00 TL bireysel ihtiyaç kredisi ve 02/06/2011 tarihinde 15.500,00 TL taşıt kredisi kullandırıldığı, davalı bankanın davacıya 14/05/2015 tarihinde ihtarname gönderdiği, söz konusu ihtarnamem 27/05/2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının kendisine tanınan 3 günlük yasal sürenin sonunda 01/06/2015 tarihinde temerrüde düştüğü, ihtarnamenin düzenlenme tarihi itibariyle davalı bankanın kredi ana para ve faizine ilişkin alacağının 8.869,43 TL olduğu, bu tutara dava tarihine kadar faiz işletildiğinde ve ihtiyati hacize ilişkin masraflar eklendiğinde davacının dava tarihi itibariyle davalıya 9.860,71 TL borçlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davacının temerrüde düştüğü tarih ve davacı aleyhinde yapılan diğer takiplerde gözetilerek takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalı bankaya borçlu olup olmadığı borçlu ise borçlu olduğu miktarın ne olduğu hususlarında denetime elverişli şekilde ek rapor düzenlenmesi hususunda dosyanın kök rapor hazırlayan bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 31/03/2022 tarihli ek raporunda, dava konusu senede konu alacaktan 2 kredinin diğer takibe konu edildiği, bu iki kredi yönünden davaya konu senedin dayanağı olduğu takibin mükerrer olduğu, ancak diğer takip dosyasının durduğu, kök rapordaki tespitlerin aynı şekilde geçerli olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Bilirkişi ………….’ye davalı banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verildiği halde bilirkişinin banka kayıtları üzerinde inceleme yapmadığı, dosya kapsamı ile yetindiği, taraflar arasındaki kredi ilişkisine ait belgeleri raporuna eklemediği, mahkememizce davalı Denizbank’a daha önce yazılan müzekkerelere cevap verilmediği ve bilirkişi incelemesinin yetersiz olduğu ve davacının da kök ve ek rapora itiraz ettiği değerlendirilerek davalı bankadan yeniden bilgi ve belgelerin istenildiği, dosyanın bilirkişi Nahide Bilger’e tevdi edildiği, bilirkişinin 16/08/2022 tarihli raporunda, davacı ile davalı arasında 01/06/2011 genel kredi sözleşmesi ve eki 30.000,00 TL limitli cari hesap sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin davacıya kullandırılacak işletme kart, hazır hesap, kredili mevduat hesabı, taksitli kredi, ticari kredi, sektörel kredi ve üretici kart hükümlerini kapsadığı, ayrıca davacı ile davalı arasında 22/10/2012 tarihli ticari kart sözleşmesi ve 03/09/2014 düzenleme tarihli 6.750,00 TL limitli bireysel kredi sözleşmesi bulunduğu, genel kredi sözleşmesine istinaden davacıya 01/06/2011 tarihinde 15.500,00 TL taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin son iki taksidinin süresinde ödenmediği, 13/05/2015 tarihinde bu kredinin kat edildiği, davacının 27/05/2015 ve 24/06/2015 tarihlerinde ödemek yapmak suretiyle bu kredi hesabını kapattığı, yine genel kredi ve ticari kart sözleşmesine istinaden 26/08/2014 tarihinde davacıya 12 ay vadeli 4.650,00 TL ticari taksitli ihtiyaç kredisi kullandırıldığı, davacının 6 taksiti ödediği, 2 taksitin üst üste ödenmemesi üzerine bakiye borcunun 13/05/2015 tarihinde kat edildiği, ihtar sonrası davacının taksitlerden birini 18/05/2015 tarihinde ödediği bakiye 2.061,20 TL’nin ise takip hesaplarına aktarıldığı, bu kredinin ticari kredi olduğu, bireysel kredi sözleşmesine istinaden ise de 03/09/2014 tarihinde 18 ay vadeli 6.750,00 TL taksitli bireysel ihtiyaç kredisi kullandırıldığı, kredinin 6 ve sonrası taksitlerinin ödenmediği, 13/05/2015 tarihinde 5.648,02 TL olarak kredinin kat edildiği, bu kredinin ticari kredi olmadığı tüketici kredisi olarak değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca taraflar arasındaki kredinin teminatına taşıt kredisine konu ……….. plakalı aracın davalı banka lehine rehin edildiği, bu kapsamda 01/06/2011 tarihli taşıt rehin sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede rehnin davacının davalı bankadan asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak kararlaştırıldığı, davacı bankanın kredilerin kat edilmesi üzerine rehinli araçla ilgili olarak davacı aleyhinde tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığı, takibin derdest olduğu, kat ihtarnamesinin davacıya 27/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 01/06/2015 tarihinde temerrüde düştüğü, bireysel kredi yönünden ise 2 taksidin üst üste ödenmemesi üzerine muaceliyet ihbarı gönderilerek 30 günlük süre tanınmadığından bu kredi yönünden temerrüt koşullarının oluşmadığı, bankaların genel kredi uygulamaları içerisinde kredilerin dayanağı olarak kredi sözleşmesi düzenlenirken sözleşmeye ek olarak munzam senetler alındığı, ticari kart sözleşmesine ek olarak davaya konu senedin düzenlendiği, senet üzerinde hangi kredinin teminat olarak alındığına dair bir ibarenin bulunmadığı, ticari kredi ve bireysel krediye ilişkin ayrı ayrı ve toplam olmak üzere takip ve dava tarihlerine göre seçenekli hesaplama yapıldığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce istinaf ilamı doğrultusunda yapılan inceleme ve araştırma neticesinde davacı ile davalı banka arasında genel kredi sözleşmesi, ticari kart sözleşmesi ve bireysel kredi sözleşmeleri bulunduğu, bu sözleşmeler kapsamında davacıya taşıt kredisi, ticari taksitli ihtiyaç kredisi ve bireysel ihtiyaç kredisi kullandırıldığı, kredi hesaplarının davalı banka tarafından 13/05/2015 tarihinde kat edildiği, davacıya kat ihtarnamesinin gönderildiği, davacının taşıt kredisine konu bakiye borcunun tamamı ile ticari taksitli ihtiyaç kredisine konu borcunun bir kısmını ihtar sonrası ödediği, iş bu dava tarihi itibariyle davacının bireysel ihtiyaç kredisi ve ticari taksitli ihtiyaç kredisi sebebiyle davalı bankaya borçlu olduğu, ticari taksitli ihtiyaç kredisi yönünden kat ihtarnamesinin tebliği ve davacıya tanınan 3 günlük süre sonunda davacı temerrüde düştüğü halde bireysel ihtiyaç kredisinin tüketici kredisi niteliğinde olduğu, tüketici kredisi niteliğinde bulunan bireysel ihtiyaç kredisi yönünden muacceliyet ihtarı ve 30 günlük mehil verilmesi koşulları gerçekleşmediğinden temerrüdün takiple gerçekleştiği, buna göre yapılan hesaplamaya göre iş bu dava tarihi itibariyle davacının her iki kredisi sebebiyle toplam 8.287,19 TL davalı bankaya borçlu olduğu, takip ve dava konusu edilen senet bedeli olan 11.040,29 TL’den bu tutar mahsup edildiğinde davacının dava konusu senet nedeniyle davalıya 2.753,10 TL borçlu olmadığının kabulü gerektiği, her ne kadar davacı tarafından bireysel ihtiyaç kredisinin tüketici kredisi olduğu, tüketici kredilerinde teminat amacıyla senet düzenlenemeyeceği, senet düzenlenmesi halinde senedin geçersiz olacağı iddia edilmiş ve bu kredi yönünden senedin geçersiz olduğu ileri sürülmüş ise de, takip ve davaya konu senedin düzenlenme tarihinin 23/10/2012 olduğu, bu tarihin taraflar arasında ticari kart sözleşmesinin düzenlendiği tarih ile benzer olduğu, senedin düzenlendiği bu tarih itibariyle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6/a maddesi 3. Fıkrasındaki düzenlemenin (satıcı veya sağlayıcı bu bilgilerin sözleşmede yer almasını sağlamak ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir nüshasını tüketiciye vermekle yükümlüdür, sözleşemeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse bu senet her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir, aksi takdirde kambiyo senedi geçersizdir) sadece taksitli satışa ilişkin olduğu, kredi ilişkilerini kapsamadığı, 6502 sayılı yasanın 4/5 maddesi ile bu hüküm tüm tüketici işlemleri için geçerli hale gelmiş ise de bu hükmün geçmişe etkili olarak uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı, bu nedenle davacının bu yöndeki itirazının yerinde olmadığı, bilirkişi Nahide Bilger’in 16/08/2022 tarihli raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, objektif ve denetime elverişli olduğu, tarafların iddia ve savunmalarını karşıladığı, iddianın ileri sürülüş biçimi ile mahkememizce yapılan incelemenin niteliğine göre başkaca araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Taraflarca kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de, mahkememizce tedbir kararı verildiği halde teminat yatırılmadığından takibin durdurulmadığı, bu nedenle davalının kötüniyet tazminatı istem koşullarının oluşmadığı, davacının talebi yönünden ise taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, davacı tarafından davalının haksız ve kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı ve kötüniyet tazminatının koşullarının oluşmadığı değerlendirilmekle tarafların kötüniyet tazminat talebinin ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün ……….esas sayılı takip dosyasına dayanak keşidecisi ………. lehtar ve hamili Denizbank A.Ş, keşide tarihi 23/10/2012, ödeme tarihi 16/09/2015, bedeli 20.000,00 TL olan bono nedeniyle davacının davalı Denizbank A.Ş’ye 2.753,10 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacının ve davalının kötüniyet tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Alınması gerekli 188,06 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 188,55 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 0,48 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 188,06 TL peşin harç, 1.650,00 TL bilirkişi ücreti, 124,93 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.990,69 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (2.753,10/11.040,29=0,24) 477,76 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 2.753,10 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkrası uyarınca 8.287,19 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
8-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 16. İcra Müdürlüğünün ……..esas, İzmir 16. İcra Müdürlüğünün ………esas, İzmir 4. ATM’nin……….Değişik İş sayılı dosyasının mercilerine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2022

Katip……..
E İMZA

Hakim …….
E İMZA